Acil serviste akut pulmoner emboli tanısı alan hastalarda klinik, laboratuar ve görüntüleme yöntemleri ile skorlama sistemleri arasındaki ilişkinin araştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
AMAÇ: Pulmoner emboli, pulmoner arterin bir veya daha fazla dalının trombüsle tıkanması sonucu meydana gelen morbidite ve mortalitesi yüksek bir hastalıktır. Sık görülmesine rağmen doğru tanı ve tedavi aşamaları uzun sürmektedir. Hastalığa spesifik klinik ve fizik muayene bulgusu olmadığı için klinisyenler tanı ve tedavi aşamasında zorluklarla karşılaşırlar. Acil servislerde PE klinik şüphesi olan hastalarda hızlı tanı ve tedavi önemli bir yer tutmaktadır. Biz de çalışmamızda Selçuk Üniversitesi Acil Servisi'nde akut pulmoner emboli tanısı alan hastalarda klinik, laboratuar ve görüntüleme yöntemleri ile skorlama sistemleri arasındaki ilişkiyi araştırdık.GEREÇLER VE YÖNTEM: Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Servisi'nde 01.01.2013 – 01.01.2018 tarihleri arasında pulmoner emboli tanısı alan 18 yaş üstü hastalar çalışmaya dahil edilecektir. Hastalar, retrospektif olarak hastane bilgi sistemi ve hasta dosyaları incelenerek bu hastaların demografik özellikleri (yaş ve cinsiyet), klinik, laboratuar, skorlama ve görüntüleme raporları değerlendirildi. Çalışmamız gebe hastalar ve 18 yaş altı hastalar dahil edilmedi.BULGULAR VE SONUÇ: Çalışmaya alınan 307'nın hasta 171'i (%55,7) kadın, 136'sı (%44,3) erkek idi. Çalışmaya alınan tüm hastaları yaş ortalaması 68,21±16,04 idi. Hastaların santral ve periferik emboli oranları arasında mevsimsel olarak anlamlı bir farklılık izlenmemiştir. Hastalarda en çok nefes darlığı (%80,5), göğüs ağrısı (%30,3), senkop/bilinç değişikliği (%19,5) ve öksürük(%18,6) şikayetleri mevcuttu. Vital bulgularda en sık taşikardi (%62,9), takipne (%33,9), saturasyon düşüklüğü (%65,5) saptandı. Risk faktörlerinden en çok geçirilmiş cerrahi travma, immobilizasyon öyküsü, DVT/PTE saptandı. D-dimer çalışılan 228 hastadan 218'inde (%95,6) pozitif olarak bulunmuştur. Toraks BT Anjio çekilen 301 hastanın 134'ünde (%44,5) santral emboli, 167'sinde (%55,7) periferik emboli saptanmıştır. Alt ekstremite renkli venöz doppler USG yapılan 166 hastanın 64'ünde (%38,6) derin ven trombozu saptanmıştır. EKO yapılan 197 hastanın 88'inde (%44,7) sağ boşluklar geniş, 143'ünde (%72,5) pulmoner arter basıncı (PAB) yüksek, 126'sında (%63,9) triküspit kapak patolojisi saptanmıştır. Wells ve revize Geneva orijinal klinik olasılık skorlaması puanı ile pH ile arasında pozitif, PCO2 ile negatif korelasyon saptandı. Revize Geneva orjinal versiyon 3 seviyeli klinik olasılık skorlamasında; santral emboli oranı; orta riskli grup düşükten, yüksek riskli grupta da diğer iki gruptan anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Revize Geneva basitleştirilmiş versiyon 3 seviyeli klinik olasılık skorlamasında; santral emboli oranları karşılaştırıldığında orta risk grubunun oranı düşük risk grubunun oranından, yüksek risk grubunun oranı her iki grubun oranından anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Wells kuralı orijinal versiyon 2 seviyeli klinik olasılık skorlamasında; PTE muhtemel grupta, PTE muhtemel değil grubuna göre santral emboli oranı anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Wells kuralı basitleştirilmiş versiyon 2 seviyeli klinik olasılık skorlamasında; PTE muhtemel grupta, PTE muhtemel değil grubuna göre santral emboli oranı anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Revize Geneva orijinal versiyon 2 seviyeli klinik olasılık skorlamasında; PTE muhtemel grupta, PTE muhtemel değil grubuna göre santral emboli oranı anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Santral ve periferik gruplarının NE/LNF ortalaması karşılaştırıldığında periferik grubunun NE/LNF ortalaması anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Wells ve Revize Geneva skorlamalarının hiçbir versiyonunda sodyum klor ve kreatinin değerleri arasında korelasyon saptanmamıştır. ANAHTAR