1950 sonrası Türk resim sanatında kavram ve biçim ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Bu araştırma tezinin amacı, 1950 sonrası Türk Resim Sanatı'nda gelişen tuval resmi ve alternatif yaklaşım biçimleri içerisinde `kavram` ve `biçim`in konumlanmasıyla ilgili bilgi sunmaktır. Hâlâ süregelen kavramın ya da biçimin öncelikli olması gerektiği yönündeki tartışmaların ve farklı kutuplaşmaların öncesinde Türk Resim Sanatı'na genel bakış ve bugünkü atmosferi hazırlayan elemanları tespit etmek de bu araştırmanın amaçlarındandır. 2. Dünya savaşı sonrasındaki toplumsal değişimler, sanatı da etkile miştir. Savaş dolayısıyla ABD'ye yerleşen Avrupalı sanatçıların endüstri toplumunda ürettikleri sanat, 1945 sonrası avant-garde eğilimlere yönelmiştir; sanattaki Avrupa merkezciliği soyut dışavurumculuk ve pop-art sayesinde ABD lehine yön değiştirmiştir. Türkiye, 2. Dünya savaşına girmediği halde bu durumdan etkilenmiştir. Türkiye'nin sanat ve kültür yaşamında, modern evrensel programlara öncekinden daha yatkın ve açık olan dönem 50'li yıllarda başlar ve günümüze değin sürer. Bu süre içinde sosyo-ekonomik yapıda görülen önemli değişmeler doğal olarak resim sanatını da etkilemiş, farklı eğilimlere yol açmıştır. Malzeme ve teknik kullanımının artmasına paralel olarak, soyutlamacı ve toplumsal gerçekçi yaklaşımlar ile birlikte biçimsel-kavramsal gelişmeler başlamıştır. 1970 sonrası Türk Sanatı ortamına `kavramsal sanat`ın da eklenmesi ile farklı yönelmeler artmış, dinamik bir sürece girilmiştir. Konu seçiminde, konunun halen güncelliğini sürdürmesi belirleyici etkenlerden olmuştur. Araştırma tezi, konuyu bir sanat tarihçisi gözünden çok sanatçı gözüyle, ancak analitik yaklaşımlarla inceleme amacı taşır. Sanatçı, bu noktada sanat tarihçisinin bilimsel inceleme mantığından farklı davranmak durumundadır. Her ne kadar literatür taraması biçiminde yürütülen bu çalışma objektif olma amacı taşısa da kişisel yaklaşımlardan tamamıyla uzaklaşmak mümkün değildir. Çünkü kendi çalışmalarımda izlediğim yol ve kendi bakış açım, algıda seçicilik ve yaşadığım süreçlerle ilgili değerlendirme yapmam sonucunu doğurmuştur. Konu seçimimi belirleyen önemli sebeplerden biri, çalışmalarımda kavramsal ve biçimsel unsurları bir arada kullanma çabalarım ve endişelerimdir. Türk resim sanatı, kayıp bir Ortaçağ ve Rönesans, ardından fotoğraf resimleri ve izlenimcilikle Batı (Avrupa) modelini örnek alır ve Batı geleneği ile IVdevam eder. Konunun 1950 sonrasıyla sınıflandırılmasının sebebi, resim anlayışının, bu dönemden başlayarak Batı'nın boya resmini örnek almaktan uzaklaşmaya başlaması ve akademisyen bakış açılarının dışında yaklaşımların geliştiği yılların başlangıcı olmasıdır. Araştırmanın birinci bölümü ve kuramsal çerçevesi öncelikle `kavram` ve `biçim`in tanımı ve Dünya Resim Sanatı'nda kullanımının açılımıyla başlar. Kavram, nesnel gerçekliğin insan zihninde yansıma biçimidir. Kavramsal sanat ise görsel ya da dokunsal olmaktan çok, zihinsel bir imge yaratmayı amaçlayan sanat anlayışıdır. Biçim, bir nesnenin görme ya da dokunma organlarıyla algılanabilmesini sağlayan kendine özgü gerçekliğidir. Bu nok tada birbirlerini tamamlamak ve bütün oluşturmak durumundadır ve özellikle zihinsel bir süreç ve sürecin ifadesi olan sanatta, dolayısıyla resimde bu bütünsellik vazgeçilmezdir. Bu bölümde bu zihinsellik ve biçimselliğin bağlantıları incelenmiştir. İkinci bölümde, Dünya Resim Sanatı'na tarihsel çerçeve içinde bakış yer alır. Burada amaç tüm resim tarihini incelemek değil, mağara resminden 20. yy resmine kadar olan dönemde resim sanatında içerik ve kavram düşüncesinin, temel amaç ve yaklaşımların biçimsel ifadeyle birlikteliğine dönemler çerçevesinde değinmektir. Sanatın nasıl doğduğunu bilmiyoruz; eğer tapınak ve ev yapımı, resim ve heykel yaratımı veya dokuma gibi etkinlikleri sanat sayarsak, dünyada sanatçının bulunmadığı tek bir topluluk yoktur. İlkel topluluklarda, resim mağara duvarlarında bir işlev üstleniyor; avlarının resmini yapmakla, gerçek hayvanların da kendi güçlerine boyun eğeceğine inanıyorlardı. Biçimsel unsurlar bu büyü ve totem kavramlarına uygun olarak doğal malzemeler ve bitkisel boyalarda ifade buluyordu. 