16. yüzyıl tezyinatımızda gül (tezhipte-çinide)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET 16. Yüzyıl Tezyinatımızda Gül (Tezhipte - Çinide) Türkler, tarih boyunca tabiatın güzelliklerini, özellikle çiçekleri hayatlarının bir parçası olarak görmüşler ve bunları kendi manevi dünyalarına yakışacak bir sanat haline getirmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğunun her alanda en güçlü ve parlak devrinin oluşturulduğu l6.yy.'da; İmparatorluğun yönetildiği saray aynı zamanda bir kültür ve sanat merkezi olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman döneminde saray içinde teşkilatlandırılan ve saraya bağlı sanatçılardan oluşan `Ehl-i Hiref örgütü, öncelikle sarayın ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüydü. Bütün sanat kolları bu örgüt çevresinde gelişme imkanı bularak, Klasik Türk üslûbunun oluşmasında önemli bir etken olmuştur. Ehl-i Hinef örgütünün en önemli bölüğünü nakkaşlar oluşturmaktaydı. Başta kitap sanatları olmak üzere çini ve kumaş desenlerinde nakkaşhaneden çıkan desenlerin kullanıldığı gözlenmektedir. l6.yy.'da sarayın başnakkaşlığına getirilen Tebrizli usta `Şahkulu` ve onun talebesi olan `Karememi` Kanuni döneminin Üslûp oluşturan önemli şahsiyetleridir. Şahkulu'nun Türk Tezyinatına kazandırdığı sazyolu denilen Üslûp İran menşeyli olup; kıvrık, sivri uçlu, hançer formundaki yapraklar ve hatayi çeşitlemelerinden ibarettir. Şahkulu'nun talebesi olmasına rağmen ondan fazla etkilenmeyen, tamamen Türk olan farklı bir karakterle karşımıza çıkan Karamemi ise `dört çiçek` üslûbu denilen naturalist üslûbu oluşturmuştur. Tezyinatta görülen gül-gül goncası, lâle, sümbül ve karanfil çeşitlemeleri ile Türk Tezyinatına farklı bir zenginlik getirmiştir. vKaramemi, tek tek çiçeklerinde olsun, buketlerinde olsun tabiatı taklit etme endişesi taşımadan gerçekçi olmayı başaran bir sanatkardır. Yaşadığı asrın bir tutku derecesindeki çiçek ve bahçe sevgisini tezhibe yansıtmış, onun ortaya koyduğu tarz, tezhipten çiniye atlayarak 16. yy. 'dan itibaren Osmanlı sanatının ayırıcı vasıflarını belirlemiştir. Gül-gül goncası, lâle, sümbül ve karanfil yanında; zerrin, zambak, nergis, haseki küpesi, hatmi gibi çiçekler, bahar dallan, asma yaprakları ve servi, Karamemi'den itibaren kitap sanatlarımızda ve çinilerimizde edebi bir bahara dönüşmüş, İslam tefekkürüyle adeta özlenen yerin `cennetin` tasviri yapılmıştır. vı SUMMARY ROSE IN XVI. CENTURY ORNAMENTATION (in gilding and tile making) During history, beauties of the nature, especially flowers have been part of Turkish daily life and Turks made up an art best suiting to their moral worlds from these beauties. In the XVI. century during which the Ottoman Empire was the most powerful in every field, the Palace from which the Empire was being ruled has been the center of arts and culture. During the era of Suleiman the Magnificient, the imperial organization called ehl-i hiref which was formed by the artists of the Palace was primarily responsible from meeting the demands of the Palace. All forms of arts have found the possibility of growing around this organization and became an important factor in the formation of a classical Turkish style. The most important division of the organization ehl-i hiref was made up of the artists called nakkaş. It can be seen that the works of this nakışhane has been widely used in making tile and cloth designs besides primarily in book arts. The master from Tabriz, Şahkulu who was the head of the nakışhane in the XVI. century and his student Karamemi were important personalities who had a style of their own during the Suleiman era. The sazyolu style which was acquired to Turkish decorative arts by Şahkulu is originated from Iran and made of curved lancette formed leaves with pointed ends and stylized flowers. The owner of a completely different and Turkish character, Karamemi who was not at all influenced by his master Şahkulu has introduced the naturalist style called fourflowers. He brought a different dimension to Turkish decorative arts with roses, rosebuds, tulips, hyacinths and carnations. Karamemi is an artist who has succeeded to remain a realist by not worrying for copying the nature in his single flowers or bouquets. He has miintroduced into decoration, the passionate love of garden and flower of his age. His style has been transferred into tile making and became the differentiating attribute of the XVI. century Ottoman art. After Karamemi, all these flowers and floral figures have been converted into an eternal spring in the book arts and tiles and almost a description of the 'missed place' in Islamic thought, the heaven has been given. iflll
Collections