Sahra altı Afrika ile AB arasındaki ekonomik ortaklık anlaşmalarının sahra altı ekonomisine etkileri ve tarım sektörü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Sahra altı Afrika'nın en önemli ticari ortağı Avrupa Birliği ile müzakere halinde olduğu Ekonomik Ortaklık Anlaşmalarının Sahra-altı ekonomisine etkileri ve bölgenin önemli ekonomik aktivitesi olan tarım sektörü tezimizin konusunu oluşturmaktadır. Sahra-altı Afrika'daki (SAA) az gelişmişliği ve bölgedeki en önemli sektör olan tarımsal geri kalmışlığı açıklayan farklı birçok çalışma mevcuttur. Ancak karşılaştığımız çalışmalar genel olarak iki sorun etrafında şekillenmektedir. Bunlardan bir tanesi kurumsal iktisat zemininde Afrika'nın geri kalmışlığını ve kıtaya dair bugünkü tabloyu bölgedeki ilk yerleşimcilerin karşılaştıkları sağlık problemleri gibi yaşamı etkileyen unsurlara bağlayan kurumsal iktisadi anlayıştır. Geri kalmışlığın sebebini Avrupalıların gittikleri bölgelerde karşılaştıkları sağlık koşullarına bağlı olarak kolonileşme stratejilerine ve bununla şekil almış kurumsal zemine bağlamışlardır. İkinci önemli sorun ise Afrika kıtasının içinde bulunduğu coğrafi konum dolayısıyla sahip olduğu iklimidir. Bu alana eğilmiş iktisatçılar Afrika'nın geri kalmışlığını coğrafi konumu sebebiyle sahip olduğu iklimde aramıştır. Diğer taraftan Sahra-altı Afrika ülkeleri uluslararası ticarete entegre olabilme konusunda genel hatlarıyla üç önemli konuda zorluk çekmektedir. Bunlar: ticarete olan aşırı bağımlılık, uluslararası ticaretteki marjinal pazar payı ve ihraç ürünlerinin dar bir yelpazede toplanmasışeklindedir. Sahra-altı Afrika ülkeleri dünyada ticarete en fazla bağımlı ülkeler arasında yer almaktadır. Afrika'nın ticarete bu kadar bağımlı olması küresel anlamda ticaret yapısının değişmesi veya ekonomik krizlere daha hassas olmasına eğilimli olmasısonucunu da beraberinde getirmektedir. Buna ek olarak Afrika ülkelerinin dünyanın en fakir ülkeleri arasında olduğunu göz önünde tuttuğumuzda milli hasılalarıiçerisinde ticaretin yüksek olması tüketimleri için ithalata döviz kaynağı ve kamu xxgeliri olarak da ihracata bağımlı oldukları gerçeğinden hareketle bu durum dünyadaki diğer ülkelere kıyasla Afrika'yı ticari şoklara daha duyarlı hale sokmaktadır. Bir diğer önemli husus kamu gelirlerinin önemli ölçüde tarife gelirlerine bağımlılığıdır. Kamu gelirleri içerisinde dış ticaret üzerinden elde edilen vergi gelirleri SAA ülkelerinin büyük bir bölümünde oldukça yüksektir. Tüm fakir ülkelerde olduğu gibi bu ülkelerinde ortak sorunu kayıt dışı ekonomilerinin yüksek oluşu ve çeşitli yönetsel kısıtlardan ötürü ortaya çıkan vergi çeşitliliği ve tabanının geniş olmamasıdır. Bu tür ekonomilerde tarife gelirlerinde oluşacak herhangi bir durumda bu açığı diğer vergilerle kapatmak oldukça zordur. Afrika'nın sahip olduğu yapısal sorunları bu şekilde özetledikten sonra çoğu ülkesinin kalkınmanın ilk safhalarında olduğu, insanlarının çoğunun kırsal alanda yaşadığı ve tarımda istihdam edildiği bir kıtadan bahsediyorsak eğer yapısal dönüşüm süreci ve büyüme için tarımın motor rolü üstleneceğinin önemini kavramanın gereklilik arz ettiği bir kıtadan bahsediyoruz demektir (Thorbecke, 2009, sf.2). Bu bağlamda tarım Afrika için hayati role sahiptir. Afrika'da tarım bölgedeki istihdamın yaklaşık %65'ini oluşturduğu, milli hasılanın %25-30'unu teşkil ederken ihracat gelirininde yarısından fazlasının tarımsal ürünlerden oluştuğu görülmektedir. Günlük 1$ yoksulluk seviyesinin altında yaşayan insan sayısı SAA'nın %40'nı oluşturmakla birlikte bölgenin yoksul kesiminin %70'i tarım sektöründe çalışıyor oluşu yoksulluğun düşürülmesinin direkt olarak tarımla bağlantılı olduğu gerçeğini karşımıza çıkartmaktadır. Dolayısıyla tarımsal istihdamın böylesi yüksek olduğu ve yoksulların neredeyse tamamının tarımda istihdam edildiği bir bölgede tarım hayati role sahiptir. Buna karşılık Afrika'nın tarımsal ihracatı 2008'de başlayan yükselmenin de etkisine rağmen 2009'da global pazar payı yaklaşık olarak %3 seviyelerinde olduğu görülmektedir. Afrika tarım ürünleri ihracatında 2008'e kadar bir düşüş trendi görülmektedir. Bu oran 1960'larda %9 seviyelerinde iken bugün %2'lere kadar gerilemiştir. Bu düşüş bağımsızlık sonrası süreçte Afrika ile onun en büyük ticari ortağı olan AB arasındaki çeşitli tek taraflı imtiyaz hakkı içeren ticari anlaşmalara rağmen gerçekleşmiştir. Bu durumu tersine çevirip tek taraflı imtiyazlı ticaretten karşılıklılık ilkesine dayanan, bölge ekonomisini global pazarda rekabet edebilir kılan ve farklı ürünlerin üretilebilip satılabilmesini hedefleyen yeni bir anlayış, xxiEkonomik Ortaklık Anlaşmaları (EOA) kapsamında ortaya konulmaya çalışılmaktadır. ABD ve Çin gibi ülkelerin ticari münasebetlerini artırdığı AKP oluşumu ile tarihi bağlarını koparmayı göze alamayan ve bölgedeki bir takım kalkınma hedeflerini gerçekleştirmek adına Avrupa Birliği (AB) ticarette karşılıklılık ilkesinin benimsendiği yeni bir süreci 'Ekonomik Ortaklık Anlaşmaları' adı altında başlatmıştır. Bu oluşum ile SAA ülkeleri ve AB arasında iki tarafında birbirine ticari anlamda simetrik (karşılıklılık) imtiyaz tanıdığı bir süreç başlayacaktır. 2000-2008 arası süreç Lomé tipi ayrıcalıklı ticaretten EOA'na geçiş süreci olarak öngörülmüş ve bu süreçte Cotonou Anlaşması çerçevesinde AB ve altı bölgeden oluşan AKP ülkeleri arasında müzakereler devam ettirilmiştir. Aralık 2007'ye kadar 75 AKP ülkesinden 35'i EOA imzalamış iken ve geri kalan diğer ülkeleri ise 3 grupta toplamak mümkündür. İlki, 29 EAGÜ statüsündeki ülke EBA altında tek taraflı imtiyazlı ticaretten yararlanmaya devam edebilir bu yüzden bu ülkelerin EOA'ya katılması ülkelerin üretim yapılarına bağlı olarak elde edebilecekleri ayrıcalıklara bağlıdır. İkincisi, Güney Afrika hali hazırda AB ile serbest ticaret anlaşmasına sahiptir (TDCA). Ve son olarak Pasifik bölgesi ve üç gelişmekte olan Afrika ülkesi EOA'ya katılmayarak GSP'ye düşmüştür. Diğer taraftan EOA sonucu Afrika'nın maruz kalacağı olası ticari ve sosyal olumsuzluklara muhalif bir görüş Afrika'nın bölge içi ticareti ve bölgeselleşmeyi ön planda tutarak EOA gibi çok taraflı anlaşmaları ikinci düzeyde önüne koymasıyönünde görüş bildirmektedir diyebiliriz. Örneğin, ODI/ECDPM (2012)' nin raporuna göre gümrüksüz ve kotasız ticaret uzun dönemde AB ithalatçısının yönünü AKP ihracatçılarına yönelteceği, daha önce görece daha yüksek vergilendirilen işlenmiş gıda ürünleri ve şeker ihtiva eden ürünlerin ticaretini artıracağı ve bölgeye olan yatırım iştahının artacağı şeklindedir. Bu öngörülerin ancak AB'nin ithalatınıaniden AKP üreticilerine kaydırması önkoşulu ile sağlanabilmesi çalışmada ayrıca değinilen bir husustur. Bir diğer önemli nokta AB'nin ithalatını ucuz üretim yapma potansiyeli olan Afrika üreticisinden karşılayabilmesi için uzun vadede üretimin ölçek ekonomisine geçmesiyle mümkün olacağı şeklindedir. SAA'nın bu anlaşmalardan pozitif refah etkisi elde edebilmeleri için öncelikli olarak bölgesel entegrasyonu başarmaları gerektiği gerçeği işaret edilmektedir. xxiiAfrika'nın geleneksel pazarlar için ürettiği dar bir yelpazeye sahip çoğu tropik tarım ürünlerinden oluşan tarımsal üretimini kendi iç ihtiyaçlarına yönelttiğinde Afrika çiftçisi adına en büyük pazar potansiyelinin oluşacağı söylenmektedir. Afrika çiftçisi için en büyük pazar potansiyeli özellikle yiyecek tahılları için iç pazarda ve bölgesel pazarlarda vardır (Rosegrant, Paisner, Meijer ve Witcover, 2001, sf.12). Çalışmamızda Afrika'nın önünde duran Ekonomik Ortaklık Anlaşmalarını ve ona alternatif bir yol olan bölgesel entegrasyon kapsamında bu anlaşmaların olasıekonomik ve refah etkilerini kısmi denge modeli kapsamında değerlendirdik. Daha sonra ayrı olarak bu anlaşmaların Afrika ithalat ve ihracatına etkilerini önemli sektörler tarım ve gıda sektörünü de dikkate alarak Güney Afrika Kalkınma Birliği (GAKB) bölgesi özelinde hesaplanabilir genel denge analizi aracılığı ile analiz ettik. Sahra altı Afrika ülkelerinin Ekonomik Ortaklık Anlaşmaları ile tarifelerin