Konya çocuk yuvasındaki 0-12 yaş çocuklarının gelişim özellikleri ve Ana yoksunluğunun çocuk gelişimine etkileri açısından koruyucu aile bakımı ve aile çocuklarının kurum bakımı ile karşılaştırılmalı incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
96 ÖZET; SONUÇ VE ÖNERİLER Bu araştırmada; çocuk gelişiminde ve insan hayatın da çok önemli yeri olan ana-baba bakımının yokluğu ile,bu bakımın başka anne tarafından sağlandığı koruyucu aile orta mında ve 7-12 yaş gurubu yuva çocukları ile ailesi olan ilk okul çocukların eğitim, öğretim, zihinsel, duygusal, davranış ö- zellikleriyle karşılaştırılarak ne gibi gelişim özelikleri gös terdikleri incelemeye çalışılmıştır. Ana-baba ve çocuklardan meydana gelen normal bir ailenin çeşitli nedenlerle bütünlüğünün bozulması veya ken dine özgü duygusal ilişki ve rol niteliklerini kaybetmesi, çocuğun ileride gelişimini büyük ölçüde tehlikeye sokmakta- tır. Çocuk ister çeşitli derecelerde sosyal ve duygusal bozul maların meydana geldiği sağlıksız bir ortamda kalsın, is terse o aile dışındaki bir kuruma verilsin, mutlaka bozulmadan olum suz şekilde etkilenecektir. Anne çocuğa ilk yaşlarda muhtaç olduğu bakımı, yar dımı ve sevgiyi veren kişidir. Diğer birçok değişkenlerde bağ lı olmakla beraber, yokluğu veya yetersizliği, çocukta çeşit li derecelerde davranış bozuklukları ve gelişm geriliklerine neden olur, Burada annenin yokluğu yanında önemli olan diğer etkenler, çocuğun içinde bulunduğu gelişim çağı, kişilik özel likleri, anneden ayrılma yaşı, ayrılış biçimi ve süresiyle sonraki çevresinin etkileridir1. Yeni ortamda çocuğa sağlanan bakımın yeni anne figürünün ve çevrenin özellikleri; çocukta meydana gelen duygusal problemlerin derecesi ve bunların iler lemesi veya gerilemesinde meydana gelen duygusal problemle rin derecesi ve bunların ilerlemesi veya gerilemesinde rol oynayan değişkenlerdir.97 Küçük çocuklarda anneden ayrılma sonucu ortaya çıkan tablo `bebeklik deprseyonu` dur. Bu tablodaki belirtilen ayrıl ma süresi uzadıkça daha da patolojik bir görünüm kazanır. Bunlardan başka uzun süreli ayrılmalarda ve özellikle bu sü reyi hastane ve kurumlarda geçiren çocuklarda; parmak emme, tırnak yeme, altını ıslatma, başını vurma, sallanma gibi ar normal davranışlar la, fizik-sosyal-dil ve duygusal gelişime ilişkin geriliklere sıklıkla rastlanmaktadır. Alınan sonuçlara göre, kimsesiz çocukların çevrele rinden hayatlarından memmun olmadıkları görülmektedir. Yatış kalkışın belirtilen saatlerde olmasında, aynı tür yiyecekle rin belirli kalıplar içerisinde yenmesinde, monoton bir ha yat sürdürülmektedir. Yine yayın organlarından yeterince faydalanmayan çocuklar boş zamanlarını değerlendirecek bir imkana ve tesise de sahip değillerdir. Sınıf ve grup öğret menlerinin sık sık değişmesi ve yetersiz olması, bu kurum lara yabancı ve mesleki eğitimden geçmeyen personel ve öğret men tayini yönetimde güçlükler. doğurmaktadır. Hatta bu neden lerle kurumdaki çocuklar bu tür öğretmenlere yabancılık çekmekte ve yaklaşımda bulunmamaktadırlar. Ayrıca kurum dı şındaki çevre ve onlar için kaygı duydukuları ortam olarak gözlenmektedir. Aile yanındaki çocuklar ise, hayatlarından ve çevre lerinden oldukça memnun görünmektedirler. Eve döndüklerinde on ları bağırlarına basan, beslenme, bakım. ihtiyacını veren, sevgi, şefkatte bulunan anne ve babaları vardır.Aileleri ile birlik te memnun, rahat, sakin, huzurlu görülmekte, rahatlıkla her kor nuyu tartışabilmekte büyükleriyle konuşmaya katılıma görömek- tedirler.98 Çocuk yuvalarının uyarıcılar yönünden yoksul oluşu çocuklar üzerinde en az ana yoksunluğu kadar olumsuz etkiler yaratmaktadır. Bu tür kurumların pek çoğunda çocukların dış dünya ile ilişikileri kesilmiştir. Bunun nedeni, yuvaların genellikle kent dışında ve kent merkezine uzak yerlerde ya pılması politikasının yanlış olarak benimsenmesi olduğu ka dar, kurum yetkilerinin salgın hastalık v.b. gibi endişeler le dışardan gelecek ziyaretçilere veya toplumsal ilişkilere karşı kapılarını kapalı tutmaktadır. Bu durumun çocukların sonuç olarak sterilize koğuşlarda, izole bir şekilde yaşama larına neden olmaktadır. Yuvalar sadece fizik anlamda değil duygusal anlamda da sterilizedir. î şte yuvalardaki bu psiko lojik yanlızlık, çocuklar için en zararlı ortamdır. Yine yu vaların pek çoğunda yer darlığı, bakım azlığı ve çoğu zaman da bilgisizlik nedeni ile çocuklar günlerinin büyük çoğunlu ğunu yataklarında geçirirler. Bu ise, çocuğun gelişimi açısından çok önemli.bir engellemedir. 