Syntaktische Interferenzfehler ein beitrag zum Deutschunterricht mit Türkischen Studenten
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bir çok dil tanımı dilin duygu, düzünce ve isteklerimizi karşıdakine aktarmaya ve karşıdakilerini algılamaya yarayan bir işaretler sistemi olduğunu vurgular. Bu işaretler sistemi olmaksızın insanların birarada yaşayabilmeleri ve böylece toplumu oluşturmaları olanaksız olurdu. Bir toplumun özelliklerini, yaşam tarzını gelenek-göreneklerini, dünya görüşünü o toplumun dilinden anlayabilmemiz olasıdır. Dil aynı zamanda toplumun başka toplumlarla iletişim kurmasını da yardımcı olmaktadır. Toplumlar arasındaki bu iletişim sayesinde diller arasında bazı öğeler değiş tokuş edilebilmektedir. Bütün dillerde yabancı sözlüklere, çeviri öğelere rastlamamız bu kültürel, sosyal, ekonomik, politik iletişimden kaynaklanmaktadır. Bu anlamda günümüzde artık `yalın-temiz` bir dilden söz etmek neredeyse olası değildir. Toplumlar arası bu iletişim yabancı dil öğrenmenin ana sebebini oluşturmaktadır. Ekonomik, kültürel, politik vs. ilişkiler toplumların birbirlerini etkilemektedir. Bu karşılıklı etkileşime `Interferenz` adı verilmektedir. Geniş anlamıyla Interferenz-etkileşim insanlık tarihi kadar eskidir. Bu etkileşimde bir taraf almaktan çok genellikle verici rolü oynar. Dar anlamıyla Interferenz dilde genellikle öğrenimi engelleyici veya zorlaştırıcı bir etkileşim olarak kullanılır. Bu anlamıyla sözcük dilbilimde tek taraflı,negatif bir kullanımdadır ve çoğunlukla `Interferenz- fehler` - etkileşim hataları` anlamında kullanılır. Interferenz'i yabancı dil eğitiminde anadilin etkisiyle öğrenilen yeni dilde yapılan hatalar olarak tanımlayabiliriz.Ben de çalışmamda `etkileşimi` sadece alışılagelmiş olarak anadil etkisi ile yapılan hatalar olarak ele aldım. Etkileşimin olumlu yönü üzerinde durmadım. Bunun ilk sebebi, hataların çok çabuk fark edilebilir olması, buna karşılık pozitif etkinin saptanmasının çok daha zor olmasıdır. Karşılaştırmalı dilbilimi amaçlarının başında diller arasındaki farklılık ve benzerlikleri tesbit etmek ve yabancı dil dersleri için alıştırmalar ve materyaller oluşturmaktır. Diller arasındaki farklılıkların araştırılmasın dilbilimciler için bu anlamda önemlidir. `Etkileşimi` sadece olumsuz yönüyle ele almamın bir diğer sebebi de, öğrencilerin özellikle anadil ya da daha önce öğrendiklerinin etkisiyle dil derslerinde çokça hata yaptıklarını.henüz bu çalışmaya başlamadan önce saptamıştım. Bazı öğrencilerde anadil sürekli olarak belileyici kalmakta, hatta bazen yeni olana karşı neredeyse direnmektedirler. Bu tür öğrencilerin anadil etkisiyle hata yapmalarıda bu sebeple olasıdır. Bu grup öğrenciler arasında ders verdiğim,tezimde denek olarak kullandığım, Hacettepe Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu hazırlık öğrencilerinin büyük bir bölümü sayılabilir. Diğer bir grup ilk grubun tam tersi olarak yabancı dile o denli eğilimli olabiliyorlar ki, anadil yerine yabancı dil öğelerini koyabiliyorlar. Bu gruba Almanya'daki Türk çocuklarını sayabiliriz. üçüncü bir grup her iki dilde de eşit ağırlıkta etkileşim gösteren `Bilingualen - iki dilliler` 'dir. İlk gruptan öğrencilerle yaptığım uygulamalarda etkileşim hatalarını saptamaya ve bunların sebeplerini bulmaya çalıştım. Ancak tüm hataların açık bir şekilde sınıflanması, sebeplerinin belirlenebilmesi Almanca'yı yabancıdil olarak öğrenmiş benim gibi bir öğretmen için her zaman kolay olmadı. Burada kişinin dil yetisi yeterli olmamakta, daha çok yabancı dilde pisişik-sosyal duyarlılığa da sahip olması gerekmektedir. Ama her iki dilde de tam olarak dil yetisine sahip olunmasını beklemek dahi alası değildir. Karşılaştırmasını yaptığım iki dil sadece Türkçe ve Almanca değildir. Her iki dilin lehçeleri, ağızları ve özel kullanımları da karşılaştırmada söz konusu olmaktadır. Bunların hepsini her iki dilde de saptayabilmek zordur. Bu sebepledir ki çalışmamda bazı hata ve hata sebeplerini net olarak saptayıp, yorum yapamamış olabilirim. Almanca dil eğitimi konusunda gerek Türkiye'de, gerekse Almanya'da çalışmalar yapılmaktadır. Araştırma raporumda görüleceği üzere bu çalışmaların özellikle Almanya'da yapılanları orada Almanca öğrenen Türk çocuklarının ya da büyüklerin sorunlarını temel almaktır. Yetmişli yıllarda `Almanca` ve `Türkçe `nin her alanda karşılaştırılması, moda olmuştu. 