Askeri ve siyasi yönleriyle Kâzım Özalp
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kâzım Özalp 17 Şubat 1882 de Makedonya bölgesinin Köprülü şehrinde dünyaya geldi. Kalabalık bir asker ailesinin çocuğu olan Kâzım, ilköğreniminden sonra askeri okula gitmiş ve Askeri idadi'de okurken tanıştığı Mustafa Kemal'le arkadaşlığı ise ömür boyu sürmüştür.Harp okulu ve Harp Akademisini bitirdikten sonra Ülkeyi içinde bulunduğu yıkımdan kurtarma ülküsü onu İttihat ve Terakki saflarına katılmaya sevk etmiştir. İlk subaylık yıllarında, III. Ordu, 36. Alayında I. Tabur, 2. Bölük Komutanlığındaki görevi Bulgar çetelerine karşı demiryollarını koruyarak, mücadele etmekti. II. Abdülhamid'e karşı İttihat ve Terakki Cemiyetinin Meşrutiyeti zorunlu kılan eylemlerini destekledi. 31 Mart olayında Harekât Ordusu'nda yer aldı. Arnavutluk isyanının bastırılmasına ve Balkan Harbi'ne katıldı. Balkan toprakları kaybedilince, Binbaşı Kâzım Bey III. Ordu emrinde Van Seyyar Jandarma Alay Komutanlığı'nda görevlendirildi. Doğu cephesinde Ermeni saldırganlığı ve isyanlarına karşı mücadele verirken I. Dünya Savaşı çıktı. Ruslara karşı verdiği başarılı mücadelelerde hem rütbesi Albaylığa yükseldi, hem de çeşitli kıdem zammı, gümüş imtiyaz madalyası gibi başarı ödülleri aldı.Birinci Dünya Savaşı sonlarında Trabzon ve Batum'u kurtardı. Savaşın sonunda Şarköy 60. Fırka Komutanlığına tayin edildi. Bu görevde iken Mondros Mütarekesi imzalandı. Osmanlı devleti ve müttefikleri I. Dünya Savaşını kaybetmişti.Şarköy'de görevli iken İzin alarak İzmir'e ailesini görmeye gittiği o günlerde İzmir'in Yunan işgali gerçekleşti. İşgalden bir gün önce bir kısım vatanseverlerle ne yapacaklarını kararlaştıran Miralay Kâzım Bey, işgal sabahı İzmir'den ayrılarak Redd-i İlhak örgütü çalışmalarına başladı. Balıkesir ve Bandırma'ya kadar yöre halkını mücadele etrafında toplamaya çalışırken 61. Tümen Komutanlığı için İstanbul'a gidip bu görevin kendisine verilmesini sağladı.Ayvalık, Soma, Akhisar cephelerinde Yunan kuvvetlerine karşı büyük mücadele verdi. İstanbul hükümetlerinin teşvik ettiği isyanların bastırılmasında büyük hizmetler gördü. Topladığı kuvvetlerin ihtiyaçlarının karşılanması için kongreler düzenlenmesinde etken oldu.İstanbul'un İtilaf Devletlerince 16 Mart 1920 işgali üzerine komuta sahasında yönetime el koyarak, İstanbul yönetimiyle irtibatını tamamen kesti. M. Kemal Paşa'nın Ankara'da açılacağını bildirdiği BMM'ne Karesi Mebusu seçildi. İtilaf Devletlerinin Sevr koşullarını zorla kabul ettirme amacı güden Yunan saldırganlığı karşısında henüz güçlü bir ordu durumunda olmayan Ayvalık, Söke, Soma ve Akhisar cepheleri çökünce Kuvvetleriyle Doğuya çekilerek, BMM Batı Cephesi kuvvetleri içinde Ertuğrul Grubu Kumandanı oldu. Çerkez Ethem isyanında arabulucu olduysa da Ethem ikna edilemedi. Bu dönemde Mecliste Karesi mebusu olarak görev yaptı. II. İnönü muharebesi sonunda Mürettep Kolordu Komutanı olarak cepheye dönen Miralay Kâzım Bey, Adapazarı ve İzmit'i Yunan işgalinden kurtardı.10 Temmuz 1921 de başlayan genel Yunan taarruzu ile Kütahya ve Eskişehir kaybedilince, geriye çekilen orduda sağ cenah kuvvetlerine komuta eden Miralay Kâzım Bey, Sakarya zaferinin kazanılmasında, Duatepe taarruzunda büyük başarı gösterdi ve rütbesi Mirlivalığa yükseltildi. Sakarya savaşı sonrasında Millî Müdafaa Vekili olarak Meclise dönen Kâzım Paşa, Türk Ordusu'nu Büyük Taarruza hazırlama görevini üstlendi. Büyük taarruzla Yunan ordusu hezimete uğratılıp yurttan kovulduktan sonra Mecliste muhalefete karşı M. Kemal Paşa'nın en büyük destekçisi oldu.Cumhuriyetin ilk Millî Savunma Bakanı olan Kâzım Paşa, Fethi bey Hükümetinde kadroya alınmayınca, Meclis Başkanlığına seçildi ve 10 yıl üç ay süreyle bu görevde kaldı. Bütün devrim kanunları onun Meclis Başkanlığı döneminde çıkartıldı.II. Dünya savaşı öncesinde, Atatürk'ün isteği ile tekrar Millî Savunma Bakanı oldu. Hava Kuvvetlerinin ve Montreux Anlaşması'nın imzalanması üzerine Donanmanın güçlendirilmesinde büyük katkısı oldu. Hatay sorunu ve Doğu sorunlarının çözümünde bilgi, öngörü ve deneyimi ile Atatürk'ün hep takdir ve güvenini kazandı.İsmet Paşa'nın Başbakanlıktan ayrılmasından sonra kurulan Bayar Hükümetlerinde de Millî Savunma Bakanlığı görevini sürdürdü. Atatürk'ün vefatından sonra İsmet Paşa'nın Cumhur Başkanlığı döneminde 1939 yılında Millî Savunma Bakanlığı görevinden istifa etti. Halk Partisi Yönetiminde Grup Başkan Vekilliği yaptı. II. Dünya savaşı sonrası çok partili dönemde 1950 seçimlerinde Van Milletvekili seçildi. 