Beylerbeyi Sarayı perdelik kumaşların desen ve motif özellikleri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Perde tarih sahnesine ilk kez kapı perdesi olarak çıkmıştır. Bugün bile perde konusunda sahip olduğumuz kavramların çoğu, pencereden değil kapıdan kaynaklanmaktadır. Bu şaşırtıcı gelse de çadırda dahil olmak üzere bütün ilk konut biçimlerinde, içeriyle, dışarının bağlantısı uzun zaman yalnızca kapı boşluğu aracılığıyla kurulmuştur. Bu aşılıp pencereye gelinceye ve pencere kapıda önem kazanıncaya kadar aradan yüzyıllar geçmiştir. Atalarımızda yerleşik düzene geçmeden önce çadır geleneğinde kapı ile pencereyi aynı işlevde birleştirmişler, malzeme olarak da; keçe, deri, halı, kilim ve çeşitli işlemeli kumaşlar kullanmışlardır. Antik Mısır'da perde kullanımı ile karşılaşıyoruz. Üzeri baskı resimli keten kumaşlar Antik Yunan ve Roma' da tapmak iç mekanlarında dekoratif perde olarak kullanılmıştır. Yüzyıllardır perde örneklerini çeşitli sanat eserlerinde görmekteyiz. Özellikle eski Yunan ve Hristiyan, dönemine ait mozaiklerde perdeler 2 kemer arasında resmedilmiştir. Perdenin tarihsel serüveni ortaçağdan itibaren, 19. yüzyıla kadar geçen dönemler içerisinde; model, desen, renk, malzeme ve stil açısından çeşitli evreler geçirmiştir. Fonksiyonel olarak kullanımının yanısıra, dekoratif olarakta kullanılmıştır. Dekorasyonda iç mekanın bütünlüğünü ve kompozisyonunu oluşturan ana malzeme niteliğindedir. Çeşitli dönemlerde de prestij sembolü olarak gösterilmiştir. Sanatsal zihniyet ile zevkin meydana getirdiği perdeler ve kapı tülleri 18. yüzyılın sonunda çok önemli bir yer kazanmıştır. Bu yüzyılda dekorasyonun ana malzemesi olan dokuma gündemde olduğu için pek çok sanatsal faaliyet gösteren mesleklerden (marangozluk, heykeltraşlık, ressamlık gibi) daha fazla ön plana geçmiştir. TVDokuma alanında özellikle geçmişi çok eski tarihlere dayanan ipekçilik ve ipek kumaş üretimi, kumaş dokuma sanatında önemli bir rol üstlenmiştir. Osmanlı imparatorluğunda son derece renkli, desen ve kompozisyon açısından oldukça zengin, kumaşlar üretilmiştir. 18. yüzyılın sonlarına gelindiğinde ise batı tesirlerinin etkisi fazlasıyla kendini göstermiş olup, taklit üretiminin yanı sıra, Avrupa kumaşlarıda iç piyasayı ele geçirmiş ve kumaş sanatı da gerilemeye başlamıştır. 19. yüzyılda ise kumaş sanatının çökmeye devam ettiği dönemde, İzmit sahillerinde Hereke'de, ipekli kumaşlar üretmek üzere 1843 yılında Hereke Dokuma Fabrikası kurulmuştur. Fabrika padişah Abdülmecid döneminde, Ohannes ve Boğas Dadyan kardeşler tarafından 50 pamuklu ve 25 ipekli canfes tezgahlarından oluşturularak kurulur. 1843 yılında pamuklu ve ipekli üretiminde, Dadyan kardeşler tarafından kar amacıyla kurulan fabrika daha sonraları saraya ait canfeslerle, sarayın döşenmesi için gerekli olan ipekli perdelik ve döşemelikleri üretmeye başlar. Hereke fabrikası bu dönemden başlayarak özellikle olağanüstü nitelikteki ipekli dokumaları Dolmabahçe, Beylerbeyi, Çırağan ve Yıldız Sarayları için üretir. 1890'h yıllar Hereke'nin bir anlamda altın yıllandır. Dönemin en ileri teknik, tezgah ve tasarımları bir araya getirilerek kaliteli üretim oluşturulmuş ve pek çok uluslararası sergilere katılarak basanlara imza atılmıştır. Günümüzde üretimini, Milli Saraylar Daire Başkanlığına bağlı olarak sürdüren Hereke Fabrikası, tüm saray ve köşklerin perdelik ve döşemelik ihtiyaçlarım Osmanlı tezgahlarında dokumaya devam etmektedir. Tarih içerisinde çok büyük önem ve değeri olan saraylarımızdan; Beylerbeyi Sarayı, adeta bir tekstil müzesidir. İç mekanda kullanılan perdeler ve döşemelik kumaşlar uyum içerisinde oluşturulmuş olup desenlerde batı ve doğu etkilerim yansıtan formlar kullanılmıştır. Perdelik ve döşemelik kumaşların büyük çoğunluğu Hereke vFabrikasında dokunmuş ve halen ihtiyaç olan veya yenilenmesi gereken kumaşlar üretilmeye devam edilmektedir. Günümüzde Osmanlı tezgahlarında el ile üretim yapıldığı tarihimiz içinde son derece