Karikatürün tarihi ve karikatürün grafik sanatlarla ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Karikatür bir yaratı alanı bir sanat. Her sanat gibi onun da bir anlatım dili var. Karikatürcüler bu dili kullanarak izleyicilerine bir ileti, bir mesaj gönderiyorlar. Karikatürün anlatım dili zaman içinde değişime uğruyor, gelişiyor. Kimi dönemlerde onun daha karmaşıklaştığı, kimi dönemlerde ise daha yalınlaştığı gözleniyor. Karikatür sanatım oluşturan iki öğe var: Gülmece ve çizim. Onu gülmece içerikli çizim olarak da tanımlamak olası. Karikatürün başka anlatım ortamlarından yararlandığı da oluyor, örneğin resim, gravür, yontu, kabartma, seramik gibi alanları da kullanabiliyor. Ama en yaygın olarak çizimlerden yararlanıyor. Çizimlerde kullanılan düzenleme ilkeleri de onun dilinin bir parçası. Gerçek figürleri biçim bozmalarına uğratarak gülünç resimler, yontu ve kabartmalar yapmak insanoğlunun çok eskiden beri uyguladıği bir yöntem. Ama günümüzdeki anlamıyla karikatür daha çok Rönesans döneminde İtalyan ressamların kullandığı bir çizim ya da karalama tekniğinden çıkarak gelişmiş. Genellikle de beyaz bir fon üstüne kalem, firça, uç, boya, mürekkep kullanılarak yapılıyor. Bu tür çalışmaları çoğaltmak amacıyla gravür ve litografi gibi teknikler uygulanmış. Bunları daha sonra günümüze kadar gelen diğer baskı teknikleri izliyor. Karikatür sanatçıları da kullandıkları anlatım ortamının özelliklerine göre kendi dillerini geliştiriyorlar. Karikatürün ressamlar arasında başlayan bir eğlence olduğu düşünülebilir. Rönesans İtalya' sından önce Fransa'ya, sonra da İngiltere'ye geçtiği anlaşılıyor. 18.yy'ın ikinci yarısından sonra da bu ülkede sanatsal bir yaratı düzeyine gelerek yaygınlaşmış. Çoğaltma teknikleri geliştikçe onun yaygın bir sevilirlik düzeyine ulaştığı görülüyor, bunun nedenlerinden biri onun oldukça etkili bir eleştiri aracı olarak kullanılabileceğinin anlaşılması. Çağdaş karikatürün öncüsü olarak İngiliz ressam William Hogart gösteriliyor. Onun abartılı biçim bozmalarına uğrattığı kazıresimleri çoğaltılarak elden ele dolaşırmış. Öylesine ün kazanmış ki, pek çok izleyicisi, hatta öykünürü (taklitçisi) olmuş. Bu dönemin anlatım dili daha çok kazıresim tekniklerini uyguluyor. Çizimler genellikle en ince ayrıntılarına kadar taramalarla, ışık-gölge oyunlarıyla hazırlanıyor. Tablolar genellikle tek karelik resimlerden oluşuyorlar, birkaç öyküyü bir arada anlatmak için içlerine çok sayıda figür yerleştiriliyor. Hogart kimi konularını birden çok tabloyla da işleme yolunu denemiş, bu tür dizileri nedeniyle onu çizgi-roman türünün başlatıcısı olarak görmek olası. 19.yy'da Fransız sanatçıların öne çıktığı gözleniyor. Gazete, dergi gibi iletişim araçlarının yaygınlaşması karikatürün bu ortamları kullanmasına yol açmış. Daha önceleri tek tek ya da görece az sayıda üretilen karikatürler daha çok insana ulaşır olmaya başlamışlar. Anlatım dillerinde de bir değişme olmuş. Gravür gibi üretilmesi zaman alan teknikler yavaş yavaş bırakılmaya, onların yerini kömürkalem, tebeşir,uç ya da firça ile mürekkep kullanılarak yapılan resimler almaya başlamıştır. Dönemin en ünlü adlan Gustave Dore ve Honore Daumier. Bu aşamada önemli bir gelişme oluyor: karikatüre yazılı anlatım da katılıyor. Bilindiği gibi resim görece soyut bir sanat, iletisini tuval üstüne yerleştirilen soyut ya da somut figürlerin düzenlenişiyle vermek zorunda. Bu nedenle de gerçekçi figürlerle oluşturulmuş, bilinen konulan işleyenleri bile kimi zaman bir açıklamaya, ya da anlatımları herkesin bilip tanıdığı olay ya da nesnelere indirgemeye gerek duyabiliyor. Karikatür de biçim bozmalarına uğratılmış çizimler kullanan dolaylı bir anlatıma dayanıyor. Başka bir deyişle ndaha soyut, simgesel olmaya yatkın. Çizimlerin kimi ya da neyi anlattığını geniş izleyici kesimleri her zaman anlayamıyorlar. Bu nedenle de gülmece etkisini uyandırabilmek için yazılı anlatılma baş vurulmuş. Alt yazılı karikatürler ortaya çıkmış. Bu karikatürlerde genellikle tek bir resim karesi kullanılıyor. Resimler kolay tanınan ayrıntılarla