Üretra darlıklarında tedavi sonuçlarımızın üroflovmetri ile değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
37 7. ÖZET Çalışmamızda üretral darlıklı hastalarda yaş grupları, etyolojik faktörler, darlık müdahalesi sonrası nüks oranlarının yanısıra, tanı ve tedavide üroflovmetrinin güvenilirliğinin değerlendirilmesi amaçlandı. Büıdokuzyüzseksenyedi-1996 yılları arasında Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı'nda üretra darhğma müdahale edilen 213 hastanın mektup ile çağrılmasından sonra kontrole gelen 53 hasta çalışma grubumuzu oluşturdu. Hastalar, öyküleri alındıktan sonra idrar tetkiki, üroflovmetri ve üretrogram ile değerlendirildi. Üroflovmetrinin dört parametresi kontrolde darlık tespit edilen ve edilmeyen hastaların üretrogram sonuçları ile karşılaştırıldı: (i) maksimum akım hızı (Qmax), 00 Qmax'un işeme zamam(Tıoo)'na oram (Qmax/Tioo), (»0 pik akımın gerçekleştiği zaman (TQ^'in Tıoo'e oranı (TQ^/Tim), (iv) işenen hacmin (Tıoo).(Qmax)'a oranı (iH/TiooxQmax) olan işeme verimliliği (İV). Çağrımıza gelen hastaların tümünün erkek ve üretra darlığının en. sık 41-50 ve 61-70 yaşlan arasında (ortalama 51.4) görüldüğü saptandı. En sık görülen etyolojik faktör travma, şikayet obstrüktif işeme ve üretral darlık bölgesi ise bulböz üretra idi. Hastalara uygulanan en sık tedavinin üretral dilatasyon olduğu ve 53 hastanın 20'sinde yeniden üretral darlık geliştiği tespit edildi Darlık gelişen 20 hastanın 13 'üne yeniden müdahale edildi. Kontrol üretrogramlarda darlık tespit edilen ve edilmeyen hastaların Qmax/Tıoo, TQmax/Tioo, İV ve Qmax ortalamaları karşılaştırıldığında TQmax/Tioo oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu ve Qmax/Tıoo ve Qmax ortalamaları arasında anlamlı fark olmasına rağmen elde edilen değerlerin standart sapmaları yüksek olduğundan bu parametreler için kesin bir yorum yapamadık. Ancak İV'nin oldukça yol gösterici olduğu ve eğer bu değer >0.6 ise ve birlikte irritatif, obstrüktif şikayetler ve enfeksiyon yoksa, üretrografi ve üretroskopi gibi invaziv bir incelemeye gerek olmadan üretral darlık olmayacağını belirttiğini düşünmekteyiz. 38 8. SUMMARY In the present study, the age distribution of patients, etiologic factors, the rate of recurrences after stricture operations and the reliability of uroflowmetry in the diagnosis and treatment of urethral strictures were studied. The study group consisted of fifty three out of 213 patients who were called for follow-up and who were operated between 1987 and 1996 in the Department of Urology, Erciyes University Medical Faculty. The patients were evaluated with past medical history, urinalysis, uroflowmetry and urethrography. The results of urethrography findings were compared among the patients having or not having urethral strictures with the four parameters of uroflowmetry, namely: (i)maximum flow rate (Qmax), (ii) The proportion of Q^a to voiding time(Qmax/Tioo), (iii)The proportion of peak flow time (TQmax) to Tioo (TQmax/Tioo), (iv)The voiding efficiency (VE), which is voided volume(VV) divided by (Tioo).(Qmax). The responding patients were all males having the most frequent age distribution of 41-50 and 61-70 years (mean: 51.4). The most frequent etiologic factor, complaint and region of stricture were trauma, obstructive voiding and bulbous urethra, respectively. The most frequently applied procedure was urethral dilatation; and, 22 patients had recurred urethral stricture. Of these recurred strictures, 13 had revision procedure. When the mean values of Qmax/Tioo, TQmax/Tioo, VE and Qmax were compared between the patients having strictures and not having strictures on the urethrography, TQmax/Tioo rates were not different; and, mean Qmax/Tioo and Qmax values different with statistical significance, however, the difference was not suitable for interpretation due to high standard deviations. Nevertheless, VE was found to be useful to eliminate the invasive tests such as urethrography or urethroscopy, if VE was higher than 0.6 in the absence of obstructive complaints and infection.
Collections