Ayışığı Sonatı (Kısa montaj film) [Film (VHS video kaset)]
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Yunanlı Şair YANNİS RİTSOS'un `Ayışığı Sonatı` adlı şiirinden alınan monologlarla oluşturulan filmin özgün senaryosu, şiirin atmosferini korumakla birlikte, sinemasal dille yeniden yaratım sürecinde kendi öznel anlatımını oluşturmaya çalışmıştır. Bir ilkyaz gecesi ayışığıyla aydınlanmış köhne bir evin karanlık bir odasında yaşlı bir kadın, genç bir adamla tutkulu bir konuşma yapmaktadır. Konuşma yaşlı kadının geçmişi, acıları, sevinçleri, içinde yaşadığı köhne ev ve artık kurtulmak istediği bir yaşam biçimi üzerine şiirsel detaylarla sürer gider.... Ancak yaşlı kadının konuşması sık sık; - Bırak ben de geleyim seninle... cümlesi ile kesintiye uğrar. Genç adam bilinmeyen bir yere gitmek üzeredir ve onunla birlikte gidebilmesinin, kendini yenileyeceğini düşünmektedir yaşlı kadın. Ancak filmin sonunda görürüz ki artık gidilebilecek hiç bir yer kalmamıştır. Tüm film boyunca genç adamla, yaşlı kadının ne tür bir ilişki içinde olduklarına dair hiçbir ipucu verilmemekte ve genç adamın kimliği ile ilgili bilgiler bütünüyle izleyicinin imgelemine bırakılmaktadır. Bu bir ana-oğul ilişkisi midir? Geç kalmış tutkulu bir aşk mıdır? Yoksa ?.... Buna izleyici karar verecek ve kendi kişisel şiirini oluşturacaktır. Film geçmiş - gelecek, umut - umutsuzluk, gitmek - kalmak kavramlarının birbiriyle çatıştığı, tek bir mekanda geçen bir LİRİZM denemesidir. VI SUMMARY The original scenario, which was formed by the monologues taken from the poem `Moonlight Sonata` by the Greek poet YANNİS RİTSOS, tries to form its own subjective narration through the way of recreation by the language of cinematography, though stays loyal to the poem's own atmosphere. An old woman is having a passionate conversation with a young man, in an early summer evening, in a dark room of an old house that is enlighten by the moonlight. This conversation continues with the poetic details of the old woman: her past, her pains, her pleasures, the old house she is living in and her life style she wants to escape. But the old woman's speech is often stopped by the phrase: `Let me come with you`. The young man is about to leave somewhere unknown and the old woman thinks that if she can go with him she can regenerate herself. In fact, as we see in the end, there is nowhere that she can go. We are given no clue about the nature of the relationship between the young man and the old woman all through the film and all the information about the young man is left to the imagination of the audiences: Is this a mother-son relationship or an untimely passionate love affair? Audiences will decide this and will create their own poems. The film is a LYRICAL experimentation, takes place in a single room in which the concepts past and future, hope and hopelessness, to leave and to stay are in conflict with each other. VII
Collections