verildiği ve bir de alt yazı ile desteklendiği için kolayca anlaşılıyorlar. İzleyicilere vermek istedikleri mesajı iletebiliyorlar. Bu dönemde birden çok resim karesi kullanıldığı, birbirini izleyen resim dizileri yapıldığı da oluyor. Doğal olarak kendisini yalnızca çizimlerle anlatan karikatürler de var. Ama daha çok tek kareli, alt yazalı karikatürler egemen. Karikatürlerde insanların zayıflıklarım, kusurlarım, toplumsal olayları, özellikle politik konuları oldukça acımasız bir biçimde eleştiriyorlar, bu sanatın sevilip yaygınlaşmasının nedeni bu eleştiriyi gülmece aracılığıyla iletmesi olmuştur. Karikatür bu biçimiyle Türkiye'ye gelmiş, onunla ilk uğraşan sanatçılar da bu dili benimseyerek onu kullanmaya başlamışlar. Yazılı basının yaygınlaşmasıyla daha geniş izleyici kesimlerine seslenme olanağını bulmuşlar. İlk dönem Osmanlı karikatürü ile daha sonraki 2. Meşrutiyet dönemi karikatürünün anlatma dili önceleri resim benzeri gerçekçi, sonra da belli bir biçimde biçimselleştirmeye (stilizasyona) uğramış çizimlere, oldukça çok ayrıntının verilmesine, ağırlıklı olarak tek kareden oluşan çizimlere ve önceleri çizimlerin içinde, sonra da altında ya da üstünde yer alan yazılı anlatıma dayanıyor. Cumhuriyetin ilanından, Atatürk devrimlerinden, özellikle de Latin alfabesinin benimsenmesinden sonra okuma yazma bilenlerin sayısındaki artış günlük gazetelerin daha da yaygınlaşmasına yol açıyor. Bu dönemin Cemal Nadir Güler, Ramiz Gökçe gibi önde gelen karikatürcüleri artık eskisi gibi çok ayrıntılı karikatürler yapamaz oluyorlar. Her gün bir karikatür yetiştirebilmek için çizimlerinde görece bir yalınlaştırmaya, biçimselleştirmeye yöneliyorlar. Bu dönemin anlatım dilini de karikatürün asıl konusuna doğrudan katkısı olmayan küçük ayrıntılar oluşturuyor. Bunlar karikatürü daha sevimli kılıyorlar, konularının yaşamdan alınmış olduğu duygusunu veriyorlar. Yazılı anlatım da karikatürün doğal, hatta ayrılmaz bir parçası olarak sürüyor. Bu dönem karikatürcülerinin de zaman zaman daha yalın çizgileri yeğledikleri, birden çok kareden oluşan anlatımları kullandıkları olmuyor değil. Yukarıda andığımız karikatürcülerin bu doğrultudaki yapıtları yani Cemal Nadir Güler' in 'Amcabey', 'Akla Kara', 'Dede ile Torun' gibi Ramiz Gökçe'nin 'Tombul Teyze ve Sıska Dayı', 'Çömez' gibi çalışmaları, bunun örnekleri arasında. Hatta bunların içinde hiçi yazı kullanmayan yalnızca çizime dayanan yapıtlar bile var. Ama karikatürün dili ağırlıklı olarak ayrıntılı çizimlere, tek kareli anlatımlara ve alt yazılara dayanıyor. Bu aşağı yukarı 20.yy'ın ortalarına kadar sürüyor. Karikatürün anlatım dilindeki önemli değişim 2. Dünya Savaşından sonra kendini gösteriyor. Savaşın sona ermesi Türkiye'de de görece bir serbestleşme ortamının oluşmasına yol açıyor. Çok partili döneme girilmesi, katı devletçilik politikalarının eleştirilmeye başlanması önemli gelişmeler. Savaş nedeniyle konan kısıtlamaların kaldırılması, ülkenin yeniden dış dünyaya açılması da bunlara katılınca günlük gazetelerin sayısı birden bire çoğalıyor. Bunlar daha geniş okuyucu kesimlerine seslenebilmek için, başka ülkelerde de yapıldığı gibi resim, fotoğraf gibi araçlardan daha çok yararlanmaya başlıyorlar. Doğal olarak karikatür de bunların arasında yer alıyor. Hatta önemli bir bölümü dışarıdan alman çizgi- romanlar düzenli olarak yayınlanmaya başlıyor. Bu şuada bir karikatürcü Batı ülkelerinde de dikkatleri üzerine çekmeye başlıyor. Bu sanatçı Romanya kökenli ABD'li Saul Steinberg. Uğraşı mimarlık olan Steinberg, molabildiğince yalın hatta soyut ama çarpıcı çizimleriyle ortaya çıkıyor, alışılagelmiş karikatür anlatım dilini değiştiriyor. Bu çizimler karikatürün vermek istediği iletiye katkısı olmayan tüm ayrıntılardan arındırılmışlar. Figürleri bir arka plan olmadan doğrudan çiziyor. Steinberg çizimlerinden yazıyı da kaldırıyor. Böylece zaman zaman çok başarılı örneklerini verdiği bir anlatım dili yaratıyor. Steinberg' in yapıtlarını tanıma olanağı bulan genç Türk karikatürcüleri de başka ülkelerdeki meslektaşları gibi, onun yolunu izlemeye