Bulgaristan Türklerinin dini eğilimleri ve sorunları: 1989-1990`da Lüleburgaz`a yerleşenler örneği
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bulgaristan sınırları içerisinde yaşayan kişiler iki etnik kökene ayrılırlar: Türkler ve Bulgarlar. Etnik köken bakımından hâkim durumda olan Türkler, bu üstünlüklerini 93 Harbinden itibaren kademeli olarak kaybetmişlerdir. Bulgar kökenlilerin yönetime geçmesinin de bu durum üstünde fazlasıyla etkisi olmuştur.Bulgaristan'da yaşayan Türk kökenli vatandaşlar etnik ve dini kökenlerinin yönetici kesimle farklı olmasından ötürü zor duruma düşmüşlerdir. Her türlü asimilasyon politikasına maruz kalan Bulgaristan Türkleri çareyi anavatanları olarak gördükleri Anadolu'ya göç etmekle bulmuşlardır.Göç dalgası siyasi sebeplerden dolayı zaman zaman kesintiye uğrasa da Bulgaristan'da yönetimde kim olursa olsun Bulgaristan Türkleri'ne zulüm ettiğinden dolayı hiçbir zaman tam olarak bitmemiştir. Özellikle yasakların ardından büyük göç dalgaları yaşanmıştır. Bu göçlere bakacak olursak, Cumhuriyet dönemi içerisinde; 1950 ? 51 göçü, 1968 Yakın Akraba göçü ve 1989 göçü ön plana çıkmaktadır. Her bir göçün karakteristiği ayrı olmakla beraber, 1989 göçünün 20. Yy.daki en büyük insanlık dramlarından birisi olduğu rahatlıkla söylenebilir.1989 göçüyle Türkiye Cumhuriyeti'ne gelen göçmenler, aynı etnik köken ve ülkenin çoğunluğuyla aynı dini inanışa sahip olmalarına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti'ne adaptasyon sürecinde bazı zorluklarla karşılaşmışlardır. Özellikle inanış açısından yerel halkla bir türlü kaynaşamamışlar ve bazı farklılıklar sergilemişlerdir. Temelde Türkiye Türkleriyle çoğunluğu ile aynı mezhebe mensup olan 1989 göçmenleri yine de aradaki farklılıkları aşamamışlardır. Bu farklılıklar sonucunda hem yerel halk göçmenlere karşı yabancılaşmış hem de göçmenler yerel halkın bu tepkisi üzerine içine kapalı bir topluluk haline gelmişlerdir.İnanç sistematiğine baktığımız zaman 1989 göçmenlerinin kendi içinde bir bütün olamadıklarını söylemekle birlikte, yerel halktan da ayrıldıkları rahatlıkla tespit edilebilir. Her ne kadar yerel halkın ibadetleri daha sık olarak gerçekleştirdiği 1989 göçmenleri tarafından belirtilse de, bu durumun dindar olmaya etki etmediğini eklemeyi unutmamışlar ve yerel halkın ibadetin yanında inançları gereği diğer yapmaları gerekenleri yapmamalarından ötürü, kendileri ibadetlerini aynı sıklıkla yapmasalar bile, onlardan daha çok inançlarına bağlı olduklarını ifade etmişlerdir.Bu kadar çile çekmelerine rağmen, 1989 göçmenleri her zaman hayata tutunmuşlar ve kişisel gelişimlerine özen göstermişlerdir. Bu gelişim süreçlerindeki azimlerini imanlarına bağlamaktadırlar. People living in Bulgaria are divided into two ethnic groups: Turks and Bulgarians. The Turks, who were dominant in terms of ethnicity, gradually lost their superiority after the `93 War. Moreover, coming to power of the Bulgarians had more impact on this situation.The citizens of Turkish origin living in Bulgaria got into a difficult situation due to their differences in ethnic and religious origins from the governance. The Bulgarian Turks who were exposed to all kinds of assimilation policy found the remedy in immigration to Anatolia where they saw as their homeland.Even though the emigration wave has sometimes been cut, it has never actually ended since whoever has governed Bulgaria has treated the Bulgarian Turks with cruelty. Great waves of emigration occurred especially after the prohibitions. When we look at these emigrations, in the Republic Period; the 1950 ? 51 emigration, the 1960 Close Relative emigration, and the 1989 emigration become prominent. Although the characteristic of each emigration is different, the 1989 emigration can be easily stated as one of the greatest human dramas in the 20th century.Despite having the same ethnic origin and religious belief with the majority of the country, immigrants who came to the Republic of Turkey with the 1989 emigration faced some difficulties in the process of adaptation. Especially in terms of belief, they were not able to socialize with local community and they exhibited some dissimilarities. The immigrants of 1989, who basically had the same religion with the majority of the Turks in Turkey, could not overcome the differences between themselves and the local communities. As a result of these differences, not only the local community was alienated form the immigrants but also the immigrants became a reserved community because of this reaction of the local community.When we examine the systematic of the religion, it can be said that the 1989 immigrants are not a whole in themselves; furthermore, it can be determined that they are also seperated from the local community. Even though performing worships more often by the local community was stated by the 1989 immigrants, they did not forget to add that this situation had no affect on being more religious, either. Since the local community did not perform other things needed to be done based on their beliefs besides the worship, the 1989 immigrants also stated that they had more faith than the people in the local community even if they did not perform their worship as often as them.Although they suffered this much, the 1989 immigrants have always held on to life and taken care of their personal developments. They attribute their determination on these development processes to their faith.
Collections