Sultan II. Abdülhamid döneminde muhtacin maaşı uygulaması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Osmanlı Devleti'nin sosyal devlet boyutu, merkezi idare yapısı dâhilinde ele alındığında, kadimden beri süregelen ve vakıflar ve imaretler çerçevesince işleyen refah sisteminin dönemin toplumsal ihtiyaçları karşılayamadığı görülmektedir. Bu yüzden vakıf ve imaret gibi yarı özerk bir statüye sahip kurumların işlevini Tanzimat döneminden itibaren merkezi devlet uygulamaları üstlenmiştir. Sultan II. Abdülhamid dönemine gelindiğinde modern sosyal devlet uygulamaları devlet nezdinde önemli bir yer edinmiş; Osmanlı bireyine, özellikle de imparatorluğun yoksul ve fakir kesimlerine yapılan yardımlar, padişah ihsanı-sadakası şeklinde ortaya çıkmıştır. Osmanlı yoksullarına yapılan en önemli yardımlardan birisi de muhtacin maaşı uygulaması olmuştur. Muhtacin maaşı uygulaması örneğinde görüldüğü üzere fakir ve yoksulların korunması hususu devletin yetki ve faaliyet alanına girmeye başlamış; böylelikle muhtacin maaşı, devlete karşı sadakat duygusunun gelişmesini sağlayan bir aygıt görevi görmüştür.Fakirlere aylık bağlanmasına dair kayıtları Tanzimat dönemi öncesinde görmek mümkündür. Ancak muhtacin maaşı özellikle Tanzimat dönemiyle birlikte taşrada kapualtı hâsılatından, vakıflar ve nezaretler bünyesinden verilen bir maaş olarak karşımıza çıkmaktadır. Sultan II. Abdülhamid döneminde ise Maaşat-ı Zatiye kalemlerinden biri olan muhtacin maaşı, Hazine-i Maliye-i Celile Tahsisatı olarak belirtilmiş, nezaretlerden ve belediye gelirlerinden verilen bir maaş şekline dönüşmüştür.Muhtacin maaşı II. Abdülhamid döneminde sadece bir fakirlik maaşı niteliği ile değil, sultanın fukaraperver, fakirlerin koruyucusu imajına yönelik dağıtılan ve toplumun fakir olsun, olmasın birçok kesimine bağlanan bir maaş olarak da kullanılmıştır. Belli bir standardın olmadığı muhtacin maaş miktarları arasında on beş kuruşluk, otuz kuruşluk muhtacin maaşlarının yanında yedi yüz elli kuruşluk, bin kuruşluk yüksek maaşların da bağlandığı görülmektedir. Nitekim Sultan II. Abdülhamid döneminden hemen sonra nizamname çıkartılarak suistimallerin önüne geçilmek istenmiş ve muhtacin maaşı bağlanması hususuna belli bir standart getirilmiştir. When social state dimension of Ottoman State is examined within central government structure, it is seen that affluence system which having come from old times and employed around vakıfs and imarets couldn?t have met the needs of the society. Therefore from Tanzimat period on, central state applications had taken over the function of semi-autonomous foundations like vakıf and imaret. When it was time of Sultan II. Abdulhamid, modern social state applications had gained an important power; helps which had been made to the Ottoman individual and specially destitude and poor sectors of the empire had come out as favour-almsgiving of the padişah. One of the most important helps which had been made to the Ottoman destitudes was muhtacin (needies) salary. As it is seemed in sample of the muhtacin salary, matter of protecting of destitude and poor people had begun to enter in authority and activity area of the state and so muhtacin salary performed a function providing the development of loyalty sensation towards state.It is possible to see registers related to assinging salary to poors before period of the Tanzimat. However muhtacin salary meets us as a salary which had been given from kapualtı incomes in countryside, vakıfs and bodies of ministries specially during Tanzimat period. In the time of Sultan Abdülhamid II, muhtacin salary which was one of sections of the Maşaat-ı Zatiye (personal salaries) had been explained as an allowance of Hazine-i Maliye-i Celile (glorious treasury of finance), also turned to a salary had been given from incomes of ministries and municipalities.In the time of Abdulhamid II, muhtacin salary had been used not only in a poverty salary character but as a salary which had been distributed to many sectors of society eather poor or not in a character towards charitibility and protector of poors image of the sultan. Among muhtacin salary sums which hadn?t have a certain standart appears high salaries as seven hundreds fifty kurushes, one thousand kurushes muhtacin salaries beside fifteen kurushes, thirty kurushes muhtacin salary. Thus soon after Sultan Abdulhamid II, it had been wanted to prevent abusements by having published a nizamname and had been brought a certain standart to the matter of assignment of muhtacin salary.
Collections