Türler içinde korku sineması, kurtadamlar ve metamorfoz `Geç Saatler`
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Sanatın doğuşu, insanlık tarihi içerisinde farklı ve değişken bir yol izledi. Antik çağlarda dans, komedi, tragedya, tarih, astronomi, şiir ve müzik şeklinde 7 kategoriye ayrılan sanat kavramı geçen yüzyıllar içinde matematik gibi etkinlikleri de bünyesine alıp, dans gibi etkinlikleri de bünyesinden çıkardı. Bu açıdan bakıldığında, sanat sözcüğünün anlam ve temsil ettikleri bakımından çağlar içinde incelemek, toplumsal tarihe de ışık tutmaktadır. Sinemanın sanat kavramına dahil edilmesi, sanatların yedincisi olarak kabul edilmesi de icadınla senkron olamadı. İlk film gösterimine imza atan Lumiere kardeşler bile yaptıkları işi bir sanat değil 'yem bir oyuncakla insanları eğlendirmek' olarak görüyorlardı. Her ne kadar sinema için sanat Arnheim'ın dediği gibi kamerayı bir noktaya yöneltip kayda başladığınız anda başlıyorsa da bunun anlaşılması için Melies gibi film yaratıcılarının film yapmaya başlaması, Arnheim gibi kuramcıların çalışması gerekiyordu. Sinemanın bir özelliği diğer sanatlara kıyasla 'teknik belirleyen' kavramına daha bağlı olmasıdır. Teknik belirleyen, söz konusu sanatın icrasında, ürün yaratımında kullanılan teknik imkanlardır. Edebiyat gibi 'teknik' gereksinimlere ihtiyaç duymuyor gibi gözüken bir sanat bile eğer matbaa olmasaydı muhtemelen bugünkü anlamında bir edebiyat kavramına sahip olamayacaktı. Buna ek olarak teknik belirleyen, bir 'kayıt sanatı' olarak da nitelendirebileceğimiz sinema veya fotoğraf gibi sanatlarda dili ve anlatım kodlarını etkileyen bir yapıya sahiptir. Sinema teknolojisinin gelişmesi, değişen toplumsal yapı, kapitaizmin yarattığı hızlı akan hayat ve tüketim toplumu tür filmlerini yarattı; sinemanın hızlı tüketilen ve tekrara düşmekten çekinmeyen, kolay anlaşılır yapılara sahip olan 'tür filmleri' gelişti. IIIBu tür filmier içerisinde korku sinemasi da en asi ve marjinal yakiaşîmian nedeniyie hep öne çıktı. Korku sineması tür fiimierinin genelinin tersine Amrika değii Avrupa kökeniidir. Örneğin western fiimieri gibi beiirii bir döneme ya da topiumsai yapıya özgü değiidir ve bu nedenle her ülke kendi korku sinemasını yapabilmiştir. Alman sessizleri, japon canavar fiimieri ve bunun gibi karakteristik yapımlar birbirlerini etkilemiş, hem alt türlerini hem farklı ülke sinemalarını geliştirmiştir. 20. Yüzyılın başlarında endüstirîeşme ve kapitalizme kayış, teknolojinin gelişmesinde duyulan ürküntü, bireylerin yalnızlaşması da bu türü içten içe beslemiştir. Sınıfsal konumların yitirilme korkulan, şehir yaşantısının yarattığı suçlar, ölüm korkusu ve eski tarz dayanışmanın yerini alan rekabete dayalı ilişkiler, bir takım temel noktalarda arınma (catharsis) duygusunu bir gereklilik haline getirdi. Korku sineması, bu bilinmeyenlerin yarattığı tedirginlikten yola çıkarak bazı noktaian karanlık kalmış olgulara el atarak kendi kahramanlarını yaratmakta geç kalmadı. Örneğin gizemli yaratıklar olarak kabul edilen yarasalardan vampirleri, `dolunay hastalığı` olarak bilinen ve tam olarak açıklanamayan `iycantrophy` rahatsızlığından kurtadamları yaratıldı. Her ne kadar bazı öykülerin orijinleri sinema öncesi edebi eserlere uzansa da örneğin kurtadamlar mitolojik söylentilerden çıkıp tam anlamıyla korku sinemasında hayat buldu. Kurtadamlık sinemada genel olarak bir 'hastalık' gibi algılanmıştır. Bulaşıcı bir hastalık gibi bir vahşiden masumlara geçebilen bir hastalık. Geçiş metodunun 'ısırılma' olması ise başka anlamlara işaret eder. 