Türkiye eğitim sisteminde denetim ve denetmen yetiştirme sürecinin analizi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu bölümde, araştırmanın kısa bir özeti yapılarak, çalışmanın alt problemlerine ilişkin bulguların tartışılması ve yorumlanmasıyla ulaşılan sonuçlar ve bu sonuçlara dayalı olarak geliştirilen öneriler üzerinde durulmaktadır. Özet ve Yargılar `Türkiye eğitim sisteminde denetim ve denetmen yetiştirme sürecinin analizi` başlığını taşıyan bu araştırmada, Türkiye Eğitim Sisteminde denetimin yeri ve önemi, tarihsel gelişimi ve bu alanda yapılan yasal düzenlemeler, denetmenlerin seçilmesi ve yetiştirilmesi, ülkemizde denetimle ilgili olarak yapılan bilimsel çalışmalar ve alana katkıları, konularıyla ilgili alanyazın taranarak, okuyuculara bu konularda genel bir görüş kazandırılması amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için, araştırma problemi; Türkiye Eğitim Sisteminde denetimin tarihsel gelişimi açısından önemli dönüm noktaları, İlköğretimde denetim ve ilköğretim denetmenliği ile ilgili olarak çıkan yasa ve yönetmelikler, * Denetmen seçilmesi ve yetiştirilmesi ile ilgili yasal ölçütler, * Denetemen yetiştirme konusunda yapılan çalışmalar ve329 * Bu alanda yapılmış olan bilimsel çalışmaların neler olduğu şeklinde düzenlenen alt problemlerde analiz edilmeye çalışılmıştır. Bu araştırmada, Türkiye Eğitim Sisteminde denetimin gelişimi, ilköğretim düzeyiyle sınırlı tutulmuştur. Betimsel bir araştırma olan bu çalışmada, kullanılacak temel bilgileri toplamak amacıyla, ilgili yerli alanyazın taraması yapılmış, Milli Eğitim Bakanlığı arşivinde bulunan dokümanlar incelenerek, ilgili kişilerden bilgi alınmış, bu bilgiler alt problemlerde belirtilen konulara yanıt olabilecek şekilde analiz edilmeye çalışılmıştır. Denetimin tarihsel gelişimi incelenerek, başlangıçtan bugüne kadar geçirdiği aşamalarla, gösterdiği gelişmeler açıklanmştır. incelenen yasa ve yönetmeliklerde, denetmen seçme ölçütleri ve yetiştirme esasları, karşılaştırmalı olarak ortaya konmuş /ve bilimsel bir yaklaşımla incelenmeye çalışılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerin denetmen yetiştirme çalışmaları, belgelerden yararlanılarak, tarihsel süreci içerisinde incelenip, bu iki kurumun yaptığı çalışmalar, okutulan dersler ve ders programlan karşılaştırılmış ve yorumlanmıştır. Türkiye'de eğitim denetimi alanında yapılan bilimsel çalışmalardan yüksek lisans, doktora, doçentlik tezi olarak kabul edilmiş araştırmalar ve araştırma raporu niteliğindeki çalışmalar, başlangıcından bugüne tarihsel sıra esas alınarak, her bir araştırma; araştırmanın amacı, hangi yılda ve kim tarafından yapıldığı, araştırmanın evreni, örneklemi, kullanılan bilgi toplama aracı ve elde edilen bulgularla, geliştirilen öneriler çerçevesinde incelenmiştir. Araştırma kapsamında incelenen 58 çalışma, on ayrı ölçüte göre değerlendirilerek, yorumlanmıştır.330 Araştırmada, Türkiye Eğitim Sisteminde denetim ve denetmen yetiştirme konusu, bütünsel bir yaklaşımla ortaya konulmuş; eğitimde denetim alt sisteminin günümüz koşullarına ve istemlerine göre yapılandırılması ve daha nitelikli denetmen yetiştirilmesi için öneriler geliştirilmiştir. Araştırmada toplanan bilgilerin değerlendirilmesi sonucunda elde edilen bulgular ve ulaşılan sonuçlar şöyle özetlenebilir: Eğitimin, toplumların