20.yy içindeyse Batı kültürü yaşadığı mekanikleşmeyi insan ilişkilerinde katı çıkar çatışmalarına dönüştürdü. Batı insanı, yeni özler ve tazelikler arama ihtiyacı içine girdi. Eski sanata ilgi her çağda görülen bir eğilimdir, ancak 20.yy postmodern ve modern durumların eş dönemli olarak yaşandığı bir çağdır. Toplumsal yaklaşımlarla beraber bireysellik, teknolojik gelişmeler sonucu globallik sonucu bireyin iç dünyasındaki çöküş ve yalnızlık sanata aynı anda konu olur. Çağa damgasını vuran teknoloji olsa bile tek merkezli kavramlardan sözetmek mümkün değildir. Biçimsel olarak enstalasyon, fotoğraf, video kamera teknikleri boya ve değişik malzemeyle eşzamanlı kul lanılmıştır. Üçüncü bölümde, araştırmanın temel noktasına girilmeden önceincelenmesi zorunlu olan Türk Resim Sanatı'nın genel değerlendirmesi yer alır. Bu değerlendirme, İslamiyet öncesi dönemden 1 950'lere kadar olan dönemdir. Bu dönemin incelenmesinde birtakım özel sorunlar vardır. Bunlardan biri Türk Ortaçağ Sanatı'nın yapısının bilinmeyişidir. Tarihi kay nakların bütünüyle ayıklanıp, günümüz Türkçe'sine aktarılmamış olması, özel likle Selçuklu Dönemi'nin düşünce dünyasını tanımamıza başlıca engeldir. Ana kaynaklara inilmeyişinin yanı sıra, Ortaçağ'ın estetik sorunlarına 20.yy mantığıyla karşılık bulma çabaları, bu durumu büsbütün karmaşıklaştırır. Bu konuda karşılaşılan ikinci sorun tasvir yasağıdır. Camilerde figür hemen hemen hiç görülmez. Caminin İslam'ın temel kurumu ve İslam mimarisinin odak yapısı olduğunu düşünürsek, figür yasağının hangi kurumdan kay naklandığı sorununa yaklaşılır. İslam inanışına göre Tanrı'nın sureti yoktur, yalnız Tanrı buyruğunda beliren manevi varlığı vardır. Bu nedenle, Tanrı'nın insan suretinde belirdiği Hıristiyanlığın tersine, İslam dininde tanrısal değerleri sanat alanında somut biçimde canlandırabilmek olanağı yoktur. M.Ş. İpşiroğlu bu anlayışın sonucu olarak İslam sanatçılarının yönelmek zorunda kaldıkları yolu şöyle tanımlamaktadır: `...Madde dünyasından sıyrılma çabası içinde bu dünyayı tanrısal bir görüntü olarak vermeye çalışan İslam sanatçısının yolu soyutlama yoludur. Gerçeği, gerçek olarak tanımlayan ne varsa resimlerinde ortadan kalkar; ışık-gölge, perspektif gibi nesnelere rölyef kazandıran ve onları mekanda göstermek için uygulanan tüm anlatım araçları silinir, sadece renkler ve şemalar kalır...` Bazı sanat tarihçilerine göre minyatür, yer aldığı kitabın konusunu açıklayan bir aracı, anlatımı kolaylaştıran görsel malzemedir; resim sayılamaz. Ancak `Müslüman Türklerde tasvir vardır` diyen araştırmacıların en önemli dayanak noktası, içinde insan figürleri yer alan minyatürdür. Eski Türk Resim Sanatı; Budizm, Maniheizm ve İslamiyet devri olarak üç din çerçevesi içindeki eserlerden oluşur. Böylece 8.yy'dan 19.yy sonuna kadar bin yıldan fazla bir zamana yayılmaktadır. Uygur ressamlarının getirdiği Uzak Doğu ve Orta Asya resminin etkisi altında gelişen, sonraki devirlerde de Türk ressamlarının etkin bir rol üstlendiği minyatür geleneği, Türk resminin Batılı anlamdaki normlara geçtiği döneme kadar olan süreçte önemli bir dönemdir. Türk sanatında Batılı anlamdaki resim geç Osmanlı Dönemi'nde yaygınlık kazanmaya başlar. Fatih döneminde bu türden çalışmalar yapılmakla beraber, geleneksel Türk tasvir sanatı denince bu türün iki boyutlu örneklerini minyatürde aramak gerekir. VIOsmanlı Resim Sanatı içinde Avrupa Resmini andırır öğeler ve yapıtlar bulmak olasıdır, ama Batı anlamındaki ilk resimler 1 8.yy'da Türkiye'ye gelen Batılı sanatçılar ve yeni kurulan okullar aracılığıyla oluşmuştur. 19.yy'dan itibaren yetenekli öğrenciler yurtdışına gönderilmiştir. 20. yy başında bir yandan Sanayii Nefise'den, biryandan da askeri okullardan ressamlar yetişmiştir. Dolayısıyla Batı merkezli akımlar; izlenimcilik, dışavurumculuk, kübizm ve yapısalcılık etkilidir; portre, figür ve nü Türk resmine girmiştir. Dördüncü bölümde, 1 950 sonrası Türkiye'nin içinde bulunduğu sosyal, ekonomik ve kültürel durumun; 2. Dünya Savaşı sonrası hızla gelişen endüstrileşmenin ve yeni kurulan okullardan özellikle Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nun Türk resim sanatına olan etkileri incelenmiştir. İletişim tekniklerinin gelişmesi ile Avrupa ve Amerika'daki soyut ve avant-garde akımlar Türkiye'ye ulaşmış ve yansımalarını göstermiştir. Bu da, hem alternatif kavramsal yönelimler; hem de değişik ve çeşitli malzeme kullanımıyla yeni biçim