Üst birinci molar distalizasyonunda open-coil jig ve süperelastik NiTi`nin sonuçlarının karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Angle II. Sınıf maloklüzyonların tedavisinde kabul gören yaygın görüş, ya üst arka dişlerin distalizasyonu ile çekimsiz bir tedavi ya da dört adet diş çekimi ile çekimli bir tedavi planlaması yapmaktır. Çekimli ve çekimsiz ortodontik tedavilerin birbirlerine olan üstünlükleri, günümüzde halen tartışma konusu olmakla birlikte, klinik pratiğinde çekimsiz tedavilere eğilim daha fazladır. Çekimsiz bir tedavi planlaması ile Angle II. Sınıf malokluzyonların düzeltilmesinde amaç, tedavinin başlangıç safhasında maksiller 1. molarların distale edilmesi ile Sınıf II molar ilişkisini Sınıf I'e değiştirmektir. Molar dişlerin distale hareketi için en uygun zaman, 2. molar dişlerin sürmesinden önceki miks dentisyon dönemidir. Molarlan distale ettirmek için gerekli ve etkin olan kuvvet sisteminin devamlı (continuous) olması önemlidir. Klasik olarak, ekstra-oral traksiyon ile maksillanın ileri gelişimi inhibe edilerek iskeletsel uyumsuzluğun giderilmesi ile Sınıf II malokluzyon düzeltilir. Ekstra-oral apareyler aynı zamanda, maksiller molarları distale ederek dişsel uyumsuzlukları da düzeltme yeteneğine sahiptir. Molar distalizasyonunda ekstra-oral apareylerin etkinliği ve üstünlüğü tartışma götürmeyen bir gerçektir. Ancak, bilindiği gibi ekstra- oral kuvvetlerden yararlanılarak yapılan ortodontik tedavilerin başarısında 125en önemli faktör hasta kooperasyonu; yani hastanın tedaviye olan uyumu ve işbirliğidir. Ne yazık ki; üst 1. molarların distale edilmesi amacı ile uygulanan ekstra-oral apareylerin kesik kesik kuvvet vermeleri, kullanımlarının zor olması, estetik olmayan görünümlerinin gerek hasta gerekse hastanın sosyal çevresi tarafından zor kabul edilmesi, ortodontik tedavide en önemli faktör olan hasta kooperasyonunu olumsuz yönde etkileyerek tedavinin başarı şansım azaltabilmektedir. Ekstra-oral kuvvetlerin kullanımlarındaki sorunlar ve hasta kooperasyonunda karşılaşılan problemler, araştırıcıları mümkün olduğunca hasta işbirliği gerektirmeyen ve intra-oral çalışan yeni molar distalizasyon yöntemlerini bulma yoluna itmiş ve bu tip apareylerin geliştirilmesi gerekli hale gelmiştir. Şimdiye kadar yayınlanmış çalışmalarda, üst 1. molar distalizasyonu için, birçok intra-oral yöntem bildirilmiştir. Ancak, bu yöntemlerin birbirlerine karşı olan üstünlüklerini ve istatistiksel verilere dayanarak en etkili olanını ortaya koyan çalışmalar yok denecek kadar azdır. Araştırmamızda, ekstra-oral apareylere alternatif olarak geliştirilen open coil jig ve süperelastik NiTi tellerle yapılacak olan üst 1. molar distalizasyonu yöntemleri karşılaştırılmıştır. Bu araştırmanın amacı; iki farklı intra-oral molar distalizasyon yöntemini avantaj ve dezavantajlarım ortaya koyarak karşılaştırmaktır. Bunun için bazı tedavi kriterlerine uyan, alt dental arkta fazla yer darlığı olmayan, üst ikinci molar dişleri sürmüş veya sürmekte olan, iskeletsel olarak Sınıf I veya Sınıf II, dişsel olarak iki taraflı Sınıf II ilişki gösteren toplam 30 olgunun, rastgele seçilen 15 adet sağ ve 15 adet sol 1. Molar dişi Jones Jig apareyi ile, bu dişlerin karşıt tarafları olan 15 adet sol ve 15 adet sağ 1. molar dişi ise süperelastik NiTi tel ile 4 aylık zaman periyodu süresince distale edilmeye çalışıldı. Jones Jig apareyinin 126uyguladığı kuvvet 150 gr. olduğu için süperelastik NiTi telinde verdiği kuvvet standartizasyon bakımından aynı miktarda tutuldu. Distalizasyon öncesi ve sonrası ortaya çıkan veriler, elde edilen 60 lateral sefalometrik radyografi ve 60 dental modelin 1/1 çekilen fotokopisi üzerinde açısal ve boyutsal olarak incelenerek, sonuçlar istatistiksel olarak değerlendirildi. Süperelastik NiTi tarafındaki dişler, tedavinin ilk haftalarında daha hassas bulundu. Distalizasyonun devam ettiği bir hafta- 10 gün içinde bu tip rahatsızlıkların kaybolduğu gözlendi. Jones Jig apareyinin kullanıldığı tarafta ise, bu tip problemler olmamasına rağmen, coil spring içine besin sıkışması karşılaşılan en önemli sorundu. Ortodontik tedavilerde uzun zaman alan molar distalizasyonları her iki yöntem ile de etkin olarak, 4 ay gibi kısa bir zaman periyodu içinde başarılmıştır. 