Rekabet Hukuku ve dağıtım sözleşmeleri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Üretim faaliyetini, üretilen ürünlerinin ilgili pazara yayılması, değişik kademelerdeki yeniden satıcı veya tüketicilerine ulaşması, dağıtım faaliyeti izler. Üretici teşebbüsler, ihtiyaçlarına, ürünün niteliği veya ilgili pazarın özelliklerine bağlı olarak, iki farklı dağıtım modelinden birini tercih ederler. Bu modellerden ilki, seyyar tüccar memurlar ve ticari mümassılar gibi bağlı yardımcılardan oluşan bir dağıtım iken, ikincisi bağımsız dağıtıcılardan oluşan bir ağdır. Bu ikinci model, üreticinin ticari kararına uygun olarak münhasır, seçici veya basit bir dağıtım ağı şeklinde kurulabilir. Bu ikinci model dağıtımın, her aşaması üretici ile dağıtıcı veya değişik seviyelerdeki dağıtıcılar arasında akdedilen dağıtım anlaşmalarından oluşur. Dağıtım anlaşmaları, üretim veya dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde bulunan ve bu nedenle birbirlerinin rakibi olmayan teşebbüsler arasında yapılan, dikey anlaşmalardır.Dağıtım anlaşmalarının rekabet üzerindeki etkileri, rekabet teorisinde yaklaşık son 30 yıldır tartışılan bir konudur. Bu anlaşmalar, ürünlerin dağıtım ve pazarlamasında rasyonalizasyon, markalar arası rekabette artış, bedavacılığın önlenmesi gibi olumlu etkiler yarattıkları gibi, genellikle ihtiva ettikleri toprak ve müşteri koruma gibi hükümler nedeniyle, marka içi rekabeti kısıtlayıcı, pazar paylaşımı yaratıcı, pazara girişleri güçleştirici rekabete aykırı etkiler de doğurmaktadır. Dağıtım anlaşmaları, rekabet üzerindeki çift yönlü etkileri nedeniyle, rekabet hukukları tarafından ayrıntılı düzenlenmeler konu edilen ve rekabet otoriteleri tarafından dikkatle izlenen anlaşmalardır. Dağıtım anlaşmalarına da uygulanan bireysel muafiyet ve özellikle grup muafiyeti düzenlemeleri, anlaşmaların rekabet üzerindeki çift yönlü etkisinin analizine dayanmaktadır. Anlaşma, şartlarını taşıyor, diğer bir ifadeyle, olumlu etkileri olumsuz etkilerine nazaran ağır basıyor ise, muafiyetten faydalanmaktadır. Dağıtım ağı, genel tanımı itibariyle, üretici veya sağlayıcı teşebbüs tarafından kurulmakta ve kurucu teşebbüsün öncelik ve talepleri uyarınca sistemleştirilmektedir. Klasik dağıtım ilişkisinde ekonomik bakımdan güçlü olan taraf, ürünü elinde tutan üretici veya sağlayıcıdır. Oysaki son 10?15 yıldır ortaya çıkan ve ?modern dağıtım? veya ?büyük dağıtım? veya ?organize perakendecilik? olarak adlandırılan yeni bir model dağıtım bulunmaktadır. Bu yeni modelde, kurucu rolünü dağıtıcılar veya dağıtım grupları üstlenmekte, üretici veya sağlayıcılardan tedarik ettikleri ürünleri değişik konsept ve büyüklükteki mağazalarında satışa sunmaktadır. Klâsik dağıtımdan farklı olarak, organize perakendecilikte dağıtıcılar, çok çeşitli tüketim ürünlerini (gıda, giyim, temizlik malzemeleri vs.) sağlayıcılardan kendileri için en uygun ticari koşullarla tedarik etmekte ve tüketicilere en düşük fiyat ve en yüksek hizmet kalitesi (reklâm ve tanıtım, mağaza içi veya mağaza önü eşantiyon dağıtımı, tadım hizmetleri, geniş alışveriş alanları, yaygın dağıtım ağı, otopark, müşteri servisi vb.) ile ulaştırmaktadır. Bu yeni tip dağıtımda sağlayıcı değil, dağıtıcı veya dağıtım grupları ekonomik gücü ellerinde bulundurmakta üretici veya sağlayıcılara kendi ticari koşullarını kabul ettirmektedirler. Anılan dağıtım modeli, Ülkemizde şehirleşmenin ve tüketim alışkanlıklarının değişimine bağlı olarak, gıda perakendeciliği pazarında yaygınlaşmaktadır.Organize perakendenin güçlenmesi, geleneksel perakendeciler yanında, üretici veya sağlayıcılar için de rekabeti kısıtlayıcı sonuçlara neden olmaktadır. Bu sorunlar, Fransız ve Alman rekabet hukuklarında ?göreli güçlü teşebbüs?, ?alım gücünün kötüye kullanılması?, ?zararına satış yasağı? gibi teoriler ile çözümlenmeye çalışılmıştır. Ülkemizde, organize perakende sektörüne ilişkin düzenleme çalışmaları 2000'li yılların başında başlamış olup, günümüz itibariyle TBMM'de komisyonlar görüşmekte olan ve benzer hükümler içeren üç ayrı kanun teklifi bulunmaktadır. The