Une analyse structurale du film Angel-A de Luc Besson
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
«Luc Besson'un Angel-A filminin yapısalcı analizi» adlı bu çalışmamız, Julien Algirdas Greimas'ın göstergebilimsel yapısalcı çözümleme yönteminin kuramsal açıklamasını ve bu yöntemin Luc Besson'un 2004 yılında yönettiği Angel-A adlı film üzerinde uygulamalı olarak gösterimini içermektedir. Bir sosyal bilim olarak özerk kimliğini ünlü İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure'ün çalışmaları ile kazanan Yapısalcı Dilbilim, çözümleme ve uygulamaları nesneye eşzamansal yaklaşımın gerekliliği üzerine kurulmuş birçok yan disiplini kapsamaktadır. Bu gereklilik beraberinde, bir çözümlemecide çalışmaları esnasında muhakkak bulunması gereken bilimsel nesnelliği getirir. Yapısalcı Dilbilim'in yan disiplinlerinden biri olan Göstergebilim, çalışmalarını Danimarkalı karşılaştırmalı dilbilimci Louis Hjelmslev ve Rus uygulamalı yapısalcı dilbilim çözümcüsü Vladimir Propp'un yöntemlerini temel alarak şekillendiren Litvanya asıllı dilbilimci Julien Algirdas Greimas tarafından geliştirilmiştir. Bu yöntem, dilbilimin eşzamanlılık prensibini benimseyerek, yapısalcılığın ikileşik karakterini birinci plana oturtan bir çözümleme yöntemidir. Bir sistemin işlemesi yapısını oluşturan öğeleri arasındaki karşıtlık ve farklılık ilişkileri ile mümkündür. Greimas'ın bilimsel kuramının ikileşik karakteri bu temel ilişki biçimi üzerine kuruludur.Çalışmamızın birinci bölümünde, bu çok geniş alanda nispeten sabit bir duruş belirleyebilmek adına, özellikle kavramların tanımlamaları ve bu tanımların aktarımı üzerinde durduk. Hedefimiz anlamı kendi içinde ve kendi için incelemek olduğundan Larousse ve Açıklamalı Dil Kuramı Sözlüğünden faydalandık. Kavram açıklamalarını, kuramların olası uygulama biçimlerini ve bizim bu çalışmamızda gerçekleştirdiğimiz şekliyle, yani belli bir film üzerinde tatbikini temel alarak, genelden özele ilerleyecek biçimde aktarmayı tercih ettik. Bunu takiben, kullandığımız yöntemlerin tanım ve anlatımlarını yaparak, son olarak bu yöntemlerin uygulanışının bir film üzerinde gösterimini gerçekleştirdik.xxiiiBirinci bölümde açıkladığımız yöntemler, Paul Chevrier'nin Vladimir Propp'un «Masalın Biçimbilimi» adlı kitabında yayınlanan çalışmalarından sinemaya uyarladığı Klasik hikâyenin şeması ve bu şemanın açıklaması ile başlamaktadır.Paul Chevrier «Anlatımsal Sinemanın Dili» adlı kitabında, Vladimir Propp'un klasik hikâyenin şeması ile Julien Algirdas Greimas'ın göstergebilimsel yapısalcı kuramını birbirleriyle ilişkilendirip derlemiş ve bu çalışmasını sinemaya uyarlamıştır. Paul Chevrier'nin klasik hikâye şeması, birbirlerine temel durumların dönüşümü ile bağlı ve şu şekilde sınıflandırılıp adlandırılmış evrelerden oluşur: sistemin, düzenin açığa çıktığı üç alt bölümlük birinci kısım, serim; girişin, öndeyişin yapıldığı başlangıç durumu ve dramatik düğüm; karakterin görevinin gerçekleştirilmesi esnasında kullanması gereken bilgi ve yetileri edindiği olay örgüsü; karakterin o güne dek reddettiği gerçekleri görüp kabullendiği, hikâyenin çözüm aşamasını hazırlayan bilinçlenme süreci ve sonuç, son durum ve sonsözden oluşan, çözüm olayları ve görevin başarı ile sonuçlandığı son kısım.