arayışları ortaya çıkarmıştır. Bauhaus ekolünün etkisiyle kurulan T.G.S.Y.O., özellikle sanata yüklediği işlevselliği ve malzeme kullanımına getirdiği geniş açıyla endüstrileşmenin kavram ve biçim yönelişlerini Türk sanatına sunmuştur. Bu etkiler, Türk resim sanatının 1 950 sonrasındaki farklı yönelimlerini ortaya çıkarmıştır. Beşinci bölümde, 1 950 sonrası Türk tuval resmi ve bu dönemin resminin kavram-biçim ilişkisi incelenmiştir. Soyutçu yaklaşımların gelişmesiyle beraber, ulusallık ve yöresellik kavramları ile geleneksel Türk sanatlarına yönelmeler olmuş; bu kimi zaman konu seçimiyle, kimi zamansa biçimsel arayışlarla kurulmuştur. Konu seçimlerinde Türk insanı işlenerek, yöreselliğe ulaşılmak amaçlanmıştır. Geleneksel sanatları, özellikle hat sanatını, soyut sanat biçimleriyle ilişkilendirme çabaları gösterilmiştir. Toplumsal gerçekçi yaklaşımlar ile figüratif sanat gelişmiş; yeni kuşaklarla belli başlıklar altında toplanamayacak kişisel ifade biçimleri ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımlar genel başlıkları ile, eğilimlerin yola çıktığı kavramlar ve kurdukları biçim ilişkileri ile değerlendirilmiştir. Altıncı bölüm, özellikle 1970 sonrası dönemde Türkiye'de gelişmeye başlayan ve tek bir başlıkla `kavramsal sanat` altında toplayabileceğimiz karşı-biçimci yaklaşımları ve bu yaklaşımların temel aldığı kavramlar ve kul landıkları biçimleri içerir. Bu yaklaşımların ortak kaygıları ve yöntemleri ince lenmiştir. Bu konuda Türkiye'deki öncü sanatçıların, sanatlarını kurgularken kullandıkları kavramlar ve ifade ederken kullandıkları biçimler aktarılmıştır. VIIAraştırma tezinin sonuç bölümünde kısaca şu şekilde özetleyebileceğim konuyla ilgili kişisel görüşüm yer alıyor: Teknik ve malzeme olarak ne kul lanılırsa kullanılsın, bu biçimsel öğeler resmin kavramıyla öıiüşmek ve birleşmek durumundadır. Biçimsel unsurların, malzemenin, leke, çizgi, renk ve form gibi değerlerin öne çıkmasında resmin dekoratif olma tehlikesi vardır. Kavramın öne çıktığı, resmi resim yapan biçimsel değerlerin dikkate alınmadığı durumlardaysa, resmin `text` haline dönüşmüş kuru bir bildiri olma tehlikesi vardır. VIII SUMMARY The purpose of this research thesis is to present information on occurrence of `concept` and `shape` in canvas and the alternative approaches developing in Turkish Painting Art post 1 950's. A general look on Turkish Painting Art before the still going on discussions about the priority of `concept` or `shape` followed by different groupings and specifying the factors that provided the conditions for today's atmosphere are also the aims of this research. The social changes after the 2n<^ World War also effected the art. The art produced in the industrial society by European artists who had settled to United States of America because of war tend to avant-garde approaches after 1 945. The European Centrality in art changed in favour of United States due to abstract expressionism and pop-art. Although Turkey didn't take place in the 2`^ World War, it was influenced. The era in Turkey's art and culture life that is more open and flexible to modern global programs as it had been before begins in1950's and reaches up to date. The important changes observed in the socioeconomical structure in this period naturally has affected painting art and led to different approaches. Parallel to the increase in using technique and material, formal and conceptual developments began together with abstractive and social realistic approaches. By the implementation of `conceptual art` into the post 1970 Turkish Art different tendencies have increased and a dynamic period has began. The fact that theme is still a current issue has been one of the major factors in determining the theme. This research thesis is intended to examine the subject from the viewpoint of an artist rather than an art historian but with an analytical approach. Thus an artist at this point has to behave different from scientific examining mind of an art historian. However it is not always possible to be free of subjective approaches although a study in the form of an academic work aims to be objective, because it concluded in the process I followed in my studies and my own point of view that has occurred as a result of selectivity in perception