Suriyeli sığınmacıların bazı ruhsal sorunları ve ruh sağlığı hizmet gereksinimleri ile hizmet sunucuların ve yöneticilerin görüşlerinin belirlenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Niceliksel ve niteliksel veri toplama yöntemlerinin birlikte kullanıldığı çalışmada; Ankara'da Suriyeli sığınmacılarda depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yaygınlığı ile bu hastalıklarla ilişkili risk faktörlerinin belirlenmesi; sığınmacıların ruh sağlığı hizmeti ihtiyaçları ile hizmet kullanımlarının sığınmacı, hizmet sunucu ve yöneticilerin bakış açıları ile değerlendirilmesi ve sığınmacıların genel sağlık hizmetlerine erişim ve kullanım durumları ile ilişkili faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın niceliksel verileri Ankara'da sığınmacıların yoğun olarak yaşadığı iki mahallede kartopu yöntemi ile 420 kişiden toplanmıştır. Niteliksel veriler ise sığınmacılara sağlık hizmeti sunan 10 sağlık personeli ve sığınmacılara yönelik sağlık politikalarının belirlenmesinde rol alan 10 yönetici ile derinlemesine görüşmelerle toplanmıştır. Çalışmada olası depresyon ve TSSB düzeyi sırasıyla %47,7 ile %36,5 bulunmuştur. Kadın olma, bedensel hastalığın olması, ruh sağlığını kötü olarak değerlendirme ve travma tipi sayısındaki artış artmış depresyon ve TSSB riski ile ilişkili bulunmuştur. Ekonomik durumun kötü olması ve genel sağlık durumunu kötü olarak değerlendirme artmış depresyon riski ile; çocuk sahibi olma, geçmiş ruhsal hastalık ve ruh sağlığı yardımı alma ihtiyacı duyma ise artmış TSSB riski ile ilişkili diğer faktörlerdir. Katılımcıların sadece %1,4'ü Türkiye'de ruh sağlığı hizmetlerine başvurmuştur. Hem niteliksel hem de niceliksel sonuçlar karşılanmayan ruhsal sağlık ihtiyacı olduğunu göstermektedir. Katılımcıların yarısına yakını son bir yılda Türkiye'de sağlık hizmeti kullandığını, yaklaşık beşte biri ise sağlık hizmetlerine erişemediğini belirtmiştir. Dil bilme, ekonomik yardım alma ve yaşanılan evin uygun olması sağlık hizmetlerine erişim ile evli olma, sağlık durumunu `kötü` olarak değerlendirme ve sağlık hizmetlerine erişim ise sağlık hizmeti kullanımı ile ilişkili bulunmuştur. This mixed-methods study aimed to determine the prevalence and predictors of posttraumatic stress disorder (PTSD) and depression among Syrian refugees, assess need for and utilization of mental health services from the perspectives of refugees, health care providers, and health policy makers, and determine refugees' general healthcare service utilization and associated factors in Turkey. The quantitative data were collected via a household survey in two neighborhoods with the highest refugee population in Ankara, and qualitative data were collected via in-depth interviews with 10 health care providers and 10 health policy makers. Probable PTSD and depression rates were 36.5% and 47.7%, respectively. Female gender, physical illness, self-rated poor mental health and higher number of potentially traumatic events predicted both PTSD and depression. PTSD was additionally predicted by having children, past psychiatric illness and perceived need for mental health care in Turkey, while depression was predicted by lower economic status and self-rated poor general health. Only 1.4% of the participants reported having utilized mental health services in Turkey. Both qualitative and quantitative findings showed that there was an unmet need for mental healthcare. Nearly half of the refugees reported having used healthcare services within the last year, and around one-fifth stated that they were unable to access healthcare services in Turkey. A regression analysis revealed that refugees with a second language, those who received financial support, and those who were satisfied with their housing conditions were associated with better access to healthcare. On the other hand, being married, self-rated poor general health and better access to healthcare were associated with higher utilization of health services.
Collections