Değişik dakriyosistorinostomi ameliyatlarının fonksiyonel açıdan değerlendirilmesinde nükleer dakriyosintigrafi ile nazolakrimal kanal lavajı, Jones` I-II boya test araştırma metodlarının karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz hastalıkları Anabilim Dalında 1993- 1998 yıllan arasında dakriostenoz sebebi ile 3 farklı ameliyat yöntemi uygulanan 10'u ( %22.2 ) erkek, 35'i ( %77.8 ) kadın toplam 45 hastanın 49 gözü ile şikayeti ve patolojisi olmayan üçü ( %30 ) erkek, yedisi ( %70 ) kadın toplam normal on kişinin 20 gözü üzerinde yapılan çalışmada göz yaşı boşaltım sistemi Schirmer testi, Jones'in boya testleri, nazolakrimal kanal lavajı, Tc 99m ile dakriosintigrafı yapılarak değerlendirildi. Hastalarda %66.6 oranında KBB patolojisi bulunduğunu saptadık. Bu da hastaların ameliyat öncesi mutlaka KBB yönünden değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi gerektiğini göstermektedir. Hastalardan 18' ine Kinosion yöntemi, 11 'ine Kinosian+ silikon tüp ve 20'sine Callahan yöntemi ile ameliyat yapılmıştı. Hastalar ameliyattan Kinosian yöntemi uygulananlarda ortalama 21.8 ± 18.9 ay, Kinosian + silikon tüp uygulananlarda ortalama 21.2 ± 19.6 ay ve Callahan yöntemi uygulananlarda ise ortalama 26.8 ± 15.4 ay sonra çalışma kapsamına alındılar. Schirmer testini Kinosian yönteminde ortalama 17 mm/5dk, Kinosian + silikon tüplü grubunda 20 mm/5dk, Callahan grubunda 16mm/5dk ve kontrol grubunda 24 mm/5dk bulduk. Cinslere göre Schirmer testini erkeklerde 18 mm/5dakika, kadınlarda 20.6 mm /5dakika olarak saptadık ve istatistiksel fark olmamakla birlikte kadınlarda göz yaşının erkeklerden daha fazla olduğunu saptadık. Schirmer testinin Callahan ve 67Kinosian yöntemi uygulanan hastalarda kontrol grubuna göre daha az olduğunu saptadık. Bu bize iki ameliyat yönteminin gözyaşını boşaltmakta daha etkili olduğunu düşündürmektedir. Nazolakrimal kanal lavajında Kinosian yönteminde %72.2, Kinosian + silikon tüp yönteminde %63.6, Callahan yönteminde %85 geçiş olduğunu saptadık. Jones-I testini beşinci dakikada Kinosian yönteminde %50, Kinosian+ silikon tüp yönteminde %45.5, Callahan yönteminde %75 ve kontrol grubunda %75 pozitif bulduk. İstatistiksel olarak önemli olmamakla birlikte Callahan yönteminin göz yaşını boşaltmakta daha etkili olduğu görülmektedir. Jones-II testinde ise Kinosian yönteminde %66.7, Kinosian+ silikon tüp yönteminde %45.5, Callahan yönteminde %80 ve kontrol grubunda %100 geçiş olduğunu saptadık. Bu bize Jones II testinin göz yaşı boşaltım sistemindeki darlıkları ve göz yaşı sisteminin değerlendirilmesinde çok güvenilir bir yöntem olmadığını göstermektedir. Gözyaşı boşaltım sisteminin değerlendirilmesinde Jones-I testinin fizyolojiye daha uygun olduğu görülmektedir. Tc 99m ile yapılan dakriosintigrafı çalışmasında radyoaktif maddenin konjonktival yanlanma süresinin Kinosian yönteminde oturur pozisyonda 196.6 ± 265.4 saniye, yatar pozisyonda 397.8 ± 336.2 saniye, Kinosian + silikon tüp yönteminde oturur pozisyonda 120.0 ± 201.7 saniye, yatar pozisyonda 211.0 ± 304.4 saniye, Callahan yönteminde oturur pozisyonda 138.7 ± 249.7 saniye, yatar pozisyonda 209.3 ± 282.1 saniye ve kontrol grubunda oturur pozisyonda 40.3 ± 38.9 saniye, yatar pozisyonda 101.5 ± 200.3 saniye olarak saptadık. Radyoaktif maddenin göz yaşı kesesinde ilk görülme zamanını Kinosian yönteminde oturur pozisyonda 10.0 ± 0.5 saniye, yatar pozisyonda 12.3 ± 4.2 saniye, Kinosian + silikon tüp yönteminde oturur pozisyonda 10.2 ± 0.6 saniye, yatar