Etik ve insani müdahale: Söylem, mitler ve gerçekler
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İnsani müdahale, siyasi ve askeri bir eylemin ahlaki açıdan gerekçelendirilmesidir. İnsani müdahalenin Soğuk Savaş'tan sonraki popülaritesinin temelleri, sonrasında Birinci Dünya'nın Üçüncü Dünya'yla ilişkilerinde aranmalıdır. Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle ise iki kutuplu uluslararası sistemin ve beraberinde yerel çatışmaların nükleer savaşa kadar tırmanabilme tehlikesinin ortadan kalkması, doğan otorite boşluğunda yaşanan çözülmeler, ortaya çıkan başarısız devletler olgusu, büyük ölçüde sivillerin hayatını kaybettiği iç çatışmalar ve soykırım ve etnik temizlik hareketlerinin artması insani müdahalenin tartışılmasına yol açmıştır. İnsani müdahale yürütülmesi için güçlü siyasal kararlılığa ihtiyaç duyulmaktadır. İnsan kaybına yol açabilen ve maddi külfeti gerektiren, sonuçları açısından başarısızlık ihtimalinin de olduğu, hatta başarısının uzun vadede neye göre ölçüleceğinin muğlâk olduğu bir eylemdir. Bu nedenlerle hem müdahale edilen hem de müdahaleci ülkeler açısından ciddi riskler taşır. Hukuki boyutuyla insani müdahale ancak BM Güvenlik Konseyi tarafından alınacak karar ile gerçekleştirilebilir, NATO'nun Kosova için düzenlediği operasyon gibi tek taraflı girişimlerin hukuken karşılığının bulunmadığı ileri sürülmektedir. Etik açıdan bakıldığında ise insani müdahale eşiğinin soykırım, etnik temizlik veya benzeri bir ağır insan hakları ihlali durumunda aşılmış olacağı ve ancak böyle bir durumda silahlı müdahalenin meşru görülebileceği anlayışı kabul görmektedir. Etik ve insani müdahale arasındaki ilişkiyi incelediğimizde görüyoruz ki insani müdahale geniş kapsamlı bir uluslararası ilişkiler etiğinin parçası olarak ele alınmalıdır Çünkü ancak bu takdirde sorunlar şiddete karşı şiddetle bastırılmayacak ve gelişmiş ülkelerin şartların hazırlanmasındaki rolleri de masaya yatırılacak biçimde çözümlenebilecektir. Humanitarian intervention is the moral justification of a political and military action. Basis of the popularity of humanitarian intervention after the Cold War should be traced back to the First World- Third World relations. After the end of the Cold War; disappearance of the bipolar system and disappearance of the danger of local conflicts escalating into nuclear wars, disintegration movements due to the lack of authority, emerging of failed states, internal conflicts mainly causing civilian deaths and the increase of genocidal actions and ethinic cleansings have caused the humanitarian intervention to be debated.Strong policital determination is needed for conducting humanitarian intervention. It may cause loss of human lives, may require material burden, may prove unsuccessful and even its success criteria in the long term are ambiguous. Due to these reasons carries serious risks both for the intervenee and the intervenor countries. In its legal dimension humanitarian intervention can only be carried out with the UN Security Council decision, it is claimed that unilateral actions such as the NATO intervention for Kosovo are not legal. From the ethical perspective it is accepted that the thereshold for humanitarian intervention is transgressed in case of genocide, ethnic cleansing or a similar grave human rights violation and only under such conditons military intervention can be seen as legitimate. When we analyze the relationship between ethics and humanitarian intervention wee see that humanitarain intervention shoud be taken as the part of a wider ethics of international relations. Because only in this way problems would not be repressed by using violence against violence and would be solved by also considering the roles of the developed countries in the existing conditions.
Collections