Çalışmasının ikinci kısmında Paul Chevrier, bir metnin zenginliğinin, metin içerisindeki karakterlerin psikolojik ve işlevsel derinliğinin arttırılması ile doğru orantılı olduğunu savunan, Greimas'ın Eyleyenler Modeli'ni kullanmaktadır. Greimas karakterleri rol ve işlevlerine göre şu şekilde sınıflandırır: özne ve nesne; gönderen ve gönderilen, yardımcı ve düşman. Tüm bu metinsel şahısların üzerinde Greimas'ın göstergebilimsel yöntemini tartışırken detaylı bir şekilde durduk.Greimas göstergebilimsel çözülümü iki yapısal düzlemde incelemektedir; yüzeysel yapı ve derin yapı. Yüzeysel yapının kendi içinde anlatısal ve söylemsel olmak üzere iki unsuru vardır. Derin yapıda ise bağlantılar ağı ve ardışık işlem düzlemleri olarak sınıflandırılmış anlamsal değerlerden bahsedilmektedir.Yüzeysel yapının anlatısal unsuru, bir karakterin farklı durumları arasındaki ayrımı, yani durum ve değişimlerin anlama kaynaklık eden karşıtlık ilişkilerini inceler. «Olmak» tipi fiiller ile ifade edilen durum sözceleri öznenin değer nesnesine göre bir birleşme veya ayrışma durumunu içerir. Durum değişimi sonucunda ulaşılan her yeni konum «yapmak» tipi bir fiille gerçekleştirilir ve yeni bir değişimin getireceği bir başka konuma hazırlık teşkil eder. Bu noktadan hareketle, anlatısal unsurun incelenmesi süresince bir metnin farklı bölümlerini birbirine bağlayan durum değişimlerinin ardışık dizilim kodlarını çözümleyeceğiz.xxivAnlatısal unsurda, art arda gelen durum değişimleri dört bölümde incelenir; edim, edinç, yaptırım, eyletim. Edim, «yapmak» tipi işlemleri içerir ve durum değişimlerini gerçekleştirir. Bu noktada, durum öznesi değer nesnesine dayandırılarak konumlandırılıp, nesne ile birleşme veya ayrışma ilişkisi üzerinden önem ve yeri belirlenirken, dönüştürücü işlem öznesi veya yapmak öznesi edime dayandırılarak belirlenmektedir. Dönüştürücü işlem öznesinin kendi yapmak hali ile ilişkisinin nitelemesi olan yapmak kipleştirmesi edimin edincine tekabül eder. Dönüştürücü işlem öznesinin edincinin dört biçimi vardır; yapmak zorunda olmak, yapmak istemek, yapabilmek, yapmayı bilmek. Durum öznesinin kipleştirmesi olan yaptırım, özne ile nesne arasındaki ilişkiyi değiştirir. Öznenin durumu görünürlük (manifestation) veya içkinlik (immanence) üzerinden tanımlanır. Söz konusu ilişki görünürde ve içkinlikte olumlu tanımlanmış ise DOĞRU bir ilişkiden söz edilir. Görünürde de içkinlikte de olumsuz ise YANLIŞ bir ilişkiden, görünürde olumlu, içkinlikte olumsuz ise YALAN, görünürde olumsuz, içkinlikte olumlu ise SIR bir ilişkiden söz edilir. Eyletim dönüştürü işlem öznesinin eyleme geçtiği evredir. Eyletim, gönderici öznenin gönderilen özne üzerinde bilişsel boyutta gerçekleştirdiği, amacı yapmayı bildirmek, yapmaya inandırmak olan bir ikna işlemidir. Toplam dört adet eyletim biçimi vardır; müdahale (yaptırmak), engelleme (yaptırmamak), yapmaya bırakmak (yaptırmamayı yaptırmamak), ve müdahele etmemek (yaptırmamayı yapmak).Değer nesnesinin dolaşımının, yani nesne ile birleşme veya ayrışma durumlarının çözümlemesi, nesne ve/veya nesnelerin aktarımı üzerinden özneler arası ilişkinin yorumlanmasını mümkün kılar. Özne ille bir kişi, nesne ise bir şey olacak diye bir kaide yoktur. Bu iki unsur birer roldür. Birçok kişi aynı eyleyen işlevini yürütebilirken, tek bir kişi birden fazla eyleyen işlevini üstlenebilir. Özne, bu durumda, gönderilenin kârlı çıkacağı gönderen tarafından verilen bir görevdedir. Hikâyenin bir de kahramana destek olan bir yardımcısı ve görevi süresince önüne engeller çıkaran bir düşmanı mevcuttur.Anlatısal unsur durum ve dönüşümlerin ardışık dizilimini incelerken, söylemsel unsur bu dizilimin içeriğinin biçimsel çözümlemesini yapar. Metin xxviçerisindeki eyleyen rolleri ve işlevleri, sabit içeriğin birimleri olan kavramlar tarafından nitelenir. Kavramlar sanal ve gerçek olmak üzere iki yönlü değerlendirilir. Kavramların sanal yönü hafızaya gönderme yaparak sözlüklerin yerine getirdiği