Surfaktan protein B gen polimorfizminin respiratuar distres sendromu ve kronik akciğer hastalığı gelişimindeki rolü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Günlemez A. Surfaktan protein-B gen polimorfizminin respiratuar distres sendromu ve kronik akciğer hastalığı gelişimindeki rolü. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Neonatoloji Yan dal Uzmanlık Tezi. Ankara 2003. Neonatolojideki hızlı gelişmelere rağmen respiratuar distres sendromu (RDS) ve kronik akciğer hastalığı (KAH), prematüre bebeklerin en önemli mortalite ve morbidite nedenlerinden biri olmaya devam etmektedir. Prematürite ve akciğer olgunlaşmasmdaki yetersizlik esas risk faktörü olmakla birlikte, aynı gestasyon haftasındaki ve doğum ağırlığındaki her bebekte RDS ve/veya KAH görülmemekte ve insidansı ırka, cinsiyete, antenatal faktörlere ve genetik duyarlılığa bağlı olarak değişmektedir. Son yıllarda surfaktan işlevlerinden sorumlu ana protein olan, surfaktan protein B (SP-B) polimorfizminin ırklara göre farklı olmakla birlikte, genetik duyarlılığı etkileyerek hem RDS gelişiminde hem de KAH gelişiminde etkili olduğu bildirilmektedir. AMAÇLAR: Gestasyon haftası 34 haftanın altodaki prematüre bebeklerde, SP-B İA4 gen polimorfizminin respiratuar distres sendromu ve kronik akciğer hastalığı gelişimindeki rolünü belirlemektir. BİREYLER VE YÖNTEM; Bu çalışma AÜTF Neonatoloji Bilim Dalı'nda Ocak 1999 - Temmuz 2003 yıllan arasında yatarak izlenen gestasyon haftası 34 haftanın altındaki prematürelerde, retrospektif ve prospektif olarak çift kör yapılmıştır. Çalışmada Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) tekniği kullanılarak SP-B İA4 gen değişimini kapsayan bölgenin amplifikasyonu gerçekleştirilmiş ve polimorfizmleri saptanmıştır. Yaşamın ilk 28 gününde kaybedilmeyen, konjenital anomalisi olmayan toplam 131 prematür ve term kontrol grubu olarak ise 50 sağlıklı bebek çalışmaya alınmıştır. Prematüre bebekler RDS ve KAH gelişip gelişmemesine göre dört gruba ayrılarak, SP-B İA4 polimorfizmi açısından ve SP-B İA4polimorfizmi saptanıp saptanmamasına göre 2 ana gruba ayrılarak klinik özellikler açısından karşılaştırılmıştır. BULGULAR; Çalışmaya alınan sağlıklı term bebeklerde %10 ve prematüre bebeklerde %10.7 oranında varyant SP-B İA4 polimorfizmi saptanmış ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Prematüre çalışma grubunda varyant SP-B İA4 polimorfizmi; grup l'de (kontrol grubu;84 preterm) %10.7, grup 2'de (RDS grubu, 19 preterm) %15.8, grup 3'de (RDS ve KAH grubu; 20 preterm) %10, grup 4'de (KAH; 8 preterm) %0 oranında bulunmuş ve gruplar arasında fark saptanmamıştır. Preterm çalışma grubu SP-B İA4 polimorfizmi açısından varyant ve sık görülen genotip olarak gruplandınldığmda ise; grup A' da (sık görülen genotip; 117 preterm) doğum ağırlığı 1296±324 g, gestasyon haftası 30.2±1.7 hafta, RDS % 30.1 ve KAH %23 olguda, grup B'de ise (varyant genotip; 14 preterm) doğum ağırlığı 1410±313 g, gestasyon haftası 31.1±1 hafta, RDS % 35.7 ve KAH %14.3 olguda görülmüş ve gruplar arasında istatistiksel fark saptanmamıştır. SONUÇLAR; Gestasyon haftası 34 haftanın altındaki prematüre bebeklerde, SP-B İA4 polimorfizminin respiratuar distres sendromu, kronik akciğer hastalığı ve kronik akciğer hastalığının alt gruplarının gelişiminde ırksal genetik etkisi gösterilememiştir. ANAHTAR SÖZCÜKLER; Prematürite, Respiratuar Distres Sendromu (RDS), prematürenin kronik akciğer hastalığı (KAH), Bronkopulmoner displazi (BPD), SP-B geni ingilizce özet abstract Polymorphism of Surfactan Protein B Genes and The Risk of Respiratory Distress Sendrome and Chronic Lung Disease in Preterm Neonates Günlemez A. Ankara University, School of Medicine, the Neonatology fellow thesis, Ankara, 2003. Respiratory distress syndrome (RDS) and chronic lung disease (CLD) continue to be important causes of morbidity and mortality in preterm neonates inspite of the advances in neonatal care. The degree of prematurity and the immature lung are the main causes. It isn't seen in all babies with the same gestational age and it's incidence can be effected by gender, race and maternal risk factors. Recent evidence suggests that the susceptibility to RDS and CLD can be partly explained by genetic variation in the surfactant protein B (SP-B) gene polymorphism. Objectives: To determine whether SP-B İA4 gene polymorphism is associated with RDS and CLD etiology. Method: This prospective and retrospective study was performed in the neonatal intensive care unit of the Ankara University School of Medicine in 1999-2003. In order to identify SP- B İA4 gene polymorphism, we analysed genomic DNA by polymerase chain reaction. Preterm neonates with a gestational age below 34 completed weeks, who were treated in our unit were included the study. The neonates with congenital anomalies and the neonates who died before the postnatal 28th day were excluded. The study was approved by the Local Committee on Investigations in Human Subjects. Total of 131 preterms and 50 healthy term infants were investigated. Premature babies were divided into 4 with respect to the development of RDS vuand CLD. In addition the study group was divided into 2 with respect to SP-B İA4 gene genotype. Results: The frequency of SP-B İA4 gene variations did not differ between preterms (10.7%) and terms (10%). A total of 117 preterms with SP-B İA4 gene wild type (group A) and 14 preterms carrying the genetic variations (group B) did not differ in gestational age, gender distribution and birth weight, RDS and CLD. In premature study subgroups, SP-B İA4 gene variations was 10.7% in control group (n:80), 15.8% in RDS group (n:19), 10% in RDS and CLD group (n:20) and 0% in CLD group (n:8). There wasn't any statistically significant difference between all subgroups. Conclusions: In our premature babies, we couldn't show any association between SP-B İA4 gene polymorphism and RDS / CLD. Key Words; CLD, RDS, SP-B gene and prematurity vm
Collections