Galyan-atasu barajı havzasında farklı arazi kullanım şekilleri altındaki toprakların bazı fiziksel özelliklerinin araştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmada Galyan deresi üzerinde yapılmakta olan Atasu Barajının yağış havzasındaki farklı arazi kullanım şekilleri altındaki toprakların bazı özelikleri araştırılmıştır. Söz konusu baraj hem içme suyu hem de elektrik üretimi amaçlı kullanılacaktır. Havza toprakların özelliklerine bağlı olarak bu barajların kullanım süreleri değişmektedir. Yeni inşa edilen bu barajın kısa sürede sedimentler ile dolup ve kullanılamaz hale gelmesi ekonomik ve ekolojik açıdan istenmeyen bir durumdur. Bundan dolayı, farklı arazi kullanım şekli altındaki havza topraklarının fiziksel özelliklerinin belirlenmesi bilhassa da erozyon eğilimlerinin belirlenmesi yağış havzasının yönetimine önemli katkı sağlayacaktır.Bu amaçla, baraj gölüne yakın olan iki jeolojik formasyonlar (Çatak ve Hamurkesen) üzerindeki üç farklı arazi kullanım şeklilerinden (tarım, orman ve açıklık alan) ve iki farklı yükselti kademesinden (500-1000 m ve 1000- 1500 m) toplam 53 örnek alan seçilmiştir. Toprak örnekleri, açılan profillerden derinlik kademelerine göre (0-20 cm, 20-50 cm ve > 50 cm) alınmış olup, bu çalışmada ilk iki derinlik kademeleri kullanılmıştır.Bu çalışma ile bir havzada arazi kullanım şeklinin, o havza topraklarının çeşitli özellikleri üzerinde önemli etkileri olduğu ortaya çıkarılmıştır. Elde edilen sonuçların, yapılacak ormancılık uygulamalarında dikkate alınması Türkiye ormancılığı açısından faydalı olacaktır. In this study, effects of different land use types on some soil physical properties in Galyan-Atasu Dam watershed were investigated. Galyan-Atasu Dam watershed was selected because of the irrigation and to produce electrical energy. The duration of these dams in the basin varies depending on the of soil properties. The newly-built dam cannot be used when it become filled with sediments is undesirable.Thus, determination of soils physical properties, which are especially, soil erodibility indexes, between under the different land uses helps a significant contribution to the management of watershed.Therefore, the totally 53 soil samples were chosen from two different geological formations (Çatak and Hamurkesen), three different land use types (grassland, agricultural and forested) and two different altitudes (500-1000 m and 1000-1500 m) in such a way that they represented general conditions of the watershed area. On the other hand, the sample plots have been chosen each land use types of two different geological formations (Çatak and Hamurkesen). Although soil samples were taken from three different depth steps (0-20 cm, 20-50 cm and 50 ? cm), only two depths were used.The present study indicates that land use type and parent material should be taken into for further studies since they affect significantly some important soil properties. The results obtained will be useful in terms of forestry management in Turkey.
Collections