görevdir. Gerçek yönü ise bir kavramın belirli bir bağlamda yer alması, konumlandırılmasıdır. Kavramları dizisel bir bakış açısı ile yani söylemsel biçimleri oluşturarak veya dizimsel bir bakış açısı ile yani kavramsal düzgüyü oluşturarak değerlendirmek mümkündür. Kavramsal düzgüler söylemsel rollere indirgenerek karakterin niteliklerini belirler, buna tematik roller denir. Mantıksal bir düzen çerçevesinde yapılandırılmış iki unsura ayrılan yüzeysel yapının çözümlemesini, söz konusu düzeni bir arada tutan bu mantığın anlaşılıp açığa çıkarılmasını bünyesinde bulunduran derin yapının çözümlemesi izler.Çözümleme nesnesi en küçük anlambirimi olan, anlambirimcik çözümlemesi, gösterilenleri anlambirimsel ayırt edicilere dönüştürür. Anlambirimcikler arasındaki farklılık ve karşıtlık ilişkileri anlamı ve anlamsal etkileri meydana getirir. Bu anlamsal etkiler, ayrışımı çekirdeksel nitelikli anlambirimcikleri ve kümebirimleri oluşturan kavramları tanımlarlar. Çekirdeksel nitelikli anlambirimcikleri sözlükbirimlerini oluşturur. Kümebirim veya bağlamsal anlambirimcikler kavramların aynı kontekst içerisinde birbirleriyle ilintilendirilmesini sağlar. Yerdeşlik (isotopie) bir iletinin türdeşliğini temin eder ve bir sözü tutarlı kılar. Kendini yenileyen ve yineleyen en küçük özelliklerin devamlılığı, metnin kavramlarına tutarlılık katar. Bu devamlılık ve yinelemeye «artık bilgi» (redondance) denir.Çekirdeksel nitelikli anlambirimcikler ve kümebirimlerin ayrımını ve sürerlik ve yineleme kavramlarının işlevlerini göz önüne alarak, yerdeşliği ikiye ayırırız; iletilerin anlam bulanıklığını ortadan kaldıran kümebirimlerin sürerliği ile sağlanan anlamsal yerdeşlik (isotopie sémantique); ve kelime oyunları ve eğretilemeleri mümkün kılan artık bilgi ve çekirdeksel nitelikli anlambirimciklerin sürerliğiyle sağlanan göstergebilimsel yerdeşlik (isotopie sémiologique). Anlambirimcikler bir bütün içerisinde ve bir bildiri çevresinde düzenlenerek, birbirleriyle karşıtlık ve farklılık ilişkileri kurup, birbirlerine eklemlenirler. Bu xxviilişkileri tanımlayabilmek için oluşturulan şemaya « Göstergebilimsel Dörtgen» adı verilir.Göstergebilimsel dörtgen, iki öğenin aynı anlambilimsel eksen çevresinde birbirlerine eklemlenerek bir karşıtlık ilişkisi kurması ile oluşturulur. Örneğin, kadın/erkek karşıtlığı «insan» anlambilimsel karşıtlığı çevresinde temellenir. Bu karşıtlık, kadın/erkek ve kadın olmayan/erkek olmayan arasında olduğu gibi bir karşıtlık ilişkisi sistemi ile ifade edilebileceği gibi, kadın/erkek ilişkisinin anlambilimsel eksen ile olan bağlantısı gibi sıralıdüzensel (hiérarchique) bir ilişki sistemi ile de ifade edilebilir. Bu şekilde yapılandırılan söz konusu dörtgen anlamın temel yapısı olarak kabul edilir ve öğeleri arasında üç mantıklı-anlambilimsel ilişki kurulabilir: altanlamlılık ilişkisi, çelişiklik ilişkisi ve karşıtlık ilişkisi.Göstergebilimsel sistemin en küçük biriminde karşıtlık ve farklılık ilişkileri üzerinde kurulmaya başlayarak yüzey yapıya ulaşan Greimas'ın göstergebilimsel metodolojisi, yapının çekirdeği olarak kabul edilebilecek göstergebilimsel dörtgenin ortaya konması ile tamamlanır. Yöntemin anlatım ve tanıtımını tamamladıktan sonra uygulama için seçtiğimiz filmin çözümlemesine geçtik.Çalışmamızın hedefi, Greimas'ın göstergebilimsel çözümleme yönteminin yapısı ve/veya doğası her ne olursa olsun, her anlam bütününe uygulanabilirliğini göstermekti. Çözümlememiz süresince kullandığımız tüm tanımlama ve anlatımlar bize bilimsel gerçekliği hedef almış her sistemli çalışmada bilimsel metodolojinin gereklilik ve vazgeçilmezliğini bir kez daha göstermiştir.