ABD`nin Ortadoğu`ya yönelik politikaları çerçevesinde Kuzey Irak`taki gelişmeler ve Türkiye`ye etkileri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET 20 nci yüzyılda dünya iki büyük çatışmaya sahne olmuş, ikinci Dünya Savaşı' ndan sonra da güç dengesi sistemi ABD ve SSCB'nin liderliğinde iki kutuplu sisteme dönüşmüştür. Dünya, soğuk savaş dönemini müteakip 21 nci yüzyıla girerken SSCB'nin dağılması ile ortaya çıkan güç boşluğunu doldurmak ve 21 nci yüzyılın önüne çıkardığı fırsatları yeni süper güçlerin doğmasına meydan vermeden kullanmak isteyen ABD'nin gövde gösterisine sahne olmuştur. Elbette bu gövde gösterilerini belli amaç ve hedefleri doğrultusunda yürütmektedir. ABD, Ortadoğu ve Hazar enerji havzalarının kontrolünü elinde tutmak, İsrail'in güvenliğini sağlamak, Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmek amaçlan doğrultusunda, `Önleyici Savaş Doktrini` ile `İzolasyon Politikasını` sürdürmektedir. Bu hedeflerine ulaşabilmesi için Avrupa Birliği, Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya'yı, yeni bir güç olarak ortaya çıkmalarının en önemli faktörü olan Ortadoğu ve Hazar enerji havzalarının kontrolünden izole etmek sureti ile ulaşması mümkündür. Böyle bir hedefi olan süper gücün, Avrupa-Rusya hattından, Ortadoğu-Rusya- Çin hattına uzanan kuşağın stratejik noktası konumundaki Türkiye'yi hesaba katmadığını düşünmek mümkün değildir. Bu bağlamda, Avrupa Birliği ile ilişkilerini geliştirmekte olan Türkiye'nin alternatifi olacak bir müttefik hazırlanması ve sahnedeki yerine oturtulması şarttır. Tarihsel süreç incelendiğinde bu rolün en uygun figüranı, Saddam'm baskısına maruz kalıp bağımsızlık için süper gücün emrine girerek çıkar ilişkisine giren Kuzey Irak Kürtleri olduğu ortaya çıkmaktadır. Üstelik kurulacak olan bağımsız veya federal Kürt Devleti, Ortadoğu'ya yeni şeklini vermek isteyen ABD'nin İran, Suriye ve Türkiye'nin kontrolünü elinde tutacak etnik bir yapıya sahiptir. Türkiye'nin yeni dünya düzeninde menfaatlerini koruyabilmesi ve çağdaş medeniyet seviyesine ulaşabilmesi için proaktif tedbirlere yönelmesi zorunludur. V ABSTRACT In the twentieth century, the world witnessed two great wars. After the World War II, balance of power system transformed to bipolar system which was leaded by USA and USSR. Following the cold war, the collapse of Soviet Union caused power vacuum and this situation provided great opportunities for the USA in order to strengthen its supremacy. USA has made policies in paraleli with its aims: to control Middle East and Caspian energy resources basins, to preserve Israeli's security, to reshape Middle East. Therefore, USA implements pre-emptive war doctrine and isolation policy against possible challenges from EU, Russia, China, India and Japan. Since Turkey lies on such a strategic location from Europe-Russia line to Middle East - Russia - China line, it is unreasonable to think that a super power with those huge goals does not take Turkey into account. In this context, it becomes inevitable to prepare an alternative ally instead of Turkey that enhances its link to European Union, and to place this new ally on the political stage. As we carefully examine the history, we discover that the most appropriate figure artists of this role are Kurds in the North Iraq who expect to gain their freedom, after being suffered from Saddam, via benefiting to stay under control of such a super power. Also a possible independent or federal Kurdish State would have an ethnic structure that can set up an influential USA control over Iran, Syria and Turkey. Turkey must go towards proactive precautions in order to defend its interests in this new world order and in order to reach the level of modern civilizations. VI
Collections