başlıyorlar. Onlar da çizgilerini yalınlaştırıyorlar, yapıtlarım arka plan çizimlerinden, anlatılmak isteneni doğrudan desteklemeyen ayrıntılardan arındırmaya başlıyorlar. Tiplemelerinde belli bir inşam değil de soyut bir inşam, belli bir fiziksel ortamı değil soyut bir fiziksel ortamı simgeleyecek biçimselleştirmeye yöneliyorlar. Kişisel üsluplarım geliştirmeye başlıyorlar. En önemlisi de karikatürden yazılı anlatımı kaldırıyorlar. Daha sonra 1950 kuşağı karikatürcüleri olarak adlandırılacak bu karikatürcüler benimsedikleri bu anlatım biçimiyle küçümsenmeyecek bir sevilirlik düzeyine ulaştılar. Öncüleri arasında Turhan Selçuk, Ali Ulvi Ersoy, Ferruh Doğan gibi karikatürcüleri sayabiliriz. Doğal olarak onların da birden çok çizim karesine başvurduğu oluyor, hatta aralarında çizgi-romana yönelenler çıktığı gibi ününü o alandaki yapıtlarıyla pekiştirenler bile var. Ama bu dönemin tipik özelliği elden geldiğince ayrıntıdan ve yazıdan arındırılmış tek karelik çizimler oluyor. Karikatür iletisinin yazıdan arındırılıp tümüyle çizime dayandırılması sorunlar yaratan bir olgu. Tiplemeler belli bir inşam ya da olayı anlatacak yerde genel simgelere indirgendiklerinde, çizimler ayrıntı ve arka plandan arındırıldıklarında, karikatürcülerin anlatım olanakları oldukça kısıtlanmış oluyor. Ele alman konular da soyut, güncel yaşamla ilgisizmiş gibi görünmeye başlıyorlar. Çizimlerin kolay okunabilmesine karşın ne anlatmak istediklerinin kolay çözülemeyişi onlara olan ilgiyi azaltıyor, anlatılmak istenenin soyutlaşması, karikatürlerin anlaşılmasını, akılda kalmasını engelliyor. Sanatçıların yapıtlarıyla insanları kimi toplumsal olgular üzerinde düşündürmeye çalışmaları karikatürün gülmece özelliğini yitirmesine yol açıyor. İzleyicilerin bir karikatürden gülmece tadı almaları onların karikatürü yapan sanatçıyla aynı bilgi ve düşünce düzeyinde olmasını gerektiriyor, bu da geniş izleyici kesimlerinin her zaman sağlayabileceği bir şey olamayabiliyor. Karikatürcülerin bu durumdan kurtulmak için baş vurduğu bazı yollar var. Bunlardan biri yapıtlarıyla güncel olaylar arasında ilişki kurmak. Onun için de yazılı basında çıkan kimi haberlere gönderme yapmaya başlıyorlar. Karikatürlerin üstünde 'gazetelerden', 'basından' dendikten sonra bir haber ya da olay başlığı veriliyor. Karikatürde çizgi ile iletilmek istenen de bu başlık okunduktan sonra anlaşılabiliyor. Karikatürler alt yazıdan arındırılmış olsalar bile bu kez de üst başlıklara dayanmak zorunda kalıyorlar. Bu da bir süre sonra karikatürü resimlendirilmiş haber düzeyine indirgemeye başlıyor. Sonuçta karikatüre olan ilgi giderek azalıyor. Türkiye'de 1970'lerin başında karikatürün yeniden canlandığı görülür. Yeni kuşak çizerleri kendilerini göstermeye başlıyorlar. Hareketin öncülüğünü gelmiş geçmiş en başarılı mizah dergisi olan Gırgır'ı yöneten bir 1950 kuşağı karikatürcüsü yapıyor: Oğuz Aral. Yeni hareketin en belirgin özelliği anlatım biçiminde görülüyor. Karikatür, çizgi-roman anlatım özelliklerini benimseyip kullanmaya başlıyor. Birden çok kareyi kullanan çizgi öyküler, diziler ve konuşma balonları aracılığıyla yazıyı çizimin içine katmaya yönelme bu yaratı anlatımının etkisiyle genişliyor. Çizimler daha fazla ayrıntı içermeye başlıyorlar. Karikatürün gülmecesini doğrudan desteklemese de içinde geçtiği ortamı veren arka plan çizimleri ortaya çıkıyor. Bu da onları daha çekici yapıyor. İzleyiciler karikatürlerde kendilerinden, içinde yaşadıkları fiziksel ve toplumsal çevreden tanıdıkları öğeleri bulmaya başlıyorlar, onlarda IVkendilerini, günlük yaşamlarından kesitleri görüyorlar. Karikatür yeniden sevilip aranır olmaya başlıyor. Özellikle de gençler arasında çok tutulan, izlenen bir anlatım, bir dışavurum hatta boşalım aracı gibi bir şey yükleniyor. 