Türkiye`de televizyon alanının sosyal yapısı ve televizyon alanında kültürel tüketim pratikleri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Sosyal hiyerarşi ve kültürel tüketim arasındaki ilişki, Türkiye'de televizyon alanında yapılacak bir çözümlemede kendini gösterebilir mi? Gerçekten Türkiye'de farklılaşarak dağılan kültürel sermayeden ve farklı zevk ve beğenilerden söz edilebilir mi? Sosyal hiyerarşiyi besleyen, kültürel kaynakların eşitsiz dağılımı, Türkiye'de kültürel eşitsizliğin önemli bir göstergesi olarak okunabilir mi? Türkiye'de sosyal sınıfları ve onların içindeki statüleri apaçık görünür kılmak üzere bireylerin beğenilerinin analizi yol gösterici olabilir mi?Bu çalışma, kültürel eşitsizliği görünür kılabilecek kültürel tüketim pratiklerinin, farklı beğenilerin, örnek olarak Türkiye'de televizyon alanında nasıl organize olduğunu anlamaya çalışarak yukarıdaki sorulara yanıt arayacaktır. Bu yanıtlar, bir kültürel hadisenin nicel karinelerini sunmayı hedeflemektedir. Böylece, Türkiye'de televizyon alanının varlığını ortaya koyup sınırlarını çizmek ve daha sonra orada oynanan oyunun kurallarını, aktörlerini, aktörlerin melekelerini, üretilen ya da dağıtılan kültürel ürünleri, onların beğenilerini, beğenilerin tüketimiyle ortaya çıkan sosyal ayrımı okumaya, Türkiye'deki kültürel eşitsizliğin yansımalarını anlamaya ve onun tarif edilmiş bir kültürel alanda teorik ve ampirik düzeyde çözümlemeye imkan verecektir. Bu bağlamda yapılan çözümlemeler, Türkiye'de televizyonun kültürel eşitsizliği sürdüren, pekiştiren ve nesiller boyu aktaran bir unsur olarak işlevsel olduğunu ortaya koymaktadır. Zira bayağı, kaba, banal, avama ait, kısaca öylesine gerçekleşen hazzın kaynağı olduğu düşünülen sıradan beğenilerin, yadsınması ve reddedilmesi, ulvi, rafine, zarif, saygıdeğer, seçkin beğenilerin sahibi olanların hakimiyetini zımnen pekiştirir ve kültürün mukaddes tarafını inşa ederek, onu alt sınıfların erişimine ebediyen kapatır. İşte bu nedenle, Türkiye'de televizyon alanındaki kültürel tüketim, bilinçli ve kasıtlı olsun ya da olmasın, sosyal ayrımı ve kültürel eşitsizliği meşrulaştıran bir işlevi yerine getirecek eğilimdedir. Can the unequal distribution of cultural resources which nurture the social hierarchy be read as an indicator of cultural inequality? Can the analysis of the tastes be a guide in making evident the social classes and the statuses with those classes in Turkey?This dissertation will try to find answers to the above questions by trying to understand how cultural consumption practices which can bring out the cultural inequality and tastes within the Turkish television field. These answers aim to present the quantitative presumptions of a cultural incident. Mapping out the existence of the television field in Turkey, drawing its borders and reading the rules of the game being played; examining its actors, the craft of these actors the cultural goods being produced or distributed, their tastes and the distinctions that evolves through the consumption of their tastes will help understanding the reflections of cultural inequality and its theoretical and empirical analysis in a defined field. The analysis made in this context shows that television is a functional component that continues cultural inequality, intensifies it and passes it on to future generations. The denial and disclaiming of ordinary tastes which are believed to be the source of, the banal, cheap, vulgar ?in short, common pleasure? strengthens the dominance of those with more moral, refined, elegant and distinguished taste and by constructing the sacred side of culture prevents it from being reached by the lower classes forever. Therefore the cultural consumption in the television field consciously or unconsciously has the tendency to legitimize distinctions and cultural inequality in Turkey.
Collections