hayatını her yönden etkilemesi, eğitimde devlet sorumluluğunu ve denetimini, eski çağ toplumlarından bugüne kadar bir gelenek haline getirmiştir. Türkiye Eğitim Sisteminde, denetimin tarihsel gelişimine `İmparatorluk Devri` ve `Cumhuriyet Devri` olarak iki dönem içerisinde bakılarak; bu dönemlerdeki gelişmeler, belli dönüm noktaları ile yapılan yasal düzenlemeler açısından incelenmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun geleneksel eğitim politikasında, eğitim işi genellikle vakıflara bağlı bir hizmet olarak yürütülmüştür. Tanzimattan önceki dönemde `medrese` ve `mektep` adı altında iki ayrı örgütlenme yapısı gösteren eğitim kurumlarının masrafları ve yönetimleri, yaptıran kişiler tarafından sağlanırken; denetimleri dini makamlara bırakılmıştır. Bu dönemde devletin eğitim kurumları üzerinde herhangi bir denetiminin olmadığını görmekteyiz. Devlet, eğitimin dışında, savunma, yönetim ve siyasal alanlardaki hizmetleri üstlenmiştir. Devletin, eğitim kurumlan üzerindeki ilk denetimi, çeşitli makam ve otoritelere dağılmış bulunan vakıfların gözetim ve denetimini bir elde toplamak amacıyla, 1826 yılında kurulan `Evkaf-ı Hümayun Nezareti` ( Vakıflar Genel Müdürlüğü ) ile başlamıştır.331 Eğitim sistemi içerisinde teftişin, belirgin olarak Tanzimat Döneminde (1839-1876) ortaya çıktığı görülmektedir. 1839 yılında hazırlanarak yürürlüğe konan bir lâyihada, mahalle mekteplerinin eğitim ve öğretim aksaklıklarına işaret edilerek, bunlara bir düzen verilip, denetim altına alınmaları öngörülmüştür. 1847 yılında yayınlanan `Sıbyan Mekatib-i Hocaları Efendilere ita Olunacak Talimat` adındaki yönetmelikte yer alan `mektepleri teftiş etmek ve hocalara yol göstermek üzere müfettişler vardır. Bunlara mektep muini denir` hükmü ile, ilköğretimde teftiş hizmetlerini yürütecek resmi bir memuriyetin `muin`lik adıyla oluşturulduğu görülmektedir. 1869 yılında Maarif-i Umumiye Nizamname'sinin kabulü ile Türkiye Eğitim Sistemi'nin örgütlenmesi sağlanmıştır. Bu nizamname ile Vilayet Maarif Meclisleri oluşturulmuş, bu mecliste müfettiş ve muhakkikler de görevlendirilmiştir. Eğitimin bir bütün olarak örgütlendirilmesi çalışmaları II. Meşrutiyet Dönemine(1908 - 1918 ) kadar devam etmiştir. Bu anlayışın sonucu olarak yürürülüğe konan ve Osmanlı İmparatorluğu Döneminin ilköğretime ilişkin en önemli yasası sayılan `Tedrisat-ı İptidaiye Kanun-u Muvakkati` (Geçici ilköğretim Yasası) uzun yıllar ilköğretim hizmetlerine yön vermiştir. Cumhuriyetin ilânından sonra, teftiş hizmetlerine, eğitim - öğretimde birliğin sağlanması ve okullaşma sürecinin hızlandırılması paralelinde daha fazla önem verilmiştir. 3 Mart 1924 tarihinde yürürlüğe giren 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile tüm medrese ve okullar Maarif Vekaletine bağlanmıştır. Böylece eğitim işi tamamen devletin gözetim ve denetimine alınmıştır. Bu dönemde, eğitim sisteminde denetim hizmetlerini düzenleyen bir çok yasa ve yönetmelik çıkarılmıştır. Çıkarılan bu yasa ve332 yönetmeliklerle bir yandan denetim sisteminin Milli Eğitim Bakanlığı örgütü içerisindeki yeri belirlenirken, diğer yandan örgütlenme şekli tanımlanmıştır, ilköğretimde teftiş hizmetleri ile bu hizmetleri yürütecek müfettişlerin yetiştirilmesi işi de, sistemli olarak ilk defa yine bu dönemde ele alınmıştır. Bir hizmet alanıyla