Ventriküloperitoneal şant sonrası gelişen şant enfeksiyonları ve şant tıkanmalarında intraoperatif uygulamaların karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET VENTRIKULOPERITONEAL ŞANT SONRASI GELİŞEN ŞANT ENFEKSİYONLARI VE ŞANT TIKANMALARINDA İNTRAOPERATİF UYGULAMALARIN KARŞILAŞTIRILMASI Hidrosefali tedavisinde uygulanan ventriküloperitoneal şanta bağlı olarak gelişen komplikasyonlar içerisinde şant enfeksiyonlan ve şant tıkanmalan hala yüksek oranda görülmektedir. Bu çalışmada hidrosefali tedavisi için VPŞ takılan çocukluk yaş dönemindeki 279 olgunun intraoperatif değişkenlerini karşılaştırarak, bu yöntemlerin şant enfeksiyonları ve şant tıkanmalarmdaki etkilerini ortaya koymayı amaçladık. Hidrosefali tanısıyla VPŞ takılan 279 olguda şant enfeksiyonlarını incelemek amacıyla; Ocak 1990 - Aralık 1998 dönemindeki (grup A) 120 olgu retrospektif olarak, Ocak 1999 - Mayıs 2003 dönemindeki (grup B) 159 olgu prospektif olarak çalışmaya alındı. Grup B'de grup A' dan farklı olarak intraoperatif dönemde şant sistemleri vancomycinli solüsyonda bekletildi, şant sistemleri silikon kaplanmış cerrahi aletlerle ve çift eldiven giyilerek tutuldu. vııOcak 1990-Mayıs 2003 tarihleri arasında VPŞ uygulanan 279 olgunun ventriküler kateter giriş yerleri incelendi. Frontal bölgeden ventriküler kateter yerleştirilen (grup C) 165 olgu ile parietal bölgeden ventriküler kateter yerleştirilen (grup D) 1 14 olgu şant tıkanmaları yönünden karşılaştırıldı. İstatiksel yöntem olarak chi-square yöntemi kullanıldı. Postoperatif bir yıllık takip sonunda şant enfeksiyonu, grup A'daki 120 olgunun 22'sinde (%18.33) görülürken, grup B'deki 159 olgunun 17'sinde (%10.69) görüldü. Her iki grupta da postoperatif ilk 2 ayda şant enfeksiyonu görülme oranlan yüksek olup, stafüokok grubu mikroorganizmalar enfeksiyon etkeni olarak ilk sırayı aldılar. Şant tıkanmalarında ventriküler kateterin frontal veya parietal yerleştirilmesi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmemesine karşın, sayısal olarak frontal bölgeden yapılan uygulamaların sonuçlan daha iyi bulundu.. Ortahat kapanma defekti nedeniyle şant takılan olgularda şant enfeksiyonu ve şant tıkanması, diğer etyolojik nedenlerle şant takılan olgulardakine oranla daha yüksek oranlarda bulundu. Sonuç olarak; çocukluk yaş grubundaki hidrosefali tedavisindeki ventriküloperitoneal şant uygulamalarında intraoperatif dönemde şant sisteminin antibiyotikli solüsyonda bekletilmesi, şant ile temas edileceği zaman çift eldiven giyilmesi ve şant sistemlerinin silikonla kaplanmış cerrahi aletlerle tutulması ile şant enfeksiyonu oranının azaltılabileceği, ventriküler kateterin giriş yeri olarak frontal bölgenin tercih edilmesinin şant tıkanması riskini azaltabileceği, aynca hidrosefali oluşturan etyolojik nedenlerin ve olguların şant takılma yaşlarının önemli faktörler olduğu, gelişebilecek şant komplikasyonlannm erken tanısında postoperatif ilk 2 aylık dönemde olguların yakın l^plerinin yapılması gerektiği kanaatindeyiz. vm SUMMARY THE COMPARISION OF INTRAOPERATIVE APPLICATIONS IN THE SHUNT INFECTIONS AND OCCLUSIONS DEVELOPED FOLLOWING VENTRICULOPERITONEAL SHUNT Of the developing complications which depend on the ventriculoperitoneal shunt applied for hydrocephalus therapy, the shunt infections and occlusions are stil observed in high rates. In this study we aimed to determine the effects of VPS on the shunt infections and occlusions by comparing the intraoperative variables of 279 cases in childhood age period, having VPS for hydrocephalus treatment. Of 279 cases applied VPS due to hydrocephalus diagnose, 120 cases occured in the period between January 1990 and December 1998 (group A) taken into the study retrospectively. As opposed to these, 159 cases occured in the period between January 1999 and May 2003 (group B) taken into the study prospectively. Unlike group A, the shunt systems soaked in the solution with vancomycine in group B. The shunt systems hold bysilicone-covered surgical instruments and handled with wearing double gloves on. Then the entrance of the ventricular catheter was examined in 279 cases applied VPS between January 1990 and May 2003. 165 cases involving ventricular applications placed in frontal region and 144 cases involving ventricular applications placed in parietal region were compared with each other as to shunt occlusions. IXChi-square was used as a statistical method. At the end of the postoperative 1 year follow-up period, the shunt infection was observed in 22 (18.33%) of 120 cases in group A. This rate was 17 (10.69%) of 159 cases in group B. In the first 2 months, the incidence rate of postoperative shunt infectionns is high in both 2 groups. The microorganisms belonging to staphylococcus group was encountered first as on infection agent. Statistically there is no meaningful difference inapplication frontal or parietal placing of ventricular catheter. The shunt infection and occlusion in the cases of shunt applied due to spinal dysraphism were found higher in comparison with the cases of shunt application due to the other etiologic reasons. As a result we believe that VPS infections were able to decrease in the VPS applications at the age of childhood for hydrocephalus therapy by the means of immersing the shunt device into the solution with vancomycin and putting double surgical gloves on hands when the need of thouching the shunt and handling the device with silicon-covered surgical enstruments. On the other hand, the risk of the shunt occlusion can also be diminished with approaching into the ventricule frontally. Aport from this, the etiologic factors caused to hydrocephalus and the age of shunt application are critical factors to prevent the shunt infections and occlusions. We also believe that close follow-ups should be performed to diagnose the shunt complications which may be occured early in the first postoperative 2 month period.
Collections