Çözümleme için seçtiğimiz film, «Léon», «Nikita», «Jean d'Arc» gibi filmleriyle tanınmış Fransız yönetmen Luc Besson'un, 2004 yapımı Angel-A filmdir. Film, Paris'te yaşayan Cezayir asıllı bir adamın başta kendine karşı sürdürdüğü sahtekârlığını, sözde işleri, sözde nezaketi ve sözde varoluşu ile maskelemesi ve bu maskenin bir noktadan sonra, kontrolü dışında hayatından kayıp düşmesini anlatmaktadır. Yönetmenin bilinen diğer çalışmalarında olduğu gibi, bu filmde de kahramanın çatallanan bir yolcuğunun güçlü bir kadın karakter tarafından kurtarılması söz konusudur. xxviiFilmin yapım şirketine, yönetmenin kendi firmasına, hatta kendisine birçok kereler yazılmış olmasına karşın, ne yazık ki senaryoya ulaşma imkânını bulamadık. Bu noksanlığın telafisini sağlayabilmek için, filmin alt yazılarını karakterlerin davranış, mimik ve vücut dillerinin sözel anlatımı ile zenginleştirerek, film metninin gelişim ve ilerlemesindeki duygu ve düşünce akışını vermeye çalıştık. Filmi DVD üzerinden izlediğimizden toplam on iki kesitlik bölümlemesini biz yapmadık.Yöntemin uygulama kısmını, Greimas'ın metodolojisini örnek alarak yüzeysel yapı ve derin yapı olmak suretiyle ikiye böldük. Film metninin yüzeysel yapısını, Paul Chevrier'nin klasik metin şemasını Greimas'ın göstergebilimsel analiz yöntemine eklemleyerek inceledik. Filmi beş kısma ayırıp açıklayarak, parçaları söz konusu şemanın düzenine göre sınıflandırıp yerleştirdik. Filmin ilk iki kesiti, içerdiği altı sahne ile başkarakter André Moussha'nın içinde bulunduğu rutin ve çıkmaz durumun tanıtımı ile hikâyenin serim kısmının başlangıcını oluşturmaktadır.Ardından gelen dört kesit, içeriklerindeki dört sahne ile hikâyenin akışınıetkileyen olayların geliştiği, başkarakterin yolculuğunun devam sürecini hazırlayan ve farklı değer nesnelerinin hikâyenin değişik karakterleri arasındaki dolaşımının başlangıcını oluşturmaktadır.Hikâyenin dönüşüm noktası tek sahnelik yedinci ve tek kesiti kapsayan bir sürede kahramanımızın o güne dek yüzleşmekten kaçtığı, reddettiği ve yalan ile örttüğü kendi gerçekliği ile yüzleşmesi ve film metninin gerçeklik ve/veya gerçeküstülük bağlamında farklı ve yeni bir düzleme taşınmasıdır. Çözüm olaylarını takiben gerçekleşen edimin tamamlanması durumu, hikâyenin dönüşüm noktasını oluşturan yedinci kesitin ardından gelen üç sahnelik toplam üç kesitte meydana gelmektedir. Bu kesitin kapsadığı olaylar, film metninin bütünsel çözümünü ve film içeriğinin tüm ikileşimlerinin birleşmelerinin gerçekleşeceği bir sonraki kısma geçiş sürecini hazırlamaktadır.Toplam üç sahnelik son iki kesit filmin olay dizgesinin kapanışını, olay örgüsünün çözülümünü ve o ana dek ortaya atılmış tüm karşıtlıkların, tüm farklılıkların, tüm ikileşik unsurların birleşip bütünleştiği final bölümü xxviiikapsamaktadır. İçsel ve dışsal, bütünsel bir denge son iki kesit ile film metnine hâkim olmaktadır.Yöntem uygulamasının bu bölümünde aynı zamanda anlatısal ve söylemsel unsurların çözülümünü de gerçekleştirdik. Yapısı üzerinde çalıştığımız filmin metni, değer nesnesi ekseninde değerlendirildiğinde ayrışık durumdan, birleşik duruma geçişin DOĞRULUK konumunda gerçekleştiği bir anlatı düzenine sahiptir. İki aşamalı bu anlatı düzeninin aşamaları aşağıdaki gibidir:- Kendi gerçekliği ile yüzleşme.