Heykel ve çevre ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Orijini Antik Yunan agoralarına dayanan daha sonra Roma kent yapısı içerisinde işlevini yalnızca ticaret ve günlük ilişki odağa olmaktan çıkararak devlet gücünün göstergesi, idari ve siyasi karar alma merkezi olan kent alanları batı uygarlığının her tarihsel döneminde kamusal yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak varlığını sürdürmüştür. Dönemlerin değişen ekonomik, sosyal ve kültürel yapısına bağlı olarak, değişen gelişen kentsel doku içerisinde bu değişimleri yapısında bir ayna gibi yansıtarak var olan kamu alanları, bir kentteki toplu yaşama özgü hareketliliğin gözlemlendiği mekanlardır. Kentsel alanlar kentlilerin karşılaşmalar ve karşılaşmalardan birlikte üretimler yarattıkları, kentin ortak kamusal belleğinin oluştuğu hareket merkezleridir. Kentsel mekanda yapılan düzenlemelerde o mekanı paylaşan insanların alışkanlıkları, kültürel yapısı, profili önemli bir etmendir ve bu etmenler ortak yaşama alanlarının işlevlerini, toplu kent yaşamının kurallarını belirler. Kentsel mekan, kent dokusu içerisinde bir dekor değil yaşayan bir organizma olarak sosyal iletişim ve özgürlük duygularının geliştiği etkinlik olanaklarının sürekliliğim sağlayan bir yapı olmak durumundadır. Bir kentteki kamu alanlarının toplu yaşam açısından canlılıkları, yaşanılabilirlikleri organik birleştirici bir etmen görevi görür. Kentlerin ekonomik ve sosyal değişim süreci günümüzün post endüstriyel toplum yapışma gelindiğinde, insan ilişkilerini parçalamış, yaşama alanlarını ve günlük iletişim merkezlerini ortadan kaldırmıştır. Tarih boyunca yaşanan IVve dünyanın yan gelişmiş ülkelerinde hala büyük bir hızla süren göç olgusu (göçenlerin geleneksel bağlarla davranma alışkanlığından vazgeçmemeleri nedeniyle) kentlerin özgürlük ve özerkleşme üzerinde oluşan yaşam kültürünü büyük ölçüde değiştirilmiştir. İçinde yaşadığımız toplum yapısı ancak yeniden kamusal mekanların geri kazanılabilmesi ve kentin paylaşılan etkinlikleri için kamusal damarlar oluşturabilmesi ile uyum içerisine çekilebilir ve demokratik bir yaşam anlayışını ve karşılıklı hoşgörüyü mümkün kılabilir. Kentsel planlama ile başarılabilmesi artık mümkün görülmeyen bu durum kentsel alanda yer alacak heykeller ile daha süratle sağlanabilir. Heykeltıraşların, sanat eleştirmenlerinin ve kent plancılarının 1960'lı yıllardan itibaren ortak öneriler geliştirdikleri sorun en son olarak 1986'da Paris'te `Sanat ve Şehir` konulu bir seminerde tartışılarak; heykel, kentsel alanı değiştiren yapısına müdahale eden bir işlev kazanmalıdır sonucuna ulaşılmıştır. Bu araştırmada varılan sonuç kentsel alan heykelinin, kentte güzel bir obje olarak yer almasının yerine, planlı, alanla birleşen onu değiştiren ve onunla anlam düzleminde ilişkiye girip mekanın belleğiyle hesaplaşan, bellek oluşturan bir açık plastik düzenleme yaratması gerektiği düşüncesidir. Açık alan heykeli izleyiciyi içine katmalı, sanat yapıtı içerisinden yeni okumalara izin vermelidir. Yapıt oturduğu mekanın bilgi yükünü paylaşarak, izlendiğinde değil entelektüel olarak üretildiğinde anlam kazanabilmelidir. Heykel kent mekanında yer aldığında ortak bir belleği oluşturur ve geleceğe taşır ve bu konumuyla sosyal yaşam içinde işaretler oluşturur ve her yeni kuşak için yeni okumalar yaratır. VBu araştırma kapsamında çağdaş sanatın tanımladığı anlam çerçevesi, mekanın belleğinin sanat yapıtına katılması temel düşüncesi, kentsel alanda kalıcı olan yapıtlar üzerinde tartışmaya açılmış çevresiyle kurduğu ilişkide sosyal olan ve izleyici ile entelektüel üretme sürecine giren kentsel alan uygulamaları incelenmiştir. Bakış açımızı gerçekçi kılabilmek üzere, 70'li yıllardan günümüze batı kentlerinde yapılan uygulamalardan örnekler seçilmiş ve bu örnekler özelinde kentsel mekanda yapıt, bağlam, izleyici ilişkisi irdelenerek kamusal mekanın geri kazanılmasında açık alan uygulamacılarının ürünlerinin önemi vurgulanmıştır. VI SUMMARY The public space, which got its origin from the Antique Greek Agoras and later on, in the Roman urban structure which changed its function - of only being the focal point of trade and daily communications - into an indication of power of the state and center of administrative ant political decision taking arena, has existed at all historic periods of western civilization. Public spaces, which exist by reflecting the change economic social and cultural structure within the developing urban texture, are places where attraction in relation to urban common living is observed. Public spaces are centers of movement where the common public consciousness is raised when the town dwellers come across one another. Concerning the arrangements made at the public space; the habits, cultural structure and profile of the people sharing that space is an important factor. And these factors define the rules of collective urban living and the functions of common living spaces. Public space has to be a structure that ensures the continuity of activity facilities where social communication and feelings of freedom develop as a living organism rather than a decoration within the urban texture. The vitality and habitability of public spaces in the city have the role of organic unification from the view point of collective life. Upon today's post industrial society structure, cities economic and social process of change has distrusted human relations, and destroyed dwelling sites and daily communication centers. The fact of immigration which has occurred VIIall along history and is still going on at a high rate in underdeveloped countries has changed the culture of life - based on freedom and independence - of the city to a great extend (as the immigration do not allow one to give up the habit of traditional values). The structure of the society we live in can only be harmonized by regaining public spaces and by forming public networks for the common activities of the town, thus enable a democratic understanding of life and mutual tolerance. This situation, which apparently can not be corrected through urban planning any more, can be done quicker by having sculptures put in public spaces. The problem to which common suggestions have been brought by sculptors, art critics and urban planners since I960' s has been latterly discussed in 1986 at the seminar on `Art and City` in Paris. Sculpture must gain a function which interferes with the structure that changes the public space. The conclusion attained from this research is that, the public space sculpture, instead of being placed in the city as a beautiful object, should instead be the- idea of having to create on open plastic exposition which is planner, compounds with the area, changes it and which interacts with it in the sense of meaning and dealing with the background of the site and creating `the background` of the site. The open area sculpture must enwrap the observer and allow new interpretations from within the sculpture. The art work, by shoring the knowledge possession of the site it's placed at, should gain meaning when it is produced with intelligence rather than when it's observed, sculpture forms, and carries into future, a common VIIIconscience when it tabes place in the public space and leaves a trace within social life and creates new interpretations for each coming generation. Within the scope of this research, the frame work of the meaning defined by contemporary art and the basic idea of having the involvement of the history of site into art work has been opened to discussion over art works that are permanent in the public space. Urban area practices, that create social relations with their environment and establish a period of intellectual productivity with the observer, have been examined. Inorder to present a realistic point of view, examples of expositions produced in western cities since 1970' s have been chosen. Distinctively over these examples the work, context, observer relation in the public space has been studied, thus the importance of the products of those practicing in open spaces were emphasized. IX
Collections