Çok sesli müzik alanındaki kadın devlet sanatçılarımız
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu araştırmada, çoksesli müzik alanında Devlet Sanatçısı olmuş kadın müzikçilerimizin Türk müzik yaşamına getirdiği katkılar incelenmiştir. Çoksesli müzik alanında Devlet Sanatçısı olmuş kadın müzikçilerimizin nasıl yetiştiklerini ve Türk müzik yaşamına kazandırmış oldukları katkıları saptamak araştırmanın temel amacı olarak ele alınmıştır. Bu araştırmada Tarihsel Süreçte Kadın Müzik Sanatçıları ulaşılan kaynaklar ışığında incelenmiştir. Çoksesli müzik alanında Devlet Sanatçısı olmuş kadın müzikçilerimizin görüşleri, ulaşılabilen Türkçe ve yabancı kaynaklardan elde edilen bulgular, Cumhuriyet dönemindeki kadın Devlet Sanatçılarımızın, Türk müzik kültür yaşantısına getirmiş oldukları katkılar ile sınırlı tutulmuştur. Çoksesli müzik alanında; Kadın Devlet Sanatçılarımızın çalışmalarının betimlenmesi, açıklanması ve yordanmasının belirlenebilmesi için veri toplama aracı olarak konu ile ilgili yazılı yerli ve yabancı kaynaklar ve sanatçılarla yapılan görüşmelerden yararlanılmıştır. İnsan yaşamında eğitimin çok büyük önemi vardır. Çoksesli müzik alanındaki Kadın Devlet sanatçılarımızın görmüş oldukları eğitim, yapmış oldukları sanatsal faaliyetler, ülkemiz ve yurtdışındaki başarılan ve Türk müzik kültürüne katkıları betimlenerek, açıklanmış ve yordanarak incelenen yöntemler belirtilmiştir. 21-4Tarihsel Süreçte Kadın Müzik Sanatçıları. Cumhuriyet Dönemi Türkiye'sinde Kadın Müzik Sanatçılarımız ile kurumlar incelenmiştir. Türkiye'de çoksesli müzik alanındaki Devlet Sanatçısı olmuş kadın sanatçılarımız ele alınmıştır. Burada: 1. Çoksesli müzik alanındaki Devlet Sanatçısı olmuş kadın sanatçılarımızın almış oldukları eğitim. 2. Çoksesli müzik alanındaki Devlet Sanatçısı olmuş kadın sanatçılarımızın eğitimci olarak yapmış oldukları çalışmalar. 3. Çoksesli müzik alanındaki Devlet Sanatçısı olmuş kadın sanatçılarımızın Türk müzik yaşamına katkıları. 4. Çoksesli müzik alanındaki Devlet Sanatçısı olmuş kadın sanatçılarımızın uluslararası müzik alanında kazanmış oldukları başarılı çalışmalar dolayısıyla dünya müzik yaşamına katkıları. Konularında çoksesli müzik alanında Devlet Sanatçısı olmuş kadın sanatçılarımızın görüşleri alınmıştır. Duyan, düşünen ve duygulu bir varlık olan insan çok öncelerden başlayarak güzel sanatlarda ürün vermiştir. Bu ürünlerin diğer insanlar tarafından beğenilmesini istemiş, bu ise en güzelini yapabilme uğraşı biçiminde süregelmiştir. İnsanda var olan yaratıcılık gücü ve isteği çeşitli sanat ürünlerinin oluşmasıyla insan topluluğunun görüşte, duyuşta ve yaşamda canlı kalmasını sağlamıştır. Yüzyıllar boyu günlük yaşantının doğal değişimlerine bağlı olarak gelişen sanat, tarihsel geçmişi aydınlattığı gibi geleceğe de ışık tutar. Sanatın hiçbir dönemde değişmeyen bir özelliği vardır ki, o da anlatımda 215kullandığı evrensel dildir. Böylelikle sanat aynı dili kullanmayan uluslar arasında iletişim kurarak çağın özelliklerini değişik kuşaklara ve toplumla ra aktarır. Sanat bireysel yaratıcılığın ve psikolojik dışavurumun bir ürünüdür. Her sanat dalı kendine özgü bazı biçimsel nitelikler ve formlar taşımaktadır. Bu formlar bazı simgesel biçimlerde görünmektedir. Bunlar resimde çizgiler, müzikte ise sesler ve tonlar biçimindedir. Sanatın oluşumuna temel olan şey sanatçının yaratma gücü ve yeteneğidir. Yaratıcılık süreci tüm duyuşsal ve düşünsel etkinliklerde, her türlü çalışma ve uğraşının içinde vardır. Yaratıcılık yalnız sanatsal süreçlerde değil, insan yaşamının tüm yönlerinde yer alan