The good, the bad and the ugly: Trilateral dimensions of choice overload in decision making process
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bireylerin karar alma süreçlerinde temel olarak iki farklı görüş bulunmaktadır. Bunlardan ilkini rasyonel bakış açısı, ikincisini ise davranışsal yaklaşım oluşturmaktadır. Rasyonel yaklaşım rasyonellik varsayımına dayanmaktadır. Bu varsayım iktisat literatüründe kendisine yer etmiş ve birçok iktisadi modelin oluşumuna katkı sağlamıştır. Ancak günümüz iktisat teorileri diğer bilim dallarındaki gelişmelere kayıtsız kalamamıştır. Özellikle finans ve hizmet piyasalarındaki insan davranışlarının incelenmesi ile birlikte, varsayım temeline dayanan rasyonellik olgusu da sorgulanabilir bir hale gelmiştir. Sosyoloji, psikoloji, pazarlama, finans gibi alanlarda yapılan çalışmalarla birlikte yeni bir alanın, davranışsal iktisat olarak bilinen yaklaşımın temelleri atılmıştır. Buna göre, insanlar çevresel ve psikolojik faktörlerden bağımsız olarak karar alamamakta, bu faktörlerdeki değişimler insanların sistematik ve öngörülebilir bir şekilde hata yapmalarına yol açmaktadır. Bu doğrultuda, çalışmanın temel amacını insanların karar alma süreçlerinin iktisadi modeller çerçevesinde daha tutarlı ve güvenilir bir şekilde incelenmesine katkı sağlamak oluşturmaktadır. Konunun literatürdeki yeri ve kapsamı oldukça geniş olmakla birlikte, mevcut çalışmada `seçenek fazlalığı` olarak bilinen ve karar alma süreçlerini etkileyen olgu üzerinde durulacaktır. Böylece rasyonel varsayım temeline dayanan birtakım kabullerin, gerçek hayat ile olan ilişkileri incelenecek ve gerçek hayatta karşılaşılan problemler karşısında karar vericilerin nasıl bir tutum sergiledikleri aydınlatılmaya çalışılacaktır. Bu çaba, daha doğru ve gerçekçi bir teorinin oluşmasına, piyasaların daha iyi anlaşılmasına olanak tanıyacaktır. There are two different views on human decision making processes. One suggests that all economic agents make optimal decisions, and the other argues that these agents have behavioral biases and they are destined to plunge into sub-optimal decisions. In literature, former is known as classic or rational economic theory on decision making, and the latter is known as behavioral approach. Rational theory is based on the assumption of rationality. This assumption has contributed to the development of many economic theories and used in different analysis of economic approach. However, this view of classical thinking has gradually become questionable. Especially after the development of new studies on finance, psychology, sociology, and marketing, a new approach on decision making has emerged namely known as `behavioral thinking`. According to this view, individuals can't make decisions without considering circumstantial, psychological and environmental factors, and it eventually leads them making systematic and predictable mistakes. In this vein, the purpose of the study consists of representing a more viable and consistent theory of decision making. Although the scope of this issue has a wide-range of implementations, we will concentrate our efforts on the concept known as `choice overload`. In this way, it will be possible for us to see the differences between theoretical and actual decision-making processes. It is believed that this endeavor will help us forming a more realistic theory of decision-making, and markets will be understood better which will also help development of new economic studies.
Collections