Le nouveau roman: claude simon et william faulkner
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu iki romancı her bakımdan ayrı gibi görünür: Kıtaları, milliyetleri ve çağlarıbirbirinden farklıdır. Tecrübeleri ve ele aldıkları konular bakımından da farklılıkgösterirler. Fakat biz bu çalışmada, Fransız yazar Claude Simon'un (1913 – 2005)kullandığı yazım tekniklerinin Amerikalı yazar William Faulkner'ın (1897 – 1962)kullandıklarına dayandığını göstereceğiz.İlk bölümde modern roman ve « yenilik » yaratan yazım tekniklerini belirlemekamacıyla Yeni Romanın tanımı, postmodernizmin sınırları da göz önüne alınarak buromanların « yaratım » değerleri incelenmiştir.İkinci bölümde ise yanlış anlaşılmış bir Fransız yazar olan Claude Simon ve onunüretken romanı Akasya'yı ele alacak ve romanın neden « Yeni Roman » olarakdeğerlendirildiğinden bahsedeceğiz.Üçüncü bölümü ise, zamanı için oldukça tartışmalı bir yazar olan WilliamFaulkner ve eseri Ses ve Öfke'nin analizine ayıracağız. Yazarın bu « Yeni Roman »'dakiöncülüğünden ve Claude Simon üzerindeki etkisinden bahsedeceğiz.Sonuç olarak, bu iki yazar ve eserlerini karşılaştırıp farklılıklarına dikkat çekerekWilliam Faulkner'ın Claude Simon'un edebî yaratımını nasıl etkilediğini göstereceğiz.Romanın modern romana doğru olan evrimi, yazarın eserde tam güç sahibiolması döneminin sonunu işaret eder. Çünkü karmaşık, kesinliği olmayan, hızlı birdünyaya adım atılmıştır. Yirminci yüzyıl tarihinde parçalanma, endüstriyel gelişim,savaşlar ve küresel ekonomi gibi unsurlar varken, yazının tamamen farklı bir hâl almasıgerekiyordu. Yazarlar, dünyanın gerçeklerini yansıtmakta artık başarılı olamayan bumiras kalmış biçemsel geleneklerden tatmin olmamaya başladılar.Dünya artık zıtlıklar ve ikilemlerin sabit ve net olduğu bir şekilde anlatılamazdı.Yirminci yüzyılın sonunda Nietzsche ve Bergson gibi ünlü filozoflar insan algısı vebilinciyle ilgilenmeye başladılar. Onlar, deneyimlerin değişmez bir duygu ve hafıza akışıolduğu konusunda hemfikirler. Onlar için bu « bilinç akışı »dır. Marcel Proust ve James XIVJoyce gibi yirminci yüzyılın başındaki yazarlar bu yeni ve açık yolu edebî olarakdeneyimler.1920'li yıllarda William Faulkner, Virginia Woolf ve Franz Kafka gibi farklıkültür ve milletlerden yazarlar için gerçeklik: Bozulmuş, anlaşılmaz ve ironik birkavramdır. Zaman unsuru hikâyenin içine nüfuz eder. Aynı zamanda akıl ve delilik,mantık ve duygu, öznel ve nesnel arasında iç içe geçme ve birleşme durumu yaşanır.Modernistlerin hedefi çözülme değil, tam olarak birleşmedir, tüm parçalarbirleşerek bütünü oluşturur. Açıkça görülüyor ki bu yazarlar Yeni Romanın öncüleridir.1950'lerin sonlarında eleştirmenler, noktalama işaretleri hiç olmadığı için ya daçok fazla kullanıldığı için ve metinlerin zamansal sıralaması olmadığından o zamanınedebiyatını güçlü bir şekilde eleştiriyorlardı. Yeni Roman, saydam olmayan bu dünyayakarşı verilen biçimsel bir cevaptır. Bir grup katı ve teorik ölçüt gibi değil, bir araştırmaolarak tanımlanmıştır. Bu hareket, edebi tarz sürecinin kalıcı ve gerekli evrimi olarakromanın devamında doğmuştur. Dönemin ihtiyaç ve keşiflerine göre yenidentanımlanması gerekir. Yeni Roman bariz bir edebî hareket olarak tanımlanamazdı. Edebiyateleştirmenleri Yeni Romanı homojen bir hareket olarak kabul eder. Yeni Romanyazarları bu edebi gruplamayı, çağdaş yazının karmaşasına düzen getirme amacı taşıyaneleştirmenlerin bir buluşu olarak görürler.Bu hareketin özellikle bir parçası olan Alain Robbe-Grillet, Nathalie Sarraute,Claude Simon ve Michel Butor gibi Yeni Romancıların bu hareketi kalıplaşmış kurallarakarşı druran görüşlerin birleşme noktası olarak tanımlanabilir. Gerçeklik ve nesnellikbirbirleriyle ilintili kavramlar haline geldiği için okuyucuya aktif ve yaratıcı bir rolverilmiştir.Son dönemlerdeki romanlar okuyucuya yazarın öznelliği içerisinde kendinikoyuverme isteği vermektedir. Okuyucu olayları bir mantık çerçevesine