temel bir yetenektir. İnsan tarafından tamamlanmış her işte yaratıcılık bir temel öğe olarak bulunmak tadır (San, 1985, s. 9). Sanat için yaratıcılık, estetik öğeler içeren özgün bütünlüğe ulaşmaktır ve daha çok bir süreçtir. Sanatta yaratıcılık içsel duyumsama ile birleşip dışa vurulduğu bir süreç olarak anlaşılır. Sonuç ise sanat yapıtıdır. Sanatçı geçmişten ve içinde yaşadığı çağdan etkilenir, bunları değerlendirerek yeteneği ile özgürce yansıtmaya çalışır. Sanatçıların özgür kişilikleri zaman zaman toplumu olumsuz etkileyip zararlı olacakları düşünülmüştür. Oysa sanatçı içinde yaşadığı toplumdan etkilenir ve onu etkiler. Bu etkilenme olumsuz yönde değildir. Sanatçının görevi toplumun değer yargılarını yıkmak değildir. Aslıer'in de dediği gibi; sanatçının görevi yapıtı ile insancıl, evrensel, kalıcı değerleri belirleyerek insanların aydınlanmasına yardımcı olmaktır (Aslıer, 1980, s. 25). 216Sanatçıların duygu ve düşüncelerini değişik biçimlerde anlatmaları ve iletmek istekleri değişik sanat türleri ve iletişim biçimlerini doğurmuştur. Bu sanat türleri içerisinde en soyut en duyarlı olan müzik, elindeki gereçleri daha özgürce kullanabilen bir sanat dalıdır. İnsanın varoluşu ile birlikte ilk sanatsal ilişkiler, müzikle başlamıştır. En çabuk gelişmiş olan işitme organı ile insan, doğadaki sesleri duymuş, anlamaya çalışmış, benzetmeler yaparak bu sesleri tanımaya başlamıştır. Müzik çağdaş sanatların en soylusu, mistik ve duygusal olanıdır. Sanatsal yaratıcılığın anlaşılması ve ilkelere dayanarak ölçülebilir işlemlere dönüşmesi en fazla müzik sanatında görülür. Müzik her dönemde türlü amaçlara hizmet etmiştir. Müzik uluslararası toplumsal kesimlerde çalgı ve renklerle işlenmiş, dans ve ritimle insanın duygu evreninde kökleşip yerleşmiştir (Yaygıngöl, 1988, s. 3). Müzik tarihinin bütün dönemlerinde çeşitli akımlar müziğin kurallarının doğuşunda ve gelişmesinde önemli rol oynamışlardır. Bu gelişim sürecinde bir çok besteci, yorumcu, müzisyen tarih sayfalarını süslemişlerdir. Müzik tarih kitaplarında geçmişte müzik yaratıcılığı alanında başarılı ve tanınan müzisyenler nedense hep erkek sanatçı ve bestecilerdir. Erkek müzisyenler müzik kitaplarının baş sayfalarında yer alırken kadın müzisyenler ve kadın bestecilerin yaratıcılığı konusu karanlıklar içindedir. Kadınların geçmişte olsun, bu gün olsun müzik yaratıcılığı alanındaki başarılan veya başarısızlıkları tanınıyor ve biliniyor olmaktan çok uzaktır. Bunun nedeni tarih boyunca tüm uygarlıklarda kadının sanatla, müzikle ilişkisinin sınırlı olmasıdır. Özellikle müzik sanatında kadının kalıcı verime ulaşamamasının nedenleri vardır. Kadın toplumsal inançlar ve koşulların 217etkisi ve biyolojik başkalığı nedeni ile sanatsal yaratıcılığını bir kenara itmek zorunda bırakılmıştır. Kadınlar türlü nedenlerle baskıya uğramışlardır. İlkel çağlarda başlayan `ataerkil` düzen etkilerini en ileri uygarlıklarda bile sür dürmüştür. Ayrıca tutucu dinsel inançlar da kadını geri plana itmiştir. Kadın, erkekler topluluğu tarafından baskı görerek, küçümsenerek göz ardı edilmeye çalışılmıştır. Kadın'ın yeteneği erkekler tarafından sömürülmüştür. Tarihsel süreçte kadın erkeklerin yanında sanatsal olarak dışlanıp, yaratıcılığını gösterememiş, itilmiştir. Cinsiyete göre bölünmüş ve bir cinsin diğerinin egemenliği altında olduğu bir dünyada, toplumsal cinsiyetin yani kültürel olarak belirlenen kadınlık (ve erkeklik) kimliğinin getirdiği sınırlılıkları aşabilme zorlu bir çabayı gerektirmiştir. Bu zoru başarabilen `olağandışı` kadınları, kendileri ni cinslerinin geri kalan `sıradan` üyelerinden