Uluslararası Hukukta özel askeri şirketler: Kuvvet kullanma tekeli ve Birleşik Devletlerin yakın tarihli askeri harekatlarındaki uygulamaları ışığında özel askeri yüklenicilerin Uluslararası Silahlı Çatışmalar Hukukundaki statüsü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Uluslararası nitelikteki ya da uluslararası olmayan silahlı çatışmalarda özel askeri şirketler ya da özel güvenlik şirketleri olarak adlandırılan özel hukuk tüzel kişilerinden alınan yüklenici desteğine olan bağımlılık, başta Birleşik Devletler olmak üzere pek çok devletin uygulamalarında yerleşik bir hal almaya başlamıştır.Bir yandan silahlı çatışmalar hukukun üzerinde yükseldiği hassas dengeyi koruyacak, diğer yandan da devlet çıkarlarına cevap verecek nitelikte ve insancıl yaklaşıma uyumlu olacak, askeri yükleniciler için en uygun savaş alanı statüsünü bulmak amacıyla uluslararası silahlı çatışmalar hukuku kapsamında yapılacak analizden önce meselenin bir başka boyutunu incelemek önem arz etmektedir. Bu boyut da askeri hizmetlerin (en azından bir bölümünün) yükleniciler tarafından ifa edilmesinin devletin egemenliği ilkesi ve kuvvet kullanma tekeli ile ne derecede uyumlu olduğunun tespitidir.Devletin egemenliğinden kaynaklanan kuvvet kullanma tekelinin sert çekirdeğini kuvvet kullanmaya karar verme nihai otoritesinin teşkil etmektedir. Bunun sonucu olarak da, her ne kadar modern ulus devlet kuvvet kullanma tekelini tüm boyutlarıyla, yani nihai karar otoritesi olma, kuvvet kullanma araçlarının tahsis etme ve bunların mülkiyetine sahip olma açılarından elde etmiş olsa da, bu durumun sadece 20. Yüzyıl başındaki topyekûn endüstriyel savaş paradigmasının gereklerinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla savaş paradigmasının değiştiği şartlarda egemen devletin egemenliğinden bir şey kaybetmeksizin bazı askeri hizmetleri özel yüklenicilerden tedarik etmesi mümkündür. Birleşik Devletler'in uygulamalarında bir yandan askeri yüklenicilere muhasamata doğrudan katılma gibi algılanacak görevler vermesi ve diğer yandan da bunları resmen silahlı kuvvetlere eşlik eden sivil statüsünde kabul etmesi sebebiyle ortaya çıkan ikilem ancak silahlı kuvvetlere eşlik eden sivil statüsünün yüzlerce yıllık devlet uygulamaları ışığında yeniden yorumlanmasıyla giderilebilir. Today when the United States goes to war, contractors go with it. Contractors have become especially an enduring feature of modern American conflicts, and the United States cannot now engage in hostilities or in reconstruc¬tion and stabilization operations without them.Before a sound analysis of the norms of the law of armed conflict can be made in order to find for contractors the right status which will accommodate the interests of the states and humanitarian exigencies on the one hand, and which will preserve the delicate equilibrium on which law of armed conflicts is founded on the other, it is important to demonstrate that contracting out military services (with few exceptions) is compatible with principle of state sovereignty.The core of the monopoly of the use of force implied by the principle of sovereignty is being the final decision authority on use of coercion. Consequently, although modern nation state acquired monopoly in every aspects of use of force, i.e. in being decision making authority, in allocation and ownership of coercive capabilities, because of the exigencies of industrial total war, nothing prevents state sovereignty from shrinking to its core and let the private sector play a role in military matters if the paradigm of war changes.The dilemma created by the United States by giving these contractors tasks which can be considered as direct participation in hostilities on the one hand and by recognizing them civilian accompanying armed forces status on the other, can only be solved by reinterpreting this civilian accompanying armed forces status in the light of hundreds of years of state practices.
Collections