ilgili düzenlemelerin ve çalışmaların yasalara bağlanması, o hizmetin, devlet politikası içerisinde ve ülke genelinde meşruiyetini gösterir. Bu bağlamda, eğitim sisteminde denetimin gelişmesini, çıkarılan yasa ve yönetmeliklerden izlemek, daha uygun görülmüştür. Başlangıçta gönüllü kişi ve kuruluşlar tarafından yürütülen eğitim işinin, devlet denetimi altına alınması için yapılan ilk yasal düzenleme, 1838 yılında çıkarılan bir lâyiha (Genelge) ile olmuştur. Bu genelgede, öğretim programının düzenlenmesi, derslerde kullanılacak yöntem ve teknikler, öğretmenlerin çalışma usûl ve esasları, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin, görevlendirilen memurlar tarafından denetlenmeleri gibi birçok konuda bazı düzenlemeler getirilmiştir. Bu genelge, ilk olması nedeniyle önemlidir, bunu izleyen yasa ve yönetmelikler ise; *8 Nisan 1874' de çıkarılan `Etfâlin Talim ve Tedris ve Terbiyelerini Ne Veçhile İcra Eylemeleri Lazımgeleceğine Dâir Sıbyan Mekâtib-i Hâceleri Efendilere İta Olunacak Talimat`, ilkokullarda eğitim - öğretim faaliyetlerini düzenleyen esasları getirmiş olması bakımından; * 1 Eylül 1869'da çıkarılan ` Maarif-i Umumiye Nizamnamesi`, eğitimin her konusuna ilişkin hükümler getirmiş olması, denetim işini ve görevlilerini yasal güvence altına alması bakımından; * 1910 yılında çıkarılan `Mekâtib-i iptidaiye Müfettişlerinin Vezaifine Müteallik Talimat`, ilköğretim müfettişlerinin görev ve yetkilerini gösteren ayrı bir yönetmelik olması bakımından;333 * 1913 yılında çıkarılan `Tedrisat-ı iptidaiye Kanun-u Muvakkati`, ilköğretim kurumlarını yeni bir sisteme bağlaması, öğretmenlik ve müfettişlik hizmetlerini genel bir çerçeve içerisinde belirli esaslara bağlamış olması bakımından; * 1914 yılında yürürlüğe konan `Maarif-i umumiye Nezareti Tedrisat-ı iptidaiye Müfettişlerinin Vezaifine Dair Talimatname`, ilköğretim müfettişliği hizmetini daha kapsamlı ve ayrıntılı olarak düzenlemesi bakımından; * 1923 yılında yayınlanan `ilk Tedrisat Müfettişlerinin Vezaifine Dair Talimatname` ve 1927 yılında yayınlanan `İlk Tedrisat Müfettişleri Talimatnamesi`, Cumhuriyetin ilanı ile ülkede başlatılan eğitim ve kalkınma seferberliğinde, müfettişlere bu doğrultuda verilen görevleri de içermesi ve ilköğretimde teftiş hizmetleri ile bu hizmetleri yürütecek olan müfettişlerin seçilme ve yetiştirilme işini, sistemli olarak ilk defa belirlemiş olması bakımından önemli görülmektedir. Toplumda, zamanla değişen koşullar ve istemler, eğitimin rolünü ve görevini de etkilemiştir. Mevcut yasa ve yönetmeliklerin bu gelişmeyi karşılayamaması ve 1960'lı yıllarda, eğitim denetimi alanında bilimsel araştırmaya dayalı geliştirmeye önem verilmesi, yeni yasal düzenlemelerin yapılmasına neden olmuştur. 1962 ve 1963 yıllarında çıkarılan `İlköğretim Müfettişleri Yönetmelikleri`, 1964 yılında yürürlüğe giren `Gezici Başöğretmenler Yönetmeliği`, 1980 yılında çıkarılan `ilköğretim Müfettişlerinin Tayin ve Nakil Yönetmeliği`, bu doğrultuda hazırlanan yasal düzenlemeler olarak nitelendirilebilir. Bugün yürürlükte olan 1990 tarihli M.E.B. ilköğretim Müfettişleri Kurulu Yönetmeliği, ilköğretim müfettişlerinin aday olarak nitelik, seçilme, yetiştirilme şekli, görev, yetki, sorumlulukları ve nakilleriyle ilgili usûl ve esasları topluca ve ayrıntılı olarak belirtmekle birlikte,müfettiş