- Kendi gerçekliğini kabul etme.Kavramsal dizge ve anlatı düzenini belirleyen devimlerin açığa çıkarılması film metninin yüzeysel yapısını oluşturan derin yapının incelenmesine dayanır. Bundan hareketle, film metninin baskın fikrinin derlemesinin yapılmasını sağlayan kavramları ve kavramsal dizgeleri sabitledik. İlk aşamada belirlediğimiz kavramsal dizgeler şunlardı, «yalan»; «dengesizlik»; «zayıflık»; «kaçış». Bunlar ise bize şu anlambirimcik karşıtlıklarını (opposition sémique) verdi; /dürüst/ vs /düzenbaz/ ve /içerisi/ vs /dışarısı/.Anlambirimcik karşıtlıklarını takiben anlam etkilerini doğuran göstergebilimsel yerdeşlikleri belirledik; bireysel/ekonomik/ilişkisel.Göstergebilimsel kayıtların karşıtlıklarını, anlam kayıtlarının yayılma ve tutarlılığını mümkün kılan ve sağlayan anlambilimsel yerdeşliklerin tespit edilmesi izlemektedir. Anlambirimciklerin karşıtlıklarını ve göstergebilimsel yerdeşlikleri göz önüne alarak, anlambilimsel yerdeşliği denge/dengesizlik olarak sabitledik.Karşıtlıkların anlamsal değerlerin ayrımsal karakteri tarafından bu şekilde derlenmesi, çalışmanın devamında göstergebilimsel dörtgen üzerine yansıtılır. Hatırlanması gereken bir unsur da film metninin akışında iki art arda gelen anlatısal düzlemi tespit etmiş olduğumuzdur; «kendi gerçeği ile yüzleşme»; «kendi gerçeğini kabullenme». Bu son bilgilerden hareketle, göstergebilimsel dörtgenin okunuşunu şu şekilde özetleyebiliriz:-/denge değil/→/dengesizlik/ : Metnin bu kısmını «tüm Paris'e» borcu olan André Moussha'nın içinde bulunduğu sıkıntılı süreçte gerçekleştirdiği anlatısal xxixişlemler oluşturmaktadır. André yalan söyler, insanları dolandırır ve kimseden saygı görmez.- /dengesizlik/→/dengesizlik değil/ : Metnin bu kısmında André kaçış «arayışı»gerçekleşir. Önce Amerikan adaletine, sonra Fransız adaletine, sonra dine, en sonunda ise ölüme sığınır.- /denge/→/denge değil/ : Metnin bu kısmı André'nin kendi gerçeğinden «kaçış»ı için gerçekleştirdiği anlatısal işlemlerden oluşur. Kendine dahi yalan söyler, ve yaptığı hiçbir şeyi hata olarak kabul etmez.- /dengesizlik değil/→/denge/ : Metnin bu kısmı André'nin «içebakış»sürecinde içinden geçtiği anlatısal işlemleri konu alır. Tüm bu işlemler O'nu arınma ve özgürleşmesine götürecektir.Çalışmamız değer nesnesine istinaden bir birleşme durumu ile son bulur. André kendi ile yüzleşir, kendini kabullenir ve karşıtı ile karışıp bütünleşerek kendini bir denge durumunda yeniden bulur, yeniden doğar.Anlatıp Luc Besson'un Angel-A isimli filmi üzerinde uyguladığımız yapısalcı göstergebilimsel bu yöntem, inşa edilen, gizlenen ve belirlenen anlamın çözüm formülüdür. Bir film analizinin çokboyutluluğu ve çokkatmanlılığı ile gerçekleştirdiğimiz bu çalışmadan çok daha derin bir çözümlemeyi gerektirdiği muhakkaktır. Bizim burada yaptığımız, Angel-A'nın anlamsal yapısını, çekirdek yapısını, film metninin çözümlemesini temel alarak gerçekleştirmektir. Bu çözümlemeyi, hiçbir koşulda bilimsel nesnellikten uzaklaşmamak kaidesi ile farklı yöntem ve metodolojiler ile çeşitlendirmek her daim mümkündür This work titled as «Semiostructural analysis of Luc Besson's movie Angel-a» includes the theoretical illustration of the semio-structural analysis method of Julien Algirdas Greimas, and its application on Luc Besson's movie Angel-A realized at 2004.The Linguistic, who owe his autonomy as a social science to the famous Swisslinguist Ferdinand de Saussure's works, includes many sub-disciplines based on the necessity of the synchronic approach to the analysis and the approach to the observation object.The Semiotics as one of the side disciplines of the linguistic is developed by Lithuanian linguist Julien Algirdas Greimas who's method is based on Danish linguist Louis Hjelmslev's and Russian structural analyst Vladimir Propp's methodologies. This method, as adopting the principal of synchrony of the linguistic, also takes in first