ya da zamanaait doğrusal bir silsileye oturtmaya çalışmadan bu bilinç akışını takip eder. Bu, herokuyucunun bir duyguyu, kendine ait bir anlam ve yorumu bulması içindir.Kavramları ifade şekli nedeniyle, insan Yeni Roman'ın merkezinde yer alır; hiçbirşey gözlemci ve aktörleri olmadan kendi kendine var olamaz. Mutlak gerçek mevcutolmadığından, ortada tam bir öznellik var olduğundan, « gerçeği » anlatacak olan şey,mutlak öznellikten doğan yazarın zayıf ve güçlü yönleridir.Son dönemlerdeki romanlar estetik kaygılar doğrultusunda yazılıyor. Sanat sanatiçindir. Ve sanat her açıdan baktığınız, gizli güzelliğine ait her türlü bakış açısınıgördüğünüz soyut bir sanat eserine de, bizlerdeki karmaşık duyguları tetikleyen birmüzik eserine de hitap edebilmelidir.Yeni romancılar için dil, romanın temeli, hatta varoluş sebebidir. İki dünya savaşıve yaşanan zulümlerden sonra, dünyanın anlaşılabilirliği tartışılır hale geldi. Basit venaif anlatımın temeli bozuldu. XVDilbilimsel kurallar altüst oldu, sözdizimi, anlambilim, yazım kuralları harap olduya da görmezden gelindi. Yazar düşünmekten kendini alıkoyamadığı için gelenekselimla kuralları kullanılamadı. Okuyucunun geriye dönüşleri, eksik anlatımları, içselmonologları anlayabilmesi için noktalama işaretleri yerine yazarın kendisi (ya da yazarınyokluğu) kullanıldı.Yeni Romanda « karakterler » vardır fakat isimleri dillendirilmemiştir.Romanlardaki bilinen karakterler gibi değillerdir. Başka bir deyişle, yazarın samimikaygılarının yansımalarıdır. Bununla birlikte bu edebî hareket sosyal, psikolojik vepolitik konulardan uzak durur. Sartre'ın sosyal realizme adanmış edebiyatından vesavaş öncesi dönemin sürrealizminden uzaktır.Yeni Romanı bir reddetme olarak tanımlayabiliriz: İnsanbiçimciliği vevaroluşçuluğu reddetme, gerçekçi yanılsamalara ve ruhbilime karşı çıkma, karakterkavramı ve zaman dizinini reddetme. Yeni Romanın çerçevesini, maksadını ve yazım tekniğini tanımlayıp açıkladıktansonra bu tezin ikinci bölümü, Fransız Yeni Romancı yazarlardan biri olan ve İkinciDünya Savaşı nedeniyle yaşanan bu çalkantılı döneme bizzat damgasını vuran ClaudeSimon'u analiz eder. Bu Nobel ödülü bize hayli biyografik bir karakteri olan üretken birçalışmayı ve daha sonra Akasya'da işleyeceğimiz belirli bir tarz içerisindeki zamansallıkarayışını beraberinde getirir.Claude Simon'un diğer Yeni Roman yazarlarıyla karmaşık bir ilişkisi vardır.Kendisininkine benzer fikirleri olan yazarlar arasında karşılıklı bir hayranlık vardır. Yinede Claude Simon kendinin mutlak sanatsal özgürlüğünü ortaya koyar ve Yeni Romanınnatüralisti olarak kendini gösterir.Claude Simon, iki dünya savaşının etkisindeki otobiyografik romanınıtecrübelerini yaşadığı gibi aktarmakta kullanır. Fakat yine de William Faulkner'daolduğu gibi Claude Simon için de, dil yetersizdir ve savaşın psikolojik gerçeğini veabsürtlüğünü canlandıramaz. Nitekim Claude Simon biçemsel usuller yaratmıştır;parantez içinde parantez kullanımı, geniş zamanı o anki tecrübeyi ve karmaşayıyaratabilmek için resimsel ve musiki şeklinde kullanımı gibi.Şüphesiz Claude Simon yeni bir tarzın yaratıcısıdır. Etkileyici olansa, ülke vezaman kavramlarını aşan örnek bir edebi etkileşim süreci olarak onun ilham kaynaklarınıanaliz etmektir. Yazarın özellikle geniş zaman kullanımı Ses ve Öfke okumasınadayanmaktadır. Bu eserin yazarı William Faulkner, çocukluğuna damgasını vuranViktorya Döneminin güçlü etkisine rağmen, modern bir yazar olabilmek için zor biryoldan geçmiştir.Başyapıtlarından biri olan Ses ve Öfke'de kendisine « en muhteşem başarısızlık »demektedir. Kurgusal bir dünya olan Yoknapatawpha'nın yaratıcısı William Faulkner,Caddy'nin hikâyesini anlatırken dört kez başarısız olduğunu söylemiştir. Bu hikâyesadece iç savaş sonrası Birleşik Amerika'nın güney eyaletlerinin çöküşünü değil aynızamanda evrensel bir gerilemeyi yansıtmaktadır. XVIRomanın zihinsel olarak kısıtlı ve çocukla yetişkin arası bir