Jean Jacques Rousseau et condorcet: Deux intellectuels face a l`education feminine
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İnsanlığın düşünce tarihinde on sekizinci yüzyılın önemi büyüktür. Aydınlanma Çağı olarak tanımlanan bu dönemde, insan zihninin özgürleşmesine engel olan önyargıların eleştirel yöntemler ve akıl yoluyla yok edilebileceği farkedildi. Aklın ve bilimin, inanç ve töreyi yendiği bu çağda, insanlar kulluktan kurtulup yurttaş olabileceklerinin bilincine vardılar. `Aydınlanma` filozoflarının ortak bir hedefi vardı: insanın mutluluğu. Bu amaçla, toplumsal sorunları ele aldılar; çözüm yolları önerdiler. Tartıştıkları sorunlardan biri eğitim, diğeri de kadınların toplumsal konumuydu. Araştırmamızın ilk bölümünde, Fransa'da on sekizinci yüzyılda kadınların eğitimini inceledik. Bu dönemde okuma- yazma oranının düşük olduğunu, kız çocuklarının çok azının öğrenim görebildiğini, bunların da ancak dini eğitim kurumlarından yararlanabildiklerini belirttik. Birçok yazar, düşünür ve eğitimcinin bu konudaki görüşlerine yer verdik. İkinci bölümü, Fransız Devrimi'nin fikir babası sayılan Rousseau'ya ayırdık. İlk iki alt başlıkta yazarın kendi eğitimini ve kadınlarla olan ilişkilerini inceledik. Daha sonra, düşünürün Emile kitabını ele aldık ve eğitim felsefesini iki temel ilkeye, doğaya uygunluk ve topluma sağlayacağı yarara dayandırdığını gösterdik. Rousseau'nun kızların eğitimiyle, kadın doğasına uygun bulduğu toplumsal görevleri üstlenecek kadınlar yaratmayı amaçladığını, ve kadını erkeğe bağımlı kılan göreli bir eğitim yöntemi önerdiğini saptadık. Araştırmamızın üçüncü bölümünde, devrimci bir bilimadamını, Ansiklopedi hareketinin son temsilcisi Condorcet'yi ele aldık. İlk iki alt başlıkta, filozofun üç büyük ustası, Voltaire, Turgot ve d'Alembert'in yamsıra, aydın bir kadın olan karısı Sophie de Grouchy'den de etkilenmiş olabileceğini belirttik. Bu bölümün sonunda, Condorcet'nin Kadınlara Yurttaşlık Ha-klyımnIll Tfl.nmTna.sina Dair adlı makalesiyle radikal feminist görüşlerini ortaya koyduğunu, Milli Eğitim Üzerine İnoelemeler'de ise, eğitimi sınıf ve cinsiyet ayrımı yapmadan bir bütün olarak ele aldığını, öğrenimin kadınların doğal bir hakkı olduğunu vurguladığını belirledik. Çalışmamızın son bölümününde, iki filozofun, kadın eğitiminin nasıl olması gerektiği konusundaki fikirlerini karşılaştırmayı amaçladık. Bunun için, toplumsal kurumların oluşumunu ve bilimin uygarlığa katkısını ne şekilde ele aldıklarını araştırdık. Rousseau'nun görüşleri için İnsanlar arasındaki Eşitsizliğin Kökeni Üzerine ve Bilimler ve Sanatlar Hakkında yazdığı iki söylev ile, Toplumsal Sözleşme'yi, Condorcet'nin fikirleri içinse İnsan Zekâsının İlerlemeleri Üzerine Tarihi bir Tablo Taslağı'nı temel aldık. Her iki yazarın da insanın özgürleşmesini amaçladığını, ancak Rousseau'nun uygarlığı yozlaştırıra bulduğunu, bu nedenle bilimdeki gelişmeleri suçladığını ve eğitimde doğaya dönmek gerektiğini söylediğini, Condorcet'nin ise bilimsel gelişmeyi özgürleşme için ilk koşul olarak gördüğünü, dolayısıyla yaygın bir öğretim sistemi istediğini vurguladık. Son olarak, Rousseau'nun, kadın ve erkek için iki ayrı sistem önerdiğini, kadının bağımlı konumunu eğitimle pekiştirmeyi amaçlayan tutucu bir yazar olduğunu belirttik. Condorcet'nin, cinsler arası eşitsizliğin kökeninde doğanın değil, eğitimin olduğunu saptayarak, kadınların ulusal eğitim olanaklarından erkekler kadar ve onlarla birlikte yararlanmaları gerektiğini savunan ilerici bir düşünür olduğu sonucuna vardık. IV ABSTRACT Eighteenth Century has a special place in the history of thought. The possibility of eliminating the prejudices that obstructed the liberalization of human mind through the use of critical methods and reason was realized during this period which is known as the Age of Enlightenment. In this era, where reason and science overcame convictions and traditions, the human beings realized that they could free themselves from slavery and become citizens. `Enlightenment` philosophers had a common goal: happiness of humanity. They studied the social problems and suggested solutions for achievement of this goal. One of the problems they discussed was education and another one was the social status of women. In the first chapter, we studied the education of women in France in the Eighteenth Century. We noted, during this pe riod, that the rate of literacy was low, that a very small number of girls had any education and that those who had education had access only to the religious educational insti tutions. We referred to the principal thinkers and educators in this respect. In the second chapter, we took up Rousseau, who is widely regarded as the intellectual leader of the French Revolution. We studied his own education and his relations with women in the first two sections of this chapter. Later, we reviewed his novel entitled Emile and showed that he based his philosophy of education on two basic principles: conformity with the nature and, social utility. We saw that, by girls' education, Rousseau meant the rearing of women who could assume the social roles Rousseau found suitable with women's nature and thus, he advo cated a relative method of education that subjects women to men. In the third chapter of our study, we reviewed Condor cet, a revolutionary scientist and the last of the Encyclopedists.In the first two sections of this chapter, we noted that the philosopher might have been influenced by his wife, Sophie de Grouchy, an intellectual in her own right, along with his three main masters, namely, Voltaire, Turgot and d'Alembert. In the final section, based primarily on his two main works in this area, i.e. the article On the Recognition of Women's Rights of Citizenship and the book entitled Five Memoirs on Public Edu cation, we showed that Condorcet entertained radical feminist ideas, considered education as a whole without allowing for class and sex differences and emphasized the fact that educa tion was a natural right of women. In the final chapter of our study, we tried to contrast the views of the two philosophers on how the women's education should be. To this end, we examined their manners of treatment of the development of social institutions and the contribution of science to civilization. We based our review on the two essays of Rousseau, namely, On the Origin of Inequality Among Human Beings and On Sciences and Arts, and his Social Contract along with Condorcet' s The Draft of a Historical Table on the Development of Human Mind. We stated that, although both au thors aimed at liberty of mankind, Rousseau found civilization to be degenerating, accused scientific progress for this and propagated the idea of return to the nature, while Condorcet saw scientific progress as a prerequisite of liberty and thus advocated an extensive general system of education. In the final section, we emphasized that Rousseau proposed two sepa rate systems for men and women and that he was a conservative writer who saw education as a tool to enforce the dependent status of women. We concluded that Condorcet, by means of specifying education, and not the nature, as the cause of inequality among sexes, defended the rights of women to equally and jointly benefit from the facilities of public education, and he was a progressive thinker.
Collections