Oktay Arayıcı`nın oyunlarında geleneksel tiyatronun ve epik tiyatronun izleri bir reji çalışması `Rumuz Goncagül`
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Köy tiyatrosu ve halk tiyatrosu geleneği ile zengin bir geleneksel yapıya sahip olan Türk Tiyatrosu, Orta Asya'dan günümüze geniş bir coğrafyanın kültürel birikimiyle zenginleşmiş, şamanizmden İslam ve tasavvuf anlayışına, doğu kültürünün özelliklerini Osmanlı'nın geleneksel toplum yapısı içinde yoğurarak, kendine özgü bir anlayışa ulaşmıştır. Açık biçime dayanan, göstermeci, doğaçlama temelli, tiplerin oluşturduğu, müzik ve dansın kullanıldığı, genellikle de güldürü amaçlı bu seyirlik geleneği, Osmanlı'nın batılılaşma süreci ile birlikte sorgulanmaya başlanmış, yenileşme ve batılılaşma çabaları içinde de giderek önemini yitirmiş ve batılı tiyatro anlayışı ?şekli, işleyişi ve estetiği ile- yerleştirilmeye çalışılmıştır. Oysa 20. yüzyıl batı tiyatrosundaki alternatif arayışlar, yüzünü doğu tiyatrosuna, tiyatronun oluşumundaki mit ve ritüellere ve geleneksel halk tiyatrosuna dönmüş, bunlardan yararlanarak yeni bir tiyatro anlayışı oluşturmayı amaçlamıştır. Bu arayışların en önemlilerinden olan epik tiyatro, gerçekçiliği karşısına alan doğu tiyatrosu anlayışı ve açık biçimli, episodik yapıdaki göstermeci anlatımı ile geleneksel Türk tiyatrosu ile benzeşmektedir. Bu benzerliğin fark edilmesi, ulusal tiyatro arayışı içerisindeki süreçte geleneksel tiyatrodan yararlanma çabalarına ışık tutmuş, gelenekselin kendine özgü estetiğinden yararlanan çağdaş Türk tiyatrosu oluşturma çabasına gidilmiştir. Yapılan incelemede geleneksel yapıyı çağdaş öz ile buluşturmayı başaran başlıca yazarlarımızdan olan Oktay Arayıcı'nın oyunları, geleneksel Türk tiyatrosu ve epik tiyatro açısından irdelenmiş ve Rumuz Goncagül oyunu özelinde yapılan reji çalışması ile bu özelliklerin kullanımı değerlendirilmiştir. Turkish theatre which has a rich traditional structure together with the folk theatre tradition and village theatre, has been enriched by the cultural background of a wide geographical region covering both Middle Asia and Asia Minor of today, and it has also reached a certain approach of its own by mixing the characteristics of the eastern culture within the traditional social structure of the Ottoman together with the Muslim and religious mystical tradition extending from shamanism. This tradition which has generally the purpose of humour and depends upon an open and presentational style, improvisation and also comprises stereotypes in which music and dance are used, started to be questioned with the process of the westernisation attempt of the Ottoman, and began to loose its importance gradually by the endeavours of westernisation and renovation, thus the western concept of theatre with its own aesthetics, structure and function, has been tried to be replaced in our country. Whereas, the alternative searches in the twentieth century Western theatre, have turned towards the Eastern theatre, into creation of myths and rituals within the emergence of theatre and also towards the traditional folk theatre; these searches also aimed at setting forth a new understanding of theatre by using the advantages of these primary sources. Epic theatre which is, indeed, one of the most important of these searches, resembles to the traditional Turkish theatre with its episodic and open structure and presentational way of expressing and also the eastern theatre concept which is against the realistic approach on stage. The awareness of this resemblance has sled light upon the attempts to use the traditional theatre within the process of finding out a new approach of the national theatre. There has been an attempt to found a new contemporary Turkish theatre which can also use its own aesthetics of that traditional heritage. In this study, the plays of Oktay Arayıcı, one of our playwrights who manages to mix up both the traditional background and the contemporary essence of the theatre in his works, will be dealt with from the perspective of the epic theatre and the traditional Turkish theatre, and his play, Rumuz Goncagül will be evaluated by a special study upon its staging and by the use of such features mentioned before.
Collections