Likya`da kaynak kültü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Xll Özet `Likya'da Kaynak Kültü` başlıklı tez çalışması, yörede kaynaklar odağında gelişen inanç etkinliklerini kurumsallık ve süreklilik dahilinde araştıran bölgesel bir din tarihi araştırmasıdır. Bu bağlamda mimariden ikonografiye kaynak inancıyla bağlantılı unsurların tümü araştırma kapsamına alınmış; Likya'nın kutsal kaynakları, ilgili tapınım döşemleri ve bu alanlarda kutsanan koruyucu kimlikleri tespit etmek yoluna gidilmiştir. Bu yapılırken de inancı temellendiren düşünün dönemsel olarak bölünemeyeceğinden hareket edilerek, `Likya` toponym'ünün işaret ettiği coğrafi sınırlar; kronolojik, etnografik ve din tarihi açısından belli bir dönemi kapsayacak biçimde değil kült tanımı nezdinde süreklilik olgusunun irdelenebilmesi için mümkün olduğunca geniş tutulmuştur. Likyakların kaynaklar odağında yapısallaşmış kutsal alanları işaret etmek için ne tür bir ifade kullandıkları bilinmemektedir. Aynı biçimde kutsal alanlarla bağlantılı yerel söylencelerin bütünüyle antik yazına yansımamış olması da sorunu arttırmaktadır. Bu nedenle likya'daki kutsal kaynakların tespiti, farklı süreçlerde yöreye ilişkin atıflarda bulunan çeşitli yazın geleneklerinin kendi ifade biçimleri nezdinde ve hayli sınırlı olmakla birlikte varolan kalıntılar ile yazıtlar dahilinde sağlanabilmektedir. Nitekim bu olgunun doğal sonucu olarak Likya'daki kutsal kaynakların saptanabilmesi, her biri ait olduğu yazın geleneğinde ilgili kutsal alanları yapısal ve işlevsel yönden tarif eden Hititçe D KASKAL.KUR ve Hellence Krene (Kçfjvrj) ifadelerinin anlaşılmasını gerektirmektedir. Zira bu gereklilik mimariden ikonografiye burada tanıtılan unsurların bütünüyle kavranabilmesi ve bu yolda bölgesel karşılaştırmalarla belli çıkarımlara ulaşılması yolunda kayda değer bir engel oluşturmaktadır. Bununla birlikte söz konusu araştırma, Likya boyunca onbir farklı alanda (Kabene, Kalbios, Kyaneai, Letoon, Limyra, Patara, Skaroi, Sura, Telandros, Tuminehi ve Wiianavanta (=Oinoanda)) kaynakların özel bir ihtimamla çeşitli etkinliklere odak olduğunu belgeleyebilmektedir. Yine de, söz konusu alanlardan azımsanamayacak bir kısmının (Wiianavanta, Kalbiaos, Kabene, Skaroi, Limyra) konumu bugün için belirsizdir. Diğer yandan Sura ve Tuminehi kaynak' yapıları bir kenara bırakılacak olursa, konumuna ilişkin fikir yürütebildiğimiz birkaç kutsal alan da, ya henüz kazılmamış ya da hayli kötü korunmuş olması nedeniyle (Kyaneai, Letoon, Oinoanda, Patara) bütünüyle araşurılamamaktadır. Tüm bu olumsuzluklara karşın Likya'daki kutsal alanlar araştırıldığında, kaynaklar odağında gelişen uygulamaların yörenin sınırları dahilinde yaygın ve süreklilik arz eden bir dinsel anlayışı temsil ettiği söylenebilmektedir. Buna göre arkeolojik verilerle İ.Ö. 6-5. yüzyıllarda yapısallaştığına tanıklık edilen kült uygulamalarının (Kyaneai, Letoon, Patara, Tuminehi) yazın verileri dahilinde Likya'nın Demir Çağ öncesi yerleşimcileri Lukkalarla yakından ilişkili olduğu görülmektedir. Xlll Summary The present MA thesis, `Springcult in Lycia`, focuses on religious activities based on Lycian springs within the instutional process in the history of religion of the region. Every aspect of the spring beliefs, from architecture to iconography, has been taken into consideration. An attempt has been made to classify the Lycian sacred springs and to identify the deities associated with each of them. We do not know how the Lycians initially identified springcult centres. The examination and identification of the sacred springs in Lycia was primarily based on ancient literary sources, epigraphic documents, numismatic evidence and archaeological remains. In order to understand the identification and function of Lycian sacred spring within their architectural context it is essential to know the meaning of the Hittite word D KASKAL.KUR (Under Ground Water Course) and the Greek word Kprjvrj /Krene (Sacred Spring, Fountain) Based on our results from fieldwork in Lycia we have identified eleven different sites [Cabene, Calbius, Cyaneai, Letoon, Limyra, Patara, Skaroi, Sura, Telandrus, Tuminehi ve Wiianavanta (= Oinoanda) that were possibly religious centres focused on springs. In the case of five of the above cult centres (Wiianavanta, Kalbiaos, Kabene, Skaroi, Limyra), the exact location could not be established. Another problem in our investigation is that apart from Sura and Tuminehi, all the cult centres like Cyaneai, Letoon, Oinoanda, and Patara/Telephus have either not been excavated or are very badly preserved, and due to this fact a sufficiently thorough analysis has not been possible. The conclusion of the present thesis is that in the territory of Lycia the belief in spring and characteristic of activities have contained native Anatolian elements. According to the archaeological remains and philological source of Cyaneai, Letoon, Patara and Tuminehi, these cult centres date back to sixth or fifth century B.C. We have established that the Lycian springcult closely related with the Bronze Age people of Lukka in Lycia.
Collections