Trabzon il merkezindeki okul çocuklarında uyku hastalıklarının türleri ve sıklığı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Trabzon İl Merkezindeki Okul Çocuklarında Uyku Hastalıklarının Türleri ve SıklığıGiriş ve Amaç: Bugüne kadar saptanmış 85'e yakın uyku hastalığı vardır. Çocukluk yaş grubunda en sık insomni ve parasomniler görülür. Çocuklarda anlama ve kavrama gibi bilişsel fonksiyonlarda bozulma, dikkat ve konsantrasyonda eksiklik ve sosyal iletişimde başarısızlık gibi sonuçlara yol açar. Yurtdışında yapılan çalışmalarda çocukluk yaş grubunda uyku hastalıklarının görülme sıklığı % 25?40 olarak saptanmıştır. Ülkemizde bu konuda yapılmış sınırlı sayıda çalışma vardır. Bu çalışma ile ülkemizdeki sıklık ve türler hakkında bir fikir vereceğini düşünerek, il merkezimizdeki insomni ve parasomni prevalansları ve etki eden faktörlerin araştırılması amaçlanmıştır.Materyal ve Metod: Trabzon'un değişik sosyoekonomik bölgelerini yansıtacak şekilde 18 ilköğretim ve 10 orta öğretim okulundan toplam 5200 öğrenciye ICSD-2 tanı kriterlerine göre, uyku hastalıklarının semptom ve bulgularını, zemin hazırlayan durumları, öğrencinin uyku alışkanlıkları yanı sıra, demografik, sosyal ve ekonomik koşullarını sorgulayan 84 soruluk anket dağıtıldı. Geri dönmeyen ve güvenilir bilgi içermeyen anketler elendikten sonra toplam 4144 anket değerlendirmeye alındı.Bulgular: Öğrencilerin 2075'i (%50.1) kız, 2051'i (%49.5) erkek, 18 (% 0.4) öğrenci cinsiyet belirtmemişti. Öğrencilerin yaş ortalaması 11.30 ± 3.28 yıldı. ICSD-2 tanı kriterlerine göre 4144 öğrencinin 780'ine (%18.8) insomni, 1980'ine (% 47.8) parasomni tanısı kondu.İnsomni ve parasomni açısından cinsiyet farkı saptanmadı. Parasomni alt türleri cinsiyete göre incelendiğinde; horlamanın erkeklerde, uykuda konuşma ve kabus bozukluğunun kızlarda daha fazla görüldüğü ve bu farkın istatistiksel olarak anlamlı düzeyde olduğu saptandı (p<0.05). %28.4 oranıyla uykuda konuşma en sık görülen parasomni olarak saptanırken, diş gıcırdatma %14.1, kabus bozukluğu %12.9, uyku terörü %5.7, uykuda yürüme %4.2, alt ıslatma %4.7, primer horlama %7.2 oranında saptandı. Yaş büyüdükçe istatistiksel anlamlı olacak düzeyde toplam uyku süresinin azaldığı, insomni prevalansının arttığı ve parasomni prevalansının azaldığı belirlendi (p<0.05). Evdeki oda sayısı, uyku hijyenine uygun oda, oda ve yatak paylaşımı, evde yaşayan kişi sayısı, aylık gelir düzeyi, ebeveyn eğitim düzeyi, kronik, psikiyatrik, alerjik hastalığa sahip olma, sık enfeksiyon geçirme, aile içi problem ve boşanmış ebeveyn, uyuma saatine yakın televizyon izleme ve elektronik medya kullanımı durumunda insomni ve parasomni prevalansının arttığı belirlendi (p<0.05).Sonuç: Kullanılan yönteme, tanı kriterlerine ve görülme sıklığına bağlı olarak literatürdeki çalışmalarda, insomni ve parasomni prevalanslarında farklılıklar bildirilmiştir. Sonuçlarımız bizimle benzer kriterleri ve görülme sıklığını kabul eden çalışmalara yakın olup, insomni, parasomni prevalans oranlarımız literatürde bildirilen oranlara benzer bulunmuştur. Uyku hastalıkları prevalansı üzerinde etkide bulunan değişkenlerin prevalans ile ilişkisi literatür bilgilerini destekler niteliktedir. Genel olarak Türk toplumunda değişik bölgeleri içerecek şekilde geniş çaplı prevalans çalışmalarının yapılması, çocukluk çağındaki uyku problemlerinin öneminin ve tedavi yöntemlerinin anlaşılması açısından büyük önem taşıyacağı kanısındayız. Types and prevalence of sleep disorders in school children in the city center of TrabzonIntroduction and Aim: There are nearly 85 sleep disorders that have been defined untill today. Insomnia and parasomnia are the most commonly seen sleep disorders in childhood. Sleep disorders cause dysfunctions in cognitive functions such as perception and conception, defects in accuracy and concentration and failure in social interactions. According to the studies made in other countries, the prevalence of sleep disorders in childhood is %25-40. A limited number of studies have been made on this issue in Turkey. This study aimed to define the prevalence and factors involved in the etiology of insomnia and parasomnia.Material and method: An 84-item questionnaire was administered to 5200 school children from different socioeconomic levels in 10 primary schools and 10 secondary schools. The questionnaire included items that elicited about the symptoms, findings of sleep disorders and the factors that predispose to them according to ICSD-2 diagnostic criteria, sleeping habits, demographic, social and economic conditions of children. Of the 5200 questionnaires, 4144 were evaluated after the inappropriate questionnaires were eliminated.Results: 2075 (%50.1) of the subjects were female, 2051 (%49.5) were male, and 18 (%0.4) did not define gender. The mean of age was 11.30+3.28 years. 780 (%18.8) of the subjects were diagnosed with insomnia and 1980 (%47.8) were diagnosed with parasomnia according to ICSD-2 diagnostic criteria.There was no gender difference between the patients diagnosed with insomnia and parasomnia. The evaluation of the subtypes of parasomnia revealed that snoring was seen more often in males and sleep talking and nightmares were seen more often in females, which is a statistically significant difference (p <0.05). Sleep talking was the most commonly seen parasomnia type with a ratio of %28.4, followed by bruxism in %14.1, nightmares in %12.9, primary snoring in %7.2, night terror in %5.7, enuresis in %4.7, and sleepwalking in %4.2 of the patients. Total sleep duration and prevalence of parasomnia decreased and prevalence of insomnia increased significantly with increasing age (p <0.05). Number of rooms in the house, room with adequate sleep hygiene, sharing of room and bed, number of people living in the house, monthly income level, parents? level of education, having chronic, psychiatric and allergic disease, problems in the house and divorce of parents, watching TV at times of sleeping and usage of electronic media increased the prevalence of insomnia and parasomnia (p<0.05).Result: Depending on the methods used, diagnostic criteria and prevalence, differences in the prevalence of insomnia and parasomnia was reported in the literature. Our findings are congruent with the studies that accept the similar criteria and observation frequency as us. The effect of the parameters that affect the prevalence of sleep disorders is similar to the literature. We believe that prevalence studies made from different areas of Turkey will be very important in having an insight into the importance of sleep disorders in childhood and their treatment methods.
Collections