ayırmak gerekir. Çünkü bu kadınlar herşeye karşın, kalıba sokulmaya, kendilerine zorla kabul ettiril meye çalışılan kimlikleri benimsemeye karşı direnmişlerdir. Toplumda daha aşağı ve zayıf bir konumda oldukları için bu direniş her zaman açık bir biçim almayabiliyordu. Ama uzun süreli ezilme dönemi, kadınların `zayıfların silahı` adı verilen dolaylı direnme biçimlerinde ustalaşmaları sağlanmıştır (Berktay, 1991, s. 10). Kadınlar toplumsal yaptırımlara başkaldırmışlardı. Ama herşeyin bir bedeli aynı zamanda karşı konulmaz zevkleri de vardır. Kadına ödenecek bedeller olduğunu bilmek beraberinde çekimserliği ve korkuyu getirse de bir şeyler yapmanın kararını vermek, yaratma cesareti ve özgürlüğünü getirmiştir. 218Üstün yetenekli kadınlar sanat ve müzik alanlarında zekanın ve yeteneğinin cinsiyetle hiçbir ilgisi olmadığını önce kendi varlıkları ve edimleriyle kanıtlamışlardır. Tarih boyuca, dünyada bir çok yetenekli kadın özellikle sanat ve müzik alanında kendilerini kanıtlayarak sanatsal ürünlerini vermişlerdir. Sonraki kuşakların yolunu açmışlardır. Bir anlamda uluslararası çevrelerde kadın olarak sanatsal yaratıcılıklarını kanıtlamışlardır. Tarih boyunca dünyada kadın müzisyenler ve sanatçılar çoğunlukla erkeklerle aynı düzeyde hatta bazen onlardan daha üstün olarak sanatsal yeteneklerini sergilemişlerdir. Kadınlar müzik alanında özellikle opera şarkıcılığı, bestecilik, icracılık, yorumculuk ve eğitimci olarak bir çok başarılar elde etmişlerdir. Çalışmalarında sanatsal yeteneklerini ortaya çıkaracak eserler yazmışlardır. Modern anlamda profesyonel kariyer yapma larına rağmen bir çok kadın sanatçının çalışması müzik hayatına şekil vermekte yardımcı olmuştur. Barok, neoklasik ve romantik müzik devirlerinde erkeklerin egemenliği yüzünden kadının müzik çalışmaları kısıtlanmıştır. Buna rağmen kadınlar şarkı söyleyerek enstrüman çalarak müzikte kendilerini göstermişlerdir. Sonradan şarkılar, operalar, senfoniler bestelemiş ve yorumlamışlardır. Bugün orkestralarda ve müzik alanlarında kadınları her yerde görmekteyiz. Ülkemizde Cumhuriyetle birlikte birbirleriyle uyumlu öğelerden oluşan bir sosyal sistemin kurulabilmesi amacıyla kurumsal düzeyde bir dizi reformlar gerçekleştirilmiştir. Atatürk Türk Kadınına kısa dönemde hemen kullanabilecekleri haklar tanımıştır. Sosyo-ekonomik düzeyde kadının bu haklarını bir yaşama tarzı olarak benimsemesini mümkün kılacak düzenlemeler gerçekleştirmiştir. 219Müzik yeni Cumhuriyet toplumunda bir kültür öğesi, eğitim biçimi ve iletişim sanatı olarak yer almaya başlamıştır. Ulusal gelenek ve kültürümüzün oluşmasında güzel sanatların her alanında, özellikle müzik alanında çağdaşlaşma yolunda birçok yenilik yapılmıştır. Atatürk, kısa sayılacak bir zaman dilimi içinde devrimlerini gerçekleştirmiştir. Cumhuriyet Türkiyesi'nde toplumun sanat ve kültür yaşamı değişmeye başlamıştır. Atatürk önderliğinde Batı yöntemlerine uygun bir müzik eğitimi yanında çalışmalar hızlandırılmıştır. Dış ülkelere öğrenim görmeleri için genç müzisyenler gönderilmiştir. Çeşidi sanat kurumlarının oluşturulması için çalışmalara başlanmıştır. Müzik alanında bilimsel an lamda çalışmalar yapılması ve müzikteki değişiklikleri görüp öğrenmek üzere yurtdışından müzik otoriteleri getirtilmiştir. Yapılan ilk çalışmalardan sonra Türkiye'de sanat ve kültür devlet tarafından desteklenmiştir. Kültür Bakanlığı, ülkemizin kültür ve sanat faaliyetlerini güdümlemektedir. Devlet güdümlediği sanat ve kültür etkinlikle rinde kurumlan ve sanatçıyı desteklemektedir. Ülkemizde sanatı ve sanatçıyı korumak amacıyla bir