1980 ve 1990'lı yıllarda yeni çizgiyi benimseyen dergilerin sayısı hızla çoğalıyor. Gırgır ile başlayan kendi çizerini ve kendi izleyenini yetiştirme süreci sürüyor. Karikatürün yeniden canlanmasının nedenlerinden birinin de o yıllarda televizyonun hızla yaygınlaşmaya başlamasının olduğunu unutmamak gerekir. Televizyon hem sağladığı gülmece yüklü konular ile, hem de görselliği nedeniyle karikatürlerin yaptığı göndermelerin kolayca anlaşılmasını sağladığı için karikatürün sevilirlik düzeyine olumlu etki yapıyordu. Yazısız, soyut hatta okuyucusuna biraz tepeden bakan karikatür başka ülkelerde de benzer dar boğazlar yaşadı. Onların kiminde de çıkar yol olarak çizgi-romanın anlatım özelliklerine yönelme gözleniyor. Yazısız karikatür giderek eski etkisini yitiriyor. Yanlızca yarışmalarda, sergilerde boy gösteren, afiş gibi kimi grafik sanatların anlatım dilini ve araçlarım kullanarak çekiciliğini korumaya çalışan bir yaratı alanı olmaya başlıyor. Gülmece dergilerinden, günlük gazetelerden uzaklaşıyor. Kuşkusuz bu tür çalışmalar yapan hatta başarılı olan sanatçılar da yok değil, bunların birçoğu uluslar arası yarışmalarda adlarım duyuruyorlar, ödüller kazanıyorlar. Ama güncel karikatürün anlatım dili, çizgi-roman dilini kullanan yeni akıma, yani birden çok kareyi, görece ayrıntılı çizimleri ve yazıyla çizimleri kaynaştıran anlayışa yöneliyor. Karikatürün gülmecesini iletmek amacıyla yeniden yazıya yönelmesinin en önemli nedeni karikatürün küçük de olsa bir öykü anlatması. Bunun bir hazırlığının yapılması gerekiyor. Alışılmış biçimde gelişmesi beklenirken tersine, olağandışına kayan, çarpıcı sonucu geliyor. İnsanlarda gülmece duygusunu uyandıran da işte bu beklenmedik son oluyor. Tek kareyi kullanan hatta biçimselleştirilip içinde bulunduğu ortamdan soyutlanmış karikatürle bunu sağlamak çok kolay değil. Birden çok çizim karesini kullanan, olağan gündelik ayrıntılarla hazırlanan ve yazılı anlatımdan rahatlıkla yararlanan çizgi-roman dili bu etkiyi uyandırmaya daha yatkın. Onları anlatacakları öykünün gizli bölümlerini ima etmek yerine doğrudan kullanabiliyor. Başka bir deyişle söyleyeceklerini dolaylı yollardan, simgesel anlatımlardan çok daha doğrudan ve eksiksiz dile getirebiliyor. Böylece de daha geniş izleyici kesimine seslenme olanağı buluyor. Bu da karikatürün en önemli işlevi olan toplumsal eleştiri işlevini daha etkili biçimde yerine getirmesini sağlıyor. Görüldüğü gibi karikatürün anlatım dili her dönemin kendi özelliklerine göre biçimlenerek değişiyor. Karikatürcülerde bu dili kullanarak iletilerini izleyicilerine ulaştırmaya çalışıyorlar. ABSTRACT Making cartoons and caricatures is an area of creativity. It is an art. Like any other artistic activity it has a language of expression. Cartoonist use this language in order to convey a message to their audience.The language of cartooning develops and changes in the course of time. In some periods it becomes more complicated and in others it becomes more or less simple. There are two elements in a cartoon or caricature: Humor and drawing.lt is also possible to define a cartoon or a caricature as a drawing with humorous content. It is possible to use other media such as painting, engraving, sclupture, bas-relief, ceramics, etc.for humorous purpouses. But generally cartoons make use of drawings. Composition principles of these drawings are part of this language. Deforming figures and creating funny pictures or scluptures is something which human beings were doing since very old times. But caricature and cartooning, as we understand them today, have developed out of a scetch making tradition of the Italian Renesaince painters. It is generally made by applying ink (or paint) on a white surface by means of pencil, brush or pen-nib. In order to reproduce such drawings various techniques were applied such as engraving and lithography. Other techniques followed them until our times. Cartoonist develop the language of their art according to the properties of these too. We can think that making caricatures and cartoons started as an amusing pastime between painters. It moved from the Renaisance Italy first to France and then to England. In the second half of the 18th century it developed itself here into an artistic activity. Parallel to the development of reproduction techniques it acquired a high level of