Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda endoskopik ve kolonoskopik bulgular
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kronik böbrek hastalığı (KBH) dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de en sık görülen hastalıkların başlarında gelmektedir. KBH tüm sistemleri etkilediği gibi gastrointestinal sistemi de etkilemekte ve gastrointestinal sistemde histolojik, fonksiyonel ve mukozal birçok değişikliğe yol açabilmektedir. Bu çalışmada hastanemizde Kronik böbrek hastalığı/yetmezliği tanısı ile takip edilen, konservatif tedavi alan, hemodiyalize giren veya periton diyaliz tedavisi uygulanmakta olan hastalarda endoskopi ve kolonoskopi bulgularını belirleyip, farklılıklar açısından karşılaştırmayı, kronik böbrek yetmezliği (KBY) ile gastrointestinal sistem ilişkisine dair daha net bilgiler elde etmeyi amaçladık. Çalışmamızda 2013-2018 yılları arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji ve Gastroenteroloji polikliniklerine başvuran ve KBH veya KBY tanıları konulan ve endoskopi ve/veya kolonoskopi yapılan toplam 538 hasta değerlendirilmiştir. Akut böbrek yetmezliği olanlar, endoskopi veya kolonoskopi yapılmayanlar ve 18 yaş altında olanlar çalışmaya alınmadı. Hastaların klinik ve demografik özellikleri, laboratuvar sonuçları ve endoskopik bulguları hasta dosyaları ve hastanemiz veri tabanından alındı. Hastalar diyaliz tedavisi açısından 3 gruba ayrılarak karşılaştırma yapıldı. Verilerin çözümlenmesinde istatistik paket programı olan SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) 23 versiyonu kullanılarak, Ki-kare testi, Mann Whitney U testi ve Kruskal Wallis testi ile analiz edildi ve gruplar arasındaki fark belirlenmesinde p<0,05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. 213 hasta diyalize girmezken, 290 hasta hemodiyaliz (HD) tedavisi, 35 hasta ise periton diyalizi (PD) tedavisi almaktaydı. Bu hastalardan 348 hastaya endoskopi ve kolonoskopi, 145 hastaya sadece endoskopi, 45 hastaya ise sadece kolonoskopi yapılmıştı. Endoskopi yapılan 493 hastanın 409'unda (%83) anormal endoskopik bulgular, kolonoskopi yapılan 393 hastanın 182'sinde (%47,3) anormal kolonoskopik bulgular saptandı. En sık endoskopik bulgu olarak %67,7 oranında gastrit saptandı. Bunu sıklık sırasına göre duodenit (%21,7), özefagit (%20,5), duodenal ülser (%5,5), hiatal herni (%4,5), gastrik polip (%3,7), gastrik ülser (%2,6), gastrik telenjiektazi (%1,2) izlemekte idi. Histopatolojik inceleme için biyopsi alınan 320 hastanın 85'inde (%26,6) intestinal metaplazi, 2'sinde (%0,6) displazi ve 3'ünde (%0,9) mide kanseri saptandı. En sık saptanan kolonoskopik bulgu ise %28 oranında kolonda polip varlığıydı. Bunu sıklık sırasına göre internal hemoroid (%10,2), divertikül (%9,7), kitle (%2,3), ülser (%1,3), telenjiektazi (%0,8) takip etmekteydi. Kolonoskopide kitle saptanan 9 hastanın tamamında patolojik inceleme sonucu adenokarsinom tanısı konuldu. Hastalar HD'e girenler, PD yapanlar ve diyalize girmeyenler olarak gruplandırma yapılarak yapılan karşılaştırmada; HD'ye girmekte olan hastalarda duodenit (%26,3), PD yapmakta olan hastalardan (%20,6) ve diyalize girmeyen hastalardan (%15,3) anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p=0,020). PD yapmakta olan hastalarda duodenal ülser (%14,7), HD'ye girmekte olan hastalara (%5,9) ve diyalize girmeyen hastalara (%3,2) göre anlamlı olarak yüksekti (p=0,022). Kolonda divertikül ise diyalize girmeyen hastalarda (%14,6), HD'ye girmekte olan hastalara (%7,2) ve PD yapmakta olan hastalara (%3,8) göre anlamlı olarak yüksekti (p=0,037). Diğer endoskopik ve kolonoskopik bulgular açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark görülmedi. Yaşa göre yapılan karşılaştırmada anormal endoskopi bulguları görülmesi 58 yaş üstü grubunda, 58 yaş ve altı hastalara göre anlamlı olarak daha yüksekti (%90,1'e karşı %77,3, p=<0,001). Aynı şekilde anormal kolonoskopi bulguları görülmesi de 58 yaş üstü grubunda, 58 yaş ve altı grubuna göre anlamlı olarak daha yüksekti (%58,2'ye karşı %35,3, p=<0,001). 