önemli bir noktada olan ve tüm saray ve köşklerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan Hereke Fabrikası, hak ettiği konumda ve sağlıklı durumda olmadığı bir gerçektir. Kesinlikle bir an önce gerekli merciler tarafından destek ve ilgi sağlanması şarttır. Ayrıca Beylerbeyi Sarayındaki tekstilleri özellikle perdelerin, direkt maruz kaldığı olumsuz faktörler karşısında, sağlıklı tekstil konservasyonu işlemlerinin gerçek anlamda yapılamadığı da görülmektedir. VT SUMMARY Curtain was first seen as the door curtain in history. Today, most of the concepts we possess about curtains belong to the doors, not to the windows. It is surprising that in all kinds of residence, including the tents, the connection between the outside and inside was propided only through the doorways. It took a long time to reach the windows and for the windows to gain importance. Our ancestors had mixed the door and window under the same activity. They used felt, leather, carpet, rug and different kinds of cloth as the material. We see curtains in ancient Egypt. Printed linen curtains were used in ancient Greece and Rome in the temples as decorative items. We have seen the kinds of curtains in different works of art for ages. Especially, in the mosaics which belongs to the ancient Greece and Christianity, curtains were drawn between two arches. Curtains have developed in models, colours, materials, styles and designs since the middle ages. It has been used as a decorative item as well as a functional item. It is the main substance which completes the unity and composition. It was used as a symbol of prestige in some periods. The curtains and door tulles which were designed with the understanding of art and taste, were very important in the end of 18. century. Weaving was very important in those days. So it gained more importance then the other activities such as sculptures, painters or carpentry. To weave linen clothes which has its roots in old times is the most necessary one in weaving clothes. Colourful, good-arranged (in design and composition) clothes were produced in Ottoman Empire. VTTAt the end of 18. century, with the effect of western copying began and European clothes gained importance in the market, therefore the industry of clothes began to decline in the 19. century, the period in which the textile lost its influence, in İzmit, Hereke a weaving (textile) factory was settled in order to produce silk clothes in 1843. The factory was formed in the period of Sultan Abdülmecid, by Ohannes and Boğas Dadyan brothers. They owned 50 linen and 25 silk taffeta counters. Dadyan brothers farmed this factory for profit, but after a little time it started to produce clothes for the palace. Hereke factory began to produce wonderful silk clothes for Dolmabahçe, Beylerbeyi, Çırağan and Yıldız Palaces. 1890 was a wonderful year for Hereke. The developed counters and designs were used, they produced qualified clothes and they did so many international exhibitions. Today, Hereke continues to activate dependent to the National Palace Department Prinable. It continues to produce all of the palaces and villas curtains with the Ottoman Counters-Beylerbeyi Palace, which has a great importance in the history, is like a textile museum. The curtains an upholstery clothes used in the inside parts were in good harmony. The designs reflected the influence of west and east. Most of the curtains and upholstery have been produced in Hereke factory and it still continues to produce clothes which are needed or which needs to be renewed. Hereke factory which produced cloth with the counters by hand, which afforded the needs of palaces and villas is not in good condition in deed. It is necessary to take care of it with the help of related institutions. More over, textiles in Beylerbeyi, Palace are in bad condition directly. This shows that a correct textile conservation hasn't been done yet. VTTT
Collections