seçme ve yetiştirme işini, bazı ölçütlere bağlayarak; nispeten objektif hale getirmiştir. Bu yönetmeliğe dayalı olarak 1991 yılında çıkarılan `M.E.B. ilköğretim Kurumları Rehberlik ve Teftiş Yönergesi` ise, denetim uygulamalarında, çağdaş denetim ilkelerini esas alması bakımından önemli görülmektedir. Cumhuriyet Dönemine kadar, ilköğretim müfettişliği hizmeti ile ilgili olarak çıkan yasa ve yönetmeliklerde, müfettişlerin seçilmelerine ve atanmalarına ilişkin esaslı ve nesnel hiçbir ölçüt getirilmemiştir. Bu konuda ilk yasal düzenleme 1926 yılında yürürlüğe konan 789 sayılı Maarif Teşkilatına Dair Kanun ile, buna dayalı olarak çıkarılan 3 Ocak 1927 tarihli ilk Tedrisat Müfettişleri Talimatnamesidir. Başlangıçta,`Meslekte aslolanın muallimliktir` ilkesinden hareketle, öğretmenlik görevinde başarılı olanlar bu göreve uygun görülürken, zamanla ölçütler daha nesnelleşerek, yasal düzenlemelerde bazı niteliklerin açık ve net olarak tanımları yapılmıştır. Bugün ilköğretim müfettişliği için, yine öğretmenlik mesleği üzerine dayalı, fakat en az lisans öğrenimini ve belli bir hizmet öncesi yetişmeyi ve meslekte başarıyı esas alan seçilme ve atanma koşulları getirilmiştir. Teftiş hizmetinin eğitim sistemine girdiği 1838 tarihinden Cumhuriyet Dönemine kadar, müfettiş yetiştirme konusunda özel bir çalışmanın yapılmadığı görülmektedir. Cumhuriyetin ilanından sonra, eğitim hizmetlerine verilen önem içerisinde öğretmen ve müfettiş yetiştirme çabaları da görülmektedir. O dönemde, Milli Eğitim Bakanlığının hizmet-içi kurslarla yaptığı yetiştirme çalışmaları yanında, Gazi Eğitim Enstitüsü'nün de ilköğretim müfettişi yetiştirdiği görülmektedir.335 Cumhuriyet Dönemi boyunca, ilköğretim müfettişi yetiştirme işini genellikle Milli Eğitim Bakanlığının üstlendiğini görmekteyiz. Bakanlığın, müfettiş yetiştirme işini usûl ve esasları ile yasa ve yönetmeliklere bağlamış olmasıyla birlikte, çoğu zaman, uzmanlığa dayalı bilimsel bir yetiştirme sistemine ters düşen uygulamalarda bulunduğu da görülmektedir. Bugün ülkemizde Hacettepe, Gazi, Dokuz Eylül, Yüzüncü Yıl ve İnönü Üniversitelerine bağlı eğitim fakültelerinde Eğitim ya da Eğitim Bilimleri Bölümlerinde yer alan Eğitim Yönetimi ve Denetimi Anabilim Dallarında ilköğretim müfettişi yetiştirme çalışmaları devam ederken, Bakanlık da yine zaman zaman hizmet-içi kurslarla müfettiş yetiştirme çalışmalarını sürdürmektedir. Üniversitelerin, ilköğretim müfettişi yetiştiren ve akademik çalışma yapan eğitim yönetimi ve Denetimi Anabilim dallarına uygulanmakta olan ders programları incelenerek, karşılaştırmalı olarak analiz edildiğinde, şu sonuçlar elde edilmiştir : 1. Üniversitelerin tümünde, bu bölümlerin lisans eğitimleri 8 yarıyıl, yüksek lisans eğitimleri 2 yarıyıl ders alma, 3 yarıyıl da tez hazırlama olmak üzere toplam 5 yarıyıl, doktora eğitimleri ise 4 yarıyıl ders alma, 4 yarıyıl da tez hazırlama olmak üzere toplam 8 yarıyıl olarak düzenlenmektedir. 2. Bölümlerin, mezuniyet için toplam kredileri lisans düzeyinde 176 ile 152 arasında değişirken; yüksek lisans ve doktora düzeylerinde 24 ile 30 arasında değişmektedir. 3. Programlarda yer alan toplam ders sayıları ile seçmeli ve zorunlu ders sayıları da üniversitelere göre farklılık göstermektedir. 