popularity. The reason for this must be the fact that artists understood to use it as an effective tool of criticism. English painter William Hogart is accepted as the forerunner of modern cartooning. The engravings he made by using exaggerated figures become very popular. He had such fame that he had many followers and also immitators. The language of this period is depending more on engraving techniques. Drawing are generally very detailled. They are made with many renderings and light-shadow tones. The picture consist of only one panel and they contain many figures in order to be able to tell more then one story. Hogarth has also made some engravings with more panels than one. Because of these series of drawings he can also be seen as the forerunner of comic strips. In the 19th century we observe French artists taking the overhand. Increase of newspapers and magazines lead cartoonists make use of this media. They were able to reach a larger audience. Their drawing techniques began to change accordingly too, engravings which took time to produce, left their places to more simple chalk, charcoal, pencil and brush drawings. Most popular names of this period are Gustave Dore and Honore Daumier. At this stage there is a new development in cartooning. Written expressions are added to drawings. As it is known, painting is a relatively abstract art. It conveys its message my means of a composition of abstract or concrete figures distributed over the surface of the painting. Therefore paintings which even use the most realistic figures or which deal with the most known subjects may need some kind of explanation or must make some kind of reference to known facts and objects. Cartoons and caricatures rely more on figure VIdeformations, it means, they tend to be abstract. Therefore they are not always able to attract the attention of the general audience. In order to achieve some kind of humorous effect, it was necessary to seek the help of the written word. Cartoons with captions begin to appear. These cartoons also use only one panel. It was easy to understand them, because they were containing recognizable details and they were supported with captions. They were able to convey their messages easily. Of course they were also cartoons in this period, which were using more then one panels or a series of drawings. They were also some cartoons without captions. But generally one panel cartoons with captions were used. And these cartoons were used to criticize recklessly the week aspects of human nature and social order, especially from a political point of view. That they were doing this with a high portion of humor made this artistic activity very popular, they were able to make people laugh. Cartooning and caricature was known at this stage of development in Turkey and its first artists started by using these characteristics of its language. With the increase of publications they were able to call the attentions of large audiences. First period of Turkish cartoon in the Ottoman period and in the period of the Second Constitution the drawings of cartoons were more realistic like pictures. Later they become more or less stylized but they still contain many details. They were generally one panel cartoons and they had captions on the top, bottom(or sometimes both), making use of the writen word to create a humorous effect. After the declaration of the Republic and after the Reforms of Atatürk, especially after the acceptance of the Latin alphabet, there is an increase in literacy and this causes an increase of the printed press. Cartoonists of this period, such as Cemal Nadir Güler and Ramiz Gökçe cannot deliver very detailed cartoons any more. In order to be able to create a cartoon every day they had to make some stylizations in their drawings basing on some simplifications. But the language of this period still depends on various details which have no direct contrubition to the subject of the cartoon. These details make the cartoons more sympathetic and they look as if they