Renal hücreli karsinomun absolü etanol ile vasküler emboloterapisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Renal karsinomlu hastaların tedavisinde böbrek embolizasyonu cerrahiyi kolaylaştırmak için preoperatif olarak veya ilerlemiş olgularda palyatif olarak uygulanmak tadır. Gelfoam parçacıkları, otolog pıhtı ve adale, izobütil-2-siyonoakrilat ve çelik koiller gibi birçok madde arteriyel embolizasyon yapmak için kullanılmıştır. Ancak bu maddelerin kullanımında zorluklar ve hedef dışı organların embolizasyon riski fazla dır. Absolü etanolun böbrek embolizasy onunda kullanımının bazı avantajları vardır. Kolay elde edilebilir, ucuzdur, uygulaması kolaydır ve yaygın infarksiyon oluşturur. Sıvı özelliği dolayısıyla, ana renal arter içine enjeksiyonu tümör dokusu ve böbrek parankiminde hem vasküler hem de hücresel düzeyde yaygın hasar oluşturur. Etanolun reflüsü partiküllü maddelerin reflüsünden daha az tehlikelidir. Çünkü etanol kan ile dilüe olunca toksik etkisi azalır. Klinik, radyolojik ve histopatolojik olarak renal karsinom tanısı alan 14 olguya absolü etanolle anjio-infarksiyon uygulandı. Endikasyonlar 6 olguda preoperatif olarak, 7 metastatik veya ilerlemiş olguda palyatif olarak ve operasyonu kabul etmeyen bir olguda primer tedavi yöntemi olarak belirlendi. Tüm hastalarda balon oklüzyon ka- teteri kullanıldı. 12 olguda renal kan akımında tam oklüzyon oluştu. Kontrol yapılan olguların % 75'inde yaygın ve % 25'inde parsiyel nekroz elde edildi. Preoperatif uygu lama yapılan olgularda operasyonun kolaylaştığı belirtildi. Palyatif ve küratif olarak embolizasyon yapılan tüm olgularda hematüri kayboldu, bir olgu hariç hepsinde ağrı azaldı veya kayboldu. İşlem sonrası olguların büyük kısmında ağrı, bulantı, kusma, hipertansiyon ve ateşten oluşan geçici postembolizasyon sendromu görüldü. Ancak bu bulgular semptomatik tedavi ile kontrol altına alındı. Bir olgu işlemden 4 gün sonra kaybedildi. Bu çalışmada renal karsinomalı olgularda absolü etanol ile embolizasyonun cerrahi girişimi kolaylaştırdığı ve inoperabl olgularda palyasyon sağlanmasında etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Embolic devitalization of the kidney is often used in the treatment of patients with renal carcinoma, either preoperatively to facilitate nephrectomy or as palliative theraphy in advanced cases. A variety of subtances, including gelfoam particles, auto logous clot, autogenous muscle, isobutyl-2- cyanoacrylate and stell coils, have been employed for arterial embolization with resultant renal infarction. These methods of embolization are often difficult to perform and have the potential for embolization out side the target organ. Absolute ethanol has been used clinically to ablate kidneys because of several highly desirable features. Alcohol is readily available, inexpensive, easy to administer, and makes complete renal infarction. Because ethanol is a nonviscous fluid, injection into the main renal arteries results in diffusion throughout the tumor and kidney, producing vascular injury at the small artery and glomerular level which leads to tumor infarction. Finally, reflux of ethanol from the catheterized vessel is less dangerous than reflux of particulate material because ethanol is not locally toxic when diluted in large volumes of blood. A total of 14 patients with renal carcinoma who were diagnosed with different clinical, radiological and histhopathological methods, underwent angioinfarction of the tumor using absolute ethanol. The indications for renal infarction were the preo perative interruption of renal arterial flow in 6 cases, palliation of symptoms in 7 cases with metastatic or advanced disease and primary therapy in one case who refused the operative therapy. In all patients, absolute ethanol was injected into the main re nal artery through a balloon occlusion catheter. Complete cessation of renal arterial flow could be demontrated in all patients except two. In 75 % of patients extensive and in 25 % of patients partial tumor necrosis was produced. Technical ease in operati on were noted in most of the cases particularly in cases of large tumors when control of the renal pedicle often is difficult. In all patients except one with inoperable tumors hematuria disappeared and pain decreased or disappeared. Following the procedure, most of the patients developed postembolization syndrome of pain, nausea, vomiting, hypertension and fever which could be controlled with symptomathic therapy. There was one mortality. The result of this study suggests that renal embolization with absolute ethanol may facilitate surgery and be useful for palliative treatment with inoperable renal cell carcinoma.
Collections