Üremik ve hipertansif hastalarda ayaktan kan basıncı monitorizasyon bulguları ile hedef organ hasarı arasındaki ilişki
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Günümüzde ayaktan kan basıncı ölçümleri rastgele/klinik kan basıncı ölçümlerine ilaveten hipertansiyon tanı ve tedavisinde büyük ölçüde kullanım alanı bulmuştur. Ayaktan kan basıncı monitorizasyonunda invaziv olmayan aletlerin kullanılması hipertansiyon ve hedef organ hasarı arasındaki ilişkinin araştırılmasına olanak sağlamıştır; ayaktan kan basıncı klinik/rastgele kan basıncından daha fazla prognostik anlama sahiptir ve hedef organ hasarı ile daha yakın ilişkilidir. Üremik-diyaliz öncesi 28 hasta, 43 esansiyel hipertansiyonlu ve 31 sağlıklı normotansif kişide çalıştık. Diabetes mellituslu ve sekonder hipertansiyonlu olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Başlangıç değerlendirmesinde hikaye, fizik muayene ve elektrokardiografi, göğüs radyografisi, idrar analizi, biyokimya (serum glukoz, kreatinin, kan üre nitrojen, ürik asit, sodyum, potasyum, kalsiyum, kolesterol, trigliserid, ve idrar kreatinini) gibi labaratuvar incelemeleri yapıldı. Ayaktan kan basıncı ölçümleri osilometrik monitor (SpaceLabs 90207) kullanılarak 24 saat yapıldı, bu sırada hastalar antihipertansif ilaçlarını aldılar. Tüm ekokardiografiler tek teknisyen tarafından standart teknikler kullanılarak yapıldı. Sol ventrikül kitle indeksi hipertansif grupta klinik ve ambulatuar ölçümlerle ilişkili bulduk, ancak üremik hastalarda klinik ölçümle sol ventrikül kitle indeksi arasında ilişki yoktu. Normotansif kişilerde klinik ve ambulatuar ölçümlerle sol ventrikül kitle indeksi arasında ilişki yoktu. Sol ventrikül anatomisinin diğer ekokardiografik parametreleri üç grupta ambulatuar ve klinik ölçümlerle ilişkiliydi. Normotansif kişiler dışında dipper ve nondipper olanların sol ventrikül kitle indeksi arasında fark yoktu. Ofis (sistolik ve diyastolik) ve ortalama günlük ayaktan (sistolik ve diyastolik) kan basıncı arasındaki fark anlamlı idi. Ayaktan kan basıncı monitorizsyonu self monitorizasyon yapamayan hipertansif hastaların değerlendirilmesine dahil edilebilir. Anahtar Kelimeler: Kan basıncı, klinik ölçüm, ayaktan ölçüm, kronik böbrek yetmezliği, sol ventrikül VI ^m*^ **?*- £fiF* iti ABSTRACT Measurments of ambulatory blood pressure as an adjunct to causal/clinic blood pressure measurments are currently widely used for the diagnosis and treatment of hypertension. The recent wide use of ambulatory blood pressure monitoring with a noninvasive device has provided insight into relationship between hypertension and target organ damage; ambulatory blood pressure has more prognostic significance and is more closely associated with target- organ damage than is casual/ clinic blood pressure. 28 uremic-predialysis patients, 43 patients with essantial hypertension and 31 healthy normotensive subjects were studied. Patients with diabetes mellitus or with secondary hypertension were excluded. The initial evaluation also included medical history, physical examination, and labarotory investigations such as electrocardiography, chest radiograph, urine analysis and biochemistry ( serum glucose, creatinin, blood üre nitrogen, uric acide, sodium, potassium, calsium, choolesterol, triglyseride and urine creatinin). Ambulatory blood pressure monitoring was performed with use of an oscillometric monitor (SpaceLabs 90207) for 24 hours, during the normal intake of the usual antihypertensive treatment. All echocardiograms were recorded by the same technician using standard techniques. Left ventricul mass index (LVMI) was found to be correlated with clinic and ambulatory blood pressure in the hypertensive group; however, in the uremic patients there was no correlation between clinical measurment and LVMI. LVMI.was not correlated with clinic and ambulatory blood pressure measurment in normotensive subjects. The other echocardigraphic parameters of left ventricul anotomy were correlated with clinic and ambulatory blood pressure measurments in three groups. There were no differences between dippers and nondippers in LVMI except normotensive subjects. Differences between office (sistolic and diastolic) and average of day time ambulatory (sistolic and diastolic) blood pressure were significant. Ambulatory blood pressure should be included in the evaluation of hypertensive patients if self monitorization can not be performed. Key words: Blood pressure, clinic measurment, ambulatory measurment, end stage renal disease, left ventricle VII
Collections