kaldırılması sonucu oluşması beklenen sonuçları WITS kısmi denge analizi aleti ile simüle ettik. Kısmi denge analizinin görmemizi mümkün kıldığı ekonomik göstergeler şunlardır: Birincisi, AB ile ikili ticaretin genişlemesi anlamına gelen ticaret yaratım etkisi; ikincisi, sıfırlanan tarifeler dolayısıyla AB mallarının daha da ucuzlaması sonucu EOA kapsamında Afrika'daki dört alt bölgeye ait ülkelerin ticaretinin dışlanmasını gösterecek ticaret saptırım etkisi; üçüncüsü, tarifelerin kalkması ile yaşanacak tarife gelir kaybını gösteren gelir etkisi ve en nihayet tüketimin artması ile oluşacak refah etkisidir. Müzakere edilen dört Afrika EOA bölgesi ve AB arasında her ülkenin tek tek tarife indirimi sonucu yaşayacağı ekonomik etkileri kısmi denge modeli kullanarak yapmış olduğumuz analizimizde ortaya çıkan en bariz ekonomik etki AB adına ticari genişlemenin yaşanması ve bu ticaret yaratımı etkisiyle oluşan ticari genişlemenin refah artışına neden olmasıdır. Ancak diğer taraftan bu ticaret yaratımı diğer bölge ekonomilerinin ticaretini olumsuz etkileyerek ticaret saptırıcı etkiye de sahiptir. Sonuçta bu karşılıklılık prensibi ticaret genişletici bir etkiye sahipken, Afrika'daki bölgesel entegrasyonun oluşmasına önemli negatif etkilere sahiptir. Bir diğeri Afrika'nın önemli ticaret ortağı AB'ye karşı tarifeleri düşürmesi ile yaşayacağı tarife gelirleri kaybıdır. Bu gelirler Afrika'da kamu gelirlerinin önemli bir kısmınıoluşturduğundan kalkınmanın finansmanı için bir diğer finans kaynağı sorununu ortaya çıkaracaktır. xxiiiDiğer taraftan GAKB özelinde yapmış olduğumuz hesaplanabilir genel denge analizimizde bölgesel oluşumlarda güçlü ekonomilerin en fazla refahını artırdığıgerçeğiyle bir kez daha karşılaşmış olduk. GAKB bölgesinde refahını en fazla artıran ülke Güney Afrika olmuştur. Bu bölgede GAKB doğu ülkeleri dışında kalan tüm ülkelerde EOA kapsamında tarifelerin kaldırılması varsayımında ithalat artışı ihracat artışını geçmiştir. Ancak; bölge içi ticaretin serbestleştiği diğer alternatifi ifade eden bölgesel entegrasyon durumunda genel olarak tüm bölge ülkelerinde ihracattaki artışoranı ithalattaki artış oranını geçmiştir. Global hesaplanabilir genel denge Analizi için kullanılan veriler Global Trade Analyses Project (GTAP) veri tabanının 2004 temel yıl alınan 7. versiyonundan elde edilmiştir. Analizde kullandığımız model çok ülkeli ve çok sektörlü analizlere uygun olan GLOBE modelidir. Bu model bir ülkenin ticaret politikaları doğrultusunda tarifelerinde yapacağı bir değişikliğin fiyatları etkilemesi ile oluşacak global düzeyde çok ülkeli ve çok sektörlü olarak etkilerinin analizini genel denge mantalitesi kapsamında mümkün kılmaktadır. Sonuç olarak, Avrupa Birliği ile Afrika arasında karşılıklı serbest ticareti tesis edecek Ekonomik Ortaklık Anlaşmaları Afrika ülkelerinin önemli oranda gelir kalemini oluşturan tarife gelirlerinden mahrum kalmasına yol açarak kalkınmanın finansmanı noktasında yeni problemleri doğururken diğer taraftan bölge içi bütünleşme hareketine zarar vermektedir. Refah artışına sağlıyor gibi görünse de Afrikalı tüketicinin büyük bir bölümü geçimini tarımdan sağladığı düşünüldüğünde ucuz AB tarım ve gıda malları ile bu kesimin gelirleri tehdit altına gireceğinden oluşan refah artışı anlamını yitirebilecektir Ongoing negotiation at the framework of Economic Partnership Agreements with the Sub-Saharan Africa's most important trading partner European Union has some effects on sub-Saharan economy and the region's main economic activity the agricultural sector. This is the subject of our thesis.There are many different studies describing the Sub-Saharan Africa's (SAA) agricultural underdevelopment and backwardness of the region. However, we encountered that the topics revolves around two ways in the literature. One of them is the basis of institutional economics which is based on health problems faced by early settlers in the Africa region. According to this stream of thinking, Europeans has shaped colonial