are taken from the daily life. Written expressions are still a natural part of cartoons, they are even considered as inevitable. Some of the artistswould try a more simplified drawing; they would also make use of more than one panel drawings. The cartoonists, names of whom we have been mentioning above have created comic strip charecters, for example, such as 'Amcabey', (Mr.Uncle), 'Akla Kara', (Black and White), 'Dede ile Torun', (Grandfather and Grandson) or 'Tombul Teyze ve Sıska Dayı', (Aunt Fatty and Uncle Siknny), 'Çömez', (Disciple). Some of them use even cartoons without any captions, depending totally on drawings. But the language of cartoons lean more on detailed and one panel drawings, supported by captions. This continues until the middle of the 20th century. The imported change in the language of cartooning occurs after the 2nd World War. The ending of the war causes some kind of liberation in Turkey. New political parties are founded; politics basing on state monopoly is discussed and criticized. Removal of some limitations because of the war and the opening up of the country o the world add to this and all of them result in an increase in the printed press. New newspapers and magazines use photographs and pictures to attract the attention of a large readership; as it was done in other countries too. Naturally cartoons also take their place under them. Series of comic strips of foreign origin begin to appear regulary. In the meantime a cartoonist begins to attract attention in the Western countries. It was Saul Steinberg, a Romanian who emigrated to the United States of America. Steinberg who was an architect, appears with his very simple, even abstract but expressive line- vndrawings and changes the familiar language of cartooning. His drawings are simplified from all details which have nothing to do with the subject of the cartoon. Figures are given almost without any background. Steinberg removes the written word from his cartoons too, thus creating a new graphic language, and some very successful examples. Younger Turkish cartoonists, who were able to see Steinberg's work, try to adapt this language to their cartoons, as it was also the case in other countries. Their drawings become more simplified; they remove all unnecessary details and background renderings. Their human figures become a general symbolic figure; they do not show physical environment but only indicate it. They begin to develop their own personal styles. And most imported they also remove captions, that is, written expressions what so ever from their cartoons. These cartoonists who are going to be known later on as the 1950 generation of cartoonists achieve great popularity with this new cartooning language. Names like Turhan Selçuk, Ali Ulvi Ersoy and Ferruh Doğan are amongst them. Naturally these catoonists also make use of more than one panel from time to time. Some of them move on to produce comic strips and make a name in this area of creativity. But the typical property of this period is simplified one panel drawings without the support of the written word. The removel of the written word from cartoons and trying to express everything with drawings, create some difficulties in conveying the message of cartoons. Drawings without backgrounds that use only stylized figures bring also a further limitation to cartoonists. Such cartoons do not seem to be reflecting real life situations; they look as if they have no relationship with the daily life. It is now easy to read drawings because of their simplicity, but the spectators cannot understand what these abstract drawings mean, cartoons do not make an impression on their minds any more. That some of the cartoonists aim to make people think about some aspects of social life tends to remove the humorous aspect from these drawings. To feel the humor and to understand the message requires spectators with the same level of knowledge and thought as the cartoonists- and this may not always be the case. There are some remedies applied