Kardiyopulmoner bypass esnasında sistemik lökosit filtrasyonunun postoperatif erken dönem kalp ve akciğer fonksiyonları üzerine etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
KPB esnasında lökositler aracılığıyla oluşan hasar açık kalp cerrahisi geçiren hastalarda postoperatif dönemde bazı komplikasyonlann oluşumuna yol açarak istenen sonucun elde edilmesine engel olabilmektedir. Bu hasarın azaltılabilmesi için araştırılan yöntemlerden birisi de KPB esnasında lökosit filtrasyonudur. Hayvan çalışmalarında olumlu sonuçlar ortaya koyan yöntemin klinik başarısı hakkında tartışmalar mevcuttur. Bİz bu çalışmamızda KPB sisteminin' arteryel hattı üzerinden uygulanan lökosit filtrasyonunun postoperatif erken dönem kalp ve akciğer fonksiyonları üzerine olan etkisini araştırdık. Hastalar ve Yöntemler: Elektif KABC uygulanacak 30 hasta çalışmaya almarak eşit ? sayıda iki gruba ayrıldı, gruplardan biri standart arteryel hat filtresinin kullanıldığı kontrol grubunu oluştururken diğeri lökosit filtrasyonu uygulanan çalışma grubunu meydana getirdi. Çalışma grubunda standart filtre ile lökosit filtresi (Pali Leukoguard-6) paralel olarak KPB sistemine bağlandı ve reperfüzyon aşamasından itibaren lökosit filtrasyonu uygulandı. Elde edilen veriler uygun istatistiksel yöntem kullanılarak kıyaslandı. Bulgular: Gruplar arasında preoperatif ve intraoperatif veriler açısından faklılık yoktu. Tam kan sayımı, myokardiyal ve renal hasarın biyokimyasal belirleyicileri, sistemik ve koroner sinüs kanında maîondialdehit düzeyi, hemodinamik ölçümler, inotrop ihtiyacı, mekanik ventilasyon süresi, yoğun bakım ünitesinde ve hastanede yatış süreleri arasında anlamlı farklılık bulunamadı. Buna karşın postoperatif 1. saatte intrapulmoner şant ölçümü (%ll,64±2,80'e karşılık %9,17±1,82, p=0,02) ve postoperatif 24. saatte arteryel oksijen basıncı (74,20±8,24 mmHg'ya karşılık 81,80±10,04 mmHg, p=0,04), solunum sayısı (24,27±2,05 solunum/dk'ya karşılık 22,20±3,14 solunum/dk, p=0,02), alveoler-arteryel oksijen farklılığı (138,73±44,87 mmHg'ya karşılık 131,37±28,70 mmHg, p=0,04) ve oksijenizasyon indeksi (353,33±39,23'e karşılık 389,52±47,83, p=0,05) lökosit filtrasyonu grubunda istatistiksel olarak anlamlı düzeyde iyi sonuçlar ortaya koydu. Periferik kanda nötrofil sayılan ile biyokimyasal myokardiyal hasar belirleyicileri arasında doğrusal bir ilişkinin bulunduğu saptandı. Tartışma: Biz bu çalışmada şu sonuçlara ulaştık: elektif KABC uygulanan hastalarda (1) sınırlı düzeyde de olsa KPB 'a bağlı organ hasan gelişmektedir, (2) reperfüzyon aşamasında ve sonrasında arteryel hat üzerinden sistemik lökosit filtrasyonu uygulanması periferik kandaki lökosit sayışım yeterli düzeyde düşürememektedir, (3) lökosit filtrasyonu yeterli myokardiyal ve renal koruma sağlamamaktadır, (4) lökosit filtrasyonu ile akciğer hasan azaltılabilmekte ancak bu etki sınırlı düzeyde, kısa süreli ve geçici vasıfta olup belirgin bir klinik fayda sağlamamaktadır. Bu nedenlerle lökosit filtrasyonunun elektif olgularda rutin kullanımı önerilmemiştir, postoperatif komplikasyon gelişimine aday hastalarda uygulanması daha yararlı sonuçlar ortaya koyabilir. The damage occured during cardiopulmonary bypass by activated leukocytes is a common problem in open heart surgery and may cause some postoperative morbidity. Several techniques have been investigated to limit this damaging effects of leukocytes. One of these is leukocyte filtration during CPB either systemically through the arterial or venous line of the bypass circuit or through the cardioplegic solution. We studied the effects of systemic arterial line filtration during reperfusion period, on early postoperative heart and lung functions. Material and Methods: 30 patients scheduled for an elective coronary artery bypass grafting were registered for study and divided equally into two groups as control and systemic. leukocyte filtration through the arterial line of the CPB circuit. Conventional arterial line filter was used in the control group while in the leukocyte filtration group, a commercially available leukocyte filter (Pall Leukoguard-6) and a conventional arterial line filter were paralelly incorporated into the CPB circuit, and the blood passed through the arterial line was filtered during reperfusion phase and the rest of CPB duration. Results: All preoperative and intraoperative data obtained from cases revealed any differences between groups. Complet blood count, biochemical markers of myocardial and renal damage, malondialdehyde levels in systemic blood and coronary sinus effluent, hemodynamic measurements, inotropic support requirement, duration of mechanic ventilation, and length of intensive care unit and hospital stay also have no statistically different results. But intrapulmonary shunt calculations in postoperative l'st hour (11,64±2,80% vs 9,17±1,82%, p=0,02), and arterial oxygen pressure (74,20±8,24 mmHg vs 81,80±10,04 mmHg, p=0,04), respiratory rate (24,27±2,05 breath/min vs 22,20±3,14 breath/min, p=0,02), alveolar-arterial oxygen differences (138,73±44,87 mmHg vs 131,37±28,70 mmHg, p=0,04) and oxygenization index (353,33±39,23 vs 389,52±47,83, p=0,05) measurements in postoperative 24'th hour were revealed statistically good results in the leukocyte filtration group. There were a linear correlation between neutrophil counts and myocardial damage markers in peripheric blood samples. Conclusions: We concluded that, in the elective CABG patients, (1) some degree of organ damage occurs during CPB process; (2) leukocyte filtration through arterial line during reperfusion period does not reduce enoughly the WBC count in peripheric blood, (3) and does not provide enough myocardial and renal protection; (4) filtration performed in this fashion may reduce lung damage but this effect is in temporary nature and does not lasting beyond 24 hours of operation, and does not provide an evident clinical benefit. Therefore we do not suggest the routine use of such filters in elective cardiac surgery cases.
Collections