58 yaş üzeri grubunda metalazi, displazi, mide kanseri, kolonda kitle ve polip sıklığı daha yüksekti. Cinsiyete göre yapılan karşılaştırma sonucunda anormal endoskopi bulguları (%86,4'e karşı %76,8, p=0,007) erkek hasta grubunda anlamlı olarak yüksekti. Anormal kolonoskopi bulguları da erkek hastalarda daha yüksekti ancak aradaki fark anlamlı değildi (%49,8'e karşı %39,6, p=0,053). Yapılan karşılaştırmalarda gruplar arasında Helikobakter Pylori pozitifliği açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. KBY'de gastrointestinal sistemdeki değişikliklerin patofizyolojisinin aydınlatılabilmesi ve oluşan bu değişikliklerin gastrointestinal sistem semptom ve bulguları üzerine etkilerinin değerlendirilmesi, morbidite ve mortalitenin azaltılması, alınabilecek önlemler ve yaklaşımın belirlenmesi için daha ileri çalışmaların yapılması gerekmektedir. Chronic Kidney Disease (CKD) is one of the most common diseases in Turkey as it is in the world. CKD can effect all systems including gastrointestinal system and can cause histologic, functional and mucosal deformations. In this work, we aimed to specify and to compare the differencies of endoscopic and colonoscopic findings of the patients who has chronic kidney disease/failure diagnosis, receives concervative treatment or under the peritoneal dialysis therapy in order to better understanding of the relationship between CKD and gastrointestinal system.538 patients who applied to Karadeniz Technical University, Faculty of Medicine, Nefrology and Gastroentrology Polyclinics between 2013-2018 and who were chronic kidney disease/deficiency diagnosed and underwent to endoscopy and/or colonoscopy, were investigated in this work. Patients with acute kidney failure, under the age of 18 and who were not undergo endoscopy or colonoscopy were excluded. Clinical and demographic information, laboratory test results and endoscopic findings of the patients were retrieved from the hospital database. Patients divided into 3 groups in terms of dialysis treatment for comparison. Results were analysied with SPSS program (Statistical Package for the Social Sciences, version 23) usingChi-square test, Mann Whitney U test and Kruskal Wallis tests. p<0,05 was considered to be statistically significant. Patients consisted of; 213 without dialysis, 290 with hemodialysis (HD), 35 with periton dialysis (PD). 348 of them underwent endoscopy and colonoscopy, 145 of them underwent only endoscopy and 45 of them underwent only colonoscopy. Abnormal endoscopic findings were observed in 409 (%83) out of 493 who underwent endoscopy, where abnormal colonoscopic signswere observed in 182 (%47,3) out of 393 who underwent colonoscopy. Gastrit was the most common endoscopic finding with %67,7. Following were duodenitis (%21,7), esophagitis (%20,5), duodenal ulcer (%5,5), hiatal hernia (%4,5), gastric polyp (%3,7), gastric ulcer (%2,6), gastric telengiectasia (%1,2), respectively. Intestinal metaplasia, dysplasia and gastric cancer was detected in 85 patients (%26,6), in 2 patients (%0,6) and in 3 patients (%0,9), respectively, out of 320 from whom biopsy samples were obtained for histopathologic examination. Most common colonoscopic finding was the existance of polyp in colon with ratio of %28. Internal hemorrhoid (%10,2), diverticulum (%9,7), mass in colon (%2,3), ulcer (%1,3), telengiectasia (%0,8) were followed, respectively. Adenocarcinoma diagnosed as result of pathologic examination in all 9 patients who had mass in colon. In the comparison of groups including the patients who underwent HD, PD and without dialysis: duodenitis detected in HD subject (%26,3) significantly higher than PD subject (%20,6) and without dialysis subject (%15,3)(p=0,020). Duodenal ulcer detected in PD subject (%14,7) significantly higher than HD subject (%5,9) and without dialysis subject (%3,2) (p=0,022). Colonic diverticulum detected in without dialysis subject (%14,6) significantly higher than HD subject (%7,2) and PD subject (%3,8) (p=0,037). There was no significant difference in the groups for other endoscopic and colonoscopic findings. In the comparison-at-age, observation of abnormal endoscopic findings was significantly higher in the group of over the age of 58 than the group of 58 aged and below (%90,1 vs %77,3, p=<0,001). Similarly, abnormal colonoscopic findings was significantly higher in the group of over the age of 58 than the group of 58 aged and below (%58,2 vs %35,3, p=<0,001). Metaplasia, dysplasia, gastric cancer, mass in colon and polyp existance rate were higher in the group of over the age of 58. In the comparison-at-sex, abnormal endoscopic findings was significantly higher in the group of male patients (%86,4 vs %76,8, p=0,007). Abnormal colonoscopic findings was also significantly higher in the group ofmale patients but not significant (%49,8 vs %39,6, p=0,053). There was no statistically significant difference in the comparisons between the groups in terms of Helicobacter Pylori infection. Further investigations are needed in order to lighten the pathophysiology of changes in gastrointestinal system in chronic kidney failure, to evaluate the impacts of these changes on the symptoms and signs of gastrointestinal system, to decrease of morbidity and mortality and to specify possible measures.
Collections