and the periods I experienced through. Turkish Painting Art didn't experience Medieval times and Renaissance but took the West Europen model that experienced it in photograph paintings and impressionism and consequently precedes with Western tradition. The fact IXthat painting approach deprives from West's paint pictures as model and it is the starting years of developing approaches different from academicians attitudes is the reason why the subject is limited to post 1 950's. The first chapter and theoretic frame of the research mainly begins with a definition of `concept` and `shape` and an explanation of their use in World Painting Art. Concept is a way of reflection of objective reality in human mind whereas conceptual art is an approach to art aiming to form an intellectual image rather than being visual or sensitive. Shape is a notion of its own enabling an object to be felt by our sense organs of seeing and touching. At that point shape and concept are to complement each other and this unity is unavoidable especially in art being an interpretation of an intellectual process and consequently in painting. In this chapter the relations between intellectuality and formalism are studied. The second chapter includes a view of Word Painting Art in a historical context. The aim here is not to examine the whole history of painting but to grasp the idea of content and concept, the togetherness of basic aims and approaches with stylistic expressions in the art of painting through the cave paintings to the 20t*1 century painting. We do not know how art was born. If we can consider the activities such as building of houses and temples, creating pictures and sculpture or weaving as art, there is almost not a single society on the earth without an artist. In primitive societies painting had a function on the cave walls. By making pictures of their hunts they believed that real animals would accept their power. Formalistic elements were expressed according to the concepts of totem and spell in natural materials and paints from plants. In the 20**1 century Western culture transformed the mechanisation into rigid interests race in human relations and western people get into a pursuit of new essences and ideas. An interest in old forms of art is a fashion seen at every era but in the 20**1 century post-modern and modern situations occur simultaneously. Individualism together with social approaches, solitude and depression in human soul as a result of technological developments are themes of art altogether. Even if technology is the major factor in the 20**1 century, it is not possible to mention it as the single concept. Installation, photography and video-camera techniques as formal application have been used simultaneously with paint and various materials. An overall evaluation of Turkish Painting Art which is essential to beexamined before going into the core points of the research is laid out in the third chapter. This evaluation is the era starting from pre-lslam to 1950's. There are some specific problems in examining this era among which one is not being to able to know about Turkish Medieval Art. The historical sources being not thoroughly classified and transformed to modern Turkish is an handicap for us to understand especially the mentality of Selçuklu era. As well as not being able to reach main sources, the attempts to find a solution to the problems of Medieval times with a 20^ century mentality makes this situation even more complex. Another problem faced in this issue is the prohibition of depiction. There is almost no depiction in mosques. If we think of mosques as the main institute of Islam and the focusing point of Islamic architecture we come across to the question of where prohibition of depiction rise from. In Islam belief there is not an image of God but there is only the spiritual existence of him appear in his orders. For this reason on the contrary to Christianity where God appears in the form of human there is no opportunity to represent holly issues in Islam in the field of art. M.Ş. Ipşiroğlu states the way Islamic artists had to take as a result of this mentality: 'The pattern of the Islamic artist in effort to free from material is the abstraction. Everything that defines reality as it is vanishes, none of the means of explanation such as light-shadow, things adding to object and exhibiting them in the surrounding like perspective are used, only colours and schemes remain.