pozisyonda 12.0 ± 6.3 saniye, Callahan 68yönteminde oturur pozisyonda 10.0 ± 0.0 saniye, yatar pozisyonda 10.0 ± 0.0 saniye ve kontrol grubunda oturur pozisyonda 10.0 ± 0.0 saniye, yatar pozisyonda 11.0 ± 3.0 saniye olarak bulduk Radyoaktif maddenin nazolakrimal kanalda görülme zamanı Kinosian yönteminde oturur pozisyonda 98.9 ±124.7 saniye, yatar pozisyonda 93.0 ± 39.6 saniye, Kinosian + silikon tüp yönteminde oturur pozisyonda 20.8 ± 7.3 saniye, yatar pozisyonda 50.0 ± 14.1 saniye, Callahan yönteminde oturur pozisyonda 82.0 ± 170.8 saniye, yatar pozisyonda 103.4 ±113.6 saniye ve kontrol grubunda oturur pozisyonda 11.0 ± 3.1 saniye, yatar pozisyonda 44.9 ± 95.8.saniye olarak bulundu. Radyoaktif maddenin burunda görülmesi Kinosian yönteminde oturur pozisyonda 272.6 ± 239.4 saniye, yatar pozisyonda 600 saniye, Kinosian + silikon tüp yönteminde oturur pozisyonda 235.2 ± 280.5 saniye, yatar pozisyonda 348 saniye, Callahan yönteminde oturur pozisyonda 176.9 ± 177.2 saniye, yatar pozisyonda 227.0 ± 203.7 saniye ve kontrol grubunda oturur pozisyonda 178.5 ± 172.8 saniye, yatar pozisyonda 262.5 ± 237.4 saniye olarak bulduk. Bu bulgular bize oturur pozisyonda göz yaşı boşalımının daha iyi olduğunu ve bunun da yer çekimi etkisine bağlı olduğunu düşünmekteyiz. Hastaların sağlam gözlerinde radyoaktif madde geçişinde, oturur pozisyonda %68.3, yatar pozisyonda %46.3 geçiş olduğunu saptadık. Bu bize sağlam gözlerin de tıkanmaya yatkın olduğunu gösterir. Bu nedenle sağlam tarafların da araştırılması ve hastaların yakından takiplerinin yapılması gerektiğini düşünmekteyiz. Çalışmamız sonucunda gözyaşı boşaltım sisteminin değerlendirilmesinde olanak var ise mutlaka dakriosintigrafi yapılmasının yararlı olacağını düşünmekteyiz. 69 SUMMARY This study was performed on 49 eyes of 45 patients who underwent surgery for dacriostenosis. Among these patients, 10 (22.2%) were males and 35 (77.8%) females. Three different surgical techniques were used. The control group consisted of 20 eyes of 1 0 healthy individuals without any complaints or pathology; among these, 3 (30%) were males and 7 (70%) females. Lacrimal drainage tests which included Schirmer test, Jone's dye test, nasolacrimal duct irrigation and dacryoscintigraphy with Tc ` m were performed and the patients were assessed in the Ophthalmology department of the Erciyes University Medical Faculty between 1993 and 1998. We observed that 66.6% of the patients had ENT pathologies; therefore it is essential that these patients must be preoperatively evaluated for ENT pathologies and treated. Of the patients, 1 8 were operated on with the Kinosian technique, 1 1 with Kinosian technique with silicon tube insertion, and 20 with the Callahan technique. The patients who were treated with Kinosian technique were included in the study after an average postoperative period of 21.8 ± 18.9 months, those treated with Kinosian technique with silicon tube insertion after 21.2 ± 19.6 months and those treated with Callahan technique, after 26.8 ± 15.4 months. Schirmer test results were found to be 17 mm/5 min in the Kinosian technique group, 20 mm/5 min in the Kinosian technique with silicon tube insertion group, 16 mm/5 min in the Callahan group and 24 mm/5 min in the control group. The sex distribution was 18 mm/5 min for men and 20.6 mm/5 min for women. We observed 70that women produced more tear than men did, although the difference was not statistically significant. Schirmer test values were lower in