strategies according to factors affecting life such as health conditions faced by settlers. The second stream of thinking is geographical position in the climate African continent has. This is due to the geographical location of the area and this is seen as why Africa is underdeveloped. Sub-Saharan African countries are among the countries most dependent on trade. As Africa is very dependent on global trade, African economies are more vulnerable to changing trade structures and economic crises. In addition, African countries are among the poorest countries in the world in mind, as they are dependent to high rates of foreign trade for imports and public revenue, this is why African countries more sensitive to shocks.Another important issue is that public revenues are significantly dependent on tariff revenues. Tariff revenues derived from foreign trade income in SSA is large part of the public income. Common problem in all poor countries is narrow tax base and variety of public revenue because of many reasons. At this type of countries as tariff revenues will consist of very large part of the budget, replacing tariff incomes with other taxes is very difficult to succeed. xviAfter summarizing the structural problems in Africa, most of the countries are in the early stages of development and most of the people live in rural areas and this people are employed in agriculture, if we're talking about such a continent, Agriculture has a vital role for the process of structural transformation and engine role for growth (Thorbecke, 2009, p.2). İn this context, agriculture has a vital role in Africa.Agriculture in Africa generates around 65% of employment and constitutes 25% percent to 30% of the income and athe same time, export of agricultural products accupy more than half of income. The number of people living below $ 1 a day poverty level, constitute 40% of the region's poorest segment of the SAA an this 70% of poor people employed in the agricultural sector. So, reduction of poverty is directly linked with agriculture sector. Therefore, agriculture has a vital role to play because almost all of the poor employed in agriculture sector.However, despite the fact that agriculture is an important economic activity, Africa's agricultural exports in 2009 has fallen to 3% and shows a downward trend in African agricultural exports by 2008. This rate was at 9% in the 1960s and fell to 2% today. This decline achieved despite one sided trade agreements lıke Lomé in the period after independence. To reverse this situation, Economic Partnership Agreements (EPA) was developed by EU and based on the principle of reciprocity by replacing unilateral preferential trade agreements. European Union (EU) launched a new process under the name 'Economic Partnership Agreements' to achieve the goals of developmental goals and not to lose historic ties in the region that such countries USA and Chine has managed to increse economic relations. Thanks to this new agreements between SAA and EU has symmetrical trade prefereneces (reciprocity). Between 2000 and 2008 is transition process from Lomé-type privileged trade to EPA and in the process in the framework of the Cotonou Agreement negotiations was lunched between the EU and six ACP regions.Up to December 2007, 35 from 75 ACP countries was signed interim EPA and the rest consist of three groups. First, the 29 LDCs carry on unilateral preferential trade status under the EBA initiative. Secondly, South Africa already has a free trade agreement with the EU (TDCA). And finally, the Pacific region and three developing countries in Africa fell to GSP.xviiOn the other hand, alternative view says multilateral agreements lıke EPA must be in second stage to succeed regioanl integration. This view of regional integration argue that intra-regional trade and regionalization is more beneficial way for African development process. Most of Africa produce a narrow range of agricultural products such as tropical agricultural