Mamak Askeri Cezaevi`nde bir kadın koğuşunda `kamusal`ı tartışmak: Bir sözlü tarih çalışması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Türkiye'nin yakın siyasi tarihini anla(t)maya niyetlenen bu tez çalışması, 1980'li yıllarda Mamak Askeri Cezaevi'nde tutuklu olarak kalan kadınların 12 Eylül askeri darbesine ve bu darbenin sonrasına dair yaşam anlatılarına dayanarak yazılmıştır. Resmi tarih kayıtlarında ve/ya Türkiye Solu'nun yazılı tarihinde `sınırlı' yeri olan kadınların cezaevi deneyimini açığa çıkarmanın ve yazmanın yöntemi olarak kullanılan sözlü tarih çalışması, Türkiye'deki sol mücadelenin tarihini yeniden yazabilmenin imkanı olmuştur. Sözü edilen cezaevinde tutuklu ve/ya hükümlü olarak bulunmuş kadınların sözlü tarih anlatıları takip edilerek, duvarların ardındaki kadın koğuşlarında nasıl bir kamusal yaşam sürdürüldüğü, kadınların bir arada nasıl yaşadığı, hangi dayanma ve/ya direnme taktikleriyle ayakta kalmaya uğraştıkları tartışılacaktır. Bu tartışma, cezaevlerinde kadınlar tarafından `yaratılan' kamusal alan pratiğini görünürleştirecek; böyle bir görünürleş(tir)me, feminist yazında sıkça tartışılan kamusal / kamusallık / kamusal alan kavramlarını yeniden ele almayı zorunlu kılacaktır. Bu tez çalışması, Türkiye'deki sol mücadelenin, bu mücadele içindeki kadınların deneyimlerinin ve solcu kadınların cezaevi pratiğinin özgünlüğü içinde `kamusal'ı, koğuş olarak adlandırılan ve tutukluların bir arada ortak bir yaşam sürdürdüğü cezaevi mekanları için yeniden tartışmaktadır. Çünkü koğuşlar, devletin kontrolünde ve gözetiminde olsalar da, tutuklu bireyler için yan yana durmanın ve bir yaşam pratiği örmenin mümkün olduğu yerlerdir. This study attempts to make a critical revelation of the social history of Turkey with an emphasis on what women, who belonged to radical leftist organizations during the 1970s, have remembered from the days of military intervention of September 12, 1980 experienced in Turkey. In this context, by following the narratives of women, what is examined is, first, how and/or in what ways women have given the leftist movement originality; and, secondly in parallel to that, a re-reading of past through the words of women. This study will concentrate its attention on the narratives of women who arrested during the process of silencing all mass opposition, since the prison became the social places not only of introspection and questioning about individual political activism but also of women-gathering. In other words, the political detention created a new socio-political space in which the leftist women lived together, shared the expectations, hopes, disappointments with each other, learned together how to continue their lives in the conditions of supervision and repression and how to resist. Therefore, being within prison bars gave a `chance? to leftist women for incorporating their experiences of political activism and of being women. As a young women who came of age in the post-coup decade in Turkey, I tried to capture the words of women I interviewed that have been neglected from the official history and patriarchal leftist narratives. Therefore, in order to explain the femininity experiences in prison, the oral history and only the memorials of women are taken as the main references of this study asserting an alternative to written records of history.
Collections