İki farklı kavite preparasyonu ve iki farklı adeziv ajan kullanılarak yapılan inley tutuculu posterior adeziv köprülerin çekme kuvvetine dirençlerinin in-vitro incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Rezin-bağlı sabit bölümlü protezler uzun zamandan beri, gelenekselsabit bölümlü protezlerin yerine kullanılabilmektedir. Daha az invaziv olan burestorasyonlar, dişhekimliği hizmetine ilk sunulduklarından bu yana birçokgelişme kaydetmiştir. Bu gelişmelere bağlı olarak da başarı oranları zamaniçerisinde artış göstermiştir. Geleneksel yaklaşımlar, yerini, uygulaması dahaçabuk ve basit olan yeni tekniklere bırakmış ve böylece, yeni ile eskiarasındaki farkın araştırılması gerekliliği doğmuştur.Bu çalışmanın amacı, yeni kullanılmaya başlanmış bir rezin-bağlı sabitbölümlü protez yapım tekniği ile geleneksel yapım tekniği kullanılarak yapılaninley tutuculu posterior adeziv köprüleri, diş sert dokularına tutuculuklarıbakımından in-vitro olarak karşılaştırmak ve bu restorasyonlarınsimantasyonunda kullanılabilecek iki farklı antibakteriyel etkili adeziv sistemuygulamasının tutuculuğa etkisini sınamaktı.Çekilmiş molar dişler kullanılarak tek diş (molar) eksikliği modelioluşturulmuş örnekler, 4 gruba (Mod-G1, Mod-G2, Gel-G1, Gel-G2) ayrıldı(n=10). Mod-G1 ve Mod-G2 grupları, yeni kullanılmaya başlanmış modifiyeinley destekli slot tipi rezin-bağlı sabit bölümlü protezleri, Gel-G1 ve Gel-G2grupları ise geleneksel inley destekli slot tipi rezin-bağlı sabit bölümlüprotezleri temsil etmekteydi. Ayrıca, Mod-G1 ve Gel-G1 grupları,simantasyon esnasında, klorheksidin-bazlı bir kavite dezenfektanıylakombine kullanılmış 10-methacryloyloxydecyl dihydrogen phosphate içeriklisıradan bir adeziv sistemi temsil ederken, Mod-G2 ve Gel-G2 grupları,antibakteriyel özellikli, 12-methacryloyloxydodecylpyridinium bromide içerikliyeni geliştirilmiş bir adeziv sistemi temsil etmekteydi. Her bir gruba, soyolmayan metal kullanılarak köprüler hazırlandı, ve bunların tutucu kısımları,simantasyondan önce, alüminyum oksit partikülleriyle kumlama işlemine tabiitutuldu. Tüm örneklerin simantasyonunda 10-methacryloyloxydecyldihydrogen phosphate içerikli dual-cure adeziv siman kullanıldı. Simanteedilen köprüler bir hafta suda bekletildikten sonra, destek dişlerden ayrılanakadar sabit hızlı çekme kuvvetine maruz bırakıldılar. Gruplar, çekme testisonuçları bakımından istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Örneklerin ayrılmakarakterleri ve ayrılırken destek dişlere verdikleri zarar da not edildi.Gruplar için hesaplanan ortalama çekme kuvvetine direnç değerleri;Mod-G1 için 355,71 N, Mod-G2 için 305,27 N, Gel-G1 için 466,76 N, ve Gel-G2 için 454,87 N idi. Gel-G1 ve Gel-G2 grupları için hesaplanan ortalamadirenç değeri, Mod-G1 ve Mod-G2 için hesaplanandan istatistiksel olarakfarklı bulundu. Örneklerin ayrılma karakteri, mensup oldukları gruptanbağımsız olarak, çoğunlukla, metal-siman sınırında adeziv olarak gerçekleşti.Ayrılma esnasında, hemen her örnekte diş harabiyeti gözlendi. Tutuculuğaetkileri karşılaştırılmaya çalışılan iki farklı kavite dezenfeksiyonu yaklaşımıarasında istatistiksel fark bulunamadı, fakat, elde edilen sonuçlar, örneklerinayrılma karakterleri yüzünden yorumlanmaya müsait değildi.Geleneksel dizayna sahip rezin-bağlı sabit bölümlü protezler, modifiyedizayna sahip olanlara göre daha tutucu bulunmuştur. Fakat, sunduklarıuygulama kolaylıkları ve diş sert dokularına tutunmada gösterdikleriperformanstan dolayı, modifiye inley destekli slot tipi rezin-bağlı sabit bölümlüprotezlerin klinik açıdan daha yüksek tercih edilme potansiyeline sahipoldukları kanısına varılmıştır. Bu tip restorasyonların simantasyonunda, ekdezenfektan uygulaması gerektirmeyen antibakteriyel özellikli adeziv