4. incelenen programlarda yer alan dersler, üniversitelere göre genellikle farklılık göstermektedir.5. Üniversitelerin ilgili bölümlerinin, kendilerine verilen program düzenleme ve uygulama yetkisini, mevcut öğretim elemanlarının uzmanlık alanı ile akademik yoğunlaşma alanlarını dikkate alarak kullandıkları görülmektedir. Türkiye'de eğitim denetimi alanıyla ilgili olarak yapılmış olan bilimsel çalışmalardan yüksek lisans, doktora ve doçentlik düzeylerindeki tezler ile araştırma raporu niteliğindeki çalışmalar yapıldığı yıllar esas alınarak incelenmiştir. Araştırma kapsamında incelenen 58 çalışma bazı ölçütlere göre değerlendirilmiştir. Buna göre: 1.Bilimsel çalışmaların yapıldığı yıllar dikkate alındığında, Türkiye'de bu alanda ilk bilimsel araştırmanın 1970 yılında yapılmış olduğu, 1970 ile 1980 yıllan arasında 8,1980 ile 1990 yılları arasında 32, 1990 yılından 1980 yılına kadar da 18 çalışmanın yapılmış olduğu görülmektedir. 2.Bilimsel çalışmaların düzeyleri dikkate alındığında, toplam 58 çalışmanın 42'sinin yüksek lisans, 11'inin doktora, 2'sinin doçentlik düzeyinde ve 3'ünün de araştırma raporu olduğu görülmektedir. 3.Çalışmaların yapıldığı üniversiteler ya da kurumlar dikkate alındığında 1970 ile 1996 yılları arasında bu alanda en fazla çalışmanın 22 tez ile Ankara Üniversitesinde yapılmış olduğu, daha sonra sıra ile Gazi Üniversitesinde 12, Hacettepe Üniversitesinde 11, TODAlE'de 7, inönü Üniversitesinde 2, İstanbul Üniversitesinde 2, Milli Eğitim Bakanlığı APAK ve T.T.K'da da 2 tezin yapılmış olduğu görülmektedir. 4.Bilimsel çalışmaları yapan araştırmacılardan 12'sinin bayan, 46'smın da erkek olduğu; araştırmaların 28'inin ilkokulda, 3'ünün temel eğitim okullarında,7'sinin orta öğretim kurumlarında, 1'inin Halk Eğitim Kurumlarında, 1'inin Hizmet-içi kurslarda, 1'inin M.E.B.'na bağlı anaokuluve ana sınıflarında, 1'inin sadece okul yönetimi düzeyinde, 6'sının Bakanlık Merkez Örgütünde, 1'inin üniversitelerde ve 9'unun da denetim sisteminin genel örgütlenmesi düzeyinde yapılmış olduğu görülmektedir. 5.Yapılan araştırmalar, konu itibariyle beş ana başlık altında toplanarak incelenmiştir. Buna göre ; `Türkiye Eğitim Sisteminde denetimin yeri, önemi ve tarihi gelişimiyle ilgili 4 tezin; `denetim örgütü, sistemin yapı ve işleyişi` ile ilgili 7 tezin; `çeşitli kurumlarda yapılan denetim uygulamaları ile ilgili 2 tezin; `denetim yaklaşımları ve uygulamaları` ile ilgili olarak da 4 tezin yapılmış olduğu görülmektedir. 6.Araştırmalarda yararlanılan deneklerin, ilkokul ve ortaöğretim kurumu öğretmenleri ve yöneticileri, ilköğretim müfettişi, Bakanlık müfettişleri bakanlık merkez Örgütü üst düzey yöneticileri ile taşra yöneticileri, anaokulu ve anasınıfı öğretmenleri, halk eğitimi merkezi yöneticileri ve üniversite öğretim üyeleri oldukları; araştırmalarda öğrenci ve velilerden hiç yararlanılmadığı görülmektedir. 7.Araştırmalarda, denetim örgütü, sistemin yapı ve işleyişi, çeşitli kurumlarda yapılan denetim uygulamaları ve denetmenlerin rolü, görevleri, yeterlikleri ve yetiştirilmeleri konuları ile ilgili bulgu ve önerilerden çoğunun benzer ve ortak oldukları, bu bulgulardan bazılarının son dönemlerde yapılan araştırmalarda yer almadıkları görülmektedir. Bu durum, 1970'li yıllarda ve 1980'li yılların ilk yarısında sorun olarak görülen bazı durumların, artık sorun olmaktan çıktığı şeklinde yorumlanmıştır.
Collections