by cartoonists in such cases. One of them is to create a connection between the cartoon and daily events. So they begin to refer to the news of the printed press in their cartoons.Titles begin to appear on the top of the cartoons saying from the press, from the newspapers, etc.,and then comes the heading of a news. Its only then possible to understand the drawing under them. Even if the cartoons are freed from captions, they have to depend on this titles or headings. And after a while cartoons become only illustrated headlines and intrest in them begins to sink. Cartoons begin to liven up again from the beginnings of 1970's in Turkey. A new generation of cartoonists emerges. The forerunner of the new movement is a 1950 generation cartoonist, Oğuz Aral, who was leading the most popular Turkish humor magazine of all times, Gırgır. The most striking change of this new movement can be seen again in its language. Cartoons begin to apply comic strip expression techniques. They begin to make use of more than one panel, strips and series are used. They try to integrate the written word into the drawing by means of speech balloons. Drawings begin to contain more details. Background renderings showing a location begin to appear even if they do not directly contribute to the content of the cartoon. This makes the drawings more appealing, spectators find more from themselves, from their physical and social environments in such drawings, they find their daily life in them, and they begin to laugh themselves. Cartoons become more and more popular. Especially amongst young people it becomes a tool VIIIof expression or even release. During the 1980's and 1990's the number of humorous magazines, which apply the new line, increase. The process of creating its own audience and artists, which has started with Gırgır continues. One should not forget that one of the reason of enlivening of cartoons was the rapid devolopment of television in those years. Television provide the background for many humorous subjects, and because of its visual charecter, it also provided visual references for cartoons, which contributed to the popularity of this art. Abstract cartoons without written support, sometimes even looking down to its spectators, had also difficulties in other countries. In some of them adapting the language of comic strips was a remedy too. Cartoons without captions are loosing their effects. They are becoming more and more subject of exhibitions, competitions, trying to attract attention by using tools and the language of graphical arts such as posters. They are getting away from newspapers and magazines. Of course there are some artists who still use this language and many of them are quite successful. Some of them make themselves known in international competitions, they win awards too. But the actual cartoons of today are the ones which use techniques of comic strips, with its more than one panel form, more or less detailed drawings and integration of the written word with the drawing. The most imported reason why cartoon turns back to writing is that the reality that every cartoon tells a story, how small it may be.This needs some kind of preparation. And instead of a familiar ending it requires an extraordinary twist at the end. It is this unexpected end which evokes humorous feelings in human beings. Its not easy to achieve this with only an abstract one panel cartoon without captions. Comic strips can do this much easier. Instead of only just indicating the hidden parts of the story it can reveal them directly.In other words, it can be much more direct and complate, without using clumsy symbols. And this gives them the possibility to address larger numbers of spectators. And the most important function of cartooning, social criticism can be fulfilled in a amuch effective way. As we see, the language of cartooning forms itself and changes according to the conditions of its times. And cartoonists use it in order to convey their message to the spectators. rx
Collections