İnsan hakları ve Türkiye 1839-1923
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Günümüzde, üzerinde geniş tartışmaların yapıldığı insan hak ve özgürlükleri, tarih içinde geçirdiği aşamalardan sonra bugün evrensel bir boyut kazanmış ve ulusal olsun, uluslararası olsun koruma altına alınmış bulunmaktadır. Kişiler, kendi hak ve özgürlüklerini, insan haysiyetini, otoriteye karşı korumaya başlamaları ile yaşanan gelişimler çerçevesinde, köleliğin ortadan kaldırılışı, Amerikan Bağımsızlık bildirgesi, Fransız İhtilali, önemli köşe taşları oluşturmuşlardır. 20. Yüzyıldaki iki Dünya savaşı ve sonrasında kurulan uluslararası örgütler ile de bu hak ve özgürlüklerin uluslararası koruma altına alınması sağlanmıştır. Türk toplumunda, kendi bünyesi içindeki insan hak ve özgürlükleri kavramlarının biçim değiştirmesi ise, Osmanlı ordularının yenilgileri sonrasında, batılılaşma, yenileşme hareketleri ile başlamıştır. Başlangıçta askeri alana münhasır kalan bu yenileşme hareketleri, Tanzimat ve Islahat Fermanları ile insan hak ve özgürlükleri alanında da kendini göstermeye başlamıştı. Devletin siyasi ve askeri durumunun da etkisiyle batının dayatmalarını da bir derececede karşılamaya yönelik olarak bu fermanlarla tanınan haklar, daha çok gayrimüslim tebaaya yönelik olmuştu. Daha sonra Tanzimat' in kayıtsız şartsız batı taklitçiliğine karşı çıkan Yeni Osmanlılar' in öncülük ettiği akım sonrasında tarihimizin ilk Anayasası olarak anılan Kanun -u Esası 1876 yılında kabul edildi. Bununla, insan hak ve özgürlüklerinin kağıt üzerinde kalmayıp, uygulamaya geçmesini sağlayacak bir anayasal sistem, seçim ve parlamento kurumları ülkemize geldi. Böylece başlayan meşrutî idare, II.Abdülhamit'in Meclis-i Mebusan'ı feshetmesi ile kesintiye uğradıktan sonra bu kez Jön Türk'ler tarafından gerçekleştirilen 1908 İhtilali ile II. Meşrutiyet devri başladı. Parlamenter sistem içinde bulunmakla birlikte bu kez iktidardaki İttihat ve Terakki Partisi' nin otoriter idaresi altında geçen yıllar sonrasında girilen Birinci Dünya Savaşı' ndan yenilgi ile çıkmamız üzerine batılı devletlerin işgaline Mustafa Kemal Paşa önderliğinde son verirken bir yandan da seçimler yapıldı ve Ankara'da kurulan Milli Mücadele Hükümeti, MustafaKemal Paşanın siyasi ve askeri liderliği altında yeni Devletini kurdu. Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk'ün liderliğinde çağdaş Anayasaları ile insan hak ve özgürlüklerini, ayrımsız herkese eşit olarak uygulayacak düzenini kurdu; bunların geriye dönmez ve ancak ileriye yönelik şekilde uygulanmalarını sağlayacak inkılablar gerçekleştirildi. ABSTRACT Following successive steps of evolution through history, basic human rights and freedoms have presently attained a global dimension that happens to be subject matter of extensive discussions under national and international protection mechanism. Initially individuals have attempted to protect their personel rights and freedoms against the ruling authority and the abolition of slavery, to American declaration of independence and the French Revolution have constituted the important cornerstones at later stages. The formation of international organizations following the two world-wars in 20th century have eventually provided for the international protection of these rights and freedoms. Within the Turkish society, the evolution of human rights and freedoms have commenced through westernisation and modernisation movements following the string of defeats that modernisation movements have been confined to military areas and then, through the Tanzimat and Islahat Fermanı movements, have spread into the domains of human rights and freedoms. In conformity with the then valid political and military status of the state apparatus and to a certain extent in response to pressure by the western powers, new rights ushered in by these movements were provided basicly to the non-muslim population. Later-on, a new movement, led by New Ottomans who were in strict opposition to the unquestioned adoption of western values as envisaged by the Tanzimat movement, led to the adoption of Kanıın-n Esasi in 1876, considered to be the first constitution adopted by the Turkish society. This document allowed for the initiation into our society of a constitutional system and the instruments of elections and a parliment, rather than the hypothetical observation of human rights and freedoms. This new administrative system of parliamentary ailing, however incomplete came to a halt with the abolition of the Meclis-i Mebusan (the assembly of parliamentarians) by Sultan Abdiilhamit II. With the revolution in 1908 named after the Young Turks commenced the 2nd `Meşrutiyet` (parliamentary) era. The years IIIunder the parliamentary and yet authoritarian rule of `ittihat ve Terakki Party` were followed by the Empire' s defeat in the First World-war. Musatafa Kemal Pascha, through the Turkish War of Independence, put end to occupation by the western powers; elections were held and the Goverment of National Struggle in Ankara formed the new Stage of Turkey under the political and military leadership of Mustafa Kemal. The Republic of Turkey later setup an administrative system that followed for the dissemination of human rights and freedoms to all individuals through a contemporary constitution. Reformation movements were introduced to ensure a progressive implementation of rights and freedoms and thus preempt a reversion back to restrictive philosophies. IV
Collections