birey olan Benjykarakterinin bakış açısıyla başlaması okuyucunun takibini zorlaştırmaktadır. Bununsebebi ise Benjy'nin belirtilmiş bir kişilik özelliğinin olmamasıdır. O yüzden olaylarıbirbirinden ayırmaya ihtiyaç duymaz ve Caddy'nin hikâyesini bütün vahşetiyle ortayakoyar.Romanın başından itibaren okuyucu, rahatsız edici bir metne dalar çünkü budeneyim daha önceki hiçbir okuma tecrübesine uymamaktadır. Dil yapısı ve dilbilgisikuralları fazlasıyla sade ve az kullanılmıştır. William Faulkner, okuyucuyu romanıntanıdık kurgu dünyasında rahat bir şekilde oturtmak yerine, onun yaratımındaki belirliprensipleri buldurmaya zorlar.William Faulkner bilinç akışı şeklindeki yazımı kullanır. Bu sayede bizlerekavramları ifade ederken kullanılan kelimelerin yetersizliğini gösterir. İçsel monologlariçin özellikle italik harf kullanır. Böylece, William Faulkner gerçeğin insanalgılayışındaki var olan büyük farklılıkları gösterir.Claude Simon ve William Faulkner'ı karşılaştırırken kıtalar ve çağlar arası güzelbir edebi esinlenmeyi görüyoruz; başyapıtların ortaya çıkmasını sağlayan bir edebisüreç. Bu romanlar anlaşılamaz oldukları için bazen eleştirilir çünkü bazı deneyimsizokuyucular, okuma sürecinde zorluk çekerler. Fakat bunlar, edebi şaheserler, ustalıkiçeren gerçek yaratımlardır.Umuyoruz ki, bu çalışma Yeni Roman üzerine çalışmak isteyenlere, Türkiye'dekiYeni Roman çevirisi yapan kimselere bir ilham kaynağı olur. Gelecekte yapılacak olanyazar karşılaştırmalarının, geçmişteki yazarlar olsun, postmodern varisler olsun, buedebi harekete ışık tutacağını düşünüyoruz This thesis on the New Roman and its inspired novelty, analyzes the literaryinspiration process based on the comparison of a French New Roman author, ClaudeSimon, and an American novelist, precursor of this movement, William Faulkner. Theanalysis and comparison of these two writers will be based on those of their respectivemasterpieces that are The Acacia and The Sound and the Fury. This study allowsdistinguishing the elements of « novelty » and stylistic creations of the New Roman. Everything seems to separate these two novelists: They are from differentcontinents, different nationalities and ages. They differ by their experiences and issuesthey deal with. Yet we show in this paper how the writing techniques of the Frenchwriter Claude Simon (1913 - 2005), are based on those of the American author WilliamFaulkner (1897-1962). The first part will be devoted to the modem novel and the definition of theNew Roman to determine the writing techniques which make the « novelty », the valueof « creation » of these novels, also mentioning its limits with postmodernism. In the second part the French novelist Claude Simon, a long misunderstood writerand his prolific work The Acacia will be discussed and the reasons for its classificationas a « New Roman » will be analyzed. The third part is devoted to the American writer William Faulkner, a verycontroversial writer in its time, as well as an analysis of his novel The Sound and theFury. Furthermore, we will determine that the author is a pioneer of the movement«New Roman » and its influence on Claude Simon. In conclusion, these two books and their authors will be compared to draw pointsof comparisons and differences to show demonstrate William Faulkner inspired literarycreation of Claude Simon. The evolution of the novel towards modern novel marks the end of theomnipotence of the novelist because of the entry in a complex, uncertain and fast world.Given the disruption in the history of the twentieth century, industrial development, warsand global economy, writing should be completely different. Novelists becamedissatisfied with the inherited stylistic traditions which can no longer express the realityof the world. The world cannot be explained in dichotomies, oppositions which are fixed andclear. At the end of the nineteenth century, eminent philosophers like Nietzsche