127 SUMMARY The common strategies in the treatment of Angle Class II malocclusions are to move the posterior teeth distally by a non-extraction protocol or to extract four premolars by an extraction treatment plan. Although the advantages of extraction and non-extraction treatment modalities have argued until now, in the clinical practice the bias of the non-extraction treatment are usually common. The purpose in the correction of Class II malocclusions by a non- extraction treatment plan is to move the maxillary molars distally in initial stage of the treatment to convert the Class II molar relationship to Class I. The most appropriate time period of the distalization of the maxillary first molars is in the late mix dentition stage before the eruption of the second molars. It is important that the required and effective force system which moves the molars distally is continuous. Conventionally, extraoral traction has been used successfully for the correction of Class II malocclusion by restraining the forward growth of the maxilla, thereby correcting the skeletal discrepancy. Extraoral appliances are also capable of distalizing the maxillary molars to correct the dental discrepancies. The effectiveness and superiority of the extraoral appliance in molar distalization procedure is an undebatable fact. However, the success of the treatment with extraoral appliance is due to considerable 128patient cooperation and compliance. Unfortunately, molar distalization with extraoral appliances present some problems eg, exerted intermittent forces by these appliances, difficulties in the use of these appliances, nonesthetic appearance, the reluctance of the patients to use them and the rejection of their social enviroment. The problems with the use of extraoral appliances and the patient cooperation has led the investigators to develop new intraoral appliances which require no patient cooperation and compliance. Currently, there are a lot of articles about intraoral maxillary molar distalization techniques in the literature. But, there is a few which brings up the superiorities and the disadvantages of these techniques against each other, bases on a statistical data. In our study, the tecniques of Jones Jig appliance and superelastic NiTi wire which were improved an alternatively for extraoral molar distalization, were compared for for maxillary molar distalization. The aim of this study is to bring up the advantages and disadvantages of these intraoral techniques and to compare with each other. The 30 patients including this study had the following criteria: There was no more anterior tooth crowding in the mandibular arch, the maxillary second molars were at least clinically visible or erupted, the cases had skeletal Class I or Class II with bilaterally dental Class II malocclusions, there was no history of previous orthodontic treatment and nonextraction treatment plan. Jones Jig appliances and superelastic NiTi wires were applied to these cases (Jones Jig applied to the number of 15 right and 15 left maxillary first molars and superelastic NiTi wire applied to the number of contrary 15 left and 15 right maxillary first molars) at random. The total distalization time period was four months. The force exerted by the Jones Jig appliance was 150 gm, for this reason the force exerted by superelastic NiTi wire standardized equally. The data which was measured on 60 lateral 129cephalometric radiographs and 60 dental cast photocopies, was taken pre- and postdistalization procedure. T tests were used to compare the pre- and postdistalization linear and angular measurements for statistical analysis. Although initialy little pain and sensation were observed in the superelastic NiTi wire side, it disappeared a week or 10 days later. The only problem on the Jones Jig side was food and debris accumulation into the coils. The molar distalization procedures which require more time in orthodontic treatment, were successfully and effectively achieved in four months period time in both intraoral tecniques. 130
Collections