Tip 2 diabetes mellituslu hastalarda polikistik over sendromu sıklığı ve over fonksiyonları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Polikistik Over Sendromu (PKOS) kronik anovulasyon, hirsutizm, amenore ve hiperandrojenizm ile karakterizedir değişken tabiatlı yaygın bir hastalıktır. Premenopozal kadınların en sık rastlanılan endokrin bozukluklarındandır. Doğurganlık yaşındaki kadınlarda yapılan birçok çalışmada prevalansı % 5-15 olarak bildirilmektedir. PKOS'nda altta yatan mekanizma tam olarak anlaşılmamış olmasına rağmen PKOS'nda yüksek oranda insülin direnci ve hiperinsülineminin olduğu anlaşılmıştır. Tip 2 Diabetes Mellitus (Tip 2 DM) hipergliseminin en sık nedenidir ve insülin direnci ile buna sekonder gelişen hiperinsülinemi ile karakterizedir. Hastaların çoğu obezdir ve obezite insülin direncinin oluşmasına katkıda bulunur. Birçok çalışmada PKOS hikayesi olan kadınlarda tip 2 DM prevalansı normal populasyona göre daha yüksek bulunmuştur. Literatürde tip 2 DM'lu hastalarda PKOS prevalansı ile ilgili geniş kapsamlı bir çalışma bulunmamaktadır. Son 20 yıldır PKOS-hiperinsülinemi ilişkisini tanımladıktan sonra PKOS'nda insülin direnci ve hiperinsülinemi ilişkisi ile ilgili çok sayıda çalışma yapılmış ve PKOS'nda yüksek orada tip 2 DM gelişme riski olduğu anlaşılmıştır. PKOS-hiperinsülinemi patogenezi tam olarakaydınlatılamamasına rağmen hiperinsülineminin ovaryan androjen sentezini artırdığı SHBG üretimini azaltarak androj enlerin serbest fraksiyonunun artışına neden olduğu gösterilmiştir. Eğer hiperinsülinemi PKOS patogenezinde önemli rol oynuyorsa tip 2 DM'lu hastalarda PKO ve PKOS prevalansının normal popülasyondan daha yüksek olabileceği tahmin edilebilir. Bu çalışmada 92 tip 2 DM'lu hastada PKO ve PKOS prevalansı ve bu hastalardaki hormonal değişiklikler prospektif bir şekilde incelenmiştir. Hasta grubu ile benzer yaş ve vücut kitle indeksine sahip 22 sağlıklı kadın kontrol grubu olarak çalışmaya alındı. Tip 2 DM'lu hastalarda PKOS sıklığının normal populasyonda bildirilenden fazla olmadığı anlaşılmıştır. Çalışmamızda normal ovaryan görünümlü hastalarla överde polikistik değişikler olan hastalar (PKO ve PKOS) arasında buserelin stimülasyon testine hormon cevapları bakımından anlamlı bir fark yoktu. Hastaların PKOS olup olmadığına bakılmaksızın sadece ovaryan görünümleri dikkate alınırsa diyabetik hastaların % 38.0'i (35) polikistik ovaryan görünüme sahipti. Bu oran normal popülasyondan (% 20-22) fazladır. Bu bulgular hiperinsülineminin PKOS gelişimine katkıda bulunmakla birlikte tek neden olmadığını düşündürmektedir. Çalışmamızda tip 2 DM'lu hastalarda LH düzeyi sağlıklı kontrol grubuna oranla düşüktü. Bu bulgunun muhtemel nedeni insülin direnci sonucu gelişen hiperinsülineminin başlangıçta LH salınımını uyarması, fakat zamanla bu sürekli uyan sonucunda GnRH puls jeneratörünün bozulması olabilir. İnsülin hipofizer LH salınımından bağımsız olarak ovaryan steroid sentezini uyararak hiperandrojenemi ve ovaryan kist oluşumuna katkıda bulunmaktadır. Ancak insülin düzeyi ve insülin direncini azaltıcı tedavilerin (metformin) ovaryan ve adrenal sitokrom P-450cl7ct enzim aktiviteleri üzerine etkilerinin tartışmalı olması bu etkinin ancak kısmen geçerli olduğunu göstermektedir. PKOS gelişimine sadece hiperinsülinemi ve insülin direncinin yetmediği, muhtemelen intra ovaryan anormalliklerin de birlikte olması gerektiği anlaşılmaktadır. Sonuç olarak tip 2 DM PKOS bakımından artmış riske sahip değildir. SUMMARY Polycystic ovary syndrome (PCOS) which is characterized by menstrual abnormalities, hirsutism and hyperandrogenemia is a common and heterogeneous disorder. It is the most common endocrine disorder of women and it affects 5-10 % of women of reproductive age. Although the mechanisms underlying PCOS are not well understood, insulin resistance and hyperinsulinemia have been recognized in a large number of PCOS subjects. It has been suggested that insulin resistance and hyperinsulinemia play an important role in the pathogenesis of this syndrome. Type 2 diabetes mellitus (DM) is the most common form of hyperglycemic state which is characterized by insulin resistance and compensatory hyperinsulinemia, particularly in obese subjects. Although the obesity is an important contributing factor, insulin resistance and hyperinsulinemia are not solely related to obesity and women with PCOS are candidate for type 2 DM. Although a number of studies have been performed regarding the treatment of insulin resistance in women with PCOS, there are noenough data about the prevalence of PCOS and PCO (polycystic ovarian changes ) in women with type 2 DM. During the last two decades, the relationship between the insulin resistance and PCOS has been extensively investigated. It has been suggesed that insulin acts on the ovaries as a gonodotrophin and also by decreasing the SHBG contcentration, it contributes to hiperandrogenism in women with PCOS. On the other hand, if hyperinsulinemia has a key role in the pathogenesis of PCOS, it would be expected that PCOS is more common in type 2 women. In this prospective study, our aim was to investigate the prevalence of PCOS and PCO among women with premenopausal type 2 DM. For this reason, we have evaluated 92 consecutive premenopausal women with type 2 DM. The results of this study showed that the prevalence of PCOS was not different in women with type 2 DM than in general population. Women with type 2 DM and control subjects did not differ in mean age and BMI. Our results also showed that there was no significant difference between the women with polycystic ovarian appering (PCO-PCOS) and the women with normal appearing ovaries in terms of serum androgen and gonadotrophin levels to buserelin testing. The prevalance of PCO in women with type 2 DM (38 %) was higher than that reported in normal women (20-22 %). It has been clearly established that the polycystic ovarian changes do not always indicate the presence of PCOS. Therefore we can speculate that hyperinsulinemia may have permissive role for the polycystic ovarian changes, since it is well known that the ovary remain sensitive to the actions of insulin or IGF-1. In our study we found that LH levels were lover in women with type 2 DM patients than healthy control group. Desensitisation of GnRH pulse generator by continuous LH stimulation may be the cause of this finding. Independent from pituitary LH secretion, insulin stimulates ovarian steroid synthesis and help development of hyperandrogenemia and PCO. The prevalence of PCO in women with type 2 DM is remarkably lower than that previouslyreported. Ethnicity may be an important factor in this difference. However, in our study, we have also examined the ovarian functions in women with PCO and our results showed that PCO itself has no effect on hormonal and menstrual status in patients with type 2 DM. In conclusion PCO but not PCOS is common finding in women with type 2 DM. DM and PCO itself has no effect on hormonal and menstrual status and women with type 2 DM had no increase risk for PCOS.
Collections