plan the dichotomic character of the structuralist methodology.The function of a system is possible only with the relation of opposition and difference between its units. The dichotomic character of the scientific method of Greimas is based on this principal relation form.In the first chapter of this work, to establish a comparatively stable position, the focus has been on the definition of the notions and their transfer. Since the main objective is to observe the meaning in and for itself, it has been deemed appropriate to use the Larousse and the Semiotics and Language: An Analytical DictionaryJulien Algirdas Greimas and Joseph Courtès.It is preferred to transfer the explanation of the notions deductively, the application forms of the theories and as it is realized in this work, by basing of this application to one specific movie chosen. Therefore, first we explained the theories and we did their definitions and explanations, and then we realized the applications of these methods on a specific movie. xviihelps the hero, is called adjuvant, and that puts him obstacles during his quest calledthe opponent.The narrative component includes then, the contents of the language, by the succession of states and transformations. The discursive component is the one that describes the form of these contents observed in the narrative component.The actantial roles and their functions in the text are qualified by the figureswhich are the units of the stable content. The figures have two aspects, the virtual aspect that includes the work of a dictionary by referring to the memory; and the aspect realized referring to a discourse or to a context.The figures can be evaluated by a paradigmatic point of view that is by forming a discursive configuration or a syntagmatic configuration by following the path figurative. The path figurative reduced to the discursive roles describe the character,what is called thematic roles.The superficial level that consists of two components is structured by a logical order. The deep level, whose analysis follows that of the first one, consists to clarify and decode the logic that holds it together.The semic analysis whose object of analysis is the seme which is the minimal unit of the signification, make the signified return to the semic features. The difference and the opposition between the semes produce the effects of the meaning and the signification. This effects of the meaning define a figure who's decomposition gives us the nuclear semes and the classemes or the contextual semes. The nuclear semes compose the minimal units of the signification who belongs to the lexis, named «the lexeme». The contextual semes or the classemes guarantee the attachment of the figures in the same context. The isotopy ensures the homogeneity of a message and makes possible thecoherence of a subject. The permanence of the minimum features recures and repeats itselfs give coherence to the figuras of the text. This permanence and repetition is called «the redundancy».Following the distinction between the nuclear semes and the contextual semes, and the function of the concepts of the permanence and repetition, we will distinguish the isotopies in two parts; the semantic isotopy, provided by the xviiiredundancy of the classemes and who allow to disambiguate the utterances produced; and the semiotic isotopy, ensured by the redundancy and the permanence of the nuclear semes, making possible the word games and the metaphors.The semes articulate and but themselves in a relation of opposition and difference for getting organized in a whole around a message. The model created to define these relationships is represented by a scheme called `The Semiotics Square.