` To some art historians, miniature is not considered as an art but it is an aid explaining the subject of the book it is in and visual material that makes understanding explanations easier. But the main supporting point of researchers who claim `There is depiction within Muslim Turks` is the miniature that has images of people in it. Ancient Turkish Art consists of Buddhism, Manicheism and Islamic era works within the frames of these three religions spreading over a period of thousand years from the 8**1 century to the end of the 1 9* century. The miniature tradition that is flourished under the influence of Far East and Central Asia painting introduced by Uygur artists and which Turkish artists had an influential role in its later stages is an important period in process till the Turkish artists accepted the western norms. The Westernised painting in Turkish art begins to spread widely in late Ottoman period. While there were such works in Fatih's time when traditional Turkish art of depiction is mentioned, it is necessary to look for two dimensional examples of this kind in miniature. It is possible to find works and XIelements in Ottoman art representing European art but first paintings in the European style were produced by the Western artists who came to Turkey in the 1 8^ century and by newly established schools. Talented students were sent to abroad beginning from the 1 9**1 century. At the beginning of 20^ century artists were raised both from Sanayi-i Nefise and military schools. Western centered trends such as impressionism, expressionism, cubism and structuralism are influential and portrait, figure and nudism found place in Turkish Art. In the fourth chapter, the effects of social, economical, and cultural state of Turkey in post 1 950's, fast developing industrilisation after the 2nc' World War and newly established schools especially 'Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu` on Turkish art were examined. By the developments in means of communication, avant-garde trends in Europe and America had reached to Turkey and had their reflections leading to alternative conceptual trends and also searches for new forms by the use of different and various materials. T.G.S.Y.O. founded under the influence of Bauhaus trend introduced the tendencies of industrialisation concepts and forms to the Turkish Art especially with the functionalism that it applied to art and broad perspective that it brought to use of material. These effects features Turkish Painting Art's various trends post 1 950's. In the fifth chapter, Turkish canvas after 1 950 and the relations between concept-shape notions of this era has been examined. By the appearing of abstract, a tendency to traditional Turkish arts occured through locality and nationality concepts and it has been built by either choosing subject or formal seeking. It has been intended to reach locality by choosing Turkish people as theme in works. An effort was exerted to relate traditional arts especially calligraphy to abstract form of arts. Social realistic approaches and figurative art developed and individual ways of expression that cannot be put in a definite topics arised. These approaches with their general topics were evaluated. The sixth chapter includes anti-formalist approaches which can be put in a single topic as `conceptual art`, the concepts that are the bases of these approaches and the forms used by them. Additionally common goals and methods of these approaches are examined and the concepts that leading Turkish artists dealt to create art and forms they used to express. In the conclusion part my personal opinion related to the subject takes XIIplace: No matter what kind of techniques and materials are used, formal elements must match to concept of painting. If formal elements such as materials, flecks, lines, colour and shape are the first in importance, painting become decorative. On the other hand, if concept is the first in importance by ignoring formal elements, painting could be just an expression in the form of `text`. XIII
Collections