2000 Kasım ve 2001 Şubat krizlerinin ardından Türk kamu bankacılığında yaşanan gelişmeler ve finans piyasalarına yansımaları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
1930'lu yıllardan bugüne kadar kamusal sermayeli işletmelerin ekonomik hayattaki gereklilikleri tartışılmaktadır. Çalışmaların bir kısmında kamunun etkinliğinin özel sektörle karşılaştırıldığında düşük düzeyde gözlendiği ve finansal ve ekonomik büyümeyi yavaşlattıkları yönündeki tezler desteklenmişken, diğer bir kısım çalışmada kamunun piyasalara özellikle banka sahipliği yoluyla müdahalesinin sektörde derinleşmeyi ve bu yönüyle genel ekonomik büyümeyi hızlandırdığının altı çizilmiştir.Bu iki temel görüşü ışığında, çalışmamızda ülkemiz kamu bankacılığının finansal piyasaların etkinliğine ve ekonomik büyümeye olan katkıları, bankaların performansları göz önünde alınarak değerlendirilmeye çalışılmıştır. Banka performanslarının analizinde özellikle politik müdahaleler ile oluşan görev zararları kavramından hareketle, 2001 yılı öncesi ve sonrası yaşanan gelişmelerin karşılaştırmalı analizi yapılmıştır.Yeniden yapılanma programı ile kamu bankacılığına farklı bir bakış açısı kazandırılmış olan bankacılık sektörümüzde, siyasi müdahalelerden tamamı ile arındırılan bir işleyişin, kamu bankalarına hem operasyonel hem de finansal açıdan karlı bir ortam yarattığı ortaya konulmuştur. Süreklilik gösteren bu karlı ortamın yalnızca bankacılık sektörüne katkı sağlamakla kalmadığı, finans sektöründe yaratılan derinlik ile birlikte artan mevduat ve kredi hacimleriyle ekonomik canlanmaya da imkan yarattığı gösterilmiştir. Ayrıca kamu bankalarının özelleştirilmelerinin sıklıkla tartışıldığı şu günlerde, sistemdeki sorunlara bir çözüm yolu olarak kullanılan özelleştirme uygulamalarının, esasen 2001 yılı ve öncesi dönem için bir anlam ifade edebileceği fakat büyük ölçüde politik etkilerden arındırılmış ve piyasa mantığı ile işleyiş neticesinde sürekli karlılık ve verimlilik performansı sergileyen kamu bankacılığımızın bugünü için fazlası ile tartışılabilir bir konu olacağı ortaya konmaya çalışılmıştır.Bu tezde, siyasi etkilerden arındırılmış kamu bankalarının varlıklarını sürdürmelerinin ülke ekonomimiz ile finans ve bankacılık sektörümüzün gelişimi açısından kaçınılmaz olduğu sonucuna varılmaktadır. Since 1930?s, a substantial literature has developed so as to identify the role of state and private owned banking in explaining economic growth. A number of the empirical literature on the relationship between financial intermediation and economic growth has focused on the performance and effectiveness of state owned banks. While some empirical evidence provide support to the assumption that state ownerships perform less efficiently than private ownership and diminish the financial and economic growth, others also underline the idea that government intervention through its banks can improve the effectiveness and profitability of the financial sector and the overall functioning of the economy.On the grounds of these two disparate theories, in this study we have tried to reach a better understanding of to what extend political interventions on Turkish state owned banks influence their performance. Mainly we have focused at the duty loss concept as a main political instrument used by Turkish Treasury before the crises of 2000 and 2001.Our findings support that before restructuring period in 2001, state owned banks were governed by political grounds and abused by government. It can be asserted that the efficiency of state owned banks has been affected in a positive way with the restructuring program which mostly purified the political influences from state owned banking. This will lead not only to boost the performance of state banks but also to contribute the financial deepening and economic growth in Turkey by creating the excess capacity in an attempt to collect more deposits and hence allocate more credit. In addition to this result, we allaged that privatization is not necessary for improving state owned banks performance in this period but before 2001 was it. It is not necessary now because public bank?s performance has been improved through many reforms and generated an adequate regulatory and legal framework so as to protect them from the political intervention.As a result, we conclude that starting from 2001, eliminating the political intervention on state owned banks led not only to boost state banks efficiency but also to contribute the financial deepening and economic growth in Turkey by expanding the loan and deposit capacities of state banks.
Collections