Android ve jinekoid tip obezitede deri kıvrım kalınlığının bazı nöromediatörler, hormonlar ve obezitenin komplikasyonları üzerine etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
GİRİŞ-AMAÇ: Obezite, son yüzyılda sıklığı giderek artan ve uzun dönemde birçok komplikasyona sebep olan bir hastalıktır. Bu çalışmanın amacı; santral ve periferik obezitede cinsiyet ve komplikasyon gelişimi açısından fark olup olmadığını tespit etmek, obezitenin komplikasyonlarına yönelik antropometrik ya da biyokimyasal olarak en iyi belirteci bulabilmektir.MATERYAL-METOD: 01.06.2010-01.12.2010 tarihleri arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Endokrinoloji Bilim Dalı polikliniğine başvuran vücut kitle indeksi (VKİ) yaşına ve cinsiyetine göre 95. persentilin üzerinde olan, pubertal evresi4-5olan 41' i kız, 24 ` ü erkek toplam 65 hasta araştırmaya alındı. Hastaların antropometrikölçümleri (boy, ağırlık, deri kıvrım kalınlığı, bel ve kalça çevresi) yapıldı. Bel/kalça çevresi oranı; erkeklerde 0.95, kızlarda 0.85' in üstünde olan hastalar santral obezite, altında olanlar ise periferal obezite kabul edildi. Kandan tiroid fonksiyon testleri, lipidler, glukoz, insülin, ghrelin, leptin, adiponektin, resistin, CRP, interlökin 1 ? ve ß düzeyleri bakıldı. Hastalara diyet ve egzersiz tedavisi verildi. İnsülin direnci olan hastaların tedavisine metformin eklendi. Takibinde hastalar aylık kontrole çağırıldı. Her kontrolde antropometrik ölçümler tekrarlandı. Üçüncü ayın sonunda kandan bakılan tetkikleri tekrarlandı.BULGULAR: İlk başvuruda, santral obezite kızlarda daha yüksek oranda bulundu (p=0.002). Kontrole gelen 40 hastanın 27(%67.5)' i kilo verdi. Kontrole gelen hastaların başvurusuna ve üçüncü ayın sonunda VKİ ` leri arasında fark bulunmadı. Santral obezitesi olan hastalarda ?VKİ (3. ay sonundaki VKİ- Başvurudaki VKİ) değerleri, periferik obeziteye göre daha yüksekti. Santral obezitesi olan hastalarda bel/kalça çevresi oranı periferik obezitesi olan hastalara göre anlamlı olarak yüksek bulundu (p=0.06). Kilo veren hastalarda yağ kitlesinde belirgin farklılık tespit edilmezken triseps (P=0.024) ve suprailiak (p=0.002) deri kıvrım kalınlıklarında anlamlı bir azalma görüldü. Kilo veren hastalarda HDL (P=0.009) ve total kolesterol (P= 0.009) anlamlı olarak artarken glukoz anlamlı olarak azalmıştır (P=0.022). Kilo veren hastalarda istatistiksel olarak serbest T4 artmış (P=0.009), TSH azalmıştır (P=0.025).SONUÇ: Antropometrik ölçümler, obezitenin komplikasyonlarının erken tanısında yardımcı olabilecek, takibini kolaylaştırabilecek, yaygın olarak kullanılabilecek, ucuz ve pratik bir belirteç olarak kullanılabilir. Bu konuda araştırılmalar arttırılmalıdır. INTRODUCTION: Obesity is a disease with a gradually increasing incidence in the last century, causing many long-term complications. The objective of this study was to determine if a difference exists between central and peripheral obesity in terms of gender and development of complications and to find the best anthropometric or biochemical marker for complications of obesity.MATERIAL-METHOD: Totally 65 patients (41 female, 24 male) with body mass index (BMI) higher than the 95th percentile according to age and gender and pubertal stage of 4-5 who presented to polyclinic at Karadeniz Technical University Faculty of Medicine, Department of Pediatric Endocrinology on 06.01.2010 to 12.01.2010 were included in the study. Anthropometric measurements (height, weight, skinfold thickness, waist and hip circumference) of the patients were performed. Male patients with a waist/hip circumference ratio higher than 0.95 and female patients with a waist/hip circumference ratio higher than 0.85 were considered to have central obesity, whereas patients with lower ratios were considered to have peripheral obesity. Blood tests including thyroid function tests, lipids, glucose, insulin, ghrelin, leptin, adiponectin, resistin, CRP, interleukin 1 ? and ß levels were performed. The patients were given diet and exercise treatment. Metformin was added to treatment in patients with insulin resistance. Patients were then called for monthly follow-up visit. Anthropometric measurements were repeated in each follow-up visit. At the end of the third month, the blood tests were repeated.RESULTS: At the first presentation, central obesity was found with a higher rate in female patients (p=0.002). Weight reduction was found in 27 (67.5%) of 40 patients who came for follow-up visits. No difference was found in BMIs between the baseline value and the value at the end of the third month in patients who came for follow-up visits ?BMI (BMI at the endof the third month ? baseline BMI) values in patients with central obesity were higher than those in the patients with peripheral obesity. Waist-hip ratio was found to be significantly higher in patients with central obesity compared to patients with peripheral obesity (p=0.06). While no marked difference was found in fat mass in patients with weight reduction, a significant decrease was found in triceps skinfold thicknesses (p=0.024) and suprailiac skinfold thicknesses (p=0.002). HDL (p=0.009) and total cholesterol (P=0.009) increased significantly in patients with weight reduction, whereas glucose decreased significantly (P=0.022). Free T4 was increased (P=0.009) and TSH was decreased statistically significantly (P=0.025) in patients with weight reduction.CONCLUSION: Anthropometric measurements can be inexpensive and practical markers that will help in the early diagnosis of complications of obesity, facilitate their follow up and that can be used widely. More studies should be performed in this field.
Collections