and XBergson showed interest in human perception and consciousness. They agree that theexperience is a constant stream of sensations and memories; it is a « streamconsciousness ». The writers of the early twentieth century such as Marcel Proust andJames Joyce literary experiment these new, open paths.In the 1920s, for writers like William Faulkner, Virginia Woolf and Franz Kafka,writers of different nationalities and cultures, the reality is distorted, inconceivable andironic. Not only the time intertwines their stories, but also there is an interpenetrationand fusion between reason and madness, between intellect and emotion, between thesubjective and the objective. The goal of the modernists is not disintegration but « super-integration » where allfragments are integrated into a whole. These authors are clearly precursors of the NewRoman.In the late 1950s, critics are strong towards the literature of the time; these aredifficult to read due to lack of punctuation or its surplus and the lack of temporalchronology texts. New Roman is the stylistic response to the opacity of this world. It isdefined as a research and not as a rigid set of theoretical criteria. This movement arisesin the continuation of the novel as a stage of permanent and necessary evolution of thegenre process that must be redefined according to the needs and discoveries of its time. Defining New Roman as a literary movement was not obvious. Literary criticshave considered the New Roman as a homogeneous movement. As for the writers of theNew Roman, they considered this literary grouping as an invention of the critics toimpose order in the chaos of contemporary writing. The movement of new novelists, who are especially the part of it, including AlainRobbe-Grillet, Nathalie Sarraute, Claude Simon and Michel Butor must be defined as aconvergence of interests in the fight against the rigid laws. Since the reality andobjectivity have become related notions, the reader is given an active, creative role. Recent novels require the reader a willingness to let go in the subjectivity of thenarrator, to follow this stream of consciousness without trying to make it fit into a gridof logic and linear temporal succession. This is for each reader to find a sense and theirown meaning and interpretation. Man is in the center of the New Roman because of the expression of things;everything is done only through its observers and actors. Since the absolute truth doesnot exist, it is just precisely the subjectivity, the strengths and weaknesses of thenarrator, will tell this « truth » which arises in total subjectivity. Recent novels are written in an aesthetic concern, art for art's sake and must beaddressed as well as an abstract work of art that you look in all its aspects and includeevery point of view of the hidden beauty or even a musical work that triggers thecomplex feelings in us.XI For new novelists, the language is the base for a novel, its reason for being. Aftertwo world wars and atrocities, the intelligibility of the world has been called intoquestion and the basis of the naive and simple narration was broken. Linguistic rules were disrupted and syntax, semantics, spelling were devastated orignored. The traditional rules of punctuation cannot be met because the narrator couldnot refrain from thinking. The author (or the author's absence) is used as punctuation tomake the reader understand his flashbacks, ellipses, inner monologues. In the New Roman « characters » are present but not named. They are just what thecharacters in the novels have always been, that is to say, the projections of novelist'sintimate concerns. This literary movement however avoids the social, psychological andpolitical themes. We are far from surrealism of the pre-war period, and the literature ofSartre which is committed to socialist realism. New Roman may be defined as a set of refusal: refusal of