`The semiotic square is the establishment of a relationship of opposition by the articulation of two elements on the same semantic axis. For example, the oppositionman/woman based on semantic axis `human`. This game of opposition is formulated by a system of relation of opposition; which is the relation established between man/woman, and non-man/non-woman; and also a relation of hierarchy, which is the relation between man/woman with a semantic axis called «human».The model thus constructed can be considered as the basic structure of the meaning and organizes three kinds of relations in logic-semantic order: the relation of contradiction, the relation of contrariety, the relation of implication.The Greimasian methodology based on relations of opposition and differenceby establishing the smallest units of the semiotic system and arriving at thesuperficial level, ends with the creation of the semiotic square which can be regarded as the seed of the structure. After representing this method we then moved to its application on the film we chose to analyze.The objective of our work was to show that the Greimasian method isapplicable to each signifier whatever its structure or nature. The definitions andexplanations that we used in the analysis showed us the utility and the necessity of a methodology in a systematic work aiming the scientific objectivity.The film we chose to analyze is a film by Luc Besson, the French directorknown for his films `Leon`, `Nikita`, `Jean d'Arc.` Our film is called Angel-A, made in 2004 and tells the story of an Algerian man living in Paris by hiding hisscams with his so-called work, its so-called kindness and his supposedly being. As in other famous films of the director, our hero is saved by a figure of a strong woman at the end of a journey divided in two.xixUnfortunately we did not get a chance to find the script, even if we havewritten many times to the offices of companies who produced the film. Tocompensate that, we have written the subtitle of the film by enriching it the description of the attitudes, facial expressions and body language of the charactersfor being able to see and feel the flow of the story. As we watched the movie on itsDVD, we were not obligated to segment it, since it was already segmented in twelve sequences in total.We divided the practical part in two levels following the Greimasian method; the superficial level and the deep level. We treated the superficial level by combining it with the classical schema narrative of Paul Chevrier. We then divided the plot cinematic into five sections, which we have explained and classified by placing them into the schema.The first two sequences of the film, with their six scenes form the starting point of the plot, where we meet the main character, his routine and his impasse.The four sequences that follow, by their four scenes contain events ofprovocation showing the course of the plot by preparing the sequel of the journey of the main character by questioning various objects of value at the beginning of theircirculations between different characters in the story.The turnaround of the situation, realized by the gain of the consciousness of our hero consists in one sequence of one scene, which is the seventh, and which introduces into the plot a different aspect of what is real or surreal.The completion of the performance, following the events of resolution, is made in three sequences of three scenes that follow. The