KELİMELER: pulmoner emboli, wells, revize geneva OBJECT: Pulmonary embolism is a disease with high morbidity and mortality as a result of thrombus occlusion of one or more branches of the pulmonary artery. Although it is common, the correct diagnosis and treatment stages last long. Since there is no clinical and physical examination findings, clinicians face difficulties in diagnosis and treatment. Rapid diagnosis and treatment are important in patients with suspected PE in emergency departments. In our study, we investigated the relationship between clinical, laboratory and imaging methods and scoring systems in patients with acute pulmonary embolism in Selcuk University Emergency Department.MATERIALS AND METHODS: Patients over 18 years of age who were diagnosed with pulmonary embolism between the dates of 01.01.2013 and 01.01.2018 at Selcuk University Medical Faculty Emergency Medicine Service will be included in the study. Patients, retrospectively hospital information system and patient files were examined and demographic characteristics (age and gender), clinical, laboratory, scoring and imaging reports of these patients were evaluated. Pregnant patients and patients under 18 years of age were not included in our study.RESULTS AND CONCLUSION: Of the 307 patients included in the study, 171 (55.7%) were female and 136 (44.3%) were male. The mean age of all patients was 68.21 ± 16.04. There was no statistically significant difference between central and peripheral embolism rates of the patients. Most of the patients had dyspnea (80.5%), chest pain (30.3%), syncope / consciousness change (19.5%) and cough (18.6%). The most common symptoms were tachycardia (62.9%), tachypnea (33.9%), and saturation (65.5%). Most of the risk factors were history of surgical trauma, immobilization history, DVT / PTE. D-dimer was found to be positive in 218 (95.6%) of 228 patients studied. Of the 301 patients who underwent thorax CT angiography, central emboli were found in 134 (44.5%) patients and peripheral emboli were found in 167 (55.7%) patients. Deep venous thrombosis was detected in 64 (38.6%) of 166 patients who underwent lower extremity colored venous doppler USG. Of the 197 patients who underwent ECO, 88 (44.7%) had tricuspid valve pathology in the right gaps and 143 (72.5%) had high pulmonary artery pressure (PAP) and 126 (63.9%) had tricuspid valve pathology. Wells and revised Geneva were positively correlated with pH, with positive clinical score score, negative correlation with PCO2. Revised Geneva original version has 3 levels of clinical probability scoring; rate of central embolism; moderate-risk group was found to be significantly higher in the low-risk group than in the other two groups. Revised Geneva simplified version in 3-level clinical probability scoring; When the rates of central embolism were compared, the ratio of the middle-risk group was found to be significantly higher than the ratio of the low-risk group, and the ratio of the high-risk group was significantly higher than that of the two groups. The Wells Rule original version has 2 levels of clinical probability scoring; The rate of central embolism was found to be significantly higher in the PTE group than in the PTE unlikely group. The Wells Rule was simplified in the 2-level clinical probability scoring; The rate of central embolism was found to be significantly higher in the PTE group than in the PTE unlikely group. The revised Geneva original version has a 2-level clinical probability scoring; The rate of central embolism was found to be significantly higher in the PTE group than in the PTE unlikely group. When the NE / LNF average of the central and peripheral groups were compared, the mean of NE / LNF of the peripheral group was found to be significantly higher. There was no correlation between sodium, chlorine and creatinine values in any version of Wells and Revised Geneva scores.KEYWORDS: pulmonary embolism, wells, revised geneva
Collections