çok yasa düzenlemesi yapılmıştır. Özellikle 1948 yılında çıkartılan Harika Çocuk Kanunu yanında, daha sonraki yıllarda Yetenekli Çocukların Devlet Tarafından Yetiştirilmesi İçin Kanun Tasarıları hazırlanmıştır. Yetenekli bir çok Türk genci bu yasalardan yararlanarak yurtdışında eğitim görme olanağı bulmuştur. Araştırma kapsamında incelemesi yapılan sanatçılarımızın bir çoğu da bu yasalardan yararlanmışlardır. Çoksesli müzik alanında ülkemizde birçok sanatçı, besteci ve yorum cu Konservatuvar eğitimi alarak kendilerini yetiştirmişlerdir. Devlet operalarında, senfonilerde ve müzikle ilgili sanat kurumlarında görev almışlardır. 220Devlet, sanatçılarımız arasında üstün yeteneklere sahip ve uluslararası ün yapmış sanatçılarımızın onurlandırılması ve ödüllendirilmesi amacıyla `Devlet Sanatçılığı` unvanını bir çok sanatçıya vermiştir. Araştırma kapsamımızdaki çoksesli müzikte Kadın Devlet Sanatçılarımızdan İdil Biret, Ayla Erduran, Verda Erman, Suna Kan, Ayşegül Sanca, Gülay Uğurata, Suna Korat, Gülsin Onay, Leyla Gencer ve Güher- Süher Pekinel'ler de `Devlet Sanatçılığı` unvanı ile onurlandırmışlardır. SONUÇ Araştırmada elde edilen bulgulara göre: Çoksesli müzik alanında Devlet Sanatçısı olmuş kadın müzikçilerimizin konularına göre yöntem farklılıkları olsa da görüşleri ortak noktalarda birleşmektedir. Ayrıca Kadın Devlet Sanatçılarımız tarafından kullanılan seçenekler verilen yöntemlerin farklı derecelerde uygulandığını da göstermiştir. Çoksesli müzik alanında Devlet Sanatçısı olmuş kadın müzikçilerimiz eğitimlerine genel olarak çok küçük yaşlarda başlamışlardır. Müzikle tanışmaları aile ortamında olmuştur. Aileleri tarafından yönlendirilen sanatçılarımızın müzikteki üstün yetenekleri dönemin müzik otoriteleri tarafından da desteklenmiştir. Sanatçılar müzik eğitimlerine genel olarak ülkemizdeki konservatuvar eğitimiyle başlamışlardır. Bunun yanında 7 Temmuz 1948 tarihinde 5245 sayılı `Harika Çocuk Kanunu` adı ile bir yasa çıkarılmıştır. (Bu yasa `İdil Biret-Suna Kan'ın yabancı memleketlere müzik tahsiline gönderilmesine dair kanun` adını taşımaktadır.) Müzikte olağanüstü yetenekli çocukların keşfedilerek yurt dışında eğitimlerini sür dürmeleri için çıkartılan bu yasadan ilk olarak İdil Biret ve Suna Kan yarar- 221 SUMMARY This Study has been prepared for the purpose of determining, how our state multisound music artists have been trained and their contributions to Turkish Music Life. Education has a great importance in human life. It has been tried here, to determine the education given to our Female State Artist of music, their artistic activities, their successes in land and abroad and their contributions to Turkish Music life. According to the findings, the opinions of our female artists who became state artist on the field of multisound music, have been focusing on a common point in spite of there were differentiation of method according to their branches. Besides, the choices used by Female State Artists shows that the methods given, have been handled in difference levels by them. Our musicians who became female state artists on multisound music field, have been continueing their artistic activities as the solists now. They have been giving concerts and recitals in numerous provinces, in addition to their activities as the educationist. They have been executing radio and TV recordings. They have been representing our country in International contests, in a possible best way, and demonstrating their arts at the most famous centers of the World with a praise having the prizes as the best. 284
Collections