XVIII. yüzyıl Osmanlı tasavvufunda müceddidiyye hareketi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Şimşek, Halil İbrahim, XVIII. Yüzyıl Osmanlı Tasavvufunda Müceddidiyye Hareketi Doktora Tezi, Danışman: Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu, XHI+351S. Bu çalışma bir giriş, üç bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş 'te, terin amacı ve önemi ele alınmıştır. Birinci Bölüm 'de Müceddidîlik 'in Anadolu'ya gelişinden önceki tarihsel gelişim süreci işlenmiştir. Müceddidîlik, Ahmed Farukî Sirkindi (ö. 1034/1624) tarafından - Nakşibendîlik 'in bir kolu olarak - XVII. Yüzyılda Hindistan'da kurulmuştur. Sirkindi, genellikle Müceddid-i Elf-i Sanî lakabıyla meşhur olmuştur. Bu sebeple, onun tarikatına Müceddidîlik adı verilmiştir. Sirhindî, bazı görüşleri sebebiyle İbn Arabî (ö. 638/1240) 'yi eleştirmiştir. O, İbn Arabi'nin vahdet-i vücud anlayışına karşılık, vahdet-i şühud görüşünü ortaya koymuştur. Müceddidîlik, müslümanların yaşadığı birçok bölgede yayılmıştır. İkinci Bölüm' de, Müceddidîlik' in Anadolu'ya girişi ve XVIII. yüzyıldaki temsilcileri ele alınmıştır. Müceddidîlik'in Andolu'ya girişi, Ahmed Sirhindî'nin oğlu ve halifesi olan Muhammed Masum (d. 1079/1668-9)'un halifelerinden, Muhammed Murad-ı Buharı (d. 1132/1720) ve Yekdest Ahmed-i Curyanî (d. 1119/1708) vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Fakat Yekdest Ahmed Efendi, Anadolu'ya bizzat kendisi gelmemiş, Muhammed-i Semerkandî (ö. 1116/1704), Tatar Ahmed (d. 1156/1743) ve Muhammed Emin-i Tokadi (d. 1158/1745) gibi halifelerini göndermiştir. Bu silsileden gelen şeyhler, Anadolu 'da yüz yıl civarında etkili olmuştur. Bu çalışmada, 35 müceddidî'nin hayatı etkileri ve görüşleri incelenmiştir. ÜÖüncü Bölüm' de, Anadolu'daki müceddidîlerin bazı dinî ve tasavvufî görüşleri incelenmiştir. Anadolu 'daki müceddidîler, vahdet-i vücud ve vahdet-i şühud anlayışlarını uzlaştırarak, tevhid ve varlık konusunda kendilerine has bir tarz ortaya koymuşlardır. Onlar, zikir konusunu da bütün boyutlarıyla ele almış ve tasavvufî anlayışlarında temel unsur haline getirmişlerdir. Ayrıca onlar, diğer tarikatların prensiplerinden olan sema, deveran, atvar-ı seb'a gibi meselelerde de olumlu görüşlerini eserlerinde belirtmişlerdir. ABSTRACT Şimşek, Halil İbrahim, The Mujaddidiyya Order in the Ottoman Sufısm kJŞîLÇenüHjr, Ph. D. Thesis, Advisor: Prof Dr. Ethem Cebecioğta, XIII + 351p. The study consists of three sections with Introduction and Conclusion. In the Introduction, it is mentioned about subject, aim and importance of this thesis. In Section One, it is dealed with historical development of the Mujaddidi order before arrived in Ottoman-Anatolia. The Mujaddidiyya was established by Ahmad Faruqt SirhinM (d 1034/1624) in India in seventeenth century, as a branch derived from the NaqshbanM order. Sirkindi popularly known Mujaddid-i Alf-i Thani. Thus, his order was named Mujaddidiyya. SirhinM has criticised views of Muhyiddin Ibn Arabî (d 638/1240). He has pointed out view ofwahdat-i shuhûd contrast with Ibn ArahVs wakdat-i wujud The Mujaddidiyya have spread to lands where lived muslims. In Section Two, it is mentioned about arrival of the Mujaddidiyya to Anatolia and its representatives. Muhammad Murâd-ı Buharı (d 1132/1 720) is the first mujaddidi who arrived in Anatolia. Second introduction is realised by Yekdest Ahmad-i CuryânVs descendants. Murâd-ı Buhârî and Yekdest Ahmed-i Curyanî (d 1119/1707-8) are descendants of Muhammed Masum (d 1079/1668-9) who is son of Ahmad Sirkindi. Curyanî's descendants are Muhammed-i SemerkanM (d 1116/1704), Tatar Ahmad (d 1156/1743) and Muhammed Emin-i Tokadı (d 1158/1745) etc. Muhammed Emin-i Tokadı, specially has contributed to spread of this order in Anatolia. In this context, it was explained lives, views and effects of 35 mujaddidi shaiks. In Section Three, it is discussed about views that was pointed out the shaiks of mujaddidi in Anatolia. The Mujaddidîes of Anatolia have combined wahdat-i wujud with wahdat-i shuhud They have dealed with dhikr and evaluated it with its total dimensions. They also have put forward about principles of other orders as sema', deveran andatvâr-ı seb'a.
Collections