anthropomorphism, arefusal of existentialism, a rejection of realistic illusion and psychologism, a refusal ofthe notion of character and chronology. After defining and laying the framework of the New Roman and its intentionalityand writing technique, the second part of this thesis analyzes one of these new Frenchnovelists, a man personally marked by this period of upheaval, the wars of the twentiethcentury, Claude Simon. This Nobel Prize in Literature has left us a prolific work with ahighly biographical character, a search of temporality through a very particular stylewhich we will look through his particular work Acacia. Claude Simon has complicated relations with other new novelists. There is amutual admiration for him from the writers who have similar ideas to his. Claude Simonnevertheless claims his total artistic freedom and arises as the naturalist of the NewRoman. Marked by two World wars, Claude Simon's autobiographical novel uses totranscribe his experience as he felt. However as Claude Simon, and as for WilliamFaulkner, language is inadequate and cannot recreate the psychological reality and theabsurdity of war. Thus Simon created new stylistic ways such as; parentheses inparentheses a pictorial and musical writing both as an individual employment of presentparticiple to try to recreate this experience, and chaos. Claude Simon is undoubtedly the creator of a new style what it is fascinating toanalyze the sources of his inspiration as an example of literary influence process acrosscountries and over time. His use of the present participle in particular is based on hisreading of The Sound and the Fury. Its author, William Faulkner, has traveled a difficultpath to become a modernist writer in spite of or in opposition to the strong influence ofVictorian values that marked his childhood. In one of his masterpieces, The Sound and the Fury, he describes himself ashis « most splendid failure », William Faulkner, the author of the fictional world ofYoknapatawpha, said he failed four times to tell Caddy's history. XIIThis story reflects not only the decline of the southern United States after the CivilWar but also a universal decadence. The fact that the novel opens with the vision of the character Benjy, an adult childmentally very limited, is particularly difficult to follow for the reader. Nevertheless it isprecisely because Benjy has no defined personality that he does not need to detachevents and he can reveal the whole story of Caddy in all its brutality. From the beginning, the reader is immersed in a text that makes themuncomfortable because it does not match any of his previous reading experiences.Language and grammar are extremely simple and minimized. Instead of allowing thereader to sit comfortably in the familiar fictional world of the novel, William Faulknerforces him to find himself the specific principles that guide its creation. William Faulkner uses the full stream of consciousness writing and thus shows usthe inadequacy of words to just express the concepts. William Faulkner especially usesitalics to show the interior monologues. Therefore, William Faulkner shows largedifferences which exist between different human understandings of reality. Comparing Claude Simon and William Faulkner, we see a good example ofliterary inspiration across continents and eras; a literary inspiration process that led theemergence of the masterpieces. These novels sometimes are criticized asincomprehensible because some inexperienced readers could encounter difficulties intheir reading; they are masterworks, virtuoso of literature, and real literary creations. We hope that this study will inspire those wishing to work on the NewRoman including the translators of the New Romans in Turkey. Other futurecomparisons of authors of New Romans with their predecessors of their successorspostmodernists could yet shed another light on the literary movement.
Collections