merchandises. İf African production change its direction to domestic markets, vast market potential will occur behalf of the African farmers. African farmers has the biggest market potential in the domestic market and regional markets especially for food crops (Rosegrant, Paisner, Meijer and Witcover, 2001, p.12). In our study, we analyzed potential economic and welfare effects of these agreements at the scope of EPA and regional integration which is strong alternative to EPA to success development goals in Africa. Separately, after partial equilibrium effects of these agreements, We analyzed the topic in the case of South African Development Community (SADC) through computable general equilibrium analysis to see imports and exports difference after and before EPA. We simulated expected results with the removal of tariffs as a result of EPA with SSA countries by using WITS. Partial equilibrium analysis make it possible to see of the economic indicators are as follows: First, the expansion of bilateral trade with the EU, which means the trade creation effect; second, trade diversion effect of the four sub-regions in Africa; and the third, with the removal of tariffs, tariff revenue impact; finally the welfare effect which will result from the increase in consumption.İndividually each country will be effected as a result the economic impact of tariff reductions at the end of the negotiations between the EU and each of the four EPA regions in Africa. This effects were analyzed using partial equilibrium model. İn partial equilibrium analyses the most obvious economic impact is trade creation and welfare effects thanks to trade expansion. EU experience trade expansion and welfare increase. However, on the other hand the negative impact of this trade creation diverse effect on other regions trade which call trade diversion. After all, the principle of reciprocity while it has an expansionary effect on trade has significant negative effects on regional integration in Africa. Another issue is the loss of tariff revenue When Africa reduce tariffs on Africa's main trading partner EU. As this tariff xviiirevenues constitutes a significant portion of public revenue, this will reveal new problem Africa to finance developmental needs in Africa.On the other hand we have encountered once again in our SADC computable general equilibrium analyses is most powerful economies in a economic integrations are tend to increase the welfare more than other less powerful countries. The country highest increase in the welfare is South Africa in the SADC region. Except SADC eastern countries, all countries in this region increased imports more than exports under the assumption EPA which means the removal of tariffs. However, other alternative regional integration Which means intra-regional trade increased is a situation representing increase in exports more than imports in all countries in the region.The data used for this general equilibrium analyses was obtained from Global Trade Analyses Project (GTAP) database 7. version from the base year 2004. Model used in the analyses is GLOBE model which is appropriate for multi-country and multi-sectoral analysis. Through this model is possible to analyses multi-country and multi-sector general equilibrium analyses which is based on effects of new prices occur with a change of tariffs at the global level.As a result, Africa Economic Partnership Agreements will establish bilateral free trade between European Union leading to deprive tariff income which constitute of African countries' income and new problems will occur in financing developmental needs. At the other hands, this agreements will damage intra-regional integration movement. It seems like increasing consumer welfare, a large part of African people provides their livelihoods from agriculture, consequently cheap EU agricultural and food goods will damage to income of this group of people and increasing welfare will lose its meaning
Collections