events of this sequence preparethe total resolution and unification of all the dichotomies that will take place in the next section.The last two sequences with its three scenes consists the closure of the program, the resolution of the plot and the unification of all oppositions, all differences, all dichotomic elements until now discovered. A total balance isestablished in this last sequence, internally and externally.xxWe also analyzed the component narrative and the component discursive inthis part of the application of the method. The plot cinematic which we have studiedthe structure is a story that evolves from a state of disjunction to a state ofconjunction, in a situation of the TRUE and realizing the following narrativeprograms;-The confrontation of reality.-The acceptance of reality.The study of the deep structures is to say the dynamics that define the figurative paths and the narrative programs, forming the superficial structures of the text cinematographic. We then stabilized the figurative path and the figures in whoseorganization prepares the dominant idea of the film narrative. The figurative paths that we have developed in the first place are `lie`, `disequilibrium`, `weakness`, and `flight`. These give us the semic oppositions such as; / honest / vs / dishonest / and /inside / vs / outside /.Following the semic oppositions, we noted the semiotic isotopes where theeffects of the meaning derived as; individual / economic / relational.The oppositions of the semiotic registers will be followed by the spotting of the semantic isotopy which makes possible and ensures the consistency of demonstration of registers of the meaning. Taking into account the semic oppositions and the semiotic isotopies, we have stabilized the semantic isotopy asequilibrium/disequilibrium.The gathering of the oppositions stabilized in such with the differential character of the semantic values, thereafter is projected on the semiotic square. We must recall that we have indicated two narrative programs that perform successively, `the confrontation of reality` and `the acceptance of reality.` We can thereforesummarize the reading of the semiotic square as follows:- / Non-equilibrium / → / disequilibrium /: This passage is realized by the narrative operations of `troubles` of Andre who owed money `throughout Paris.` He lies, and he is not respected.xxi- / Disequilibrium / → / non-equilibrium /: This passage is realized by the narrative operations as the `research` of flight of André. American justice, theFrench justice, the religion and then death.- / Equilibrium / → / non-equilibrium /: This passage is realized the narrativeoperations of the `flight` of André. He was lying himself and was not acceptinganything.- / Non-equilibrium / → / equilibrium /: This passage is realized by the narrative operations of `introspection` of André, which leads him to his purification and liberation.Our work ends in a state of conjunction, where Andre confronts himself,accepts himself, and mixes with his opposite, ending up in balance.The structural method described and applied to the film Angel-A by Luc Besson, is the formula of decoding the meaning constructed, hidden and shown. No doubt, an analysis cinematic by its multidimensionality demand a work much more deeply accomplished. We only realized the textual analysis to uncover the structureof the meaning, the essential of the movie Angel-A, that we could diversify and deepen following the different objectives, depending on the specific method, without ever losing our scientific objectivity.
Collections