Osmanlı Devletinde hapishane ıslahatı (1839-1908)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Bugün Dünya'nın hemen her yerinde ceza infaz sisteminin merkezinde yer alan hapishaneler, yaklaşık iki asır öncesine kadar Dünya'nın hiçbir yerinde mevcud değildi. XVm. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı Avrupa ve Kuzey Amerika'da kendini kabul ettiren yeni savaş ve ekonomi organizasyonları, toplum hayatının her alanında olduğu gibi ceza alanında da bir dizi değişikliğe zemin hazırladı. Hapis cezasının bedene yönelik şiddet içeren cezaların yerini alması ve bu cezanın infazı için `hapishane` adı verilen anonim ve bürokratik müesseselerin kurulması, `hapishane reformu` olarak adlandırılan bu hukukî `modernleşme` sürecinin temel öğeleriydi. Avrupa'da gelişmiş Aydınlanma düşüncesinin taşıyıcısı entelektüeller ve Protestan dinî teşekküller tarafından savunulan yeni hapishanelerle amaçlanan, `hümanist` bir cezalandırma yoluyla suçluyu `rehabilite` edip, onu iyi ahlâklı bir insan haline dönüştürmekti. Ancak, zamanla resmiyet kazanan bu sivil girişim, modern toplum hayatında kışla ile başlayan ve fabrika, okul, hastahane ve akıl hastahanesi ile devam eden disiplin merkezli kapatma müesseselerinden biri halini aldı. Bu çalışmada, XIX. yüzyılın ikinci yansından itibaren Kuzey Amerika ve Batı Avrupa'dan bütün Dünya'ya ihraç edilmeye başlanan `hapishane reformu`nun, Osmanlı topraklarında nasıl bir yankı bulduğunu ortaya koymaktır. Bu yapılırken, hapishane reformunu iktibasa yönelen Osmanlı siyasî merkezinin karşı karşıya olduğu siyasî, toplumsal ve diplomatik zorunluluklar incelenmiş ve resmî söylem ile fiilî durum arasındaki farklar ortaya konmaya çalışılmıştır. Ağırlıklı olarak Osmanlı arşiv belgelerine dayalı olmakla beraber, Osmanlı hapishanelerin kuruluş hikâyesi kaleme alınırken Dünya'nın diğer yerlerindeki hapishane reformu tecrübeleriyle ne tür benzerlik ve farklılıklar bulunduğu da ikinci el kaynaklar yardımıyla mercek altına alınmıştır. Böylece, Tanzimat dönemi olarak da adlandırılan 1839-1908 arası zaman diliminde girişilen idarî yemden yapılanma çalışmalarının bir cephesi de, siyasî ve toplumsal yönleriyle aydınlatılmaya çalışılmıştır. ABSTRACT Carceral institutions which are today at the center of the criminal justice system all around the world, were absent on the Earth before the third quarter of XVIIIth century. With the second half of XVIIIth century, revolutionary developments in war organization and economic structure of West Europe and North America had become dominant and provoked a radical transformation in the political and social formation, as well as in the existing punishment system. The replacement of corporal punishments by imprisonment and the foundation of the so called penitentiaries, which were bureaucratic penal institutions had become the key milestones of judicial modernizaton which was labeled at that time as the `prison reform`. According to its defenders, which were the Enlightenment intellectuals and the evangelical missionaries, the purpose of the modern penitentiary was to `rehabilate` the guilty and transform he/she into a `good man` by a `humanistic` punishment. However, in a short period time, this civil intervention was taken over by the official authorities and became another element of the disciplinary inclosure-network consisting of barracks, manufacture-houses, schools, hospitals and asylums. This study focuses on the reflections of the so called `prison reform` in XDCth century Ottoman Empire, when the new carceral institutions began to be imported from North America and West Europe to the rest of the world. By doing this, the author tried to examine the political, social and diplomatic conditions which urged the Ottoman authorities to accept the necessity of a prison reform and emphasized the existing gap between the official discourse and practice regarding the penal reconstruction. Though the study was based mainly on Ottoman archive documents, the foundation story of Ottoman prisons was handled not only by this inside- information. In this regard, similarities and differences between the Ottoman case and other experiences were also mentioned due to the existing academic literature on the XlXth century `prison reform.
Collections