Karşı hegemonik bir söylem olarak dindar Müslüman kadın söylemi: Çatışma ve kırılmalar
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmada Kemalizm'e, İslami cemaat içinde yer alan erkeklere ve belli özelliklere sahip başörtülü kadınlara karşı yürütülen hegemonya mücadelesi ekseninde 1980 sonrası dindar Müslüman kadın söylemi incelenmiştir.Eğitim, çalışma yaşamı, siyasete katılım gibi kamusal alana ilişkin bir takım taleplerle gündeme gelen, Türkiye'deki politik ve kültürel ortama kendi söz ve edimleri dahil olan Müslüman kadınlar, İslamcılık'ın karşı hegemonik bir güç olarak yükselişe geçtiği 1980'lerden itibaren mücadelenin görünür aktörleri olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Çalışmada erkeklerden farklı olarak Müslüman kimliklerinin yanı sıra kadın kimliğine de sahip olan Müslüman kadınların kendi toplumsal ve siyasal konumlarını söz konusu üç mücadele ekseni boyunca söylemsel düzeyde nasıl inşa ettikleri ve bu eksenler boyunca hegemonik anlamlandırmalara yönelik alternatif bir tasavvuru üretip/üretemedikleri çözümlenmiştir.Dindar Müslüman kadın söyleminde Kemalizm'e, İslami cemaat içinde yer alan erkeklere ve başörtülü kadınlara karşı hegemonya mücadelesi birbirinden tamamen farklı stratejiler üzerinden yürütülmektedir. Buna rağmen tüm bu mücadele eksenleri boyunca söylemsel düzeyde bir iktidar konumu sağlanmaya çalışılan başörtülü kadın; kentli, eğitimli, modern, medeni bir başörtülü olarak karşımıza çıkmaktadır. Kemalist modernleşme projesinin modern kadın-başı açık kadın/ geleneksel kadın-başörtülü kadın arasında yarattığı hegemonik anlamlandırmanın modern kadın-başörtülü kadın biçiminde tersinden yeniden üretildiği Müslüman kadın söylemi bu yönüyle kimlikler arasında yaratılan hiyerarşi ile maluldür. The discourse of devout Muslim women after 1980 has been analyzed in this study through the axis of their struggle of hegemony against Kemalism, men in the Islamic community and women in headscarf with specific qualities.Muslim women formulated a set of demands on some domains related to public space, namely education, working life and political participation, and took part in Turkey?s political and cultural landscape with their own words and actions. By doing so, they have become visible actors of the struggle since 1980?s when Islamism has started to arise as counter hegemonic power. Contrary to men, Muslim women have also woman identity together with Muslim identity. This study analyzes how these women construct their social and political positions on discursive level in their struggle on three axis, and whether they produce alternatives against hegemonic significations.In devout Muslim women discourse strategies used against Kemalism, men in the Islamic community and women in headscarf are entirely different. Even so, the woman in headscarf that is placed in power position on discursive level in all three axis of struggle appears as educated, modern, civilized woman in headscarf living in city. Given the fact that the hegemonic signification created by Kemalist modernization project between modern woman without headscarf and traditional woman with headscarf is produced inversely by Muslim women discourse in the form of modern woman with headscarf, it is noticeable that Muslim women discourse makes a hierarchy between identities.
Collections