9-1.2. yaş artısında, bu yaşların özelliği itibari ile herşeye ve herkese karşı olumsuz tutum gösteren çocuklar da `çatışma` görülmektedir. Bu oran kimsesiz çocuklarda da ha fazladır.Çevrenin özellikle kurumdaki yöneticilerinin ço cuğu anlayış ve sabırla karşılamayı, işleri rehberlikte bulunamayanlar, hatta bu gibi konularda psikolog, çocuk ge lişimi u?manı v© sosyal hizmet uzmanının bulunmaması, ça tışmayı daha da artırmaktadır. Bu araştırmanın vaerilerine dayanılarak konu ile ilgili öneri! vjr aşağıda sıralanmıştıf :99 1. Türkiye ' de en yaygın bakım şekli olan kurum bakı mı ile ilgili olarak yapılan araştırmalar bu hizmetin sakın caları ve çocuk gelişimindeki olumsuz etkilerini ortaya çıkar mıştır. Gerçe k bu iken bu tür kurumlar halk arasında `devletin yatılı okulları ` olarak bilinmekte ve bu nedenle de çoğu yoksul aileler çocuklarını bu kurumlara yerleştirebilmek i- çin çeşitli yolları denemektedirler. Yuvalarda bakılmakta olan çocukların çoğunun, gerçekle, ilgiliyasanın kapsamına gi ren çocuklar olmadığı bir gerçektir. 0 halde bu konuda; çocuk ların bakımevlerine yerleştirilme gerçeklerini inceleyerek bu gibi gereksinimlere cevap vererek, örneğin; parasız ya tılı okullar açmak ve bakımevlerinde sağlanan hizmetlerin çocuk gelişimi üzenrinde olumsuz etkileri hakkında halka aydınlatıcı bilgiler vermek yerinde olacaktır. 2. Korunmaya muhtaç çocukları barındıran kurumlara yeter sayıda nitelikli personel ve daha fazla maddi olanaklar sağlayarak çevre koşullarını gelişitirici önlemler almak, hiz metin verimliliğini artıracaktır.Çünkü ana yoksunu çocukların bakımında yeterli çevre koşullarının eski hasarları bir ölçü de giderilebeileceği kabul edilmektedir. Uzman kadronun yanısıra yardımcı personelin de ku rum içindeki tedavi edici rolleri gözönüne alınarak persone lin iyi eğitilmesi, mesleksel bilgi ve deneyimlerinin hizmet içi ve hizmet öncesi eğitim programları ile zenginleştiril mesi, bu kurumlarda sürekli çalışmasının sağlanması gerek mektedir.100 3. Korunmaya muhtaç çocuklara kurumsal bakım verilir ken çocukların toplumdan soyutlanmadan ve toplumsal yaşama katılımları sağlanacak biçimde eğitim verilmesi ve mesleğe yöneltme çalışmaları söz konusu olmaldır.Örneğin; bu çocuk lar `korumalı iş yerinde ` çalışarak bir meslek edinebilir. 4. Korunmaya muhtaç çocuklara verilen hizmetlerden sakıncaları artık açıkça bilinen kurum bakımına zorunlu hal lerde başvurulmalı, özellikle ailesi olamayan ya da ailesine dönme şansı bulunmayan çocuklar için evlat edinme ve koruyucu aile gibi iki önemli bakım şekline ağirlık verilmelidir. Evlat edinme İle ilgili yasadaki kısıtlayıcı hükümler, amacı başka olan bir diğer hizmetin koruyucu aile hizmetinin evlat lık verme kurumu olarak görev yapmasına yol açmaktadır. Evlat edinmenin yasalardaki yaşla ilgili bazı katı hükümle ri değiştirilip, sosyal hizmet personeli ve programları ile desteklenerek korumaya muhtaç çocukların bakımında etkili bir hizmet haline getirilmesi yerinde olacaktır. 5. Öz ailesi bulunan çocukların öncelikle ailesi yanında korunması için devletin ailelere ekonomik ve sosyal yardımları birlikte götüreceği yeni bakım şekilleri uygula maya koymalıdır. 6. Çocuk yuvaları ile yetiştirme yurtlarındaki çocukların yaş, ciinsiyet, sosyal ve psikolojik özellik leri dikkate alınarak gruplandırılması ve özellikle çocuk yuvalarının huzurevleri ile aynı yerlerde tesis edilerek bu gibi büyüklerle ilişkilerinin sağlanmasıdır. Ayrıca gele ceğe güvenle algılamaları bakımından müessese çocuklarını sağlık, ziraat, tarım, otelcilik gibi meslek okullarına yön lendirmek ve bu mesleklerde istihdamlarının sağlanmasıdır.102 7. Ulusal düzeyde bir korunmaya muhtaç çocuk poli tikası belirlenerek, hizmetlerin bu politika doğrultusunda gerçekleştirilmesi amaçlanmalıdır. Bu politika özünde aile nin çocuğuna sağlıklı bir bakım sağlanmasına olanak verecek ekonomik ve sosyal yardımların ve çocuğun tüm haklarını ve geleceğini güvence altına alacak hizmetleri içermelidir.
Collections