production is followed by the distribution activity, which aim the penetration of the products to the relevant market and starch them with resailers of different steps and with the consumers. The producer will choose, depending to its necessities, character of the product and specialties of the relevant market, from two different distribution models. The first of these models will be the distribution conducted by the dependant dealers such as bagmen, commercial respresentants. And the second concerns a distribution channel composed of independent distributors. This second model may be organized in a form of exclusive, selective or simple distribution channel, inconformity with the commercial concerns of the producer. Each step of this second model is composed of distribution agreements concluded between the producer and distributor/distributors of different levels.. Distribution agreements are vertical agreements. Thus they are concluded between the undertakings active on different levels of production or distribution, in other words, between non-competing undertakings. The effects of distribution agreements on competition are under examination for the last 30 years. These agreements contain positive effects, such as rationalization on distribution and marketing of the products, rise of inter-brand competition, and prevention of free-riding. However, due to the territorial and clientele restrictions they usually contain, distribution agreements they also cause negative effects on competition, such as restriction of intra-brand competition, market repartition, strengthening of barrer to entry. The distribution agreements, due to their bilateral character, are subject to detailed regulations and watched very closely by the competitions authorities. Infact the individual and block exemption applied to the distribution agreements stands on the analyse of the bilateral character of the said agreements on the competition. The agreement will benefit from exemption, if its positive effects overbalance its negative effects.According to a general definition, distribution channels are established by the producer or provider undertaking and systematized in accordance with their priorities and demands. In classic distribution relation, the producer or the provider who owns the product was the party holding economic power. However, a new distribution model has been showed up for the last 10-15 years, namely ?modern distribution?, ?grand distribution? veya ?fast moving consumer goods? (FMCG). In this new model, the role of foundator has been played by the distributors or distribution groups who offers the products for sale in their shops of different concepts and types. Different from classic distribution, in grand distribution the distributors buys different sorts of consumer products (such as food, clothing, cleaning ie.) from the providers under the most favorable conditions they can, and provide to the consumers the best price and best service quality (publicity and promotion, inside or outside sample product distribution, tasting possibilities, confortable and wide shopping space, expansive distribution channel, parking, transfer services). In this new type, instead of producer, the distributor or distributor groups hold economic power and force impose to the producer ad providers their commercial conditions. Such distribution model continue its expansion in food retailing market due to the rise of urbanization and change in consumer habits. The rise of FMCG market causes anti-competitive effects for the traditional retailers and also for the producer and providers. These problems have been tried to be resolved in French and German competition law with ?relatively powerfull undertaking? ?abuse of buyer power? and ?prohibition of loss selling? theories. In our country, the legislation works on the FMCG market is started at the beginning of the years 2000. Actually, there are three law project recalled in commissions of the Turkish Grand National Assembly.
Collections