patients treated with Callahan and Kinosian techniques than those in patients in the control group; this suggests that the latter two surgical techniques were more effective. The incidence of patent nasolacrimal ducts after irrigation was 72.2% in the Kinosian technique, 63.6% in the Kinosian technique with silicon tube insertion and 85% in the Callahan method. The incidence of positive Jones-I test in the fifth minute was 50% in the Kinosian technique, 45.5% in the Kinosian technique with silicon tube insertion, 75% in Callahan technique and 75% in the control group. This shows that the Callahan technique was more effective in draining the lacrimal sac however, this was statistically insignificant. As for Jones - II test, we observed that the drainage was 66.7% in the Kinosian technique, 45.5% in the Kinosian technique with silicon tube insertion, 80% in the Callahan method and 100% in the control group, suggesting that Jones-II test is not very reliable in assessing the constrictions in the lacrimal drainage system. It can be seen that Jones-I test is more physiological in assessing the lacrimal drainage system. Dacrioscintigraphic study with Tc99m revealed that the conjunctival half lives of the radioactive substance were 196.6 ± 265.4 sees in sitting position and 397.8 ± 336.2 sees in lying position in the Kinosian technique. On the other hand, the half lives of the radioactive substance in sitting and lying positions respectively were 120.0 ± 201.7 sees and 211.0 ± 304.4 sees in the Kinosian technique with silicone tube insertion; 138.7 ± 249.7 sees and 209.3 ± 282.1 sees in the Callahan technique, and 40.3 ± 38.9 sees and 101.5 ± 200.3 sees in the control group. The time of the first appearance of the 71radioactive substance in the lacrimal sac in sitting and lying positions respectively were 10.1 ± 0.5 sees and 12.3 ± 4.2 sees in the Kinosian technique, 10.2 ± 0.6 and 12.0 ± 6.3 sees in the Kinosian technique with silicon tube insertion, 10.0 ± 0.0 sees and 10.0 ± 0.0 sees in the Callahan technique, and 10.0 ± O.Osecs and 1 1.0 ± 3.0 sees in the control group. The time of the first appearance of the radioactive substance in the lacrimal duct in sitting and lying positions respectively were 98 ± 124.7 sees and 93.0 ± 39.6 in the Kinosian technique, 20.8 ± 7.3 sees and 50.0 ± 14.1 sees in the Kinosian technique with silicon tube insertion, 82.0 ± 170.8 sees and 103.4 ± 113.6 sees in the Callahan technique and 1 1.0 ± 3.1 sees and 44.9 ± 95.8 sees in the control group. The appearance of the radioactive substance in the nose was at 272.6 ± 239.4 sees in sitting positions in the Kinosian technique, 235.2 ± 280.5 sees and 348 sees in sitting and lying positions respectively in the Kinosian technique with silicon tube insertion, 176.9 ± 177.2 sees and 227.0 ± 203.7 sees in the Calllahan technique, 178.5 ± 172.8 sees and 262.5 ± 237.4 sees in the control group. In the light of these findings, we hypothesize that lacrimal drainage is more effective in the sitting position than in the lying position, which can be attributed to gravity. We found that the passage of radioactive substance in the healthy eyes of the patients was 68.3% and 46.3% in sitting and lying positions respectively, suggesting that healthy eyes are also prone to obstruction and therefore must be investigated and followed-up closely. Finally, we conclude that scintigraphic evaluation of the lacrimal drainage system is necessary where available. 72
Collections