Fachsprache musik im Deutschen und in Türkischen
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
TÜRKÇE ÖZET Almanca ve Türkçe gibi doğal dillerde tek bir dilden bahsetmek mümkün değildir, çünkü dil, toplumun ihtiyaçlarına göre şekillenmiş ve zamanla da bu şekillenme bir dil içinde birçok dil ayrışımının oluşmasına neden olmuştur. Bu an lamda tek bir dilden değil, standart dil (Standardsprache), diyalektler (Dialekie), günlük konuşma dilleri (Umgangssprachen), özel diller (Sondersprachen), edebi diller (Literatursprachen), uzmanlık alanı dilleri (Fachspracheıı) gibi aynşımlardan sözetmek gerekmektedir. Dilbilimi de keza bu anlamda bir dil içinde ortaya çıkan ayrışım- larının (veya kümelerinin) çeşitliliğinden (Sprachvarietâten) bahsetmektedir. Bu aynşımlardan bir tanesi de bu çalışmaya konu olan Fachsprache, yani `uzmanlık alanı dili` dir. Bu dil ayrışımı ve özellikle de müzik uzmanlık dili (Fachsprache Musik) bu çalışmanın odak noktasını oluşturmaktadır. Müzik uzmanlık dili üzerindeki bu çalışmada Almanca' da ve Türkçe'de müzik alanında kullanılan özel kavramlar sözlük taraması yapılarak karşılaştırıldı. Bu sözlük taramasında Franz DornseifFin `Der Deutsche Wortschatz nach Sachgruppen` (1959) ve Recai Çin'in `Kavramlar Dizini` {191 /) adlı ideografik sözlükleri ana kaynak olarak kullanıldı. Çalışmanın birinci bölümünde insanların dilsel davranışlarının toplum içindeki statüleri ile burada üstlendikleri rollere göre değiştiğini ve şekillendiğini, bu nedenle de bir dil içinde çeşitli dil alt gruplarının doğduğu - örneklerle - açıklanmaya çalışıldı. İkinci bölümde bazı dilbilimcilerin dildeki çeşitlilik üzerindeki düşünceleri ele alındıktan sonra, Möhn ve Pelka (1984) adındaki dilbilimcilerin bir dilde ortaya çıkan dil alt gruplarını birbirinden ayırabilmek için oluşturdukları `bir dilin yedi fonksiyonu` ayrıntılı bir biçimde incelendi. Uzmanlık diline, çeşitli sözlüklerden derlenilen ve bu çalışmada sunulan tanımlara dayanarak ve bunları kendi içinde yorumlayarak açıklık getirilmeye çalışılıdı.Ill Üçüncü bölümde yeni bir nesneyi ya da fikri uzmanlık dilinde kavramlaştıra- bilmek için kullanılan başlıca dilsel yöntemler örneklerle kısaca yansıtıldı. Çalışmanın dördüncü bölümünde birçok uzmanlık dilinin oluşmasındaki sebepler toplumbilimsel açıdan ele alındı. Burada Möhn/Pelka'nın farklı dil gruplarını birbirinden ayıran toplumbilimsel nedenlere ve ihtiyaçlara yönelik değerlendirmeleri açıklanmaya çalışıldı. Beşinci bölümde müziğin uzmanlık dilinin oluşum ve gelişim süreçlerine girilmeden önce, bazı Türk ve yabancı besteci ile filozofların müzik baklanda yapmış oldukları tanımlardan da faydalanılarak, müzik kavramına açıklık getirilmeye çalışıldı. Bu bölümde, müzik ile toplum arasındaki ilişki yorumlanmaya ve bu iM öğenin birbirlerini hangi ölçülerde etkilediklerine açıklık getirilmeye çalışıldı. Altıncı bölümde ise Almanca' da ve Türkçe'de müzik alanında kullanılan özel kavramlar sözlüksel bazda karşılaştırıldı. Bu karşılaştırmanın ana kaynaklarını Franz DornseifF (/959) ve Recai Çin'in (1971) ideografik sözlükleri oluşturmaktadır. Bu iki dilbilimcinin sözlüklerinde yapmış oldukları bölümleme çalışmanın bu bölümüne akanlıp, [çalgılar (Musikiiıstrumente), müzikçiler (Musiker), müzik ve dans çeşitleri (Musik- und Tanzarten) ve notalar (Noten)/ her iki dildeki kavramlar bu bölümlere - A) Ahnanca-Türkçe ve B) Tûrkçe-Almanca şeklinde - karşılaştırmalı olarak yerleştirilmeye çalışıldı. Bu çalışmanın sonucu Ek A (Ahnanca-Türkçe) ve Ek B'de (Tûrkçe-Almanca) verilmektedir. Bunu müteakip sözcükler ikinci bir süzgeçten geçirilerek ve yeniden bir bölümlemeye gidilerek [eşdeğer sözcükler (Aquivalente Begriffe), yabancı bir dilden alınan kelimeler (Wortentlehnungen), anlam aktarımları (Bedeutungsübertragungen), hedef dilde karşılığı olmayan ve bu nedenle açıklama şeklinde ele alman sözcükler (Fehlende BegruTe)/ her bir bölüm o bölümde yer alan sözcükler aracılığı ile yorumlanmaya çalışıldı. Yedinci ve son bölümde elde edilen sonuçlar özetlenmeye çalışıldı. ZUSAMMENFASSUNG Natürliche Sprachen wie das Deutsche oder das Türkische sind keine homogene, sondern heterogene Systeme. In diesem Sinne kann man also auch nicht von der Sprache sprechen, sondern von Standardsprache, Dialekten, Umgangssprachen, Sondersprachen, Literatursprachen, Fachsprachen u.a. Diese Erscheinungs- oder Existenzformen der Sprache werden in der Sprachwissenschaft auch Sprachvarietaten genannt. Eine dieser Sprachvarietaten, die Fachsprache, ist das Thema meiner Magisterarbeit. Speziell beschâftige ich mich dabei mit der deutschen und der türkischen Fachsprache Musik. Dabei bleibe ich auf rein lexikalischer Basis. Im ersten Teil meiner Magisterarbeit versuche ich darzustellen, wie sich das sprachliche Verhalten des Menschen je nach der soziaien Rolle, in die er schlüpft, ândert und wie das zur Entstehung verschiedener Formen in der Sprache, also zu Sprachvarietaten führt. Im zweiten Teil stelle ich nach Möhn/Pelka (1984) anhand von sieben Funktionen der Sprache dar, wie die einzelne Form der Sprache, wie zum Beispiel die Fachsprache, von anderen abzuheben ist. AnschlieBend gehe ich zu einer Definition der Fachsprache iiber. İm dritten Teil führe ich die sprachlichen Mittel auf, die in der Fachsprache hauptsâchlich eingesetzt werden, um für einen Gegenstand oder einen Begriff eine fehiende Bezeichnung zu finden. Im vierten Teil versuche ich einen kurzen historischen Einblick in die Gründe für die Entwicklung vielzâhliger Fachsprachen zu geben, wobei eine soziolinguistische Betrachtung hierzu erforderlich wird.Bevor ich im fünften Teil zur Entstehung, Entwicklung und einer anschlie&enden Definition der Fachsprache Musik übergehe, beschâftige ich mich mit der Frage, was Musik eigentlich ist. Es folgt der anschlieBende Versuch, den Zusammenhang und die Beziehung zwischen der Musik und der Gesellschaft darzustellen. Im sechsten Teil gehe ich konkret zu dem lexikalischen Vergleich der deutschen und der türkischen Fachsprache Musik über. Die Basis bilden dabei das idiographische Worterbuch `Der Deutsche Wortschatz nach Sachgruppen` (1959) von Franz Domseiff und das idiographische Worterbuch `Kavramlar Dizini` ( 1 97 1 ) von Recai Cin. Der erste Vergleich erfolgt unter den Einteilungen Musikinstrumente, Musiker, Musik- und Tanzarten und Noten, die in diesen Worterbuchern vorgenommene Einteilungen sind und die ich in meine kontrastive Studie übernommen habe. Ich bilde unter jeden Bereich zwei Gruppen: A) Deutsch-Türkisch; B) Türkisch-Deutsch AnschlieSend nehme ich eine zweite Einteilung vor, indem ich die musikalischen Fachworter beider Sprachen je nach ihrem lexikalischen Charakter versuche, in die von mir gebildeten- Gruppen Aquivalente Begriffe, Wortent/ehnungen, Bedeutungsübertragungen und Fehlende Begriffe einzuordnen. Bevor ich im siebten Teil die Ergebnisse meiner kontrastiven Studie noch einmal zusammenfasse, versuche ich die einzelnen Gruppen zu interpretieren.
Collections