'Isırılma' hem çaresizlik anlamına gelen yakın bir teması hem de masum kurban açısından 'istenmeyen durumu' temsil etmektedir. Söz `yapacak birşey yoktu`ya getirilmek istenir sanki. IVNihayetinde 'kurtadamlık' başlığı altında bir 'vahşiiik' ya da 'kötülük yapma arzusu' bir yaratıktan diğer insana sanki bir hastalıkmış gibi geçirilir. Kurtadamlik da kaynağı farklı olsa bile genel geçer metamorfoz kavramına uygun olarak bireyin artı ve eksilerin her zaman çatışma içinde olduğu bir değişim geçirmesine dayanır. Korku sinemasının karakterstik özelliklerinden biri de 'kahraman - canavar - kurban' üçgenidir. Bu üç figür arasında öze! bir ilişki vardır ve her zaman ayrı kişilikler olarak temsil edilmeyebilirler; canavar filmin kahramanına ya da kurban canavara dönüşebilir. Bu durum bir açıdan da sonuçta psikolojik bir rahatsızlık olan 'çift kişilik' ve türevlerini çağrıştırır. Bunu da boşuna yapmaz elbette; bu dengesiz psikolojik rahatsızlıkların yarattığı korkudan faydalanır. Bunun yanında sinemanın bütününü bir 'atmosfer yaratma sanatı' olarak da tanımlamak mümkündür. Gerçeklerin yerine geçecek olan imgelem dünyası en nihayetinde bize bir takım hayali ortamlar; hayali bir atmosfer sunmak zorundadır. Filmlerde yaratılan atmosfer, o film için kimi zaman bir tür belirleyiciliği işlevini yüklense de kimi zaman yaratıcısının özgün yaklaşımlarını da temsil edebilir. Yani karanlık sahneler, kanlı olaylar, mistik görünümlü oyuncular bir korku filmini belirleyen atmosfer öğeleri olabilir ama örneğin belirli bir rengin hakimiyetindeki mizansenler ya da yavaş işleyen bir oyunculuk gibi atmosfer öğeleri de belirli bir yönetmenin tarzını oluşturabilir. `Geç Saatler` isimli kısafilm projesi, Boris Vian'ın Kurtadam isimli kitabındaki aynı adlı öyküden doğdu. Öykünün en farklı yanı, genel kurtadam geleneğine ters olarak kurta, başka bir deyişle kurtadama dönüşen bir insan yerine insana yani nihayetinde kurtadama dönüşen bir kurtu konu almasıydı. V SUMMARY The birth of art follows a different and a variable path through the history of mankind. The concept of art which was divided into 7 categories as dance, comedy, tragedy, history, astronomy, poetry and music in ancient ages; has included branches like mathematics through the ages and has excluded branches like dance. From this point of view, to analyze the word `art` and what it represents through different ages also means to shed a light on sociological history. The acceptance of cinema as the seventh art was not synchronized with the invention of the medium. Even the Lumiere Brothers, who carried out the first film projection, saw their work as `entertaining peopie with a new toy` instead of an art. Although Arnheim claims that `in cinema, art begins the moment you camera starts capturing images`, it was needed to have filmmakers like Melies to start making films and to have theorists iike Arnheim in order to comprehend that. A quality of cinema compared to other arts is that it is more dependent on the concept of being `technically specified`. The technical possibilities that are used in the production of the piece in the given art, specifies the piece itself. Even literature as an art which seems not to have any technical requirements would not be the same today if printing wasn't invented. In addition to this, the `specifying technique` has a structure that affects the codes of expression in arts like photography or cinema, arts that can be defined as `recording arts`. The development of cinema, the change in the sociological structure, the fast flowing life as a resuit of capitalism and the consumption society created the genre movies. Genre movies were consumable, they didn't hesitate to repeat themselves and their structure was easy to understand. VIIn these types of movies, horror fiims would always stand out because of their rebellious and marginal approaches. Horror films, in contrast with the other genre films, originate from Europe, not America. For instance, they are not from a specific period of time or a social structure like the western movies and because of that, every country could create its own approach to horror fiims. German silent movies, Japanese monster movies and other characteristic productions like these have effected each other. They developed sub-genres and unique differences dependin on the country of origin. In the beginning of the 20th century, industrialism, the shift to capitalism, the fear for the developing technology and the isolation of the individuals helped the development of this genre. The fear of losing the social estate, crimes created by the urban life, relationships based on rivalry instead of solidarity created the need of a certain