İntravenöz kateter infeksiyonları: Sıklığı, risk faktörleri ve tanı yöntemleri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Erciyes üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları, îç Hastalıklan ve Be yin Cerrahisi Kliniklerinde tedavi gören 403 (241 kadın, 162 erkek) hastaya ait 533 kateter çalışmaya alındı. Tüm kateterlerden kalitauf, semikantitaüf kültür ve gram boyaması yapıldı. Kateter infeksiyonu düşünülen SVKlerden bunlara ek olarak kan- titauf kateter kültürü de yapıldı. Kateter infeksiyonu düşünülen hastalardan kateterle- ri çekildiği sırada başka venden en az iki adet kan kültürü alındı. Çalışmaya alınan hastaların yaş ortalamaları 47.1±0.8 (16-88) idi. Hastaların % 63.7'sinin alt hastalığı vardı, % 19.6'sı operasyon geçirmiş, % 60.6'sı kateterleri çekildiği anda antimikrobi- yal tedavi alıyordu. Çalışmaya alınan kateterlerin % 65.7si PVK, % 14.84 C-S VK, % 11.4'ü P-SVK ve % 8.1'i hemodiyaliz kateteri idi. Kateterlerin ortalama kalış süresi 5.4±0.2 (1-45) gündü. Kateterlerin 27 (% 5.1)'sinde sepsis, 38 (% 7.1)'inde lokal in feksiyon geliştiği saptandı. Alt hastalığı olanlarda ve alt hastalığın şiddeti ile kateter infeksiyonu riskinin arttığı bulundu (p<0.05). Operasyon geçiren hastalarda operas yon geçirmeyen hastalara göre kateter sepsisi anlamlı olarak daha fazla bulundu. Ka-teterlen çekildiği sırada çeşitli nedenlerle antibiyotik kullanan hastalarda antibiyotik kullanmayan hastalara göre kateter infeksiyonu daha az görüldü (p<0.05). Kateter in- feksiyonu oranı SVK'lerde PVK'lere oranla anlamlı olarak dana fazla görüldü. Hemo diyaliz kateterlerinde diğer kateterlere göre kateter infeksiyonu oram anlamlı olarak daha fazla idi. C-SVK ve P-SVKlar arasında toplam kateter infeksiyonu ve sepsis ge lişmesi açısından fark saptanmadı. Çok lümenli ve boyun bölgesine takılan kateter- lerde infeksiyon riski fazla bulundu (p<0.05). Kateter infeksiyonu en fazla hemodiya liz ve TPB amacıyla takılan kateterlerde görüldü (p<0.05). Kıdemli doktorların taktı ğı SVKlerde kateter infeksiyonu daha fazlaydı. Uygun kateter bakımı yapılmayan kateterlerde uygun kateter bakımı yapılan kateterlere göre kateter infeksiyonu anlamlı olmamakla beraber daha fazla geliştiği saptandı. Cerrahi kliniklerde kateter sepsisi risk yüksek bulundu. Kateter kolonizasyonu oranı % 13.1 idi. Kateter infeksiyonlannda ve kolonizas- yonunda en sık stafilokoklar izole edildi. Bunlarda metisilin direnci % 60.2 idi. Kate- tere bağlı steril inflamasyon oranı % 10.7 ve kateter tipleri arasında inflamasyon açı sından fark yoktu. Kateter sepsisi tanısında semikanütatif kültür yönteminin duyarlılığı % 100, öz güllüğü % 81.1 ve pozitif testin tam değeri % 21.1 bulundu. Kantıtatif kateter kültü ründe, iç yüzey kolonizasyonu sepsis gelişen SVKlerin % 56'sında saptandı. Kateter sepsislerinin % 55.5'inin erken tanısında gram boyama yöntemi ile tanı konuldu. Ka teter sepsisi tanısı için gram boyama tekniğinin duyarlılığı % 55.5, özgüllüğü % 96.8 bulundu. Sonuç olarak, gereksiz damariçi kateter uygulanmamalı SVKIerde infcksiyen riste-PVKleiti göre daha yüksektir.. Gerekmedikçe SVK takılmamalıdır. Damariçi ka- teterlerin kalış süresi mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır. İntravenöz kateter infek- siyonlarının tanısında gram boyama tekniğinin diğer kültür yöntemleri ile birlikte SUMMARY Five-hundred-thirty-three catheters were studied from 403 patients (241 female, and 162 male) being treated in the Clinics of Infectious Disease, Internal Medicine, and Neurosurgery in the Erciyes University Medical Faculty. All the catheters were subjected to qualitative, semiquantitative cultures and gram staining. Furthermore, quantitative catheter cultures were performed from CVC (central venous catheter) thought to have catheter-related infections. At the time of catheter removal, at least two blood cultures were obtained from those suspected of having catheter-related infections. The mean age of the study population was 47.1 ± 0.8 (range: 16-88). Of the patients, 63.7 % had underlying diseases, 19.6 % underwent surgery, and 60.6 % were receiving antimicrobial therapy when their catheters were removed. Of the catheters included in the study 65.7 %, were PVC (peripheral venous catheter), 14.8 % C-CVC (central venous catheters inserted through cut-down procedure), 11.4 % P- CVC (Central venous catheters inserted percutaneously), and 8.1 % hemodialysis catheters. The mean duration of catheters was 5.4 ± 0.2 (ranging from 1 to 45 days).69 Sepsis developed in 27 catheters (5. 1 %) and local infection in 38 catheters (7. 1 %). In patients with underlying diseases, the risk of infection was not only greater than in their counterparts without underlying diseases but also increased depending on the seventy of the disease. Catheter-related sepsis was found to be significantly greater in those who underwent surgery than in their unoperated counterparts. Catheter-related infections were less frequent in patients who were, for various reasons, receiving antibiotics during catheter removal than in those were not receiving antibiotics (p<0.05). The frequence of catheter-related infection was found more significant in CVC than in PVC. The ratio of catheter-related infection in hemodialysis catheters was considerably higher in comparison with the others. No significant difference was observed between C-CVC and P-CVC in terms of total catheter-related infection and sepsis development The risk of infection was found high in catheters with multiple lumens and those inserted into the veins in the neck region. The highest degree of catheter-related infection was observed in catheters used for hemodialysis and TPN (total parenteral nutrition) purposes (p <0.05). The occurence of catheter-related infection was more frequent in CVC's inserted by senior doctors. The ratio of catheter-related infection in catheters not maintained properly was greater than in catheters which received proper maintenance. This difference, however, was not statistically significant. The risk of catheter sepsis was found high in surgery clinics. The ratio of catheter colonization was 13.1 %. Staphylococci were most frequently isolated in catheter-related infections and colonizations. Methicillin resistance was 60.2 % among these strains. Catheter-related sterile inflammation ratio was 10.7 %, with no difference in inflammation between catheter types. The sensitivity of semiquantitative culture method in the diagnosis of catheter- related sepsis was 100 %, with a specifity of 81.1 %, and the predictive value of the positive test was 21.1 %. When used quantitative catheter culture, inline colonization was detected in 56 % of CVC's where sepsis developed. The early diagnosis of 55.5% of catheter- related sepsis was established by means of gram staining. The sensitivity and specifity of this method were found to be 55.5 % and 96.8 %, respectively. In conclusion, intravascular catheters should not be used unneccessarily. CVC's have a higher risk of infection than to PVC's. CVC's should not be used unless necessary. The duration of intravascular catheters should be kept as short as possible. It is important that gram staining method be helpful in combination with the other culture techniques used in diagnosing intravenous catheter-related infections.
Collections