0 dönemde sadece diller değil her iki toplumun gelenek-görenekleri, yaşam biçimleri, kül türleri vs. de karşılaştırılıyordu. Bunların sonucu olarak her iki toplumun, temelde birbirlerinden farklı oldukları bazı kesimlerce özellikle vurgulanmış gerek Almanya ' daki, gerekse geri dönen Türklerin sorunları tek yönlü. olarak yorumlanmış,; abartılmıştır. Bu kesimler dini ve ulusal gerekçelerle karşılıklı olarak iletişimin zorlaştırılmasına çalışmışlardır. Bu çalışmamda genellikle diller arası farklılıklar üzerin de durdum. Bu amaç daha önce değindiğim amaçlardan farklı olarak, değerlendirilmelidir. Amacım bilimsel olarak yeni bir teori üretmek değil,' bu konuda yapılmış çalışmaları temel alarak tecrübeleri genişletmek, hataların azaltılmasına yardımcı olmaktır.Çalışmam için birçok makale, kitap ve proje sonuçları topladım. Bu arada Türkiye `de bu konunun henüz Almanya'da olduğu kadar çok araştırılan bir konu olmadığını saptadım. Karşılaştırmalı dilbilim, yanlış analizi konularında Almanya ve Türkiye'de yapılan çalışmaları birinci bölüm de özetledim. İkinci bölümde Almanca 'nın yabancı dil olarak Osmanlı İmparatorluğu Döneminden günümüz Türkiye'sine hangi gelişmeleri gösterdiğini açıklamaya çalıştım. Karşılaştırmalı dilbilimin görevleri konusunu üçüncü bölümde işledim. Almanca öğrenen Türk öğrencilerin söz dizimi hatalarını incelediğim için bir sonraki bölüm söz dizim, söz dizim çeşitleri temel söz dizim kuramlarına ayrılmıştır. Beşinci bölümde dil edinimi ve hatalar konusu üzerinde çalıştım, öncelikle anadil edinimi ve hatalar üzerinde durarak, kişilerin, daha çocukken anadil edinimi sırasında yaptıkları bazı hataların ikinci dil ediniminde de görüldüğü ve bu hataların anadilde zamanla kendiliğinden yok olmasına karşılık, yabancı dilde bu konuda özel çalışmalar yapılması gerektiğini bu bölümde işledim. Etkileşim hatalarını Saptamak amacıyla sorun oluşturan veya oluşturabilecek bazı noktaları karşılaştırarak dillerin ben zerlik ve özellikle farklılıklarını ortaya koymaya çalıştığım altıncı bölümde saptadığım bu farklılıkları daha sonra öğrencilerimle yaptığım uygulamalarda temel olarak kullandım. Uygulamalarımı iki biçimde yönlendirdim. İlk testlerde çeviri yöntemi ile çalıştım, öğrenciler verilen cümleleri Türkçe'ye çevirmek veya çevirilerini doğru olup olmadığı yorumunu yapmak zorundaydılar. İkinci tür uygulamam yazılı metinler üzerinde oldu. Burada öğrencilere kısa metinler okuyarak onların bu metinleri kendi sözcükleriyle yazmalarını, istedim. Ayrıca ödev olarak verilen- mektuplar ürerinde de araştırmalar yaptım.Testler sonucu öğrencilerin çok fazla ve çeşitli hatalar yaptıkları ortaya çıktı. Bu...hataların hepsini anadile bağlamak mümkün değildir. Ders metoduna, öğretmenin öğrencisi ile iletişiminin durumuna ve öğrencinin kendi özel durumuna bağlı olan hataları bir kenara bırakılacak olursa, yine de oldukça çok sayıda hatayı anadile bağlamak mümkündür. Bir dili öğrenen aynı dil topluluğuna bağlı insanların yaptığı tipik ortak hataların sebebi genellikle anadilin yapısının yabancı dil yapısıyla karıştırılmasından olduğu artık bilinmektedir. Öğrencinin daha önce öğrendiği yabancı dil kuralını genellemesi, direk olarak onun hatası olarak görülmemelidir. Bu konuda öğretmeninde ders verirken dikkatli olması gerekmektedir. Öteyandan hatalar dil yetisinin gelişmesi için gerek öğrenciyi, gerekse öğretmeni düzeltmeye yöneltmektedir. Böylece dil ediniminin hangi düzeyde olduğu, ne gibi eksiklikleri bulunduğu da saptanabilmektedir. Hataları azaltmak için uygun metodların geliştirilebilmesi, onların nerede, nasıl, ne sıklıkta ortaya çıktıklarının saptanmasından geçmektedir. Öğrencinin ilk başlarda bilinçli olarak daha sonraları bilinçsizce anadili yabancı dilin yardımına çağırması normal bir süreçtir. Tüm olarak ortadan, kaldırıla mayan bu süreci metodik olarak yönlendirebilmek için iki dilin benzerlik ve farlılıklarının öğrenciye verilmesi ve özellikle anadilin yapısın üzerinde de durulması gerekmektedir. Bu konuda doğal olarak öğretmene çok büyük görev düşmektedir. Özellikle sözlü anlatımda öğrencinin hatalarının hemen anında ve hiç atlanmadan sürekli olarak düzeltilmesi, öğrencilerde hata yapma korkusunu körükleyerek hiç konuşmamayı tercih etmeye yöneltebilmektedir. Yazılı hataları düzeltmek sözlü hatalara oranla çok daha kolaydır. Bu rada özellekle `etkileşim` hatalarının düzeltilerek, öğrencilere özel açıklamaların yapılması gereklidir. Bunun için karşılaştırmalı dilbilim yöntemleri ile çalışıl malı, anadilin her zaman yabancı dil ile alnı yapıda olmadığı örneklerle gösterilmelidir.
Collections