ajankullanmanın daha avantajlı olduğuna karar verilmiştir.Anahtar Kelimeler: Rezin-bağlı sabit bölümlü protezler; İnleyler;Kavite dezenfektanları; Antibakteriyel adeziv sistemler. Resin-bonded fixed partial dentures have been an alternative for theconventional full coverage fixed partial dentures for a long time. Since, firstbeen introduced, this minimally invasive approach had undergone a lot ofchanges that have improved its success rate over time. Conservativemodalities have been replaced by newer, more practical ones, and this hasinduced the need for comparing the benefits of the new and the old methods.The purpose of this study was to test and compare in-vitro theresistance of a newly introduced modified inlay retained posterior resinbondedfixed partial dentures, and conventional inlay retained posterior resinbondedfixed partial dentures to detachment from dental hard tissue. Theeffect of varying the dentin adhesive system combination exhibitingantibacterial properties was also investigated.Extracted molars were used to prepare specimens of pare of teethwith a space equivalent to a molar in between. Four test groups (Mod-G1,Mod-G2, Gel-G1, Gel-G2) were prepared (n=10). Groups Mod-G1 and Mod-G2 were representing the newly introduced modified inlay retained posteriorresin-bonded fixed partial denture specimens incorporating slot cavity design,whereas, Gel-G1 and Gel-G2 were representing the conventional specimensalso incorporating slot cavity design. Mod-G1 and Gel-G1 were also standingfor the specimens that combined a 10-methacryloyloxydecyl dihydrogenphosphate containing dentin adhesive system with a chlorhexidine-basedcavity disinfectant, and groups Mod-G2 and Gel-G2 were standing for a 12-methacryloyloxydodecylpyridinium bromide containing dentin adhesivesystem with an antibacterial cavity cleansing effect. Castings for each groupwere made and their fit surfaces sandblasted with aluminum oxide powder.All castings were cemented with 10-methacryloyloxydecyl dihydrogenphosphate containing dual-cure adhesive resin cement. After beingimmersed for at least one week in water, specimens were subjected topermanent tensile loading until separation occurred. Specimens wereexamined to determine the mode of separation, and occurred tooth fracturein terms of damage seriousness was noted. Results were then statisticallyevaluated.Mean separation forces were: group Mod-G1=355.71 N, group Mod-G2=305.27 N, group Gel-G1=466.76 N, and group Gel-G2=454.87 N.Groups Gel-G1 and Gel-G2 had significantly higher mean separation forcesthan groups Mod-G1 and Mod-G2. The mode of separation, independentfrom any group, was associated with a high frequency of adhesive failure atthe metal-resin cement interface and tooth fracture was observed nearly in allspecimens. No significant difference was detected between the twoantibacterial adhesive system applications tested. But, due to the mode ofspecimen separation, this result was out of keeping with commentary.Conventional inlay retained posterior resin-bonded fixed partialdentures were found to be more retentive than modified inlay retainedposterior resin-bonded fixed partial dentures. However, the simplerapplication procedure and the retentive performance demonstrated by themodified inlay retained posterior resin-bonded fixed partial denturesincorporating slot cavity design, had been persuading about their higherclinically admittance potential. It has been concluded that using a dentinadhesive system incorporating an antibacterial element, rather than adhesivesystem combined with a separate antibacterial agent application would bemore favorable.Key Words: Resin-bonded fixed partial dentures; Inlays; Cavitydisinfectants; Antibacterial adhesive systems.
Collections