1954' ten sonra aktif siyasette yer almadı Encümen-i Danış'ın kurucuları arasında yer aldı. 1929 Dünya Ekonomik Krizinde Türkiye'yi iktisaden koruyucu tedbirler çerçevesinde Kurulan Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti'nin Kuruculuğunu ve Başkanlığını yaptı.?Millî Mücadele? adlı hatıralarını yazdı. Özel günlerde gazete ve dergilere tefrika halinde yazılar yazdı. Atatürk'ü anlattı, tarihe ışık tutmaya çalıştı. Son yıllarında iyi bir aile babası olarak çocukları ve torunlarıyla vakit geçirdi. 6 Haziran 1968'de 86 yaşında hayatını kaybetti. Cenazesi Ankara'ya getirilerek Devlet töreniyle Cebeci Askeri Şehitliğine defnedildi. Daha sonra kabri Atatürk Orman Çiftliği arazisinde oluşturulan Devlet Mezarlığına nakledildi. Kâzım Özalp was born in the city of Köprülü in Macedonia on 17 February, 1882. He attended military schools and successfully graduated. During his education at High Military School, he met Mustafa Kemal and their friendship lasted life time.Yearning for democracy for his country he joined the ranks of the Committe of Union and Progress (CUP). He supported the second order of the Constitution that compelled the actions of Union and Progress against the Sultan Abdülhamid. He took place in the army that participated in the anti-constitutional action of the 31 March. After the loss of the Balkan Lands, he was assigned as major to 3rd Mobile Gendermarie in Van. The World War I. (1914-1918) put out while he was at the Eastern front fighting against the Armenian aggression and rebellions. Upon the successful struggle against the Russians on this front during the war, he was promoted to the rank of colonel, and received achievement awards of the silver medal of the concession.The rescue of Trabzon and Batum was seen as his achievement. At the end of the war, he was appointed to the 60th Şarköy Division Commander. While he was on duty, the Ottoman state lost the World War I.When he was in Şarköy to see his family, the Greek occupation has already started. One day before the invasion, Colonel Kâzım Bey occupied İzmir with the help of the organization ?left the refusal?. While he was trying to gather the Local people of Balıkesir and Bandırma, the task was given to him to go to İstanbul for Division Command. 16th March 1920 İstanbul was occupied by the Allied Powers.With the general Greek offensive began on July 10, 1921 in Kütahya and Eskişehir defeat, the retreating army, Colonel Kazim Bey, who commanded the right wing forces, winning victory in Sakarya. Duatepe showed great success and raised his rank. After the battle of Sakarya, Kâzım Pahsa returned to parliament as Deputy of National Defence. He supported Mustafa Kemal against the opposition in Parliament and was his strongest supporter.Kâzım Pasha, who was the Minister of National Defence of the first Republic, wasn?t accepted in the the government of Fethi Bey. Later he was elected as President of the Assembly, and remained in that position for 10 years and three months. He believed and advocated the reforms of Atatürk and was always with him. Prior to World War II, with the request of Atatürk he became the Minister of National Defence second time. He contributed to the strengthening of the Turkish Aviation and Air Force. His knowledge, insight and experience to solve the question of Hatay and won the trust of Atatürk.After the death of Atatürk in 1939, during the presidency of Ismet Pasha, he resigned from the Ministry of National Defense. Management Group as the Deputy Chairman made ?the People's Party?. After World War II, in 1950 by the period of multi-party elections , he was elected National Chairman of Van. He withdrew from active politics after the year 1954. After 1954 he was not included in the Encümen-i Daniş. In `National Struggle,` he wrote his memories in newspapers and magazines and wrote articles on special occasions. In his last years he spent time with the family as the father of their children and grand children. He died on 6th June 1968, at the age of 86.His funeral was brought to Ankara Cebeci Military Cemetery and buried in the State ceremony. Later his funeral was transferred to the State Cemetry which in Atatürk?s farm.
Collections