feeling of catharsis Horror genre, setting out from the disturbance caused by these uncanny concepts, has created its own heroes. For example, the genre created vampires from the bats known as mysterious creatures or the werewolves from the lycanthropy disease also known as the `full moon disease`. Although some of the stories originate from the literature before the cinema; werewolves went beyond mythology and came to life in horror fiims. Werewolves are generally seen as victims of disease in cinema. A disease that can pass over to the innocent people as if it's contagious. The infection method for this disease, `getting bit by a wolf points to different meanings, it represents a close encounter that includes desperation ans an unwanted situation for the victim. VIIThe feeling hat `there is othing one could do` is given by this representation. Consequently, the violence or the desire to do evil passes on to someone else like it's a disease under the title of a `werewolf. Being a werewolf depends on the transition of the individual caused by the conflict of the good and the evil sides, depending on the concept of metamorphosis.. Ne of the characteristics of the horror genre is the triangle of `hero - monster - victim`. There is a special relationship between these three figures and they may not be represented as separate characters in all cases. The monster can become the hero or the victim can become the monster. This situation reminds one of the psychological conditions known as `multiple personality`. Of course that reference is not in vain, it takes advantage of the fear caused by these ill- balanced psychological conditions. Besides, it is possible to define cinema as the `art of creating an atmosphere`. The imaginary world that will substitute the reality has to present us some imaginary places and atmosphere. Although the atmosphere created in the film sometimes plays a determining role, it can also represent the unique approach of the film's creator. The dark scenes, bloody events, mystical characters can be the elements that species the horror movie but also the mise-en-scene under the dominance of a certain colour, or the slow paced acting can create the style of the director. The short film project called The Gift` is born from a Boris Vian story from his book titled `the Werewolf. VIIIThe most distinctive side of the story is that instead of telling the tale of a human that became a werewolf, it tells the tale of a wolf becoming a human and finally a werewolf. GİRİŞ Sanat tarihini başından beri sanatsal etkiniikierin ne kadar 'sanatsal' olduğu hep tartışıldı. Hatta bugünkü anlamıyla sanatın bile `sanat mı olduğu` tartışıldı. Sinemanın bir sanat olarak kabul edilişi de kendi içinde çok uzun olmasa da bir süreç yaşamıştır. Sanatın 'sanat' olduğuna dair en temel kriter doğal olmaması ve insana özgü olmasıydı. İnsan bulunduğu doğal ortama zıt düşerek yaşam alanını ve çevresindeki objeleri işlevselliğin dışında salt 'hoşa gitme' dürtüsüyle düzenler. Sadece insana özgü olan bu tutum sanatsal etkinliklerin temelini oluşturur. Bunun yanında da sanatsal eylemin temelini manipüiasyon yani doğala müdahale oluşturur. Heykeltraş doğadaki taşı alır şekil verir, ressam doğada hiç varolmayan bir deseni ya da rengi yaratır. Sinemacı kamerasını bir yere yöneltip kayda başladığımızda akıp giden hayatın doğal halini bir dikdörtgenle sınırlar ve kendi seçimi ile yaptığı bu sınırlama aslında bir yandan da belirli bir aiamn seçimidir. Bir başka deyişle yaptığının sanat olmadığım Lumiere bile aslında kamerasını çalıştırmaa başladığı anda sanatsal etkinliğe de başlamıştı. Sinemanın sanatsal yolculuğunun bir aşamasında tür filmleri ortaya çıkmaya başladı. Genel hatlarıyla Amerikan sinemasının ve endüstri toplumunun bir ürünü olan tür filmleri içinde korku sineması herşeyden önce Avrupa kaynaklı bir yapı olmasıyla ayrılır. Bunun dışında temel olarak bireyin veya toplumun içsel korkularından beslendiği ve belirli bir toplumsal sınıfa ait olmadığı için korku filmlerinin, her ülke sinemasının kendince yorumlayabildiği bir tür olma özelliği vardır. IX
Collections